Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek


  70'li yılları keşke o dönemde yaşasaydım dedirtecek kadar güzel anlatmış Ayfer Tunç... Ne olursa olsun, hepimiz aynı yerde kesişeceğiz; bir kez daha tekrarının mümkün olamayacağını, yitirilenlerin geri gelmeyeceğini ve yaşamın yine de sürdüğünü bilmenin verdiği hüzünle okudum. "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" kitabını, yani “70’li Yıllardaki Hayatları''... 

   Şimdilerde böyle bir soru sorulmaz, sorulamaz oldu. Çünkü herkesin bir MANİSİ var; kimi Yaprak Dökümünü, kimi Aşk-ı Memnuyu, kimi sayamayacağım kadar çok dizilerden birini ya da birçoğunu takip ettiği için herkesin bir DİZİSİ var.

Artık akraba ziyaretleri yapılamıyor, ailece akşam çay içilip sohbet edilemiyor, kitaplar dergiler okunup tartışılmıyor çünkü diziler dizi dizi peşimizdeler... 

  Çoğu insan işten gelip ya da ev işlerini düzenleyip belli bir saatte beklediği diziyi seyretmek amacıyla televizyon başına geçiyor. Hatta yapılacak ziyaretler, işler, toplantılar bu dizilere göre düzenleniyor. Zaman zaman aile içinde bile bireyler sırf bu yüzden birbirlerinden uzaklaşıyor. Türk toplumunda geleneksel olan herkesin bir arada olduğu yemek saatleri bile dizilere göre ayarlanır oldu. Ayrıca herkes istediği diziyi farklı odalarda seyretmeye başlayalı ise yıllar... Böylece insanlar hem yalnızlıktan yakınırken hemde kendilerini yalnızlığa itiyor. Bireyler arasında iletişim kalmıyor, kendi sorunlarını paylaşmak yerine dizilerdeki olaylar konuşulup tartışılıyor. Var olmayan hayatları izlemek ve hayallere dalmak, insanları sorumluluk duygusundan günden güne uzaklaştırıyor... 

   Günümüzde TV, evlerin vazgeçilmez bir parçası olmuş durumda ve dünya genelinde bir kişi günde ortalama üç-dört saat televizyon izleyerek vaktini geçirmektedir. TV karşısında geçirilen süre nedeniyle kişinin mesleki, sosyal ve biyolojik işlevselliği bozulmasına rağmen kişi TV (dizi) seyretmeyi sınırlandıramıyorsa, dizi seyredemediği anlarda yoğun sıkıntı, huzursuzluk, yoksunluk belirtileri yaşıyor ve zihni sürekli olarak dizi ile meşgulse bağımlılık gelişmiştir denilebilir.      

   Dizilerdeki şiddet bireyin yaşına, psikolojik durumuna göre farklı etkilere neden olabilmektedir. Yapılan çalışmalar; medyada, özellikle TV dizilerindeki şiddet içeriğinin genel olarak toplumda saldırganlığın artması konusunda risk yarattığını göstermektedir. İşsizliğin ve sosyal sorunların daha fazla yaşandığı, eğitim düzeyinin düşük olduğu az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu olumsuz etkilerin daha sık olduğunu görmekteyiz. Ayrıca 0–6 yaş arası çocuklar ve 13–21 yaş arası ergen grubunun da dizilerdeki şiddet unsurlarından daha fazla etkilendiğini bilmekteyiz. Erkeklik, delikanlılık adına mafya olmaya özenen, şiddet uygulayan genç erkekleri ve bunlara hayranlık duyan genç kızları artan sıklıkta görmekteyiz. 

    Gerek okul öncesi çocuklar gerekse ergenler şiddetten ve dizilerdeki yaşananlardan oldukça fazla etkilenmekte. Dizilerdeki şiddet öğeleri ve bu unsurları karakterinde barındıran dizi kahramanlarına benzeme çabaları karakter ve kimlik gelişimini henüz tamamlamamış gençlerde tehlikeyi daha da arttırmaktadır. Özellikle çocuklarda soyut düşünce gelişimi tam olmadığından dizilerdeki, çizgi filmlerdeki şiddetten daha da fazla etkilendiğini görmekteyiz. Çocuklardaki saldırgan davranışlar çocuğun kendisine ve çevresine zarar vermesiyle sonuçlanabilmektedir. Çocuğun hayali kahramanlara benzeme, özenme çabaları; onlar gibi uçabileceğini, savaşabileceğini düşünmesi üzücü sonuçlar doğurabilmektedir. Bu konuda medya mensupları, aileler, eğitimciler işbirliği içinde çocukları bu olumsuz etkilerden korumak için gerekli önlemleri almalıdır. 

    Dizi kahramanları günlük yaşamda olmak isteyip de olamadığımız, özlemini çektiğimiz tiplemeler olabilmektedir. Bu durum da dizi kahramanlarını model alma, onlara benzeme çabalarını beraberinde getirmektedir. Sonuçta insanlar, yakınlık kurduğu dizi kahramanları gibi konuşmaya, onlar gibi giyinmeye, sevinmeye, onlar gibi öfkelerini çıkartmaya, olaylara aynı duygusal tepkileri vermeye başlamaktalar. Ben kimim, kime benzemeliyim, kimi örnek almalıyım? 

   Kaybettiğimiz şey kaybedildiğinde geri gelmesi imkânsız üç şeyden biri '' zaman ''...Dikkatli kullanmak gerekir çünkü istenmese de herkes bir vedaya yaklaşıyor. Unutulmamalı ki ne kadar yaşadığımız değil nasıl yaşadığımız önemlidir...

mine güneş 



Yorum Gönder

Yorum Kuralları:

1- Yaptığınız yorumun hakaret içermemesine dikkat ediniz.

2- Yayınlanacak yorumlarınızın yazı ile alakalı olmasına özen gösteriniz.

3- Yazım ve dilbigisi kurallarına dikkat ediniz.

4- Yukarıdaki kurallardan herhangi birine uymamanız durumunda, yorumunuz yayınlanmayabilir.