tag:blogger.com,1999:blog-38697220217539602422024-03-14T10:24:55.614+03:00kalemşahamatör ruh,pozitif düşünce..Unknownnoreply@blogger.comBlogger286125tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-71017092605100579572023-08-03T11:48:00.001+03:002023-08-03T13:53:05.684+03:00Kavak Ağacı<p> </p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOMUxsyJjYvtZxEeW9rJhAZ4BGyvUdCv_gH9cypwyXKCCCBTKeLbuGfC5XnUccwQXZaStCX05-hExqEJHnGDhhunRh8PUleisuervl0OrvJQLpkZW7XrK2a3AstENFUGX7zXT6Cc9fmPO93AGBUBMhrqlyjcW81ZmVIBVU1GdbgzBMU_We8Nd86zTSLzU/s732/pftr.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="732" data-original-width="605" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOMUxsyJjYvtZxEeW9rJhAZ4BGyvUdCv_gH9cypwyXKCCCBTKeLbuGfC5XnUccwQXZaStCX05-hExqEJHnGDhhunRh8PUleisuervl0OrvJQLpkZW7XrK2a3AstENFUGX7zXT6Cc9fmPO93AGBUBMhrqlyjcW81ZmVIBVU1GdbgzBMU_We8Nd86zTSLzU/w330-h400/pftr.jpg" width="330" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;">“Anlamıyor
musun sen?” diye bağırdı Yusuf.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlamıyor
musun ha? Sadece kavak ağaçları olacak! Sadece kavak dedim, bak aynını diyorum
hâlâ!” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Avazı
çıktığı kadar bağırıyor, çıkabildiği en üst perdeyi bulmaya çalışırcasına
sesini yükseltiyordu her bir kelimede…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Söyle
o kâhyaya derhâl toplasın götürsün o fidanları da! İstemiyorum başka ağacın
tohumunu da filizini de! Toplayıp hepsini yaksınlar gerekirse. O filizden de
tohumlarından da ne kadar hızlı kurtulursam o kadar iyi benim için…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Odadakiler
şaşkın bir o kadar da çaresiz bir şekilde Yusuf’u dinliyor, sakin kalmaya
çalışarak onun sakinleşmesini bekliyorlardı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">İshak,
bi cesaretle “Tamam oğlum… Sen nasıl istersen öyle olacak her şey… Derhâl
hallettiriyorum ben, sen merak etme.” dedi, sesine yerleştirdiği en yumuşak ton
ve haliyle...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ama”
dedi Nezahat Hanım…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ama
biz sadece biraz renk olsun istedik Yusufum sana… Sen mutlu olasın, biraz gözün
gönlün açılsın diye getirttik o akasya ağaçlarını evladım.” diye devam etti,
biraz buruk biraz ürkek bir hâl ile…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Renk
isteyen mi vardı anne? Sahi sen niçin ömrüm boyunca benim adıma kararlar almayı
kendine görev edindin ki anne ha? Söylesene neden?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf’un
bu suçlayıcı sorusu karşısında odaya tekrar koyu bir sessizlik hâkim oldu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">1949
senesinin yaz bitimiydi. Nezahat, cılız bedenine ağır gelen göbeğini kaldıramaz
halde verandada serinlemeye çalışırken kasıklarına dehşet bir ağrı saplandı.
Bıçak gibi. Hançer gibi... Çığlıkları, evin ön bahçesinden duyuluyordu. Ev ahâlisi
korku içinde çığlığın geldiği yöne doğru çarpışarak koşmaya başladığında doğum
başlamıştı bile. Nezahat sandalyenin kolçağını kırmış, yere serilmiş, elinde
kolçak, göz bebekleri yerinden fırlayacakmışçasına açık, yüzü mora çalan bir
kırmızı haldeyken bağırmaya devam ediyor bir yandan da patiskadan entarisini
sıyırmaya çalışıyordu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Verandaya
varan her bir ev sakini, gördükleri karşısında önce bir afallıyor daha sonra
ardı sıra gelen ya da gelme ihtimali olan diğerine “Yardım! Yardım!” diye
bağırıyor ama hiç kimse yerde yatan ve adeta can çekişen bu cılız kadına dokunmaya
cesaret edemiyordu…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">O
sırada yukardaki banyoda yıkanan İshak, köşkün hizmetçilerinden birinin,
kapısını dövercesine çalmasıyla ıslak vaziyette küvetten çıkıp bornozunu
kaptığı gibi merdivenlere yöneldi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Ayaklarındaki
köpük, cilalı parlak basamaklara değdiği gibi kendini hızla aşağıya doğru
yuvarlanır halde buldu. Uzun, bitmeyen, çok kademeli, gösterişli ahşap
merdivenin basamaklarını yuvarlanarak tükettiğinde, yerde büyük bir acı içinde
kıvranır vaziyetteydi. Ev ahâlisi bu kez de büyük salondaki merdiven ucundan
gelen acı inlemelere doğru koşmaya başladı. İshak, yanındaki dikilip duran işe
yaramaz hizmetçinin refakatinde yerde kıvranırken bir yandan da merdiven
başlangıcına; şu an kalçasına saplanmış halde duran kartal kanadını yerleştirme
fikrini veren İranlı mimara küfürler savuruyordu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Verandada
ise işler yoluna girmiş gibi görünüyordu. Evin kalfası Esmer Hatun, derhâl
olaya müdahale etmiş sıcak su ve havlu istediği hizmetçilerin de yardımıyla
Nezahat’ın doğumunu kolaylamaktaydı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Doğdu!
Doğdu! Hanım koca bir erkek doğurdu!” diye salyalı bir sevinçle bağıran
aklıevvel mutfak yamağının “koca bir erkek doğurdu” lafını “koca kafalı erkek
doğdu” şeklinde anlayan kalfa kadın, mutfak yamağına öyle bir yumruk geçirdi ki
zavallı kız öylece yere serildi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Koca
köşkte bir anda iki yaralı, bir yenidoğan bir de kanamalı bir lohusa peyda
olmuştu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yer
yerinden oynuyor, bağrışmalarsa asırlık köşkün uzun devasa ağaçlarla çevrili ve
ta ki demirden yapılma simsiyah kapısına varana dek uzayan taşlık yol boyunca
duyuluyordu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yüz
küsur yıl önce ailenin paşa dedesi tarafından yaptırılan bu asude yazlık köşk,
şimdi acı acı bağırıyordu adeta. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Köşkün,
duvarları altın rengi Mardin taşıyla bezeli mutfağından, aşçı ve yamaklarının
akşam yemeği hazırlığı yaparlarken dinlemek için açtıkları radyonun sesi
yükseliyor, selamlık bölümündeki telefon inleyerek çalıyor, etrafta
koşuşturanlar bir Nezahat’a bir İshak’a, bir de yerde kordon bağıyla annesinin
bacakları arasında ağlayan bebeğe yetmeye çabalıyorlardı. Zavallı mutfak yamağı
ise kalfa yardımcısının “kalk kız! Git elini yüzünü, burnunun sümüğünü, kanını
manını yıka sonra da şu mutfaktaki radyoyu kapat! Allah’ın aklıevveli seni…
Kalk dedim bak… Hala bakıyor aval aval… Kız kalksana” diye tiz sesli
söylenmelerine maruz kalınca kafasında uçuşan minik ördek yavrularıyla
zangırdayan beyni ile kendisine söylenenleri yapmak için doğruldu. Aynı anda
da; “Niye bağa herkeşler aklıevvel der ki acep? İnşallah eyi bir şeydir ha Ya
Rab… Yohsam kötü bir şeydirse de duyan eden filen de olurduysa sittin sene
evlenemem ben he mi düşer de kalırım abu taş mutfaklarda… Hafazanallah
hafazanallah” diye mırıl mırıl söylenerek çok sevdiği (!) taş mutfağına doğru
adımlarını yöneltti. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bu
esnada kasabanın hekimi köşke çoktan gelmiş, Nezahat’ın kanamasını durdurmuş,
bebeğin kordon bağını kesip temizlemeleri için hemşiresine uzatmış ardından
yerde hâlen boylu boyunca yatan İshak’ın yanına varmıştı. Durum, sandığından
kötüydü ve İshak’ın derhâl şehre nakli gerekiyordu. Allahtan bacağa saplanan
kartal kanadına kimse dokunmamıştı da bu isabetli küçük eylemsizlik sayesinde
daha büyük ziyanların da kanlı bir vakanın da önüne geçilmişti. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Kendisine
acı içinde derin derin bakan taze babaya “gözünüz aydın efendim. Eşiniz, ömr-ü
şâhâneniz bir erkek evlat dünyaya getirdi. Mübarek bir ömre mazhar olur
inşallah” dedi. “Başında ufak bir şişlik mevcut lâkin doğumda böylesi hâllere
çokça rastlanır. Zamanla geçecektir… Tasa edilecek bir vaziyet değildir
efendim” dedi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Hekimin
kadim bir devirden gelme gibi hissettiren yumuşak sesi ve İstanbul Türkçesinin
en zarif hâliyle ifade ettiği duygu ve tespitleri İshak’ı bir nebze olsun
rahatlatmış ve sanki acısı bir an olsun dinmişti.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Hekim
ve kaymakamın yolladığı araçla yola çıktılar. 1 ay süresince kalacağı
hastanedeki yatağına yattığında aklında Nezahat ama daha da çok yeni doğmuş
oğlu vardı. İçinde anlam veremediği bir tiksinti, adını koyamadığı bir
rahatsızlık, bir çeşit iç sıkıntısı vardı. “Geçer” dedi içinden. O günden sonra
hiçbir zaman geçmeyeceğini henüz bilmediği iç sıkıntısını göğsüne alarak uykuya
daldı…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Kâhya,
bahçedeki tohumların hepsini yüklediği kamyoneti kullanması için seyisi çağırdı.
O sırada Yusuf, camdan olan biteni izliyor diğer yanda da “Bünyamin...”
diyordu. “Sence biz neden kavak ağaçlarını bu kadar çok seviyoruz” diye
soruyordu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bünyamin,
her zamanki sessiz, sıkışıp kaldığı kendi hapishanesinde her zamanki gibi
hareketsizdi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Nezahat
kapıyı tıklamadan içeri girince sessizlik katmerlendi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yusuf,
oğlum. Bak her şey yoluna giriyor. Kavak ağaçları da geldi gördün mü?” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf’tan
yanıt gelmeyince devam etti Nezahat Hanım…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ne
diyorum biliyor musun? Bu sene kışı bizimle geçirsen diyorum. Burada böyle
yapayalnız… Bilemiyorum oğlum… Ben çok üzülüyorum. Bak ameliyatın da çok güzel
geçecek inşallah… Niçin bu yalnızlık? Niçin bu kaçış Yusuf? Hepimiz seni çok
özlüyoruz. Hem kışları çok soğuk oluyor buraları… Gel sen beni dinle evladım.
Gel bu kışı...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Hiddetle
sözünü kesti Yusuf;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Sen
ne laf anlamaz bir kadınsın ya hu! İstemiyorum dedim ya. Daha kaç kez
söyleyeceğim? Kaç kez sana istemediklerimi haykıracağım?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Göz
yuvalarında patlamak üzere birikmiş yaşlarıyla kocaman kocaman ona doğru bakan
annesi, gözünde daha da küçülmüştü sanki. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İstediklerini
söyle madem sen de Yusuf!” dedi ve bir an durakladıktan sonra;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Kavak
ağacı dışındakileri mesela…” diye tamamladı meramını…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Çıktı…
Odanın kapısı açık kalmıştı. Yusuf bir tiksintiyle annesinin ardı sıra koşar
adım yürüdü ve odanın kapısını kırarcasına kapadı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ameliyat
iyi geçti” dedi doktor. “Beyninin sağ tarafı tamamen temizlendi. Şuuru henüz
kapalı… Lâkin merak etmeyin her şey yolunda. Şimdi yoğun bakım ünitesine
alınacak. Yarın kendisini görebilirsiniz” diye tamamladı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Nezahat
Hanım, yetmişine merdiven dayamış kısa ve cılız bedenini doktora yöneltiyordu
ki önünden hızla uzaklaşan beyaz bir karaltıyla irkildi. Duyguları ağzında
tıkalı kalmış, sözcükler fısıltıyla gözyaşlarına karışmıştı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bitti”
dedi elini omzuna koyan İshak…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bitti
karıcığım… Oğlumuz artık sağlıklı olacak. Hezeyanlar, hayaller, hayatımızdaki
tüm bu keşmekeş bitti… Biz gitmeden bitti…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Nezahat
Hanım, acı içinde kocasına baktı. Hiçbir şey söylemedi. Aksayan bacağının,
ayağına düşüp ayakkabısına yansıyan sesi ile gürültülü biçimde uzaklaşan boynu
bükük kocasının arkasından baktı sadece. Sadece baktı… Ama hiç konuşmadı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yıllar
yıllar önce bir kez daha aynı hisse kapılmıştı Nezahat… Çok sevdiği ağabeyi
Bünyamin’i toprağa uğurlarken. Ne çok severdi onu. Bünyamin, hayatta kalan tek
kardeşiydi. O gidince koca konak, esarete düşmüştü adeta. Hapiste ciğeri
solmuş, nüfuzlu babasının gücü ise demirden prangaları eritmişti de oğlunun
ciğerindeki nemi eritememişti. Zaten evlat acısıyla, o da çok geçmeden göçüp
gitmişti gayba doğru. İlelebet ikisini de kaybetmişti Nezahat. Hâl böyle olunca
on dokuzuna varmadan evlendirmişlerdi onu… Ailelerine uygun, kendi
muhitlerinden İshak Bey ile… Bu izdivaç lanetliydi adeta. Ne düğün günü ne
gerdek gecesi yüzü gülmüştü genç kadının. Kadınlık dedikleri ne menem bir şeyse
bir türlü hastalıkları da peşini bırakmamıştı. Kaç kez düşük yapmıştı da son
sefer gebeliğinde dokuz ay istifra edip son altı ayında yataktan kalkmamacasına
anca doğurabilmişti Yusuf’u. Önceleri ebe kadınlar ikiz demişlerdi
karnındakine. Karnı da tevekkeli değil, hayli büyüktü hani. Verandada
bacaklarının arasından sarkan koca kafasını görünce bir an ürkmüş ama sonra
diğer bebeği bekleyedurmuştu da kalfa kadın bebeği alıp poposuna iki şaplak
atınca “Hanım koca bir erkek doğurdu” diye avazı çıktığı kadar bağıran hizmetçi
kızın sesiyle kafasını kaldırıp bacak arasına bakmıştı lâkin kan ve irinimsi su
yığınından başka bir şey göremeyince kalfa kadına dönüp, “Yok mu? Başka yok mu?”
diye soruvermişti aniden…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yoktu.
Koca kafasının sağ tarafında koca bir kambur taşıyan tombul bebekten başkası
yoktu bacaklarında...” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Ameliyattan
3 yıl önceki kışın başında, yalnız kalmasın diye Afgan bir seyisi köşkün
öteberisini alır bahanesiyle Yusuf’un yanına vermeyi nihayet başarmışlardı
Nezahatla İshak... Köşkün bağ bahçesinin en dehlizlerindeki tek kavak ağacının
dibinde konuşlanmış bir kulübeye de yerleştirmişlerdi. İyi bir adamdı seyis.
30’larında var ya da yoktu. Vatanında çobanlık yaparmış vakti zamanında.
Köyünde salgın hastalık yayılınca ailesinin çoğunu kaybetmiş sonunda da bir
insan kaçakçısının köye gelip isteyenleri istedikleri ülkelere kamyonlarla
götürebileceğini duyurması üzerine o da zaten üç beş tane kalan küçükbaş
hayvanını satıp tüm parasını verip Türkiye’ye kaçak girmişti. Henüz on beşinde yoktu
göçtüğünde... O gün bugündür de muhtelif işlerde çalışıp karnını doyurmanın
yoluna bakmaktaydı. İyiden iyiye eskiyip viraneye dönmüş hâldeki köşkü görünce
bir an olsun vazgeçer gibi olmuş ama işi bağlayan aracının sert bakışlarına
ailenin sadece 6 ay için kendisine vereceği ücretin miktarı eklenince kalmaya
karar vermiş ve hayatının son kararını yaşamak üzere yeni yatağına doğru yol
almıştı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Kış
sert geçiyordu. Yusuf pek konuşmasa da şömineyi yakmak için odun ikmali yaptığı
zamanların bazılarında onunla sohbet ediyordu. Aslında sohbetten ziyade
efendisi konuşuyor, Rashid ise sadece dinliyordu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bir
akşam karla kaplanmış kapı eşiğini temizlemeye durduğu esnada kapı tokmağı
şıngardamış içerden Yusuf’un gür olduğunu ilk kez işittiği istekli sesi
duyulmuştu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Rashid!”
diye bir nâra patlatmıştı Yusuf...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Pek
gürültülü biri değildi nazarında efendisi Raşhid’in... <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Hatta
ona kalsa arada sırada konuştuğu ama kendisinin bir türlü göremediği Bünyamin
diye biriyle fısıltıyı andıran konuşmaları dışında hiç konuşmazdı Yusuf... <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Raşhid
dedim. İşitmiyor musun be adam?” diye ikiledi nârasını Yusuf. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Telaşla
elindeki kazmayı bırakıp çizmeleriyle karları ezip içeri girdi Raşhid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Gel.
Otur şöyle bakayım.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sessizlik
çöktü bir an olsun...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Gel
dedim otur şöyle... Bak orada şarap var. Al. Bana da getir, sen de iç” dedi
Yusuf. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Aman
efendim mekruhtur, haramdır, günahtır” demeye kalmadan Yusuf, ortadaki kütük
sehpaya öyle gürültülü bir yumruk fırlattı ki Raşhid o an oracıkta ruhunu
teslim edecek sandı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Açık
şarabı aldı. Çelik bardaklara doldurdu. Efendisine uzatıp, gösterilen yere
oturdu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Sen”
dedi Yusuf... “Kaça kadar okuduydun?” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ben”
dedi Rashid... “Okumadım efendim ben.” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç
mi?” diye sordu Yusuf...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç”
dedi Rashid...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Immm…
Anladım... Okuman yazman da yok o vakit senin öyle mi?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Evet
efendim yoktur” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Immm
anladım...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustular...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">İkinci
kadehe, daha doğrusu bardağa geçerlerken Raşhid şömineyi harladı. O sırada
Yusuf birden “Sen” dedi... “Sen hiç böyle bir şey gördün mü daha önce?” diye
sordu kafasını göstererek. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Sizin
oralarda var mıydı böylesi hiç?” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yok
efendim ben görmedim”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Imm
hiç mi?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç”
diye karşılık verdi Rashid...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hımm”
dedi Yusuf... <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustular...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Adını
kim koymuş senin” sorusuyla sessizliği ilk bozan Yusuf oldu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bilmem
efendim... Ben doğunca kardeşim ölmüş. Adım da ortada kalmış. Bir süre adsız
yaşamışım. Sonra ne olduysa Rashid demişler. Anam böyle anlattıydı. Anam da
bilmez kimdendir ismim”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Benim
adımı kimse koymamış” dedi, kendisine sorulmamasına rağmen Yusuf. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Taşa
doğmuşum ben. Kafamda bu yumruyla. Taşın kafama değen kısmında Bünyaminlen
Yusuf yazılıymış. Aslında bakma sen. Döşemenin her bir zemin taşında bir şeyler
yazılıymış. Ürdün’den gelmiş bu zemin taşları. Paşa paşa dedemiz getirtmiş. Her
birinde bir şeyler yazar dedim ya iki şey yazar aslında. Bazılarında B ile Y
bazılarında Bünyaminle Yusuf.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Kafam
da tam Bünyaminle Yusuf taşına düşmüş benim. O zaman ki kalfa -rahmet olsun
adına- ‘Hanımım bak Bünyamin yazar burada’ demiş. O ana kadar evdeki tek bir
kişi bile yüz yıldır gezindikleri zeminde birtakım yazılar olduğunu fark
etmemişmiş... Annem de kanlar içindeki bacaklarının arasından kafasını kaldırıp
da kafamın dibindeki yazıyı görünce şaşakalmış. Oracıkta koyuluverilmiş ismim.
Kalfa kadın önce ‘İsmi Bünyamin olsun bu bebenin, hanımım’ demiş de annem
şiddetle karşı çıkıp ‘yok Bünyamin olmaz. Yusuf olsun madem öyle’ demiş.
Böylece adım Yusuf olmuş benim.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
bu yarı zırdeliye benzeyen tuhaf adamı dinlerken midesinin bulandığını hissetti
ama korkudan kalkamadı yerinden. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">O,
midesindeki hengâmeyle derdest halde iken Yusuf bir anda;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Rashid
Efendi sen Yusuf ile Bünyamin’i bilir misin?” diye atıldı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid,
efendisinin; geldiği günden beri adını sıkça duyduğu lâkin hiç rastlaşmadığı
Bünyamin’i sorduğunu zannetti...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yok
Beyim... bilmem... tanımam ben” dedi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf
biraz öfkeli bir ton yerleştirdiği sesini çıkarmak için önce boğazını temizledi
sonra çatallı başlayan bir çıkışla;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Nasıl
bilmezsin ya hu? Sen Müslüman değil misin?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hâşâ
beyim Müslümanım elhamdülillah” diye yanıtladı Rashid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ee
nedir o zaman? Nasıl bilmiyorsun?” diye karşısındakini hırpalarcasına üsteledi
Yusuf sorusunu…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Onu
biliyorum beyim. Ben şey sandımdı… Sizin…” diyecek oldu ki Yusuf araya girdi…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ne
sandındı? Benim kardeşim olan Bünyamin’i mi sandındı” diye tamamladı Yusuf en
ukalâ, en küstah, en müstehzi tavrını takınarak…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid,
karşısındaki bu densiz adamı öldürme isteği hissetti içinde. Midesi içinde
dolanmaya başladı. Ama sakin kalmayı başararak -neticede ucunda iyi para vardı
bu işin ve çoğu gidip azı kalmıştı- dayanmalıydı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ha
evet efendim. Anladım. Biliyorum onu beyim biliyorum. Hz Yusuf... Hz. Yakup
vardı bir de. Babalarıydı. Biliyorum efendim biliyorum. Affınıza sığınırım... Ben...
Bi an olsun... Benim midem biraz rahatsızlandı da beyim. Ondan olsa gerektir.
Şarap... Şaraptan sanırım. Bünye alışkın olmayınca demek... Kusura kalmayın
beyim”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Tamam,
uzatma be adam. Ne çok konuştun. Sus bi sus. Beyim de beyim... Efendine de sı…”
diyecek oldu ki “Tövbe estağfurullah töbe töbe…” demekle yetindi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Şarabından
birkaç yudum aldı, önündeki yemişlerden attı ağzına iki üç... <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Karşısında
iki büklüm kalakalmış şekilde oturan otuzlarındaki yaşlı insana baktı. Bu kez
de o diğerinden tiksindi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yakup
evet… Babalarıydı. Aferin… Bu Yakup’un da ikizi vardı bilir misin? Bak çoğu
kişi bilmez ha bunu… Hatta kimdir bunlar Rashid Efendi bilir misin? Bunlar
İsrailoğulları’dır...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bunu
söylerken güldü. Sonra devam etti<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yani,
aslında bunlardan sonra gelen herkes İsrailoğulları’dır Rasshiiidddd” dedi, isimdeki
ünsüz sesleri bastırarak çakır kafa emarelerini en belirgin haliyle göstererek.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bu
Yakup var ya bu Yakup... Hah işte bu Yakubbbb.” öksürmeye başladı Yusuf. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
telaşlandı. Hemen ayağa kalktı. Ayaktayken başı döndü. Midesi yer
değiştiriyordu âdeta. Ama direndi. Şöminenin yanında duran güğümü alıp öylece
beyine uzattı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf
güğümü aldı. Kafasına dikti. Sonra da öfke patlamasıyla güğümü fırlattı. Şömine
ateşiyle ısınan güğüm; önce hafiften elini, sonra içindeki ılıktan daha sıcak
su da genzini yakmıştı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Salak
herif… Sen ne ahmak bir şeysin ya hu! Çekil karşımdan zırtapoz.” dedi, desibeli
yüksek fakat bu kez tiz bir tonla. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bağırırken
ağzından çıkan tükürükleri ve güğümden dökülen suları silmek için kolunu ağzına
götürdü kazağıyla ağzını ve çenesini bir hamlede sildi. Arkasını dönüp
sürünmeye benzer bir hâl ile kapıya doğru yürüyen Rashid’e seslendi:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Şüüüüüşşşt...
Nereye? Gel otur buraya. Daha sözüm bitmedi.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sesi
duyan Rashid geri döndü. Koltuğa, tünercesine sığıştı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bitti
mi benim sözüm ha? Bitti mi söyle?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bitmedi
efendim” dedi Rashid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bitmedi
elbeeeet. Şimdiii... Nerde kalmıştık. Heh... Yakup… Yakup... Bu Yakup
Rashidcimm... Bunun bi adı da ‘İsrail’dir. Baaak bunu da pek az insan bilir
haaa… Kıymetimi bil herkese anlatmam ben bunları...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Eksik
olmayın efendim. Var olun…” dedi Rashid, sahte bir minnet gösterisiyle...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hee…
Şimdi Yakup’un diğer adı İsrail’dir... Ne için? Neden İsrail?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bilmiyorum
efendim. Nedendir?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Acele
etmeee… Du bakalım... Şimdi öğreneceksin. İsrail’dir çünküüü bunun ikizi var
dediydim ya...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Evet
efendim dediydiniz...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Sus
be adam sözümü kesme de dinle!” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yok
efendim ne haddi… ...” Tam o sırada Yusuf yine sözünü keserek;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bak
hâlâ konuşuyor ahmak herif... Sussana be adam!” diye haykırdı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf
tekrar öksürük krizine girince bu kez kendisi şarap bardağını dikledi, bardağı
indirirken dilini dışarı çıkarıp garip bir hırıltı sesi eşliğinde kafasıyla
beraber dışardaki dilini üç kez salladı. Gözleri far görmüş tavşan misali
açılmıştı. Koluyla bu kez şarap artıklarını sildi. Boğazı yanmış göğsüne ateş
basmış ama öksürüğü de kesilmişti. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Böylece
devam etti. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ne
diyorduk? Bu Yakup ile ikizi birbirini hiç sevmezlermiş. Aralarında hasetlik,
bitmeyen bir musibet varmış. Kıskançlık hasebiyle işler ölüm tehdidine kadar
varıp birtakım kötü olaylar vuku bulunca bu bizim Yakup, ikiz olarak doğup
sonra hasım olduğu karındaşı Ays’dan, gece gündüz kaçmak zorunda kalmış. İşte
Ays’dan kaçarak dayısının yanına sığınmak için yol aldığı sırada Yakup,
gündüzleri saklanmış ve geceleri bıkmadan usanmadan yılmadan yürümüş. Bundan
mütevellit de kendisine “İsrail” denmiştir ki İsrail, aslında geceleyin
(Allah'a) yürüyen demektir.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Saatlerdir
hatta gerçekte aylardır, tiksinerek baktığı ve yanından ayrılacağı günü iple
çekerek beklediği bu kambur kafalı adam, bir anda büyümüştü Rashid’in gözünde...
Köşkün ikinci katındaki kütüphanenin tozunu bir kez almıştı da oradan biliyordu
bu koca viranede yüzlerce kitap vardı ama ne bilirdi ki bu sefil görünümlü
meczup adam o kitaplardan okuyor olsundu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Adam
baya bilge çıktı” diye geçirdi içinden ve karşı konulmaz bir saygı yükseldi
içinde. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Su
beyim... Su getireyim mi mutfaktan ister misiniz?” deme isteği hasıl oldu
kalbinde... Ama demedi. Şimdi bir şey dese belki yine sinirlenecek “ahmak
herif” diye ortalığı kasıp kavuracaktı. Demedi bir şey...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">İyi
ki de demedi zira Yusuf devam etmek için genzini bir kez daha temizledi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yaaa
Rashid Efendi. İşte bu Yakup’un aslında beraber doğduğu bir ikizi vardır. Hatta
‘Yakup’ ismini de ikiz olduğundan almıştır. Ays önce, Yakup sonra çıkmıştır
rahimden. Kardeşinin ardından doğduğu için ona ‘Yakup’ demişlerdir. Ama
bunların hangisi büyük meçhuldür zira tek yumurta ikizi mi çift yumurta ikizi
mi muammadır. Bilinmez bir meseledir. Bilinen odur ki Yakup sonra çıkmıştır
anasının karnından.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Sahi… Sana sorsam… Desem
ki bunlar Ays ile tek yumurta ikizi imiş Yakup da sonra doğmuş hangisi büyüktür
desem, doğru yanıtı verebilir misin bakalım? <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yok
beyim, ben nerden bileyim… Allah’ın işine karışılmaz. Önce doğan, önce doğar
sonra doğan, sonra doğar. Ben bilmem beyim hâşâ…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf
bir kez daha karşısındaki hangi aksan olduğunu bile tanımlayamayacağı türden
garip bir lisan konuşan, cahilliğin en üst mertebesindeki bu adamdan olanca
gücüyle tiksindi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Oldu
olası, cahillerden de bilgi yoksunu ve bilginin varlığından bihaber biçare
olanlardan da daima tiksinmişti Yusuf... Ama bu defa bir başkaydı. Tiksinme
derecesi hayli yüksekti ve içinde garip bir şiddet isteği uyandırıyordu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Salak
herif! Sana ne tabii çoook yüce Allah’ının işinden. Onu mu soruyorum ben sana
salak herif? Onu mu ha?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
yine ne hata yaptığını anlamayarak kafasını öne eğdi ve içinden “Yok… Ben daha
da bir şey konuşmayacağım. Bey bir şey istiyor lâkin ben onun ne istediğini
bilemiyorum. En iyisi susmak. Ya susarsam daha çok sinirlenirse? Ben en iyisi
her soruya üç kelimelik cevap vereyim. Allah’ın hakkı üçtür en nihayetinde.
Allah beni bu deli adamın şerrinden korur elbet. Tamam tamam en iyisi öyle
yapayım. Üç kelime… Fazlası yok.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Kafasından
tüm bu muhakemeyi yaparken bir yandan da Yusuf’un sorduğu sorunun yanıtını
çılgınca bir merakla bekliyordu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Onun
meraklı gözlerle beklediğini hisseden Yusuf, sanki biraz önce asabını bozan,
karşısındaki bu tuhaf kılıklı adam değilmişçesine yumuşak bir üslupla:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“E
sen de haklısın… Nereden bileceksin değil mi? Ben koyunlardan kuzulardan
bilirsin belki diye sordum bir an. Ama yani size nedir değil mi hangi kuzu
diğer kuzudan büyük diye... Ebat olarak demiyorum anlıyorsun değil mi? Dünyaya
geliş olarak, yaş olarak, zaman olarak demek istiyorum? Anlıyorsun?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
bir an duraksadı. Yanıt vermesi gerektiğini fark edip:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlıyorum
efendim…” dedi<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">İç
sesi ise rahatlattı onu… Kafasındaki ses “Oh iyi iyi iki kelimeyle yırttık.
Böyle devam Rashid. Unutma ha üç kelimeyi geçmek yok. İlk deneme başarılı.
Hatta baya başarılı. İki kelimecik... Sadece iki” diye söyleniyordu kendi
kendine. Tam o sırada bu iç istişarenin etkisiyle yüzünde belli belirsiz bir
sırıtma peyda oldu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf;
bu çirkin, cahil adamın karşısında asap mukavemeti gösteremiyordu. Kalkıp
yüzünün ortasına koca bi yumruk çakmak istiyordu. Yüzünü patlatmak sonra da
belki o düşük kıçına birkaç tekme bile savurabilirdi. Neden olmasındı?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Zihnini
bu düşüncelerden sıyırarak sondan bir önceki kez genzini temizledi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Evet,
anladığını biliyorum Rashidcim. Şöyle ki; şayet ikizler tek yumurta ikizi ise
sonra doğan yaşça (zamanca) büyük olur zira ana rahmine ilk düşen sonda
kalandır. Rahimde ilktir ve arkaya konuşlanmıştır. Bu sebeptendir ki çıkışı
sona kalır. Büyüklük böyle bir şeydir Rashid. Hep sona kalmaktır. Suyu bile
önce küçüğe veririz değil mi Raşhid? Amma velâkin son sözü söylemek de büyüğe
kalır. Büyüklük böyle bir şeydir Rashid. İlksindir ama sonsundur aynı zamanda.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
bu son söylenenlerden pek bir şey anlamamıştı ama Yusuf’un artık kayan gözleri
ve yanıt beklemeyen tavrı sayesinde üç kelimeyi geçmeme savaşına girmek zorunda
olmayacağı için memnundu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bir
an sonra başı yana düşüp ağzı açık, salyalı bir hırıltıyla uykuya dalan
Yusuf’un kucağındaki şarap bardağını usulca aldıktan sonra hemen yanındaki
berjerde serili duran kırmızılı turunculu, alacalı bulacalı tuhaf battaniyeyi
üzerine örtüp koşarcasına çıktı köşkün kapısından.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Ertesi
sabah çok erken kalktı Rashid. Köşkün kapısını açık görünce endişelendi. Hızlı
adımlarla içeri girdi. “Beyim, beyim” diye seslendi lâkin ses gelmedi. Yukarı
katlara çıkacaktı ki Yusuf köşkün çıkış kapısında göründü. Elinde kaz
yumurtaları gözleri kan çanağı… Öylece duruyordu kapı eşiğinde.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Raşhid
bu görüntü karşısında tarif edilemez bir korku hissetti. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf,
akşamdan kalma çatallı sesini serbest bırakınca, arkasındaki soğuk; dolanıp
ağzının kenarında birikti, duman oldu, süzüldü.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ne
o? Beni mi özledin Rashid?” yayvan bir gülüş yerleştirdiği ağzında dolanan
sözcükleri, fırlattı adeta Yusuf. Sonra da tükürdü. Hem de eşiğe. Kapının köşke
giriş yönündeki eşiğine. Tükürdü. Yetmedi, çamurlu çizmelerini çıkarmadan daldı
içeri. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
şaşkın... Delirmiş bu adam diye düşünen bir yüz ifadesiyle izliyordu
efendisini.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Gel”
dedi Yusuf.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İçeri
geçelim de otur bakalım koltuğuna.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Koltuğuma?
diye sordu iç sesi Rashid’in... “Koltuğuma? Benim koltuğum? “Böylece yineledi
iç ses.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Tabii
efendim” demekle yetindi ama.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">İçeri
geçtiler. Şöminenin harlı ateşine su dolu bakır bakraçla yumurtaları koydu
Yusuf.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlat
bakalım Rashid Efendi. Gecen nasıl geçti?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İyiydi
efendim” dedi Rashid. Allah’ın koruyucu üç rakamını, mıh gibi aklında tutarak.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Immm...
Çok mu?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Çok...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustular…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Sen”
dedi Yusuf… “Sen kavak ağaçlarını sever misin?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Pek
bilmem efendim” dedi Rashid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Aslında
hiç bilmem…” diye devam etti.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç
mi?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç”
dedi Rashid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustular…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bir
an korku kapladı bedenini Rashid’in. Üç kelimeyi geçmişti yanıt verirken.
Geçmiş miydi sahi? Yok yok geçmemişti. Çünkü susmuştu. Sonra ikinci kez ayrı
bir cümle kurmuştu. İkisi de üç kelimeden fazla değildi. Yok yok geçmemişti.
Rahatladı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Kavak
ağacı yeryüzündeki en özel ağaçtır Rashid” dedi Yusuf.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Öyle
midir efendim?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Öyle”
diye yanıtladı Yusuf.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Neden
bilir misin? Çünkü kavak ağaçları her şeyi görür, duyar ama susar. Onlar
insandır aslında ama kabuklaşmış insanlar... Etli insan çiğdir Rashid. Duyar,
görür, konuşur. Ama kabuklu insan, susar...” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
hiçbir şey anlamıyordu bu kambur kafalı adamın dediklerinden.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Sustu…
O sustu, Yusuf devam etti.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Kavak
ağacının hikâyesini bilir misin sen Rashid?” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yok
efendim bilmem” 1,2, 3… Oh bu kez de başarılı…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç
mi?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiç”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hımm”
diye mırıldandı Yusuf…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlatayım
o vakit”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid’den
ses gelmeyince:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İster
misin? Anlatayım mı” dedi Yusuf, kendini onaylatma isteği ile… <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İsterim
efendim, anlatınız” dedi Rashid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Kavak
ağacı, kardeş acısının simgesidir Rashid. Aynı zamanda da kardeştir. Ruhunu
dünyaya erdirememiş olan bazı kardeşler; kavak ağacı olur, salınır yeryüzünde.
Ama herkes göremez onları. Bazı gözler görür sadece.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bunu
söylerken gözlerini öylesine büyük açmıştı ki Yusuf, Rashid’in ödü kopmuştu.
İyi ki bu sohbeti gece yapmıyoruz diye geçirdi içinden. Bu deli adamın ne
yapacağı belli olmazdı neticede. Serde manyaklık varsa, meczup kişi dönüşebilirdi
bir zırdeliye. Bunu görebilecek kadar yaşamıştı Rashid. O nedenle temkinli olma
dürtüsüyle irkildi bir an yerinde...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İnsanlar
henüz gezegene düşmeden çok çok önce Phaethon adında bir Tanrı oğlu yaşarmış
buralarda. Phaethon’un annesi Klymene, Tanrı soyundan gelen çok güzel bir
kızmış ve ailesiyle beraber yeryüzündeki tüm dereler, pınarlar, çağlayanlar,
şelaleler, kuyular; tüm tatlı su kaynaklarını besleyen, en büyük ana kaynak
olan efsanevî Okeanos Nehri’nin kıyısında yaşarmış. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">İşte
Güneş Tanrısı Helios da her akşam indiği Okeanos’un sularının kıyısında yeğeni<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Klymene’ye kaptırmış gönlünü. Klymene, aynı
zamanda Nehir Tanrısı olan Okeanos’un kızlarından biriymiş ve ‘Okeanides’
denilirmiş onlara. Klymene, yaşadığı yasak aşkın meyvesi olan oğluna da
babasının anısına ‘ışıldayan’ anlamına gelen Phaethon adını koymuş ve oğlunun
gerçek babasını herkesten saklamış. Ta ki Phaethon, babası bildiği Habeş Kralı
Merops’a hiç benzemediğini fark edip bir de üstüne; içinde ona karşı tam bir
sevgi hissedememesinden şüphelenip annesini sıkıştırıp da gerçeği öğrenene kadar…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid,
anlamsız gözlerle dinlediği Yusuf’un deli olduğuna iyice kanaat getirmişti. Ne
anlatıyordu bu adam böyle. Saçmalığın daniskası, deli zırvasıydı hepsi de... O,
bu düşüncelerin ekseninde dönüp dolaşırken; Yusuf, yumurtaları bakraçtan
çıkarmış anlatımına devam etmeye hazırlanıyordu.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hah
nerde kalmıştık. Bu arada al bakalım bu yumurtayı. Kazlardandır. Tavuk değil.
Ye ki aklın, elin iyi çalışsın.” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Ne
diyordu Ya <em><span style="background: white; color: black; font-style: normal; mso-color-alt: windowtext;">Rabbel âlemin</span></em> bu adam? Manyaktı bu kesin
manyak... Rashid yumurtayı aldı, sessizce soymaya başladı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“İşte
bu Phaethon denen arkadaş Rashidcim… Babasının Güneş Tanrısı olduğunu öğrenince
tutmuş babasının yurdunun yolunu. Onu gördüğü an sevmiş... Şaşaalı yaşamını,
uçan arabalarını görünce büyülenmiş. Tanrı Helios da memnunmuş oğluna kavuştuğuna.
Bu nedenledir ki arabalarından birini kullanmak için kendisinden izin isteyen
oğluna, bir arabasını istemeye istemeye de olsa vermiş… İşte felaketin başlangıcı
da bu olmuş. Phaethon, Toprak Ana’ya öyle zararlar vermiş, toprağın
üstünde-altında yaşayan canlara öylesine hazin bir şekilde kastetmiş ki en
sonunda Toprak Ana, torunu Zeus’tan yardım istemek zorunda kalmış. Zeus da
Phaethon’a ucu ateşli yıldırım oklarını fırlatmış. Saçları, gözleri, tüm bedeni
ateşler içinde kalan Phaethon, alevler içinde yana yana Po Nehri’ne düşerek can
vermiiiş. O gün güneş sönmüş... Her yer buz tutmuş. Tam tamına 1 gün, güneşsiz
kalmış dünya. Ertesi gün ise Phaethon için bitmeyen bir yas başlamış.
Kardeşleri, tam dört ay boyunca aralıksız acı acı ağlamışlar mezarı başında. En
büyük kardeşi Phaethus, acıdan yere kapanmak istemiş lâkin bir daha hareket
edememiş, olduğu yere çakılıp kalmış. Lampeti isimli diğer kardeşi ise
Phaethus’a yardım etmek isteyince o da çakılıp hareketsiz kalmış. Bir anda
kardeşlerin bacakları kütüğe, kolları ise dallara dönüşmüş. Vücutları kabuk
bağlamış, gözyaşları ise taşlaşarak kehribara dönüşmüş. İşte o gün bugündür
kavak ağaçları, doğamayan ruhların bedeni olmuştur Rashid... Anlıyor musun?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
anlatıların deli zırvası olduğunu düşünmeyi bırakmış, bu adamın tüm bunları
kendisine niçin anlattığını sorgulamaya başlamıştı...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlıyorum
efendim” dedi duyulmayacak kadar kısık bir sesle... <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Aferin”
dedi Yusuf “Anlayacağını biliyordum.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Raşhid,
iyiden iyiye korkmaya başlamıştı zira hissettiği şeyler pek de hayra alâmet
şeyler değillerdi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlıyorum
efendim, anladım” dedi yineleyerek...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf’un
gözleri bir anda çakmak çakmak parladı. Bu haliyle oldukça ürkütücü görünüyordu.
<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bak”
dedi Yusuf fısıldar gibi bir sesle gözlerini tümüyle açarak. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Biz
burada yalnız değiliz. Hiçbir zaman da olmadık.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid
iyiden iyiye korkmaya başlamıştı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yusuf
kafasını okşar gibi yaparak saçlarını düzeltti. Daima ensesine kadar uzun
bıraktığı, çoğunlukla ortadan ayırdığı hafif dalgalı gür, yele gibi koyu
kahverengi saçlarını…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Bazı
zamanlar uzun süre banyo yapmaz, saçları tel tel yağlı yağlı görünürdü. Bugün
ise o görünüme kavuşması için yıkanmadan geçecek birkaç güne ihtiyacı vardı
saçlarının. Biraz yağlıydı. Ama henüz tel tel değil. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Elini
saçlarından çekti. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Ben
hayatım boyunca yalnız değildim.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Nasıl
yani efendim?” dedi artık dayanamayarak ve yüksek düzeyde bir korkuyla Rashid...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Nasılını
niyesini anlatacağım sana. Ama sen de bana yardım edeceksin duyduklarından
sonra” dedi Yusuf.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yapabileceğim
bir şeyse...” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Yapabileceğin
bir şey ve yapacaksın” dedi Yusuf umarsız ama sert bir edayla…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Yoğun
bakım ünitesindeki ilk gecesi çok zor geçti. Sabaha kadarki 10 saat içerisinde
toplam üç kez şiddetli sinir krizi geçirdi. “Bünyamiiiiiin Bünyamiiiiiin” diye
bağırıyor, sesi hastane koridorlarını çınlatıyordu. İki kez serumunu kopardı,
bir kez de yataktan kendini attı. Sakinleştiriciler kâfi gelmeyince Yusuf’u
bağlamak zorunda kaldılar. Nezahat Hanım’ın içi oğlu için yanıp kavruluyor,
İshak Bey ise nihayet kara kötü günlerden kurtulduğunu düşünüyordu. Çok
mücadele vermişlerdi. Evlendikleri günden beri kara bulutlar tepelerinden
ayrılmamıştı. Bir dert bitse diğeri başlıyor, başlayan bitmeden yenisinin ayak
sesleri cereyan ediyordu. Hele ki oğullarının doğduğu günden itibaren tam 42
yıldır başlarına gelmedik felaket kalmamıştı. Yusuf’un en büyük şansı böyle bir
hastalıkla böyle bir aileye düşmüş olmasıydı belki. Nüfuzlu, güçlü, saygı gören
bir soydan gelen bu köklü aile, tüm imkânlarını Yusuf’u temizlemek için
kullanmışlardı yıllardır. Lise yıllarında kafasına dokunan bir sınıf
arkadaşının kolunu, bacağını hususi olarak kırmış, ardından okulun bodrumuna
kilitlemişti. Çocuk bulunduğunda aradan tam 23 gün 3 saat geçmişti ve ölmek
üzereydi. Yusuf, bu olaydan ailesinin gücü sayesinde hiçbir ceza almadan
kurtulmakla kalmamış adı dahi lekelenmeden olaydan sıyrılmıştı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Nezahatla
İshak sırf bu olay yüzünden Yusuf ile kısa bir süreliğine bile temasta olup
ortadan kaybolan her insan için korkuya kapılmış, son derece detaylı arama
çalışmaları icra etmişlerdi. En son 1989 senesinin kışında bir anda ortadan yok
olan seyis Rashid için de endişelenmiş aylarca köşkü ve civarını dip bucak
aratmışlar, çok şükür ki korktukları başlarına gelmemişti. Yusuf, Rashid
hakkında kendisine sorulan sorulara karşılık; Rashid’in bir sabah telaşla
salona girip<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>geçen yaz çalıştığı yerden
arandığını, çünkü hırsızlıkla suçlandığını, suçsuz olduğunu lâkin gitmek zorunda
olduğunu kendisine söylediğini anlatmıştı. Nezahat ve İshak, önce Yusuf’un bu anlattıklarına
ilişkin şüpheye düştüyseler de arama çalışmalarının endişeye mahal vermeyecek
biçimde müspet olmasını; anlattıklarının doğruluğunun bir kanıtı olarak kabul
etmişlerdi. Hatta Yusuf, Rashid’in parasını eksiksiz vermiş ve gitmesine izin
vermişti. Ne iyi bir çocuktu aslında Yusuf… Dışı sert ama kalbi yumuşacıktı.
Yaşadıkları kolay mıydı ki ha? Onun yerinde başkası olsa belki çoktan intihar
etmiş bile olabilirdi. Sağlam karakterli çocuktu Yusuf… Böyle düşünüyordu
Nezahat… Onun Yusufu… Can Yusufu… Canının yongası Yusufu… Nihayet şifa da
bulmuştu işte. Artık gün yüzü görecekti güzel Yusufu…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;">Kalktı…
Ellerini arkada; belinde kavuşturarak Rashid’in etrafında çok yavaş adımlarla
turlamaya başladı. 1 tam turu rahat tamamlamak için taş duvarla Rashid’in
oturduğu tekli antika koltuğun arasındaki mesafeyi, koltuğu Rashidle beraber
hafifçe iterek açtı. Akabinde ellerini tekrar arkasında kavuştururak dönmeye
devam etti. Aynı anda kafasını sağa doğru eğmiş, dudaklarını büzmüş, sanki bir
şey arıyormuş, sanki bir şeyi çözmeye çalışıyormuşçasına ama biraz da alaycı, küçümseyici
bir tavırla çıkardığı “hıı… hııım” sesleri eşliğinde Rashid’i inceliyor, arada
önünde duruyor, kafasının eğimini sağdan sola çevirip gözlerini korkudan bitap
düşmüş adama dikerek bakıyor, sonra düşünceli bir edayla kafasını düzleyip
turlamaya devam ediyordu. İlk iki turda Rashid de Yusufla beraber kafasını
çevirerek onun bu anlamsız tavafını, oturduğu yerden kalkmadan takip etmiş, bir
nevi arkasını kollamıştı ancak tavaf bir türlü bitmeyince dizlerinin üstüne
yerleştirdiği iki elini sabitleyip kafası önde bu saçmalığın sonlanmasını
beklemeye karar vermişti.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Tamamdır”
dedi Yusuf. “Senden iyi iş çıkar.” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Af
buyur beyim ama ne işidir acep?” diyebildi sonunda Rashid.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Bak
Rashid Efendi. Bizim doğduğumuz gün var ya bizim doğduğumuz o gün… Hah işte o
mübarek günün akşamında gökler gürlemiş, yer yerinden oynamış da ağaçlar inim
inim inlemiş. Babam bizim doğduğumuz gün sakat kalmış. Bizim doğduğumuz gün
evdeki bir hizmetli beyin kanamasından hakkın rahmetine kavuşmuş. Beni bi anam
sevdi işte bu yüzden Rashid Efendi. Hoş hâlâ da öyle ya... Ama o da eksik
severdi.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid,
duyduklarına inanamıyor bir yandan da kafasındaki soruların cevabına ulaşmak
için önlenemez bir istek duyuyordu. “Biz” dediği kimdi bu manyak herifin.
Kimden bahsediyordu? Kendini bu kadar mı önemsiyordu yoksa doğduğu gün evde
başka bebekler de mi doğmuştu? Sahi yine ne zırvalıyordu bu adam? Rashid, tüm
bu çelişkiler içinde boğuşurken:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Anlıyorum
efendim” diyebildi sadece. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Neyi
anlıyorsun be ya hu? Ne anlıyorsun ha?” diye manası çözülemeyecek bir öfke
patlaması yaşadı Yusuf yine. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hiçbir
şey anladığın yok senin ahmak herif! Sen ve senin gibilere bir işe yarasınlar
diye fırsatlar verilir onu bile değerlendiremezsiniz siz. Ne anladın lan mesela
benim şu anlattıklarımdan? Söyle bakayım! Ha? Ne anladın söyle?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid,
kendisine hakaret edildiğini teğet geçecek derecede korkmuş vaziyetteydi ve
anladıklarını toparlayarak efendisine aktarma derdine düşmüştü.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Şey...
Efendim... Aslında anladım ama biraz yarım. Sadece şeyi anlayamadım. Acaba
doğduğunuz gün köşkte başka bebek de mi doğmuştu? Ben onu pek anlayamadım
efendim” dedi nazik ve eğik bükük halde…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Hayıır
Rashid biz doğduk biz! Kardeşimle ben! Bünyaminle ben! Biz doğduk! Bak o da
sana bakıyor şu an! 40 yıldır tıkılıp kaldığı hücreden onu kurtarman için
bakıyor sana! Ah bilsen kaç kişi beceremedi şu işi!<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ama sen! Sen kotaracaksın bu işi Rashid!
Sende o ışığı gördük biz ve kararımız kat’idir. Sen Bünyamin’i çıkaracaksın!” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Rashid,
o kadar korkmuştu ki bir anda midesi dolanmaya başladı ve adeta batınından
çıkıp ayaklarının dibine düşecekmişçesine hareket ediyordu ve sonunda olan oldu,
ne yediyse hepsini fışkırtırcasına bıraktı önüne. Rahatlamıştı. Korku içinde,
terlemiş kafasını tam kaldırmadan gözlerini yukarı kaldırarak tepesinde
dikilmiş öylece duran Yusuf’a baktı. Bir hışımla koltuktan kalkmaya, oradan derhâl
kaçmaya, sonsuza kadar bir daha dönmemek üzere o kapıdan çıkmaya çalışmıştı ki
Yusuf, kocaman elleriyle tek bir hamlede zavallı adamı iki omuzundan ittirip
yerine çaktı adeta…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Lâkin
Rashid’in pes etmeye pek niyeti yoktu zira çok uzun zamandır bu ıssız köşkte
korku içinde yaşamaktaydı ve nihayetinde kararını vermişti… Buradan hemen bir
an önce kurtulmalıydı... Aralarında şiddetli bir boğuşma başladı... Etraftaki
kusmuklar ikisinin de ağzına, gözüne, yüzüne bulaştı ama aldırmıyorlardı...
Rashid, gücünü son damlasına kadar kullanmaya kararlıydı ve fakat Yusuf da en
az onun kadar kararlıydı…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 24px; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt; line-height: 24px;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------<o:p></o:p></span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 16px;">-----</span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Keşke”
dedi Nezahat... Feri gitmiş yorgun gözleri dolu dolu kocasına bakarak. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">“Keşke
birazcık daha anlayışlı olsaydın oğlumuza. O hastaydı... Onun hiç suçu yoktu ki...
Sen daima hor gördün onu... Daima işe yaramaz buldun... Oysa benim oğlum bir
mucizeydi. O işe yaramaz değildi. Benim oğlum, dünyadaki en güzel çocuktu. Hâlâ
da öyle. Sen naptın ama Bey? Sen bir tanecik oğluna hep katı davrandın… Keşke
İshak Bey keşke sen biraz iyi bir baba olaydın...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;"><span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt; line-height: 150%;">Duydukları
karşısında adeta dehşete düşmüştü İshak Bey... Neredeyse yarım asırdır aynı
yastığa baş koyduğu ama şu an tanıyamadığı karşısındaki bu kadın, neler
söylüyordu böyle! Daha ne yapabilirdi böylesi bir oğul için? Daha ne
yapabilirdi? Onu korumuş kollamış, sesini bir kez bile ona karşı
yükseltmemişti. Tüm lanetine rağmen ondan kötü diye bahsetmemişti… Doğduğundan
beri imkânlarının tamamını oğlunun önüne sermişti. Kâh rezil rüsva olmuştu
çevresine kâh sonu gelmeyen densiz sorulara maruz kalmıştı ama o bir gün bile
oğlunun da ailesinin de arkasında dimdik kalmaktan geri durmamıştı.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu kadın neler söylüyordu böyle? Bir baba
olarak daha ne yapabilirdi mucize dediği bu işe yaramaz çocuk için… Evladı
maalesef ki gerçekten işe yaramazın tekiydi! Bu da yetmezmiş gibi onlarca
insanın sonunu getirmişti… Karşısında duran ve bunca yıldır aslında hiç
tanımadığını şimdi, şu saniye fark ettiği bu kadının haklı olduğu tek bir taraf
vardı, o da; oğullarının yalnız doğmadığı ve hasta olduğuydu. İshak Bey yıllar
yıllar içinde defaatle söylemiş olmasına rağmen ne oğlu ne de karısı kabul
etmişlerdi bu gerçeği. Bir türlü doktora gitmemişler, her şeyin psikolojik
olduğunu iddia etmişlerdi. Çoğu zaman da tüm bunların müsebbibi olarak da
kendisini suçlamışlar, biraz daha şefkat gösterirse Yusuf’un iyi bir çocuk
olacağını iddia etmişlerdi. Oysa gerçek tam da kendisinin tahmin ettiği gibi
bambaşkaydı… Gerçek çok acıydı... Oğlu gerçekten yalnız doğmamıştı. Kafasında
40 küsur yıldır taşıdığı ikizi, onu delirtmiş ve ne yazık ki kimsenin sayısını
dahi bilmediği onlarca masum insanın canına ve bir ailenin felaketine mâl
olmuştu... İshak Bey suçlu değildi. Ona kalsa, gerçek suçlu karısıydı. Kaderin
önüne geçilmezdi belki ama kaderin işleyişi değiştirilebilirdi. Zamanında ve
doğru hamlelerle sonuçlarının vereceği zararlar asgari düzeye çekilebilirdi...
Allah akıl vermişti ama bu kıt akıllılar, verileni bile görememişlerdi... Tıpkı
kavak ağaçlarını da o ağaçların altındakileri de göremedikleri gibi…</span><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 12pt;"> </span></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-28016420395466914132016-02-01T23:14:00.001+02:002016-02-01T23:14:19.982+02:0005:50 Uykusuzlukla Hiçbir İlgisi Olmayan Kamu Spotu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-gFEzgRGneGM/Vq_Kl_noSTI/AAAAAAAABes/2RPiANRM44E/s1600/Uykusuzlukla%2BHi%25C3%25A7bir%2B%25C4%25B0lgisi%2BOlmayan%2BKamu%2BSpotu.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://2.bp.blogspot.com/-gFEzgRGneGM/Vq_Kl_noSTI/AAAAAAAABes/2RPiANRM44E/s320/Uykusuzlukla%2BHi%25C3%25A7bir%2B%25C4%25B0lgisi%2BOlmayan%2BKamu%2BSpotu.jpg" width="212" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Gökyüzüne
bakıp bulutlarda asılı kalmak istediğini fark edemeden yine günlük hayatın telaşına
kapılıp gitmekteydi. Sancılar çoğaldıkça başka bir el derinliklerine çoktan
inmişti. Zaman bu kez umursamıyordu; çünkü artık kendisi de ne hissettiğini bilemiyordu.
Acı tatlı bir an...Derinde, dipte…Tuhaf bir şekilde bir yara daha açmak isteyip
dağıldığına şahit bile olamıyordu. Sonra hepsinden tiksinip kendi utancına,
kabuğuna geri dönüyordu. Filmlerdeki replikleri ezberleyip yine yıldızlarla
konuşuyordu. Aynı şarkıda defalarca ağlıyordu. Farklı adamlarda farklı birini
oynuyordu. Oynuyordu çünkü bunu hayat değil insanların ta kendisi öğretmişti.
Mutluluk güzel bir şarkıydı fakat bir süre sonra zehirliyordu, allak bullak
ediyordu. Sahi sırf küçük mutluluklar için çabalamak ve o an kendini yok
saymak... Bunu hayat değil insanlar öğretiyordu. Defalarca bu cümleyi yineledi.
Anladı nasıl olsa biri tarafından gerçekten sevilemeyeceğini, hissedemeyeceğini,
kalbinin atmayacağını da. Evet, yaşamak güzeldi. Kalbin olmadan da insanları
seveceğini öğretiyordu insanlar. Sevmenin sev köküyle alakası yoktu tabi onlar
için. Kendini acıtmak çok pahalıya geliyor azizim. İnsanlar aç, insanlar
yoksul, insanlar kemirgen, insanlar zehirleten... Kendimizi de buna dâhil ettik
çoğu zaman ve yine duvarlarımızı zırhlarımız ilan ettik. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Kim
haklı veya haksız... Ne önemi var ki? Sonucu size ne veriyor, sizden ne alıyor?
Düşünmemeyi prensiplerimize alalı çok olmadı mı? Doğru bu senin kişisel oyunun.
Kendi çemberinin dışında olmak nasıl bir duygu? O çemberde tüm sevdiklerin var
ama sen çemberin dışındasın. Bir süre sonra bunda da kendini kötü
hissetmiyorsun. Alışmak değil, umursamamak da değil. Sadece kifayetsiz kaldığın
zamanlar ki bu kifayetsizliğe çoğu zaman şapka çıkartılır. Bu kifayetsizlikten
çıkmak istemezsin. Çemberdekiler mutsuz olduğunu sanabilir ama inan yerinde
olsalar mutluluğu o zaman gerçekten tanırlardı. Gerek yok onlar çemberdeki
hallerinden memnun. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;">Kırılıp
döküldüğün anlardaki maskeni yırtmamaya ne dersin? Gerçekliğin maskelerle
ilgisi yok. Gerçekliği buna alet eden insanların yaptığı vicdan orgazmlarını
duymaya, görmeye, anlamaya hiç gerek yok. Bunları okuduğunda da bana hak
vermeni beklemiyorum. Kişisel gelişim uzmanı değilim. Tavsiyelerim yok. Hepsini
yok ettin. Hepsini kemirdin. Beynimi, benliğimi kemirdin. Yine de kendimi her
gün yeniden inşa edebilirim fakat seni, senleri yerle bir edebilirim. Ne anlam
aramak, ne de soru işaretleri, ne de insanların kendilerini rahatlatmak için
yaptıkları vicdan orgazmları... Hiç, hiçbir şey...<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 12.0pt;"><b><i>cansu şengün</i></b></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-32767480368694067922016-02-01T23:00:00.000+02:002016-02-01T23:03:49.521+02:00Unutmak Mümkün Değildi Unutmamak İçin Yazdım<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-6AjoOZu9qRE/Vq_GbZ91b6I/AAAAAAAABeg/uiCHyzFwkQc/s1600/creativemindlalsldldkf.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img alt="" border="0" height="222" src="https://2.bp.blogspot.com/-6AjoOZu9qRE/Vq_GbZ91b6I/AAAAAAAABeg/uiCHyzFwkQc/s320/creativemindlalsldldkf.jpg" title="Unutmak Mümkün Değildi Unutmamak İçin Yazdım" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">‘Ben artık şarkı dinlemek değil şarkı
söylemek istiyorum’ diyor ünlü şair bir dizesinde. Ne güzel de söylüyor… Ben
artık diye başlayan her cümle içinde değişimi barındırır. Ben artık susmak
değil konuşmak istiyorum hatta bağırmak ve sesimi herkese duyurmak istiyorum.
Anlamak değil anlaşılmak istiyorum artık. Şarkı dinleme vakti değil şarkı
söyleme vakti.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Madem ben artık diye başladık söze ve anlaşılmaktan bahsettik öyleyse
anlatmaya başlayalım. Kitap okumak, müzik dinlemek, film izlemek ne kadar da
güzeldir. İnsanı başka dünyalara götürür; bilmediği yerlerde, bilmediği
insanlarla, hiç tatmadığı duyguları tadar insan.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;">Tabi hepsinin yeri, zamanı, tadı ayrıdır da; bir de yazmak var ki
öyle her zaman her yerde yazamaz insan. Çünkü yazmak da hepsinden biraz bulunur
başka anlara başka duygulara gider insan yazarken ama en sonunda dönüp dolaşıp
kendinden bir şeyler anlatır aslında. O yüzden yarın okurum, yarın izlerim,
yarın dinlerim diyebilir insan; ama yarın yazarım diyemez yazmak birden bire
olur hatta çoğu zaman olmaz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;">Yazmak daha özeldir bu yüzden de ne
kadar yazarsan yaz bilirsin ki hep eksik bir şeyler kalmıştır. İşte bu yüzden
söylemek istediğim her şeyi yazmak diye bir şeyin olmadığını her zaman eksik
bir şeyler kalacağını kabul etmem gerektiğini bilerek yazdım bu sefer. Ben
artık kelimelerin kalpte başka, ağızda başka, kâğıtta bambaşka anlamlar
taşıdığını bilerek yazdım. Bilerek ama yine de anlaşılmak umuduyla…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;">İzlediğim bir filmin beni başka
dünyalara götürmesinden cesaret alarak yazdım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;">Bu film <i>Eternal Sunshine of the
Spotless Mind(sil baştan)</i></span></b><span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;"> . Adam aşık olduğu kadına ait tüm
anılarını bir makina yardımıyla sildirir. İzleyenler bilirler, zaman
makinasından daha çok neyin icadı için ümitlenildiğini. Sahi ya gerçekten <b>sil
baştan yaşamak</b> mümkün olsa ne güzel olurdu diye düşünüyorum şu aralar
bazı anıları hiç hatırlamamak ya da bazı insanları hiç tanımamak mümkün olsaydı
keşke. Unutmak mümkün olsaydı. Sonra diğer yanım hemen keşkelerimin arasından
sesleniyor eğer anılarını sildirmek mümkün olsa yine aynı hataları yapabilir,
yine aynı şekilde kendini hırpalayabilirsin, bunu neden isteyesin ki?"
Belli ki bu yanım <b>büyümeye engel görüyor unutmayı</b>. Oysa kimse bana
büyümek isteyip istemediğimi sormadı ki. Eğer böyle bir şey olsaydı ben
bazı anılarımı hiç yaşanmamış kabul etmek isterdim ve böylece hala <b>saf,
masum </b>bakabilirdim insanlara ve verilen sözlerin tutulacağına inancımı
kaybetmemiş olurdum. Bütün insanların özünde iyi olduğunu bizi kötü yapanın
şeytan olduğunu düşünmeye devam edebilirdim özünde bu kadar kötü insan
tanımasaydım. Neden yaşadıklarımı hata olarak görüyorum bunu da anlamış
değilim; zaten hatalarımdan ders almak zorunda olmam da saçma! Ders alması
gereken kötüler olmalı, hata yapan da onlar zaten. Neden ben beni üzen
olaylardan, insanlardan ders alıp bir daha kolay güvenmemem gerektiği, her söze
inanmamam gerektiği, her bakışa kanmamam gerektiği sonucunu çıkarmalıyım ki.
Yani üzülmemenin yolu masumiyetini kaybetmek mi? Yazık dünyanın kötü olduğunu
kabul ederek başlamamız gerekiyor sanırım hayata; 1-0 geriden yani. Birini çok
sevmek, birine güvenmek canımızı yakıyor ve biz bunu bir hata olarak
görüyorsak; hatamızdan ders alıp bir daha güvenmemeyi ve kendimizden başka
kimseyi sevmemeyi öğreniyorsak eğer bu dünya gerçekten de kötü bir yer.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="color: #333333; font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;">Her hayal kırıklığımda, güvenim
sarsıldığında, canım yandığında bana canımın yanmaması için bencil olmayı,
kimseye güvenmemeyi, canım yanmasın diye başkalarının canını yakmayı öğreten bu
sisteme karşıyım ve sil baştan yaşamak da mümkün olmadığına göre( en azından
makine icat edilene kadar) ben de o şikâyet ettiğim insanlara benzememek için
yazmayı seçtim. Kötü şeyleri unutmak mümkün değildi ben de iyi şeyleri
unutmamak için yazdım. Birine güvenmenin değil birini kandırmanın hata
olduğunu, birini sevmenin değil birini aldatmanın acı vereceğini anlatmak ve
anlaşılmak; en çok da kendimi anlamak umuduyla yazdım.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "times new roman" , serif; font-size: 12.0pt;"><b><i>bilge dilek yıldız</i></b></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-81155252186843496912014-01-14T22:23:00.001+02:002014-01-14T22:23:26.878+02:00Sis<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-SEB-fJLpjJE/UtWcapGmGiI/AAAAAAAABFw/wt2oSDF-qTA/s1600/ss.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-SEB-fJLpjJE/UtWcapGmGiI/AAAAAAAABFw/wt2oSDF-qTA/s1600/ss.jpg" height="180" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bir, karanlıklar göstermez sana önünü,</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bir de deli beyazlar..</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Kandırmak istersin kendini, bulutların üstündesin diye</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Güneş'e yakın olduğunu sanıp ısıtmak istersin içini</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Pırıltılarını beklerken ışıltılı gökyüzünün</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Kaybolmuşluğunu hissedersin bulanıklığının</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ve soğukluğunu yalnızlığının</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Arasa da gözlerin küçücük bir zerre ziyadan</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Sahteliğin isleriyle ıslanmaya mahkumdur çoktan</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Inandırmak yetmez, kendini pamuktan bulutlar olduğuna</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Seni tutup saran puslu bir sistir göz açtırmayanından.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Artık yüzüne vurulmasını beklemektesindir yanılgının</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Sessizce acının derinlerinde boğulmak için</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Seversin çünkü kendinden beslemeyi, başkalarının mutluluklarını</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Seversin çünkü verdikçe azalmayı</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Seversin çoğalmamayı, yitip yokluğa yol almayı</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Kayıpları seversin, kırıklıkları seversin.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Insanları, hayallerini karartsınlar diye alırsın hayatına.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Sen, kurban olmayı baştan seçmişsindir çünkü</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Varsın onlar mutlu olsundur senin anlayışın</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ya sen, ya senin içindeki Tanrısal neşve?</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">O ne zaman 'hayat buldum ben!' Diyecek?</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ne zaman kendine 'kendin olma' hakkını vereceksin?</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ne zaman kendini başkalarından çok seveceksin ve </span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ne zaman o bulutlara yükseleceksin?</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i><b>fatma beyza baş</b></i></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-28326768914319905482014-01-12T21:48:00.002+02:002014-01-12T21:55:15.128+02:00Taraf Olmak ?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-xqrmTLLIf5s/UtLvf_AC41I/AAAAAAAABEM/K8pklK33EK0/s1600/trf.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-xqrmTLLIf5s/UtLvf_AC41I/AAAAAAAABEM/K8pklK33EK0/s1600/trf.jpg" height="275" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Tarafım yok ey okuyucu! “Bertaraf
olmamak için bir taraf seçmen gerek” diyorsan da tarafımı sadece ve sadece Hakk’tan
yana kullanıyorum. Şu anda da aklı başında olan Müslümanların gerçek tarafının
Hak olduğuna inanıyor daha doğrusu inanmak istiyorum. Ve biliyorum ki bizi
kurtaracak olan “cemaatçi” veya “Erdoğancı” olmak değil, samimi Müslüman
olmaktır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;">Hafta Sonu Halısaha Maçında Buluşalım mı?<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">1994 yılında hizmet ile tanışmam
nasıl oldu hiç hatırlamıyorum. Hatırımda kalan şimdi nerede ne konumda olduğunu
çok istememe rağmen bilmediğim Ramazan Abimin mütebessim yüzü…Bir de bana ders
programı yapmıştı elleriyle. O zamanlar “word” var mıydı hatırlamıyorum ama bilgisayar olan ev parmakla gösteriliyordu.
Yaptığı programa şunu yazmıştı “en kötü program bile programsızlıktan iyidir”.
Doğru demişsin güzel abim. Şu anda her yıl en az 1 ajanda eskitiyorsam hakkın
vardır. Helal et…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Belki de halı saha maçında
(t)avlanmıştım. Bunu da hatırlayamıyorum. Çok da önemli değil. Sonuca bakmak
lazım. Hiçbir ücret beklemeden saatlerce ders anlatırdı abilerimiz bize, ders
aralarında çorapla maç yapar, bazen maklube yer, bazen de film izlerdik.
Müstehcen sahneler o an elde ne varsa(dergi veya büyük bir kitap, atlas)
kapatılırdı. Bizler de gözlerimizi kapatırdık. Kabul, bazen ben de kitabın
kenarından veya ellerimin arasından o sahneyi görmek isterdim. Böyleydi işte.
Okuma kampları yapar, hiç anlamadığımız risaleleri okumaya çalışır, Hocaefendinin
sohbetlerini hisli bir şekilde dinleyen abilerimize onlar kadar hislenemesek de
eşlik ederdik. Namaz sonu tesbihatlar, özellikle sabah namazı sonrası (Allah
affetsin) işkenceye dönüşür, bizler bir an evvel bitmesini bekler ve sonra da
kendimizi uykunun sıcak kollarına bırakırdık. Geceleri teheccüde kalkan
abilerimiz bir anne şefkati ile üzerimizi örterdi. Bir de namazlarda gülme
krizi gelirdi. Abimizin beş kere tekbir aldığını bile hatırlarım. Hatta birinde
dayanamayıp onun da tebessüm ettiğini…Anlatacak o kadar çok şey var ki. Aradan 20
yıl geçmiş. O zamanki abi(leri)mi de o zaman ki hizmet hareketini de çok
özlüyorum. Benim düşüncemde olan insan sayısının da azımsanmayacak kadar çok
olduğunu biliyorum…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;">Hizmet Çemberi Büyüyor<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Yıllar geçti ve özellikle 2000’li
yıllardan sonra cemaat çok ciddi bir büyüme kaydetti ki şu an sadece yurt
dışında 160 ülkede okul var. Yurt içindeki, hadi karşı tarafın dili ile ifade
edeyim, “varlıkların” hesabını da yapamıyorum. Basit bir google taraması ile
tam olmasa da yaklaşık bir bilgiye sahip olunabilir. Gazeteler, dergiler,
televizyon kanalları, radyo kanalları, bankalar… derken neredeyse her sektörde
cemaatin adını duyar olduk. Bazen “keşke duymaz olaydık” dediğim oluyor.
Başlarda hoşuma giden bu “güç”ten şimdi çok ama çok rahatsızım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;">Para ve Siyaset Virüsü Camiaya Giriyor<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Sonra öyle bir zaman geldi ki
daha öncelerden görmediğimiz “abiler” peydah olmaya başladı etrafımızda.
Kontrolsüz güç güç değildir, diye bir reklam sloganı vardı. Ne kadar da doğru.
Bu sözü belki de şöyle düzeltmenin tam zamanı; kontrolsüz büyüme büyüme
değildir. Başta Hocaefendi ve onun has talebelerini tenzih ederek söylüyorum
ama hizmetin başına gelenlerin büyük çoğunluğunun sorumluları bu “abi”
apoletini hak etmeden omuzlarına takanlardır. Ve bir de genel bir eleştiri; “ne
olursan ol gel” mantığını (her ne kadar Mevlana’ya isnat edilse de) doğru
bulmadım. Hizmetin artık büyük bir güç haline gelmesi, yurt dışında da
bağlantılarının olması bazı esnafların iştahını öyle kabarttı ki sırf hizmet
bağlantısı ile bir dükkânda çalışır durumdayken 2 yılda hatırı sayılır bir
“abi” olan birini biliyorum. Duyduklarımın sayısı çok daha fazla. Bu “abiler” o
kadar kazanırken hizmete de bir miktar burs verdiler tabii. Ne de olsa kaz
gelecek yerden tavuk esirgenmezdi! Burada hizmete burs veren samimi, fedakâr ve
diğerkâm Anadolu İnsanını özenle ayırıyor ve Allah hepsinden razı olsun diyorum.
Ve bu faslı şöyle kapatıyorum; sinek de küçük ama mide bulandırır be azizim…
Çok insanın midesi bulandı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">“Hizmet Fabrikası”ndan çok
kaliteli insanlar çıktı. Kendimi bu kaliteliler arasına koyamam ama tanıdığım
yüzlerce insan var. Bu insanlar alınlarının akıyla devlette iyi denebilecek
yerlere geldiler. Aralarından bazıları O.D.TÜ, Boğaziçi gibi üniversitelerin
mühendislik fakültelerinden mezun olup (derece ile bitirenlerini de biliyorum)
ve hatırı sayılır, yüz insandan doksan dokuzunun hayır diyemeyeceği maaşlara
hayır deyip, adını ve haritadaki yerini dahi bilmedikleri okullara asgari
ücretin yarısına tekabül eden ücretlerle öğretmenlik yapmak için gittiler. Yeri
gelmişken, bunca hay-huyun arasında bu “mübarekleri” nereye koyacağız sahi?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"> Ancak bir zaman geldi ki bu sefer sadece
“hizmet fabrikasından” çıkmış ama ne içi ne de ambalajı kaliteli denemeyecek
birileri ambalajlarında sırf “made in Hizmet” yazdığı için tercih edilir oldu.
Bazen tek seçim kriteri bu olmuş. Muş, miş, mış…Ama bir de şu var Ateş olmayan
yerden duman çıkmaz be azizim! Kul hakkı da büyük vebaldir. Ne Kur’an’da, ne
Sünnette, ne Risalelerde ne de Hoca Efendi’nin kitaplarında, vaazlarında kul
hakkının yenilmesine en ufak bir cevaz gösteremezsiniz… Hayra giden her yol
mubah değildir!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: inherit;">Şefkat Tokadı<o:p></o:p></span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit; font-size: small;">Yukarda ifade etmeye çalıştığım
şeylerin sonucunda hizmet literatüründe yaygın olarak kullanılan “şefkat tokadı”
gecikmedi. Ama maalesef bu sefer tokadı yiyen “bozuk şakirtler” değil hizmetin
ta kendisi oldu. Zaten bu özeleştiriyi Hocaefendi ve Hizmete gönlünü vermiş “abi
gibi abiler(imiz”) de yaptılar. Üstad Bediüzzaman’dan alıntı ile dediler ki; “Gayrı
meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz bir azap (tokat yemek)
çekmektir." Keşkeyi şeytan lafzı olduğu için pek kullanmak istemiyorum. Yalnız
kanımca keşkeler bir dahaki hatalara engel olabildikleri ölçüde anlamlıdır.</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit; font-size: small;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: small;"><b>Hatların Karışması</b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Birisi din hizmeti, diğeri
siyaset. Farklı kulvarlar. Ama biri diğerinin hemen yanı başında. Bu kadar içli
dışlı olmanın da neticesidir bu olanlar. Metnin içinde atasözlerimizden
faydalandık. O zaman durmak yok, atasözlerimize devam. Çok muhabbet tez ayrılık
getirir be azizim!</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Bu süreçte o kadar çok mümin
birbirinin kalbini kırdı ki “yahu ne oluyoruz, ne yapıyoruz, bizler 28 Şubat’ta,
askeri darbelerde, başörtüsü yasağında, ezanın Türkçe okunduğu utanç yıllarında,
evinde Kur’an bulunanların irticacı olarak fişlendiği zamanlarda hep dayak
yiyen taraftaydık. Hep beraber zulme maruz kalan mazlumlardık. Hizmet
gönüllüleri size oy verdikleri için birileri tarafından “göbeğini kaşıyan kıllı
ayı, bidon kafalı” ilan edildiler. Siz başta ülkeye sonra da hizmete destek
oldunuz. Şimdi ne oldu bize? Bunca yıl beraberken, kardeşken, ne oldu bize? Kim
hain, kim alçak, kim paralel yapı kurma, kendi eliyle kurulmasına destek olduğu
hükümeti yıkma derdinde, kim Amerikan uşağı, İsrail piyonu, kim kâfir?</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Allah aşkına insaf! Düşmanlarımıza
bile söylemediğimiz lafları nasıl oluyor da kardeşlerimize söylüyoruz? Bize
neler oluyor. Tam da İlhan Şeşen zamanı: Neler oluyor bize neler oluyor gülüm? Neler
oluyor sana, bana neler oluyor?</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: small;"><b style="font-family: inherit;">3.Çoğul ve Şerli Şahıslar</b></span></div>
<span style="font-family: inherit; font-size: small;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Yolsuzluk var mı yok mu bilemem,
yargının kararını vermesini bekleyeceğiz. Bu kadar fazla savcının, polisin
yerinin değişti(ril)diği bir ortamda yargı kararına ne kadar güveneceğiz orası
da ayrı muamma.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span><span style="font-weight: normal;"></span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Bir de şu var, Gezi’de “benim
savcım, benim polisim, benim valim” iken
son operasyondan sonra tüm sahiplenmeler bitti. Ve ülke genelinde bir kıyıma
başlandı. Ben anlayamıyorum nasıl oldu da tüm bu görevden alınan yetkililer bir
anda “kötü” oldu veya çokça zikredilen “paralel yapının” elemanı oldu? Ey
devlet büyüklerim, unutmayalım, adalet hepimize lazım.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Başta hizmete çok eleştiride
bulundum şimdi de sıra hükümette.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span><span style="font-weight: normal;"></span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Böyle “inlerine gizlenmiş
paralel bir yapı” vardı da bu yapı 11 yıl sonra mı ortaya çıktı? Kabul Türkün Türk’ten
başka dostu yok. Hatta bana göre mevcut halimize bakarsak bu atasözünde
revizyona ihtiyacımız var. Şöyle ki, artık Türk de Türkün dostu değil ne yazık
ki. Şunu da soracağım; hükümete yönelik her türlü eleştiri neden hep dış
güçlere, faiz lobisine, şer odaklarına tevdi ediliyor?</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Olayın baş aktörü, her zaman
olduğu gibi eline kalemi alıp senaryoyu yıllarca çalışarak titizlikle yazan,
sonra da yönetmeni, oyuncuları titizle seçen ve Truman Show’da olduğu gibi her
şeyi(figüranlar, ışık, ses) gerçek hayattan alan Üçüncü Çoğul ve Şerli
Şahıslardır. Asıl beddua edilmesi gereken de sanırım bunlar. Rabbim bunların
hidayeti mümkün değilse onları bildiği gibi terbiye etsin.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">” Yaşasın zalimler için
cehennem!”</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<b><b><span style="font-family: inherit; font-size: small;"> </span><span style="font-family: inherit; font-size: small; line-height: 14.4pt;">Basın Basın Basın</span></b></b></div>
<b>
</b>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Ey Zaman Gazetesi, neden
dershane sürecinden sonra dilin bir anda sertleşti ve yargı süreci devam ettiği
halde, suçlu olduğu kesinleşmediği halde en azından şimdilik masum olan
insanları suçluymuş gibi resmettin? Neden manşetlerinde Kılıçdaroğlu ve
Bahçelinin demeçlerini öncekine göre daha sık ve daha büyük puntolarla haber
ettin? Bilmedin mi ki seni okuyan insanların çoğu bu insanları da ideolojilerini
de sevmez? Denize düşen yılana mı sarılmalıydı?</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Ve Ey Yeni Şafak, Akit, Sabah, Akşam, v.s hiç
eliniz titremedi mi cemaate, Hocaefendiye ağır ithamlarda bulunurken? Bana makalelerinizde
ve manşetlerinizde geçen şu kelimelerin karşılığını verin; ihanet, çete, örgüt,
kirli oyun, bölen in Gülen out, karanlık odalar? Bunları biz beraberken gerçek
anlamda karşı taraf olanlara bile söylemedik, değil mi? Nasıl Müslüman
müslümana bu ithamlarda bulunur? Ne yani şimdi bunca okul, bunca yetişmiş
insan, paralel devlet kurup, bununla iktidar devşirip muktedir olmak için
miydi? Komik olmayın Allah aşkına. Tamam, kabül ediyorum, Hoca efendiden 20 yıl
boyunca bir kere dahi olsa beddua duymadım. Ve keşke o bedduayı yapmasaydı.
Lakin beddua olarak anılan şey sadece makaslanarak değil başı ve sonu ile
alınırsa daha anlaşılır oluyor. Hoca Efendi orada başta kendisi ve arkadaşlarını
o “bedduaya” muhatap kılıyor ve sonra da Kur’an’a, Sünnet’e, Modern Hukuka
aykırı davranış içinde bulunanlar varsa…. diyor ve bitiriyor. “Beddua” etmesine
üzüldük ama şunu anlamak da mümkün değil, neden birileri bu beddua kendilerine
yapılmış gibi direk üzerine alınıyor. Alnı ak, gözü pek olan bu bedduadan niye
korksun, niye alınsın ki?</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">“Beddua etmemeliydi”, “Müslüman
müslümana beddua etmez”,” yakışmadı”, “olmadı”, “yazıklar olsun” diyen kadar “yolsuzluğun
her türlüsüne hayır, yapmışlarsa da zehir zıkkım olsun” diyen yok sanırım.
Genelde şöyle makaleler okuduk. “Tamam, yolsuzluklarla mücadele edilsin ama…”
Ama’sı ne sormak hakkımız değil mi?</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: small;"><b style="font-family: inherit;">Herkes Evine</b></span></div>
<span style="font-family: inherit; font-size: small;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Hocaefendi bu toprakların
yetiştirdiği ender şahsiyetlerden biridir. Başlattığı hizmet ve aldığı sonuçlar
da ortadadır. Ömründe ilk defa “beddua” ettiği için( ki kabul edin veya etmeyin
beddua da dinin içinde vardır, Ariflerin diline yakışmaz orası ayrı) böyle
harcanmamalıdır. Ona bu yapılanları en basit ifadesiyle vefasızlık olarak
görüyorum. Hele yakın zamanda Twitter’da Hocaefendi ile Sincap resmini yan yana
koyan “İslamcılar” ile ona ve dava
arkadaşlarına en ağır ithamlarda bulunan “İslamcılar”ı da kamuoyunun vicdanına
bırakıyorum. Hizmet cephesinde de benzer durumlar var ama diğer “taraf”
kantarın topuzunu daha fazla kaçırmış gibi. Netice değişmiyor ve iki yanlış bir
doğru etmiyor. Testlerde yanlışın doğruyu götürmesi şöyle hesaplanır. Dört seçenek
varsa üç yanlış bir doğruyu götürür. Beş seçenek varsa dört yanlış bir doğruyu
götürür. Ama burada korkarım ki iki yanlış tüm doğruları(mızı) götürecek.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Şimdi bu ülkeyi seven Hocaefendi
ve cemaatin has abileri ile yine bu ülkeye son oniki yılda çok ciddi hizmetler
getiren sayın Başbakanımız ve arkadaşlarından bir istirhamım(ız) var. Ne olur
herkes evine dönsün. Herkes işine baksın.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Hizmet 90’lı yıllarına AK Parti
de 2.iktidar dönemime geri dönsün. Hizmet eskiden olduğu gibi kaliteli Müslüman
üretmeye AK Parti de siyaset arenasında AK Hizmetler üretmeye devam etsin.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span><span style="font-weight: normal;"></span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Hizmet Hareketi “çakma abiler”
ve “bozuk şakirtlerden”; AK Parti de şakşakçı ve rüşvetçi elemanlarından tiz
zamanda kurtulsun.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Yoksa bu yangın o kadar büyür ki
kardeşimizi yaksın dediğimiz yangın kardeşimizi de bizi de, ez cümle hepimizi
de yakar, kül eder.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-weight: normal;"><span style="font-family: inherit;">Şimdi yaşananların üstüne sünger
çekip, geçen güzel günlerin hatırına birbirimize sarılıp, özür dileme, helallik
isteme zamanı.</span></span></div>
<span style="font-weight: normal;">
</span>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-family: inherit; font-size: small;"><b>eyüp selimoğlu</b></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-21883881451390535962013-09-25T23:59:00.002+03:002013-09-25T23:59:51.345+03:00Şiiri Tarif Etmek<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-_oppyFKp9AA/UkNOeOCOYsI/AAAAAAAABA0/12mK6rRgP-U/s1600/ptry.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-_oppyFKp9AA/UkNOeOCOYsI/AAAAAAAABA0/12mK6rRgP-U/s1600/ptry.jpg" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Şiir; Sevgi ve duygu seli, bir hitap şeklidir.
Yanık br türküdür. Bir şarkı, bir ağıt, mersiyedir şiir… Bitip tükenmeyen bir
hasret, bir özem bir vuslattır, nedamettir, sımsıcak bir tebessümdür.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Şiir;
Duygu, aşk, tahayyül bulutlarından… yanmış, bitap, kıraç gönüllere dökülen
serin yağmurdur. Maneviyata hasret kalplerin, Yaradan’a yakarışıdır. Derin
denizlere, okyanuslara ulaşan, rengarenk erguvanlar arasından akıp giden alımlı
tertemiz bir nehirdir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Sevgiliye
sunulan en nadide hediye, zarif bir çiçek demetidir şiir…Gülistandaki
sevgili’nin kalbine giden, gönül bahçesinin en güzide çiçekleriyle bezenmiş, kıvrım
kıvrım yoldaki uzun bir yürüyüştür… Yağmurdan sonraki rengarenk gökkuşağı, mis
kokulu topraktır şiir…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Masmavi,
engin deryalara hoş bir dalış… Hüzünlü bir sonbahar şarkısı, ağaçlardan düşen
öbek öbek toplanan sarı ve kızıl yapraklardır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Şiir;
Gün batımında martı çığlıkları arasında, beyaz boğaz yalısından karşı kıyılara
bakarken, eski hatıraların yeniden canlanıp, gözlerden denize düşen iki damla
gözyaşıdır. Bülbülün güle sevdası, Kerem’in Aslı’ya; Tahir’in Zühre’ye; Leylâ’nın
Mecnun’a derinden yanışıdır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Şiir;
Gurbetten Sıla’ya yazılan buram buram sessiz hasret türküsüdür. Bir sabır
biçimi, tükenmez umudun bir ifadesi, hayal aleminde hoş bir gezintidir. Kaynağı,
Gönüldağı olan ve sevgi gölüne dökülen saf ve coşkun bir çağlayandır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İnsan
ruhunu anlayabilme, onun duygularına tercüman olma, güzeli, güzellikleri
göstermektir.Kalplere ekilen sevgi tohumları, sevgiyle açan bahar tomurcuklarıdır.Derin
bir hoşgörü, ömyargısız pozitif bir gözle bakabilmektir dünyaya…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Uçsuz
bucaksız sıradağlarda ki karların, sıcacık, güleryüzlü bir lodos tarafından
erimesidir şiir…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Şiir;
bir tutku, bir yaşama sevinci, yeni filizlenmiş bir umut, gönülde ki ateş
deryasıdır… Şiir, yaşanmış bir hayat bir yaşam sanatı’ dır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Yaşamınızın
her anı şiirler gibi akıcı ve güzel olsun…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><b><br /></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<b><i><span style="font-family: inherit;">abdulkadir özcan </span></i></b></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-64392199081932699212013-07-26T12:21:00.000+03:002013-07-26T12:21:10.120+03:00Dedim ki ey serçe..<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-2j5eX_HlkTo/UfI997QLULI/AAAAAAAAA_E/8sNVSt-ZPyo/s1600/mmbk.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-2j5eX_HlkTo/UfI997QLULI/AAAAAAAAA_E/8sNVSt-ZPyo/s1600/mmbk.jpg" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<b><i>Seherde uyanırlar cümle kuşlar<o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<b><i>Kendi dillerince tesbihe başlar<o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<b><i>Tevhid eder dağlar taşlar ağaçlar<o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<b><i>Uyan ey gözlerim gafletten uyan<o:p></o:p></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: justify;">
<b><i>Uyan uykusu çok gözlerim uyan<o:p></o:p></i></b></div>
<b style="text-align: justify;"><i>(Sultan III.Murad)</i></b><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Bugün bir kuşa bakarken o kadar
çok şey geçti ki aklımdan en sonunda bu yazıyı yazıp rahatlamaya karar verdim.
Yazmak da bir rahatlama biçimi çünkü. Hatta konuşmadan daha etkili, daha
dinlendirici(konuşmak da dinlendirir mi demeyin, konuşana ve hakkında konuşulana
bağlı olarak değişir bu) <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Kuşları düşünün, binbir çeşit
türü var değil mi? Biz o zaman sadece serçeyi düşünelim. Yılların eskitemediği
mini mini bir kuş ezgisindeki kuşu hep serçe olarak düşünmüşümdür. Pencerede
bir onun donabileceğini düşündüğümden mi, çocuk hafızamda sadece serçeyi kuş
olarak bildiğimden mi bilmem.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
İşyerimin penceresine bir serçe
kondu ve ben maziye gidip mini mini bir kuşu söyledim yine… Her ne kadar
donacak bir hava olmasa da, söyledim. Onu içeriye cik cik ötsün diye almadım.
Artık büyümüştüm ve onu gönlüme aldım. Bir duruşu vardı pencerede görmeniz
gerek. Kuş deyip geçmeyin. Öyle kendinden emin, öyle tevekkül etmiş, öyle
inanmış bir hali vardı ki ben insanlığımdan utandım. Nimeti verenin kim
olduğunu bildiği hareketlerinden de belliydi. Huzurluydu sanki, en azından ben
öyle gördüm. Nasıl anladın derseniz cevap veremem ama öyle hissettim.
“Alemlerin Rabbi acaba bugün neren gönderecek rızkımı diye düşünüyordu belki. Rızkın
geleceğinden emin, gönderenin kim olduğunu da biliyor ama vasıtayı merak ediyor
işte. Kuş deyip geçmeyin, kuşlar da merak eder.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Sonra kuşu ve kendimi düşünmeye
başladım ayrı ayrı…<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Fikir<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Kuş beyinli diye argoda karşı
tarafı aşağılamak için kullandığımız ifadeyi düşündüm önce. Sanırım burada
vurgulanmak istenen şey beynin küçüklüğü ile çalışması arasında doğru bir
orantı kurup muhatabın beyninin küçüklüğünü dolayısıyla akletme kabiliyetinin
de azlığını vurgulamak. Halbuki beynin büyüklüğü ile etkinliği arasında birebir
ilişki kuran bilimsel bir çalışma hatırlamıyorum. Hatırladığım beyindeki
kıvrımların artmasıyla zekanın da arttığı. Ama büyük bir beyinde kıvrım az
olabileceği gibi küçük bir beyinde çok olabilir. Diyeceğim o ki beynimizin
büyüklüğüne aldanmayalım. Bir serçe bile bizden daha akıllı olabilir. Evet
fikir demiştim değil mi? Kuş fikredebilir mi? İlkokuldan itibaren hayvanların
düşünme kabiliyetlerinin olmadığı sadece içgüdüleriyle hareket ettikleri
öğretildi bize, ama hiç sorgulamadık, ya bunlar da düşünebiliyorlarsa diye. Ben
şu an pencerede duran kuşun tefekkür ettiğini düşünüyorum. Çoğumuzun yapmadığı
tefekkürü kuş yapıyor ve Yaradıcısının nimetini bugün de kesinlikle göndereceğini
düşünüyor. Dedim ki; ey serçe keşke senin gibi fikredebilsem!...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Zikir<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Kalpler ancak Allah’ı anmakla
huzur bulur ilahi uyarısına rağmen günümüz insanı huzuru ya maddede ya da
kendine aşk süsü vermiş şehvette arıyor. Bulamıyor ve antidepresanlarla tablet
mutluluklar, unutuşlar alıyor kendisine. Dünyadaki antidepresan kullanım oranı her
yıl ciddi anlamda artıyormuş. Neyse ki Allah’tan bu konuda da Avrupa’nın
gerisindeyiz. Bir serçe kadar yapamasak da, kalbimizle değil dilimizle söylesek
de “inşallahlarımız, maşallahlarımız” bizi yine bir yere kadar koruyor demek
ki. İnşallah da maşallah da zikirdir özünde yalnız çoğumuz biraz da alışageldik
bir kalıp olarak kullanırız bu zikir sözcüklerini. Burada zikirden kastım
Allah’ı anma. Tasavvufi anlamda zikirden bahsetmiyorum. Esma-ül Hüsnadan
da…Baktım ki serçe kafasını bir sağa bir sola çevirerek bir şeyler
mırıldanıyor. Dedim ki ey serçe, dediklerini bana da öğretsen...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b>Şükür<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Serçe o kadar emin ki nimetin
geleceğinden insanoğlunun sahip olduğu onca nimete elhamdülillah demeyişine
rağmen o daha nimet gelmeden hamdediyor. Gözüm(üz) genelde yukarılara dikili
olduğundan neye sahip olsak, elde ettiklerimizi aşağıya atıp henüz elimizde
olmayanları yukarı konumlandırıyoruz. Gözlerimiz yerine ellerimiz ve gönlümüz
yukarıya baksa keşke. Serçe yapıyor bunu. Önce sağa-sola hafif hafif başını
çeviren serçe sonra başını yukarıya kaldırıyor ve yine bir şeyler mırıldanıyor.
Duyuyor gibi oluyorum ama tam o sırada
cep telefonum çalıyor ve penceremdeki serçe birden havalanıyor. Telefonun
sesini duyması imkansız, pencere kapalı çünkü. Telefonun sesinden değil de benim
tamamen ona yönelmiş olan ilgimin bir anda telefona yönelmesinden havalanıyor
belki de. Araksından bağırıyorum, diyorum ki; “ey serçe, kafanı yukarı
kaldırırken neler söyledin, bana da söyler misin?” Dedi ki “sen de mi seherde
yatanlardansın?” <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<b><i>aziz kağan güneş</i></b></div>
Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-6092738100672750382013-04-08T14:00:00.000+03:002013-04-08T14:05:58.556+03:00Sizlere iki sorum var<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-V60qo0lb0uE/UWKi--03_2I/AAAAAAAAA8U/N-0xE5qMCek/s1600/ysn.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://2.bp.blogspot.com/-V60qo0lb0uE/UWKi--03_2I/AAAAAAAAA8U/N-0xE5qMCek/s320/ysn.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;"></span></span> </div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Değerli okurlarım,</span></span><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Bu yazıyı okumadan önce aşağıdaki iki soruya cevap
vermenizi rica ediyorum. Ancak , salt mevcut bilgilerinizle ve soruyu okuduğunuz
an cevap vermeniz gerektiğini eklemek istiyorum.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">1.Yasin suresini hangi zamanlar ve ne için
okuyorsunuz?<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">2. Yasin suresinde ne anlatılmaktadır?<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Bu yazıyı, yapılan bir araştırmanın sonuçlarını
incelediğimde, yaşadığım şaşkınlık ve üzüntü üzerine yazmaya karar verdim. Ama
öncelikle Yusuf İslam'ın oldukça manidar bulduğum bir sözünü sizlerle paylaşmak
istiyorum.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">"İslamiyetten önce müslümanları tanısaydım,
müslüman olamazdım"<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">İslamiyet, öylesine güzel bir din ki ve aslında bu
dünyaya müslüman bir ailenin evladı olarak gelmek öylesine bir şans ki; kolay
elde edilmiş olan herşey gibi; o da değerinin farkedilememesi ile
cezalandırılıyor. Eğer müslüman bir aileye doğmuşsanız, otomatikman müslüman
olacaksınız demektir ki; bu, Kur'an-ı Kerim'i çok uzaklarda aramak zorunda kalmayacaksınız
anlamına gelir. Çünkü her müslüman ailenin evinde en az bir adet bulunur bu kutsal
kitap. Ne büyük bir şanstır bu esasında. Ama ne var ki; insanoğlu, sahip olduğu
değerlere hep hoyrat davrandığı için olsa gerek; çoğu müslüman evladı da, bu
mucizevi kitabı öğrenmeyi ve müslüman olmayı, namaz surelerini ezberleyip,
perşembe geceleri ve cenazelerde Yasin okumaktan ibaret sanmakta.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Benim uzun süredir gözlemlediğim ve üzerinde
düşündüğüm bu konu üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları, durumun
vehametini çok açık bir şekilde ortaya koymakta. Araştırmaya göre; Kuran 'da en
çok okunan sureler, Yasin, Mülk ve Vakia.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Kuran'ı neden okuyorsunuz diye sorulan sorulara
verilen cevaplara baktığımızda ise oranlar şu şekilde karşımıza çıkıyor; cevap
verenlerin %89'u ölmüş anne babasının ruhuna göndermek için, % 8 i benim de anne
babama okur musun diyen yakınları için, % 2 si de kırk bir Yasin okunurken
takip edenlerden oluşuyor. Kuran'ı anlamak için okuyanların sayısı sadece %1.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Yapılan başka bir araştırma ise; ilahiyat
fakültesinde okuyan 267 kişi üzerinde yapılmış. Sorulan, "İlahiyat
fakültesinde Kur'an mealini baştan sona okudunuz mu?" sorusuna, ankete
katılanların verdiği cevaplar incelendiğinde ortaya çıkan sonuç çok
düşündürücü, zira; sadece %38,9 u okudum cevabını vermiş. Çarpıcı olan bir
diğer sonuç ise; evet cevabını vererek bu %38’lik oran içine giren
öğrencilerden sadece üç tanesi Kur'an mealini birden fazla okuduğunu belirtmiş.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Kur'an- ı Kerim'in bir kez okumakla anlaşılamayacağı
gerçeğinin yanı sıra, Kur'anı öğretmek üzere mezun olacak bu öğrencilerin bu durumda
olmaları islamiyet ve müslümanlık için çok endişe verici.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Kur'an beni öylesine hayrete düşüren bir kitap ki ;
bazen bu kitap için yeterince çaba sarfetmetmediğim için kendime kızmaktan
kendimi alıkoyamıyorum. Kur'an bize geçmiş, gelecek her türlü konuda bilgi
vermekte ve henüz bilmediğimiz ve açıklanmamış sırları ayetlerinde apaçık
gösterdiği halde yanlış ya da eksik yorumlayabiliyoruz. Örnek verecek olursak; <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Neml suresi der ki;<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">"Dağları görürsün de, onları donmuş sanırsın;
oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Her şeyi sapasağlam ve
yerli yerinde yapan Allah’ın sanatıdır (bu)." (Neml Suresi, 27/88)<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Yasin suresi 40.ayette ise;<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">“Ne Güneş Aya yetişir, ne gece gündüzü geçer. Hepsi
bir yörüngede yüzer, gider.” </span></span><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">denmektedir.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"></span><br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Ve, Enbiya suresinin 33.ayetinde,<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">“Geceyi, gündüzü, Güneşi ve Ayı yaratan da O’dur.
Bunların herbiri bir yörüngede yüzmektedir.” denir. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Oysa Kuran yeryüzüne gönderildiğinde ne dünyanın
yuvarlak olduğu, ne de kendi etrafında döndüğü bilinmekteydi. Bilim ilerledikçe
bulmacadaki boş kareler yerine oturtuldu ve Kuran'ın verdiği mesajların
şifreleri çözülebildi. Kim bilir daha nice bilmezliğimizden mütevellit eksik,
yanlış yorumlamalarımız var ve kim bilir birgün Kur'an ın bize şuanda elimize
aldığımızda dahi söylemeye çalıştığı şeyleri, sırları başka yollardan çözdüğümüzde
anlamış olacağız. En azından bu inanılmaz kitabı gelişmişliğimiz yettiği
kadarınca anlamaya çalışsak ne kadar farklı bir dünyada yaşıyor olurduk belki
de.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Yazımın başında sorduğum iki sorudan ikincisinin
cevabını naçizane bilgilerimle cevaplayıp huzurunuzdan çekiliyorum efendim.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Yasin suresi toplam 83 ayetten oluşan ve bizlere, ilk
üç ayette Kuranın niçin gönderildiğini, devam eden 29 ayette Allah'ı ve islamı
insanlığa anlatırken daha önceki resullerin başına gelenler, Hz Muhammet'in
görevinde yapması gerekenler ve inanmayanların başına gelmiş ve gelecek
hadiselerden bahsederek, 33.ayetten itibaren, Allah'ın varlığını işaret eden
evrendeki tüm olan bitenden bahseden ve sonunda da Allahın varlığının ve
birliğinin altını çizerek "hepiniz O'na döndürüleceksiniz" diyen,
uzun ve oldukça hikmetli bir suredir. Tabii, anlayana, anlamak isteyene.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">Sevgi ve merhametle kalın.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 18pt; margin: 0cm 0cm 0pt; text-align: justify;">
<b><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12pt; mso-bidi-font-family: Arial; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri;">aybike tuba</span></span></i></b></div>
<ul>
<li><span style="mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><span style="font-family: Calibri; font-size: xx-small;">Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
52:1(2011), syf. 157</span></span></li>
</ul>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-46102849145945653092013-04-08T11:37:00.000+03:002013-04-08T11:37:42.871+03:00Topraktan Gelen Sorular<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-svMwSDfvjRE/UWKBZqTH0XI/AAAAAAAAA8I/dL-gT5Yfz5c/s1600/tprk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="226" src="http://3.bp.blogspot.com/-svMwSDfvjRE/UWKBZqTH0XI/AAAAAAAAA8I/dL-gT5Yfz5c/s320/tprk.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;"><o:p></o:p></span></span></b> </div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;"><o:p></o:p></span></span></b> </div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt 35.4pt; text-align: right; text-indent: 0.6pt; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: inherit;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="mso-tab-count: 6;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></b><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;">Hasis sarraf, kendine bir başka kese
diktir!<o:p></o:p></span></i></span></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin: 0cm 0cm 0pt 216pt; text-align: right; text-indent: 36pt; text-justify: inter-ideograph;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;"> <span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Mezarda geçer akçe neyse onu biriktir!<o:p></o:p></span></span></i></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: right; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: inherit;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="line-height: 115%; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></b><span style="line-height: 115%; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;">(Necip Fazıl Kısakürek)<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Kalemşah'ta son paylaşımımdan buyana neredeyse iki yıl geçmiş! Çok güzel
niyetlerle kurduğumuz ve tamamen fedakârlıkla yayın yapan bu siteyi kuran
dostuma ve sadece paylaşım için yazan tüm kalemşah yazarlarına teşekkür ederek
başlamak istiyorum yazıma. Geçen iki yıllık zaman zarfında yazı göndermedim ama
kalemşahı sürekli takip ettim. Üç yıl önceki yoğunluk olmasa da kaliteli
yazılar her zaman oldu ve olacak inşallah. Sanırım biraz daha gayret etmemiz
gerekecek. İki yıldır yazı göndermememin sebebi okumalarım arttıkça, daha güzel
deneme, şiir ve öykülerle karşılaştıkça, yazmaya karşı soğukluk hissetmemdi.
Dürüst olmak gerekirse cesaret edemedim. O kadar güzel metinler, şiirler
varken, "kötü" yazılarla insanların vaktini de zihnini de yorma dedim
kendime. Şu anda ise düşüncemi değiştirmiş bulunmaktayım. Şöyle ki; şekil
olarak kötü olsa bile muhteva olarak "iyi" şeyler yazabileceğimi
düşünüyorum. İçime kapanıp kitapların dünyasında yazarlarla hasbihal etmek
güzel ama güzel şeyler kişi ile sınırlı kalıp başkalarıyla paylaşıl(a)mayınca
"çok güzel" olamıyorlar. Bu noktada bir söz düşüyor belleğime,
"Sadece kendisi için yaşayan insan değildir!". Tamam, bu sözle içinde
biriktirdiği güzellikleri kimse ile paylaşmayan insan değildir gibi bir çıkarım
yapmıyorum elbette. Sadece bir hassasiyetten bahsediyorum. Dilimizde ve daha da
önemlisi yüreğimizde kullanma sıklığı gittikçe düşen bir kavram olsa da
hassasiyete, hassas insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Girizgâhı biraz uzattım sanırım. Konuya geçelim. Önce şiirleriyle
tanıdım İbrahim Tenekeci'yi. Samsun'dayken kitaplarım İstanbul'da olduğundan
iki şiir kitabını tekrar almıştım. Yazdıklarından iç dünyasını az çok tahmin
edebiliyordum. Yıllar geçti, tüm şiir kitaplarını, denemelerini, İtibar dergisinde
yazdıklarını ve Yeni Şafak'ta çarşamba ve cumartesi günleri yazdıklarını
okuyunca şuna kanaat getirdim: İbrahim Tenekeci ile aynı dünyada yaşıyoruz
fakat o bu dünyadan değil! Çoğumuzun gündemini dünyalık "oyuncaklar"
işgal ederken, o dağlara çıkıyor, ağaçlarla selamlaşıyor, şehirden ve
şehirlilerden uzaklaşıyor.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şairi şimdi
daha iyi anlayabiliyorum; "<i>dağların durduğu böyle anlarda/Yalar
yarasını içte bir geyik/Her yerden görülen bir şeyken dünya/Sağa çekip ağaçları
seyrettik(Kimsenin Kalbi, İbrahim Tenekeci)<o:p></o:p></i></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Ekseriyetin her yerden dünyayı seyrettiği bir zamanda sağa çekip
ağaçları seyreden bu güzel insan bu günkü yazısında(03.04.2013, Yeni Şafak) bir
cümle kurmuştur ki bu cümleye layık olan müstakil bir kitap olduğu halde ben
küçük bir yazı ile yetineceğim!<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<b><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Ekmeğe Çalışırız Fakat Soruların Hepsi Topraktan Çıkar!<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Bu cümleyi okudum, sonra dönüp dönüp tekrar okudum ve kendimi sınava
çok çalışan ama hiç soru gelmeyecek yerlere çalışan bahtsız öğrencilere
benzettim. Sadece kendimi değil, bir çoğumuzu...Ev, araba, akıllı telefon,
çocuk, iş, kariyer, beğenilip takdir edilme arzularımız, "ben
biliyorum" yanılgılarımız, "o da ne anlar ki" diyerek
karşıdakini küçültüp küçülmelerimiz, tevazu süsü verilmiş kibirlerimiz,
"hayırlısı olsun" deyip de istediğimiz olmayınca isyan edişlerimiz,
hep kendimize yontmalarımız, o tertemiz kalplerimiz(!), “benim kalbim temiz”
deyip yapmamız gereken şeyleri yapmayışlarımız, şerde acele edip hayrı
öteleyişlerimiz, Filistin’de veya Myanmar’da katledilen yüzlerce kardeşimize
son dakikada kaçan bir gol kadar üzülmeyişlerimiz…Listeyi çoğaltmak mümkün.
Saydığım şeylerde çok başarılıyız ama toprak konusunda korkarım çoğumuz sınıfta
kalacağız. Yazdığım şeyleri “ekmek”le ilişkilendirmek belki en kutsal nimet olan
ekmeğe çok büyük bir saygısızlık olacak ama ekmek beni affetsin! Ekmeği dünya
ile toprağı da ukba ile eşleştirince her şey netleşiyor. Netleşme deyince
aklıma bir şey daha geldi, gözleri çok sağlam olanların birçoğunun aslında
hipermetrop olduğunu düşündüm geçenlerde. Hipermetrop yakını görememe olarak
tanımlanabilir.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ama benim kastım yakın
değil yakin<span style="font-size: small;"><sup>*</sup> azlığı! Gerçek hipermetrop da yakını değil yakini
göremeyen sanırım.<o:p></o:p></span></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="font-family: inherit;"><b><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;">Toprağın Altı - Toprağın Üstü</span></b><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Toprağın üstünde yaşıyoruz, toprağın üstünde toprağın altından gelen
mahsulleri tüketiyoruz, toprağın üstünde toprağın altını kirletip duruyoruz ve toprağın
altından geldik toprağın altına gidiyoruz yavaş yavaş. Ama çağımızda neredeyse
her şey bize gideceğimiz yeri unutturma derdinde. Televizyon, internet, tüketim
kültürü, şehvete indirgenen “aşk”lar ve kullanımı günden güne artan
antidepresanlar. Hepsinin derdi tek aslında. İnsana gideceği yeri unutturmak… <o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür, demiş büyükler. Dünyalık
unutuşların telafisi çoğu zaman mümkündür ama toprağın altını
unut(tturul)uşumuz fayda vermeyecek sonsuz pişmanlıklara gebe. Efendimiz(s.a.v)
“Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız” buyurmuş, Hz. Ömer(r.a) kendisine
her gün ölümü hatırlatması için parayla bir çocuk görevlendirmiş sakallarına ak
düşene kadar.<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">Toprağın üstünde toprağın altına kayıtsız olarak yaşayanların
ahvalinden şüphe edilir. Toprağın altını unutmayan ve orada değeri olacak
şeyleri yapanlardan olmamız duasıyla…<o:p></o:p></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><o:p><span style="font-family: inherit;"> </span></o:p></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;">*yakin: 1. Sağlam,
kesin bilgi. 2. Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme(TDK, Güncel Türkçe Sözlük)</span></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; mso-layout-grid-align: none; mso-pagination: none; text-align: justify; text-justify: inter-ideograph;">
<i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="font-family: inherit;"><strong>aziz kağan güneş</strong></span></span></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">
</span></div>
Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-15270266425754583692013-04-01T00:22:00.000+03:002014-01-12T22:38:10.159+02:00Üç noktalar koymaz bana<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-0bestxjjMk4/UVioom3zdOI/AAAAAAAAA7U/e4O6ovw_IIg/s1600/dstt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a><br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-rbOv3GQaJqo/UVq2Z2pOSkI/AAAAAAAAA7s/ZMtRwY0GMbo/s1600/dosttt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-rbOv3GQaJqo/UVq2Z2pOSkI/AAAAAAAAA7s/ZMtRwY0GMbo/s1600/dosttt.jpg" /></a></div>
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">“Üç Noktalar Koymaz Bana…”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-DOST’A- <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Hayat denen
sürprizler ve ihtimaller manzumesinin bizi nereye taşıyacağı belli değil
diyerek kader akışının gücünü ve her şeyin geçip gideceğini vurgulayan bir
dostum vardı bir zamanlar. Yıllar rüzgâr gibi geçse de kalbime konukluğu
geçmeyen dostlarımdandı. Evet, her şey geçer diyordu sık sık. Geçmez mi hiç,
sevinç de keder de akıp gidiyor ömrümüzle beraber gönlümüzden. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Hani bir gün
sen de demiştin ya, buradan gideceksin unutacaksın geçen güzel günleri.
Hayatımızdaki ortaklıklar azaldıkça kopacak bağımız. Sonra başkaları girecek
hayatımıza, başka yerler, başka insanlar… Her gittiği yere gönlündeki
dostlarını da taşıyan biri olarak önce üzülmüştüm söylediğine. Ama bunun
hayatın bir gerçeği olduğunun da farkındaydım. Lakin bu gerçeği hatırlattığın
anda içim öyle acımış, bir anda unutuluşun soğuk duvarlarına çarpan zihnim
yıllar öncesine gitmişti: Biz bütün torunlar olarak Hacıbabama çok
düşkündük. O da hepimize özel
hissettirirdi kendimizi. Zaten bu sebeple sevmez miyiz gönlümüzdekileri. Hacıbabam,
o en sevdiğim, sırtını verdiğinde kendini güvende hissedeceğin, heybetli bir
dağ misali o güçlü adam, ömrünün sonralarına yaklaştığı malum olmuş gibi bir akşam
hepimiz toplanmışken dizinin dibine “hayat hızla geçiyor, ölüp gideceğiz,
unutulacağız, belki de unutulduğumuz bile unutulacak” demişti. Sarılmıştık
ellerine gözlerimiz dolu dolu olmuştu, biz seni unutur muyuz demiştik dedemize.
“Unutursunuz “demişti, “En çok seveniniz bile 1 hafta ağlar, 40 gün üzülür,
dualar okur arkamızdan, sonra zaman geçtikçe adımızı bile anmaz olur, hayat
gailesi fırsat bırakmaz buna, bari arada arkamızdan bir Yasin okuyanınız çıksa
!” diye ilave etmişti. O an kendimize söz vermiştik hepimiz, unutmayacak
öldükten sonra da her gün Yasin okuyacaktık ruhuna ve unutmadığımızı
ispatlayacaktık ona. Kısa bir süre sonra onu ani bir trafik kazasında
kaybettik, O zaman lisede birinci sınıfta okuyordum, hacıbabamı kaybetmeden az
bir zaman önce bir arkadaşımın yakını ölmüştü ve benim hiçbir yakınım ölmedi
diyerek içimden geçirmiştim. Bir de o yıllarda okulumuzda yatılı öğrencilere
misafir gelir danışmaya gelmeleri için isimleri anons edilirdi, ben de bir gün
beni de çağırsalar diye özenirken işte bir sabah henüz ilk dersin teneffüsüne
çıktığımızda adımın anons edildiğini duyunca heyecanla inmiştim merdivenleri
üçer beşer. Ardından kardeşimin ve kuzenimin de adları okununca bir korku
sarmıştı içimi. En büyük ben olduğum için ilk bana söylemişti görevli “hemen
anneannenlere gidin deden kaza geçirmiş” demişti. Bir yandan ağlayıp bir yandan
koşarak durağa gitmiş dolmuşun gelmesini beklerken önünde durduğumuz caminin
minaresinden okunan sala da hacıbabamın adını duyup yıkılmıştık olduğumuz yere.
Sonra birileri bizi alıp eve götürmüştü ama gerisini çok hatırlamıyorum.
Hatırladığım sadece ölüsünün yüzüne bakmamıştım, onu her zaman gülen yeşil
gözleriyle hatırlamak için. O günden sonra adımın bir yerde anons edilmesinden
de aklımdan olumsuz şeyler geçirip beni bulmasından da korktum. Zihnime
yerleşen olumsuz cümle kalıplarını silmek için hala uğraş vermekteyim. O
nedenle senin de unutursun dediğin noktada derin bir hüzne yuvarlandı yüreğim,
çünkü artık onbeş yaşında değildim, kendimize verdiğimiz her sözü
tutamayacağımızı, ayrıldığımız sevdiklerimizi hergün anamayacağımızı bilecek
kadar büyümüştüm. Ama hemen ardından bu unutu(lu)ş gerçeğinin kederini
dağıtacak bir ışık belirdi zihnimde ve tutup kalbimin ellerinden, çekip aldı
beni karanlık düşüncelerden: “Birimiz doğuda, birimiz batıda, birimiz güneyde,
birimiz kuzeyde hatta birimiz âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine
birbirimizle beraberiz. Âhiret hakikatine inandığımız için, mânevî olan bu
sevgi ve tesanüdümüzü elbette hiçbir kuvvet sökemeyecektir” Bu müjdeyle gülümsedi gözlerim, kalbime
güneşi astı değer verdiğim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-_bMXp1D3mfc/UViouU-b9XI/AAAAAAAAA7c/xZPXGaEQzXY/s1600/dsttt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-_bMXp1D3mfc/UViouU-b9XI/AAAAAAAAA7c/xZPXGaEQzXY/s320/dsttt.jpg" height="320" width="213" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Evet, her
şey unutulur, geçer, gider… Belki de böyle olmasa yaşayacak dermanı bulamaz
insan kendinde. Güzelliklerin unutuşun derin uçurumundan yuvarlanıp gitmesi acı
verse de bize geçen kötü zamanları da unutuyor olmak insana en büyük hediye.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Sen, hep
“Yürüdüğün yolda ne kadar az iz bırakırsan kendini o kadar az bağlarsın
insanların nezdinde” desen de ben hep bile isteye sesli düşündüm senin yanında.
Çünkü dostun lügatimdeki karşılığı, yanında sesli düşünülen kimseydi. Bu
düşünceyle içimdekileri saklamadan emanet ettim hep sana. Sen ve değerli eşin
de evinizi, gönlünüzü açıp geceler boyu muhabbetinizi sundunuz kader defterimin
yalnızlık başlığı ile açılmış sayfalarına. Söz uçar yazı kalır derler ya işte
bu yüzden, anlattıklarım yetmedi bana ve kaleme kâğıda sarıldım ki, hayatın
gerçeği unutuluşun soğuk duvarlarına çarpmadan dostluğumuz, belgelensin, yıllar
geçtikçe dönüp dönüp baktığımız fotoğraflar gibi açıp okuyacağınız iki satır
kalsın benden size, her daim birlikte geçirdiğimiz günleri hatırlatacak, güzel
gönlünüze hediye. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> “Celâli
maruziyetler, Cemâli lütufları barındırır." demişler, ne güzel
söylemişler. Yolum zor bir ayrılık vesilesi ile bir şekilde bu şehre düşmese,
gelir gelmez marazlı bir el dokunmasa ruhuma düştüğüm bu yerde yalnızlığımla
debelenip duracaktım belki de. Ama işte her şerde bir hayır var ki, en kalbi
dostluklar kalbin en çok kırıldığı yerde başlıyor, dost acı günde belli oluyor.
Gönle güneş doğuyor. Bir ses en umutsuz anınızda tutuyor ruhunuzun ellerinden
ve “Ben senle güneşi bulmaya geldim,
ürkme kavganı sormaya geldim, gücenme güneşten sunmaya geldim,” diyen
şair gibi çocukların ellerindeki güzel günlere doğru yürürken bir yoldaş
bulmanın sevincini bırakıyor içinize.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Nuri Pakdil
1979 da değerli büyüğü bir dostuna ithafen yazdığı Bağlanma adlı eserinde
“İnsanlar cümlelerle yaklaşırlar birbirlerine: sonra uzatırlar ellerini:
tutunmak için. Çok güçtür insanın tutunabilmesi insana! “diyor. Günümüzde bu
zorluk kat kat artmış durumdayken herkes menfaatin peşinde, kimse kimseye vakit
ayıramayacak kadar meşgulken insanın kalbi dostluklar kurabilmesi altın madeni
bulması ile eşdeğer hale gelmiş durumda. Ama bir gerçek var ki, insanları
yaklaştıran cümlelerin yapıtaşları
kelimeler sahibinin neresinden çıkarsa muhatabının orasına değermiş ya
demek ki kalp de dimağ da yanılmıyor sözün samimiyetini test ederken. Ve
böylece insan dostunu düşmanını seziyor, yüreğinin götürdüğü yere giderek doğru
insanları se(ç)(v)iyor. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Ingmar
Bergman bir sözünde “Gerçek olduğumu hissetmem için birinin bana ulaşmasını
bekliyordum." diyor ya, ben de bana gerçeğimi hatırlatacak, bana ben
olduğumu hissettirecek, kendim olmanın güzelliğini yaşamaya fırsat verecek,
yargılamayacak, yadırgamayacak, zihin kalıplarına sıkıştırıp kategorize etmeyecek
insanlar arayıp durdum ömrümce. Ve Allah bana böyle insanlar tanımayı, onları
yüreğime almayı, onların da gönül kapısından geçebilmeyi lütfetti yolumun
uğradığı şehirlerde. Tek tüktü sayıları ama işte hayatımda “var”lardı ve bana
maddi manevi değer katıyor, dostlukları ile gönlüme umut oluyorlardı. </span></span><br />
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-0bestxjjMk4/UVioom3zdOI/AAAAAAAAA7U/e4O6ovw_IIg/s1600/dstt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-0bestxjjMk4/UVioom3zdOI/AAAAAAAAA7U/e4O6ovw_IIg/s320/dstt.jpg" height="216" width="320" /></a></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Aslında her
insan bir ayna aynı zamanda karşısındaki muhataba. Aynada kendini gördüğün an,
işte o an, yarana eş yarasını görünce karşındakinin, gönlünü açıyorsun
umarsızca. Bırakıyorsun kendini muhatabının gönül denizinin ılık kıyılarına.
Boğmaz diyorsun beni böylesi bir sevgi, boğulursam da onun sularında olmuş ne
gam. Sırtını dönebiliyorsun mesela, bir gün bana kızsa da, kırsam da onu beni
bıçaklamaz ya sırtımdan diyorsun. Yalnız değilim diyorsun, o var, bırakmaz beni.
Çünkü dost insana O Yüceler Yüce’si Dost’un emaneti, emanette emin olanı
affeder Dostların, dostluğun muhabbetin Sahibi… <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Hayatın yarın
bizi nereye taşıyacağı, kimlerle karşılaştıracağı belli değil lakin
“Karşılaşmak” yolculukların belki de en sırlı kavramı. Sadece nesnelerle-
kitaplarla değil insanlarla da ilişkilerimizin bu büyülü kavram üzerinden
aktığını düşünürüm. Hiçbir şeyin rastlantı ile açıklanamayacağı bir
dünyada sürekli birileriyle kesişir yollarımız. Hayatlarımıza konuk olanlar
bazen bizden bir şeyler götürürler kendi yolculuklarına dönerken, bazen de
güneş gibi doğarlar içimizin karanlıkta kalmış labirentlerine. Akıbeti ne
olursa olsun yaşanması gerekmektedir ve olanda da olacak olan da da hayır
vardır dediği gibi bilgelerin yolculuklarımız, yoldaşlarımız,
konuklarımız,konukluklarımız,
ilişkilerimiz, kitaplarımız, filmlerimiz mutlaka bizi zenginleştirir.
Sonuca ulaşmak çoğu zaman irademizi aşan birçok etkene bağlı iken önemli olan
yolda olmaksa, bir yolcuysak bu dünyada, “karşılaşma” nın sırrıyla yolumuza
çıkan mektupları okumalıyız her fırsatta. İşte bu gri beldede bahtıma düşen en
güzel mektuptu varlığınız, dostluk adına. Şükür yollarımızı kesiştiren
Yaradan’a. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> “İnsan
insanın yurdudur” diyor ya Mustafa Kutlu, yurdum olduğunuz için bana ne mutlu…
Tebdil-i mekânda ferahlık vardır dediği gibi eskilerin benim gelişim zorunlu
bir nedene dayansa da insan arada bir de olsa yüreğine eş yürekler bulmak adına
keyfe keder ayrılışlar yaparak da düşmeli yollara. Yeni insanlar tanımalı,
yenilenmek, umut ışığını hayatının merkezine tekrar oturtmak, yılların
yorgunluğuna yenilmiş, gizini kaybetmiş dostlukların-ilişkilerin yükünü
üzerinden atabilmek adına çıkmalı yola, yolculuklara. Sonra tazelenmiş bir
yürekle döndüğünde yurduna, yani dostlarına kalbine güneşi asmaya geldim
diyebilmeli, konuşmadan da anlaşabilmeli…<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> Mehmet
Akif’in “… Bir yığın söz ki, samimiyyeti ancak hüneri… Dili yok kalbim
bundan ne kadar bizarım “ dediği gibi belleğimdeki kelimeler anlatmaya yetmiyor
kalbimdeki dostluğu… İşte bu noktada bir başka şaire kulak kesilip söze son
vermeli...<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">” Söylediklerimden çok sustuklarımda saklıyım…<br />
Ve gizlediklerimde gizliyim…<br />
Beni anlamak için;<br />
Konuştuklarımdan çok,<br />
... Sustuklarıma kulak verin..<br />
<br />
... Aklım sukütu sever benim.<br />
Çünkü çok ağır ödeştik biz hayatla...<br />
Ben sonu olmayan çok yollardan geçtim...<br />
Üç Noktalar Koymaz Bana…” Nazım Hikmet<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Baki dostlukla… Muhabbetle.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><i><b>handan güler</b></i></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-axr8jupSSjs/UtL9K1Gr5hI/AAAAAAAABFM/acOrdWY9dbQ/s1600/dtlk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-axr8jupSSjs/UtL9K1Gr5hI/AAAAAAAABFM/acOrdWY9dbQ/s1600/dtlk.jpg" height="200" width="320" /></a></div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-47094820485587280022013-03-06T23:49:00.000+02:002013-03-06T23:49:01.065+02:00Sosyal Medya ve Dijital Ayak İzimiz<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-m07UD16e8nY/UTe5I3awyCI/AAAAAAAAA7E/UpCm4IHUrNI/s1600/Tagxedo-Digital-Footprint-.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-m07UD16e8nY/UTe5I3awyCI/AAAAAAAAA7E/UpCm4IHUrNI/s320/Tagxedo-Digital-Footprint-.jpg" width="259" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;">Sosyal medyanın hayatımıza bu
denli girdiği günümüzde, gündelik hayatta attığımız her adımı paylaşma ihtiyacı
duyar olduk. Adına yeni nesil sosyalleşme dediğimiz bu yöntemle, hemen her
halimizi paylaşma dürtüsü ile yaşıyoruz. Öyle ki artık çoğu kişi, sırf başkalarına
ne kadar sosyal olduğunu ispatlamak istercesine paylaşımın sınırlarını
zorlamakta. Arkadaşlarla sohbet etmek amacıyla gidilen bir cafede, mekânın
isminden, yenilen içilen şeylerin resmine kadar birçok şey bu uçsuz bucaksız
paylaşım denizinin içinde yüzen onlarca balıktan sadece birkaçı. İşin belki de
en trajikomik kısmı ise bu durumun gittikçe daha normal karşılanır olması. Meselenin
mahrem hayatın gizliliği ya da yeni nesil teşhircilik boyutu başka yazıların
konusu olarak şöyle dursun, artık herkesin cep telefonları ile erişebildiği
uçsuz bucaksız bilgi âleminde bu sınırsız paylaşımların akıbetinin ne olacağı
en büyük soru işareti. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;">Elbette günümüzde sosyal ağlar çoğumuz
için artık kişisel posta adresleri kadar olmazsa olmazlardan. Öyle ki
sosyalleşmenin bir başka yeni “trend mekanı” alışveriş merkezlerinde, aynı
masada oturup tek kelime etmeden telefonlarına gömülmüş onlarca manzara vardır
zihinlerimizde. Hatta çoğu kez de o sahnelerin bizzat oyuncusu olmuşuzdur. Bazen uzun cümlelere ayıramayacağımız vakitten
tasarruf etmek için, bazen arkadaşlarımızın o gün iş çıkışı nerede olacaklarını
kısa yoldan görebilmek için, bazen de kişisel paylaşımlarımızı kısa yoldan
birçok kişiye ulaştırabilmek için en kestirme yol sosyal ağlardan geçmekte. Peki,
hayatı bu kadar kolaylaştırmalarının yanında kişisel haklarımızı koruma
konusunda da aynı derecede kullanıcı dostu mu sosyal medya? Tek tuşla bir
fotoğrafımızı, o an ne düşündüğümüzü hatta koordinatlarımıza varana dek
yerimizi bildirebilen ve belki de en önemlisi bütün bunları isteğimiz dışında
depolayan yeni nesil “sosyalleşme oyuncakları” ne kadar masum?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;">Tüketim çağında tüketim toplumunun
bir parçası olarak en önemli ve değerli durumda olan bilgiyi de akıl almaz bir
hızla tüketiyoruz. Kuşkusuz bunda teknolojik gelişmenin paralelinde giderek
daha açık hal alan toplumun etkisi yadsınamaz bir gerçek. Artık daha az okuyor,
daha az dinliyor, daha az üretiyor ancak çok daha fazla tüketiyoruz. Bu tüketim
her alanda kendini göstermekte. Baş döndüren bir hızda değişen gündem ve
gündeme dair gelişen alt başlıklar takip edilmesi gittikçe zorlaşan dev bir
kartopu gibi üzerimize geliyor. Bu karmaşadan kurtulmak için kullandığımız
internet elbette en büyük nimet. Ancak mesele sadece takip etmekten çıkıp
olayları yorumlama ve irdeleme yoluyla konuya dâhil olma yoluna girdiğinde işin
rengi değişmekte. Masum görünen durum güncellemeleri ya da kişisel
paylaşımlardan tutun, “irtibatı koparmamak” adına bulunduğunuz ağlardaki her
türlü paylaşımınız siz sonradan silmiş olsanız dahi sizinle ilintili dipsiz
kuyularda depolanmakta. Konuyla ilgili <span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">ABD'nin
diplomatik belgelerini kamuoyuna sızdırarak pek çok başkentte infial yaratan
WikiLeaks sitesi kurucusu Julian Assange’a kulak verelim:<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify;">
<i><span style="font-family: inherit;">“Facebook insanların isimleri, adresleri, ilişkileri, konumları
birbirleriyle iletişimleri, akrabaları dâhil tüm kişisel bilgilerin olduğu,
dünyanın en büyük veritabanı. Hepsi de ABD'de toplanıyor ve Amerikan
istihbaratının erişiminde. Facebook, Google ve Yahoo!, hepsinin ABD istihbaratı
için entegre arabirimleri var. Siz Facebook'a bir arkadaş eklediğinizde bu
arabirim ABD haberalma teşkilatı için bedava iş yapıyor, kaydınız otomatik
güncelleniyor.”<o:p></o:p></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify;">
<i><span style="font-family: inherit;"><br /></span></i></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;"><span style="font-family: inherit;">Şüphesiz
bu konuda ilk akla gelen örnekler Facebook, Twitter, mikro blog siteleri vs. Ancak
hali hazırda internet üzerinde attığımız her adım “gerekli yerlerde gerekli
gözler” tarafından takip edilmekte. Belki de işin ürkütücü kısmı bu verilerin “ileride
nasılsa lazım olur” mantığı ile depolanması. Kişisel mail adresinizdeki sildiğinizi
sandığınız yazışmalardan tutun da, arama motorlarında gerçekleştirdiğiniz tüm
aramalara kadar uzunca ve kabarık bir liste bu “ileride lazım olabilecek”
veriler arasına girmekte. Belki buraya kadar yazılanları bir komplo
teorisyeninin uçuk bir önermesi olarak görebilirsiniz lakin konu ile ilgili
birçok makale halen internet üzerinde dolaşmakta. Artık istihbarat birimleri
konu ile ilgili konumlanmalarını daha açık bir şekilde belirtmekten
kaçınmamaktalar üstelik. Buna örnek olarak CIA başkanının zamanında Wired
dergisine verdiği demeç sanırım yeterli olur: <i>“Bilgi gizli değil, tasnif dışı. Fakat bizim bu bilgiye olan ilgimizin
içeriği gizli. İstihbarat işinde açık istihbarat toplamanın garip yanı, bu işi
ne kadar iyi yaparsak hakkında o kadar az konuşabiliyoruz.”</i> Aynı CIA’nin taşeron
Q-Tel firması üzerinden iş birliği ile Visible Technologies adı altında günde
yarım milyonun üzerinde sosyal ağ sitesini tarayabilecek bir teknolojik ortaklığa
gittiğini hatırlatmak sanırım faydalı olacaktır.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">Örnekler
sadece CIA ile sınırlı değil elbette. </span><span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">Sadece Çin’de 200 milyon kullanıcıya sahip sosyal medya
platformu WeChat’in, insanların günlük hayattaki hareketlerini takip etmek için
istihbarat servisi tarafından kullanıldığı iddiası da gündemde kendine yer
bulan hadiselerden. Konuyu gündeme getiren insan hakları savunucusu ve bir
aktivist olan Hu Jia, isyan ve hükümete karşı kışkırtıcı eylem yapmak suçundan
3 yıl hapse mahkûm edilen bir isim. WeChat uygulamasının ilk yayına başladığı
günlerde güvenli olduğunu, fakat daha sonra yapılan güncellemelerle güvenlik
sorununun ortaya çıktığını belirten Hu Jia, kendisi aleyhinde delil olarak
mahkemeye sunulan ses kayıtlarının, WeChat platformu üzerinden arkadaşlarına
gönderdiği sesli mesajları olduğunu iddia etmekte. Jia, bu mesajların Çin’in iç
güvenlik bürosu tarafından kaydedildiğini söylüyor.</span> Siber Güvenlik
başkanı Adam Segal ise yapmış olduğu açıklamada güvenlik zafiyetine sadece
WeChat’in sahip olmadığını, bilgi teknolojisi ve yazılım servislerin bu tip
güvenlik açıklarına sahip olabileceklerini belirterek, diğer sosyal medya
ağlarının da bu tip sorunları olduğuna dikkat çekti.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">Yine bir başka örnekte ABD'nin savunma sanayi
devlerinden Raytheon'un geçtiğimiz günlerde sosyal medya ağları aracılığıyla
internet kullanıcılarını takip eden ve Riot ismi verilen bir yazılım
geliştirdiği ortaya çıktı. Bu yazılım, kişinin takip ettiği, abone olduğu
siteleri ve yaptıklarını takiple kalmıyor, bir de geleceğe dönük ve doğruluğu
kesine yakın tahminlerde bulunuyor.</span> Guardian gazetesinin yayınladığı bir
video ile ortaya çıkan söz konusu yazılım, ABD hükümetinin elinde. Çünkü
şirketin de Amerikan hükümetiyle, yine internet üzerinde kişiyi tarassut
altında tutacak birçok ortak proje yürüttüğü biliniyor. Riot, 2010'da
başlatılan bir Ar-Ge projesinin önemli bir parçası. Bu proje, siber dünyadaki
trilyonlarca işlemi fark etme kapasitesine sahip bir ulusal güvenlik sistemi.
CIA'nın Virginia eyaletinde bulunan Açık Kaynak Merkezi'ndeki ekiplerin de yine
bu yazılım ve benzerleri sayesinde her gün sosyal medyayı tarayarak veri
topladıkları ve bu verilerin doğruluğunu araştırıp sınıflandırarak istihbarat
raporu haline getirdikleri belirtildi. Merkez'in twitter'da takip ettiği tweet
sayısının günde 5 milyona ulaştığı ifade edildi. ABD elçiliklerinde seçilen
bazı kişilerin de CIA'nın bu çalışması kapsamında görevlendirildikleri basına
yansımıştı. Bu noktada belki de en başta söylememiz gerekeni en sonda
söyleyerek konunun doğruluğunu perçinlemiş oluruz; <strong><span style="font-weight: normal;">Department of Homeland Security raporuna göre Facebook’un meşhur kurucusu
ve CEO’su olan Mark Zuckerberg, “CIA’in Facebook Program Yöneticisi” olduğunu
kabul etti. Bu anlamda açık açık paylaştığımız her şeyin esasında tam bir açık
istihbarat girdisi olduğunu unutmamak lazım.<o:p></o:p></span></strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><strong><span style="font-weight: normal;"><br /></span></strong></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">ABD Başkanı Obama’nın, Beyaz Saray'da kendisini ziyaret eden
liseli öğrenci grubundan 15 yaşındaki bir gencin, "Gelecekte ABD Başkanı
olmak için neler tavsiye edebileceği" konusundaki sorusunu
cevaplandırırken, Amerikan gençliğini sosyal paylaşım ağlarına fazla kişisel bilgi
koymamaları yönünde uyarması durumun ciddiyetini gözler önüne sermesi açısından
önemli. Konu elbette sadece internet ile sınırlı değil. Kablosuz sağlayıcılar,
GPS navigasyonu, ATM ve kredi kartları, web siteleri, arama motorları, İzleme
kameraları vs. her şey nerede ne yaptığımızı ele veriyor.</span> Ancak hiçbirisi
kendi elimizle kendimizi fişlememiz noktasında bu kadar hünerli değil. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; mso-background-themecolor: background1; text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<span style="font-family: inherit;">Türkiye'de 34
yaşın altında 35 milyon internet kullanıcısın bulunduğunu ve bu kişilerin
internette Avrupa'dan üç kat daha fazla zaman geçirdiğini. Yine ülkemizin Facebook
kullanımında ilk 5'te, Twitter kullanımında ise ilk 10'da olduğunu düşündüğümüz
zaman konu ile ilgili hangi noktada olduğumuzu ya da olabileceğimizi sanırım
tahmin etmişsinizdir. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">O halde “sosyalleşmeye ve
paylaşmaya” devam mı? Yorum sizin..<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><b>tolgahan osmanoğlu</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">1.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="line-height: 115%;"><a href="http://haber.stargazete.com/medya/sosyal-aglari-kullananlari-bekleyen-buyuk-tehlike/haber-730192">http://haber.stargazete.com/medya/sosyal-aglari-kullananlari-bekleyen-buyuk-tehlike/haber-730192</a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">2.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="line-height: 115%;"><a href="http://muratodunc.wordpress.com/2012/04/25/sosyal-medya-istihbarat/">http://muratodunc.wordpress.com/2012/04/25/sosyal-medya-istihbarat/</a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">3.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="line-height: 115%;"><a href="http://www.zaman.com.tr/teknoloji_sosyal-aglar-gozaltinda_2026498.html">http://www.zaman.com.tr/teknoloji_sosyal-aglar-gozaltinda_2026498.html</a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">4.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="line-height: 115%;"><a href="http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=8292">http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=8292</a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">5.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="line-height: 115%;"><a href="http://www.21yyte.org/tr/yazdir6726-Bati_Istihbarati_Ve_Sosyal_Medya.html">http://www.21yyte.org/tr/yazdir6726-Bati_Istihbarati_Ve_Sosyal_Medya.html</a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">6.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--><span style="line-height: 115%;"><a href="http://yenisafak.com.tr/yazarlar/osmanozsoy/acik-istihbaratin-yeni-gozdesi-twitter/31206">http://yenisafak.com.tr/yazarlar/osmanozsoy/acik-istihbaratin-yeni-gozdesi-twitter/31206</a><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-left: 20.25pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo1; text-align: justify; text-indent: -18.0pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: inherit;"><span style="font-size: x-small;"><span style="line-height: 115%;">7.<span style="line-height: normal;">
</span></span><!--[endif]--></span><span style="line-height: 115%;"><span style="font-size: x-small;"><a href="http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=05.05.2011&y=osmanozsoy">http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=05.05.2011&y=osmanozsoy</a></span></span></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-82326812121144177892013-01-20T04:07:00.001+02:002013-01-20T04:07:34.995+02:002012 kıyametim ve yeniden doğuş<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-FSAItb0ttfA/UPtROAAD4gI/AAAAAAAAA6A/_TptPs6AO48/s1600/drlm.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-FSAItb0ttfA/UPtROAAD4gI/AAAAAAAAA6A/_TptPs6AO48/s1600/drlm.jpg" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0); color: #222222; font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0); color: #222222; font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0); color: #222222; font-family: inherit;">O aralar ruhum ile beynim dargındı; ne yaptıysa da bir yol bulamadı dilim, kalbim ve aklım arasında... Bu sefer, o da her ikisine birden küstü. Sessizliğin çınıltıları öyle bir hal almıştı ki, artık ne duyguların ne de mantığın varlığı hissediliyordu.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br /></span></span></div>
<div style="background-color: white; color: #222222;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0); font-family: inherit;"> İşte o belirsizlik anlarından sonra, kaça bölündüğü sayılamayan "ben"ler türedi. Kendim ve yine "kendim"den müteşekkil bu gürültülü kalabalıktan boğulmuş, canlı, heyecanlı ve bir o kadar da zevkli "kendim"ile takılmaya başlamıştım. Böyle de ne iyi oluyordu. Ne bir şey düşünmek ne de bir şeyler söylemek vardı.. Sadece akışta kendimi kaybetmek, boşluk zannedilen bir gerçeklikte kendimi bulmak ve varlıkta dengeyi hissetmek.. "Kendi" ritmimi yakalamak.. Kafa ve kalpten geçmek, boyutlar arası derinliklerde yol almak.. Tüm yargı ve kabullerden kopup, gelene rıza göstermek.. İstememek, beklememek... Buydu mutluluk... Zaten bilinmiyor muydu isteyebileceklerim, sevebileceklerim, bekleyebileceklerim? Ne gerek vardı tasasına düşmeye? Yeri ve zamanına, bırakayım bana benden daha yakın olan "O" karar versindi.. </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0);">Ve öyle oldu. Bırakınca kendimi o boşluk zannettiğim kucağa, önce bir sarsılmak münasip görüldü; katran karası karanlıklarda, kaçmakla kalmak arasında... Tam da cümbüşlü bir seremoniden bir dokunuşla çekilivermek reva mıydı oysa? Onca renkten arda kalan siyah ve beyaza mahkum olmak.. Hiç olmazsa gri rengini katayım bu hülyaya derken; bembeyaz bir kağıda ilahi bir kalemden dökülen siyah bir mürekkep iziyle tanımadığım bir hayata yol almıştım bir anda... Hemen sonra iliklerimde hissettim mucizeyi. Ve yıllar öncesinde çocuk masumiyetiyle verilen, öğrenilmiş bir cevabın vücut bulduğunu farkedip "-sözümü tuttum baba!" tatminini yaşadım o an.. Peki bu soğuk, zevksiz ve bir o kadar da hesaplı alemin raconu; yaşadığım tevekkül hazzını unutturmuyor muydu her defasında? Yazık!..</span></span></div>
<div>
<span style="background-color: rgba(255, 255, 255, 0); font-family: inherit;"><div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Artık bu imtihanın zorluğuyla gündüzlerim gecelere mağlup; gözlerim tanıdığını sandığı dostlara hasret.. Varlığın içinde yokluğu bulan koca bir "ben" ile başbaşayım şimdi... Etrafımda bir zamanlar heybetle duran o dağlar nerede, nerede dinginliğine dalıp gittiğim mavi sular? "Yok" oluş bu olsa gerek ve "var" olmak bu, "ol"mayanların içinde yüreğinin ağına takılan... Soruyorum kendi kendime: "-öldün mü, kaldın mı?" Diye.. kaldığım yerden bambaşka bir ben ile doğrularak "Benim kıyametim yeniden doğmaktır" diye cevaplıyorum.</div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Farkındalığım dile geliyor sonra: "-Hayat öyle bir yolculuk ki kontrol ettiğini sanıyorsun birçok şeyi, olacaklara kendin yön verdiğin aldatmacasıyla bir gerçeklik yaratıyorsun kendince.. Oysa ki her an sana özel bir kurgu tasarlanıyor, aldığın her bir hayat dersi bir sonrakini şekillendiriyor. Her bir deneyim bir öncekini azımsatırken iç aleminde, ilahi senaryo kusursuz bir şekilde diğer sahneleri için ortamlar hazırlıyor. Ne mutlu o kişiye ki yönetmenin kendisine vereceği ne rol olursa olsun rolünü en güzel şekilde oynamaya çalışana ve ne mutlu o kişiye ki "niye bana bu rol verildi?" diye sorgulamadan haddini bilene.. "</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ve ardından duaya duruyorum taptaze bir yıl için: " Ey karanlıkların İlahı! Ey kalplere umut ışıltılarını serpen sonsuz hikmet sahibi! Bana müstehak gördüğün bu takvimde karanlıklarıma nurunu gönder, yüreğimi ısıt, ayaklarım yere senin desteğinle basarken başım göğe senin aşkınla yükselsin. Haddimi aşmadan, ellerim kirlenmeden, yüzüm eğilmeden bana verilen rolü hakkıyla yerine getirmeyi diliyorum senden.."</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i>fatma beyza baş</i></b></div>
</span></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-14547854142158707452013-01-20T04:02:00.001+02:002013-01-20T04:02:47.292+02:00Düşlerin İsyanı XVIII<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-0EnnNu_gC38/UPtQHzRgumI/AAAAAAAAA5s/mVnVSI0JrWw/s1600/dsf.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="http://2.bp.blogspot.com/-0EnnNu_gC38/UPtQHzRgumI/AAAAAAAAA5s/mVnVSI0JrWw/s320/dsf.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Mahi
Azadecuy’un inekleri sağılmayı beklerken, Büyük Rumulus geceyi televizyonun
karşısında geçirmek zorunda kalmıştı. Elleri iki yanına sarkmış bir halde,
gözleri ise buğulu ve kamaşmış gibi piyano odasında bitmeyen şarkıyı dinlemeyi
sürdüren RAMSES, portakalların yeni çiçek açtığı mevsimde kocasının onu
döllemesini bekliyordu.<span style="font-size: small;"><o:p></o:p></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">-V-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"İyi
aşçısın!", dedim, "Allah var yukarda!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Teşekkür
ederim Finamek!", demişti aşçı. Gözleri sürekli resimdeydi, başka bir
hayal diğeriyle yer değiştiriyordu sanki. Elimdeki bulaşık yemek kabını
lavaboya bıraktıktan sonra yüzüne baktım, aynadaki yüzünü incelerken yine o
kapının açılacağını, beni karanlığına çekecek yerde bu sefer.. o kapıdan salona
doluşacaklar, ben de, öyle çaresiz yerimde sus-pus onlara baka kalacaktım.
Belki beni de çağıracaklardı karanlıklarına, bensiz Düş Senaryosu’nun bir tadı
tuzu olmadığını bildiklerinden, belki de dalgınlıklarına geldiği için,
"Haydi, buyur bakalım!" diyeceklerdi.. "Önce seni görelim
bir!" diyeceklerdi.. Ben hep bakardım, bakakalırdım.. karanlık olurdu
mekanları, puslu ve tozlu bir havada konuşmayı severlerdi, üzerime gelmemeleri
için yalvardım. Annem ferah ve geniş salonda piyano çalardı, kuyruklu piyanonun
melodilerine takılan hayallerimi toparlamam için bir kadın eli uzanırdı, sonra
akrep bacakları uzanırdı, sonra Şehrinaz gelirdi, daha sonra Kiyanüs’ü
görürdüm, burada ne işin var senin der gibi bakışlarını suratımın ortasına
yapıştırıp beni ezmek için elinden geleni yapardı.. sonra sinsi bakışlarıyla
Dehhak Döngel, her zamanki masum ve saf pozlarını takınmış elini uzatırdı
Şehrazat’a, bense kapının bir köşesinde onlara bakmakla yetinirdim. Bir cüce
için bunlar bile çoktu. "Otur oturduğun yerde!", derdi Kiyanüs.
"Otursun oturduğu yerde!”, derdi Dehhak Işık. "Oturmalı oturduğu
yerde!”, derdi Feridun Bey.. Aşçı Kadın’ın gözleri sürekli resimdeydi, bir şeyden
anladığı yoktu, direnip durmaktaydı eski korkularıyla birlikte, içinden bir
şeylerin çekildiğini söylemek istiyordu aslında, yok olduğunu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne
haliniz varsa görün, ama beni rahat bırakın!", dedim, "Anladınız mı?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Beni
duymadılar bile. Sözlerim orada kaldı, dışarı çıkamadılar, ama bölündüler,
sonra zamanın tozuna karıştılar, iksir olup burnundan getirdiler Kendirev
Bey’in. Büyük H. Hala, kuruntularında boğulmuş bir kadındır, dedim siz ona
bakmayın öyle, akşam çaylarını hep ben verirdim, yaşlılığının ve kurnazlığının
altına gizlenirdi. Sonra aklıma yeni bir şey gelmiş gibi bakır güğümlerini
çalacaklarından korkuyordu, dedim, bir gün korkusunun altında kalıp öleceği
günü o kadar sabırsızlıkla bekledim ki, ama damadı boğazlayarak icabına baktığı
gece, yüreğime su serpti serpeceği kadar. Kendirev Bey’in Enver paşa
bıyıklarında operet düet kesildiler başına, bıyıklarını uzadıkları zaman
ayarlayarak keserdi bu yüzden. Ayarlanmış bir yürek nasıl çarpar, dedim,
pırpırlanır şuramda, dedim, aşçı beni anlıyordu sanki, ona açılmasam ölecektim
sanki, bulaşık tabakların çıkardığı seslerle bölünen bir kasaptım artık, kıyıya
vuran dalgaların sesine kulak vererek -sanki benim için bir umut ışığıydı-
kapıyı sonunda bulacak, aydınlığa çıktığımda da, -ancak derin bir soluk aldıktan
sonra- "Hayır, bakın!", diyecektim barışık sesimle, "Sizlerin
düşündüğü gibi olmadı? Bakın, iyice bakın ve görün!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Zavallının
birisin sen!", dedi Şehrinaz.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Kim,
ben mi?”, dedi Kendirev.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Yok,
ben!”, dedi Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Yanılıyorsunuz!”,
dedi Dehhak Döngel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Kör
Baykuşlar güruhu!”, diye bağırdı Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Alayınızı
da buraya nasıl topladılar ki?”, dedi Dehhak Döngel, "Bilmem ki!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Üç
gün önce onu rüyamda görmüştüm! " dedim, "Bana hep gülüyordu!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">-Sayıklar
bir haldeydim.-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Örümcek
Kadını mı?” diye sormuştu Aşçı. Bulaşık kapları bir kenara bırakmış, bana
bakıyordu, açılmamı ve içime girmeyi bekleyen o kadına her şeyi anlatmak için
sızlanan bir uyuz it gibiydim, benim böyle durgun ve sessiz olduğuma bakmayın
siz diyecektim.. içimde ne fırtınalar kopar. O fırtınalarda yönünü şaşırmış bir
insandım, aradığım insanı bulduğumda rahatlayacak, siz ne diyorsunuz kendim
olacaktım, kendim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">-Yüzümde
o gülümseme yine belirmişti.-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Eve
geç geleceği rüyada gizlenmişti" dedim,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Karın
mı?” dedi Aşçı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!",
dedim, sonra yürüyüp akrep resimlerinin yanında kırık aynadaki yüzüme baktım,
Aşçı kadını unutmuş gibi "Ne kadar budala birisiyim!”, dedim, "Niye
anlamadım bunu, daha önceden!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Güldüm.
O da güldü.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Hayat
hiç de rüyalardaki gibi değil!”, dedi Aşçı kadın, "Ne de filmlerdeki
gibi!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Cenneti
arayan insanın masalı!”, dedi Şekerci, "Cennetin kapısını çalıp, sonra
tekrar geri dönen insanın!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Nasıl?”,
dedim, "Siz ne diyorsunuz?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu
günü yaşamanın aritmetiği!”, dedi Şekerci.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu
günü yaşamak mı demek istiyorsunuz?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Hu,
hu!”, dedi Aşçı Kadın..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Gülüştüler.
Saatime baktım "Benim gitmem gerek!", dedim, "Gecikirsem Kiyanüs
canıma okur sonra!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Yemekhane’
den çıktım, yürüdüm. Kulaklarımdaki uğultu sürmekteydi, caddenin karşısına
geçerken neler çektim. Dev blokların arasında sıkışıp kalmış caminin gölgesi
kaldırıma vurmuştu.. marketin büyük tabelasına, marketin armasının olduğu sağa
sola salınan beyaz bayrağa, onun yanındaki ay yıldızlı bayrağa baktım, sonra
başımı çevirip geniş caddeden sel gibi akıp giden taşıtlara baktım, Dehhak Döngel’e
güldüm, Kiyanüs’a güldüm, sonra kendime güldüm.. Büyük giriş kapısından içeri
girdiğimde çatırtıyı duyabiliyordum. Nesnelerin değişmeyen dünyalarına burnumu
soktum ve bekledim bir fare gibi, önümde açılan dünyada gölgemin içine hapis
olup çıkmak istemedim bir zaman ki, devinimlerindeki çatırtıyı daha iyi
duyabileyim. Gözümü aldırdığım her şey kulaklarımdaki çatırtıya ekleniyordu.
Her şey camdandı sanki, nereye elimi uzatsam kırılıp dökülecekmiş gibiydi,
yanımdan gelip geçen insanların rüzgarı çarpıyordu yüzüme.. ter ve buğuya
karışmış tenlerinin sıcaklığı yayılıyordu yüzümde, çözülüp açıldıkça
sıcaklıkları daha bir çekilmez oluyordu.. ter ve buğu. Her şey camdandı, bir
camın içindeydi gördüğüm şeyler, çatırdayarak dönüyorlardı, çatırdayarak
dönüyordu her şey... Pürmaye'nin sesiyle kendime geldim, durdum sesleri
dinledim, tezgahın arkasında çalışan Pürmaye’yi gördüğümde iğrenip kenara
çekildim, "Hayır!", dedim, "Onu buradan götürün!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bir
kilo kıyma istiyorum beyefendi!", demişti yaşlı kadın..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Tamam!",
dedim, "Duyduk herhalde!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Yüzüm
belli belirsiz aynada silinip gitmekteyken dört bir yandan kuşatıldım, beni
kuşatmışlardı, çatırtı sürüyordu, dedim, kulaklarımın içinde duyuyor musunuz?<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Aynalar
olmasın hayatımızda!”, dedi Dehhak Döngel, hemen Kiyanüs atladı,
"Kendinizi yaşamıyorsunuz demektir bu!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Kadın
hala oradaydı, gitmemişti. Siyah şapkasının ucunda o çiçekler... Siyah Şapkalı
Kadın gözlerini bana dikmiş sanki beni soyuyordu, gündüz gözü soyundurulan bir
kasap dedim, çok aksi olur, Pürmayenin bile komiğine gitmiş gibiydi, durmuş
bize gülüyor, sonra da o ıslak kırmızı et parçasını göstermez mi? Mavi
dudakları olan bir kadın beni soyundururken ne yapabilirdim Kiyanüs’üm,dedim,
beni çok sevdiğini söylüyordu, sırf benim için bu gün alttan bir şey giyinmemiş,
her şeyini göreyim diye! "Ben evli bir adamım?." dedim, "Olsun,
daha iyi ya!”, dedi Siyah Şapkalı Kadın, "Ben de evli bir kadınım! Ne var
bunda?”, dedi, "Bir şey anlayamadım!” Küçük kız gözlerini kapının anahtar
deliğine dayamış bize bakıyordu, şempanze de burnunu uzatmış zıplıyor, anlamsız
sesler çıkarıyordu. "Yeter!", diye bağırdım, "Bize bakıyorlar!”
Ama kadın diretiyordu, üzerine abandığımda o kadar<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">direnmeme
karşın iyi gelmişti, "Yeter, yeter! ", sesleri çığlık gibi
yükseliyordu odanın içinde dedim,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Ustacığım!",
dedi çırak.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!",
dedim, "Ne var yine?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Et!”,
dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Ete
ne oldu?”, dedim ben de.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Kadın
bir kilo kıyma istiyordu!", dedi çırak.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Pürmaye
nerede?”, diye bağırdım. Müjgan perdenin aralığından başını uzatmış, bana
bakıyordu. Gözleri korkunçtu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne
bakıyorsun?”, dedim, "Ne var?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu
günlerde herkese bir şey oldu!", dedi, "Markettekiler bir tuhaf!”
Sonra perdeyi çekti, beni Pürmaye’ yle baş başa bırakan Müjgan’a öfkem bilendi,
"Salak!", dedim, "Kendini bir halt sanıyor!” Rüyanın karelerini
bir araya getiremiyordum, asıl sıkıntım buydu, ne zaman, nerede, nasıl? Böyle
olduğunu anımsayamıyordum bile. Her şey o rüyadan sonra başlamıştı, belki de o
rüyanın içindeydim hala, sürmekteydi, bitmemişti, belki de bitmeyecek olan bir
rüya görüyordum, bir gün bu rüyadan uyandığımda kendi gerçeğime dönecektim...<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"İyi
misin Finamek!”, diye sordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"İyiyim,
İyiyim!" dedim, "Birazdan gelirim, merak etmeyin siz!" Uzattığı
sigarayı aldım, yaktım, bir dumanların havada savruluşuna, bir ona baktım.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"İç,
iç; çekinme!", dedi, "İyi gelir!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bir
şey söylemezsiniz değil mi?”, dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Kime?”,
dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Feridun
Bey’e!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Sanki
kendisinin Feridun olduğunu bildiğimi bilmiyormuş gibi güldü. "Yok,
yok!", dedi, "Rahatına bak sen usta!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Sevindim,
yüzüm ışıdı, "Sonra görüşürüz!", diyerek Kiyanüs Büyük Kapı'dan girip
gözden kayboldu. Şadırvanın başında kala kaldım, yüzümde aynı acı sürüyordu
anlaşılan, Takunyalı yüzüme bile bakmadı, takunyalarını sürüyerek yanımdan
vurup geçti, sigarayı içmeyi sürdürdüm ne güzel.....<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">-VI-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Pazar
günü seni kütüphaneden alacağız, demişlerdi de inanmamıştım!" ,diye
yazmıştı günlüklerin ortasında Cendel, "Bütün hayatım hep böyle
yanılsamalarla, incinmişliklerle gelip geçmişti de durup bunları Şehrazat’a
anlatamamıştım!" <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Başarılı
bir akrebin, ya da Akrep Resimleri" adlı koleksiyonunda akreplerin
anlatıldığı atölyeden çıkarılmalarına sessiz kalmayan yüzü pudrayla peçeli
kadın, bayıla bayıla anlattığı akrepleri düşünmeden yapamadığım o yıllara
gittiğimde, eski cenaze törenine katılmak için yolculuk hazırlıklarımı
neredeyse tamamlamış sayılırdım.", diye yazmıştı Cendel, "Mezar,
tapınak, kilise, cami, saray, kutsal anıtlar.. ne ararsan vardı bu resimlerde.
Mısır ve Maya Kral mezarlarını andıran gömütlerde o zamanın insanları hakkında,
yaşayışları ve giyim kuşamları Şehrazat’ı oldukça etkilemiş olmalıydı.. Pompei,
Knesos Sarayı’ndan, Kapadokya Kaya Kilisesi’nden söz etmişti.. duvar
resimleriyle uğraştığını o zamana kadar bilmiyordum tabi ki, o zamanın
insanları için birer aynaydı bütün bunlar!", diye yazmıştı Cendel.
"Yarı silinmiş akrep görüntüleri içinde -belki de silinerek yok edilmeye
çalışılmışlardı, bilemiyorum.- isyanın, öfkenin, umudun, başkaldırının,
sevinçlerin birer yansıması olan Akrepleri piyasaya çıkarması için hemen hemen
ömrünün yarısını verdiğini söylediğinde durup Şehrazat’a bir şey
söyleyememiştim!", diye yazmıştı Cendel.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"İmgelemimi
sürekli bu akrep resimlerine çarpıp durduğum günlerde Şehrazat’ın olumsuzluk
olarak nitelendirdiği kurmacadaki aksaklıklara rağmen, akreplerin varlığı bende
hep sürecekti sanki.. Senaryonun yazılar ve resimlerle kaplanmasına nedense
önlem olarak bir şey düşünemiyordum.", diye yazmıştı Cendel. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Hayatın
özünü akreplerle yakalamış insanı anlamaya çalıştığım günler fazla uzak
sayılmazdı, hem üstelik o zamanlar Şehrazat ile aram iyiydi, ne kadar duyarlı
bir kadın olduğunu düşünerek ne hayallere daldığımı bir ben bilirim!",
diye yazmıştı Cendel. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Hayallerim
büyüdükçe senaryonun serüveni de değişti, daha içinden çıkılmaz bir serüvene
iteklendi, artık Şehrazat’ta ılımlı ve yumuşak yaklaşımını yitirmeye başlamıştı
o günlerde, benden gizlemeye çalıştığı başka şeyler vardı, akreplerin resmine
daha da yakınlaşmaya başladığını sanıyordum.", diye yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Aramızda görünen duvarların yanı sıra
görünmez duvarlar da vardı, bunlardan biri iletişimsizlikti biliyorum.",
diye yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Şehrazat ve Şehrinaz, bu iki kadın da,
bana az çektirmediler!", diye yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Bunları sonradan okuduğumda yaşadığım
onca sıkıntının neye yaradığını bile bilemiyordum artık, bunları da
cesaretsizlikten yazdığımı düşündüm ister istemez.", diye yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Genç Satranççının bir gün çaresizlikten
oyun parkında kendini kestane ağacına asacağını nereden bilebilirdim.. satranç
üzerine yazdığı şiirleri destanlaşıp kahvehanede dilden dile dolaştığı
zamanlarda, gençler arasında büyük bir şöhret elde etmek de yaramamıştı ona,
anlaşılan!", diye yazmıştı Cendel. "Brahms'ı daha çok sevdiğini
söylediği o gece -Pazartesi Gecesi- Güneş Sineması'ndan birlikte çıkmış evlere
gidinceye kadar kalabalık olmayan caddede başım önümde, onunsa -onun değil, o
vitrinlere bakmayı pek severdi- bakışları hep uzaklarda, bilmediğim, bana
söylemediği başka yerlerde birlikte yürümüştük.. İNEK ADASI adlı yabancı macera
türünde bir film izlemiştik, hayatına kıyacağını kafasına ne zaman koyduğunu
kestiremezdim, taş evlerindeki sessizliği bir daha unutabilir miyim!”,diye
yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Erotik filmler, yetmedi pornografiye
kaçılan filmlerin gösterildiği sinemada.. görüntülerin beyaz perdeye yansıması
için sabırsızlıkla beklediğimiz dakikalar nasıl da bitip tükenmek bilmezdi.
Aynalarda sevişen kadınlara bakmaya gittiğimiz günler, akreplerin bacakları
daha da büyümüşlerdi sanki. Akreplerin cehennemi sevmesi kadar daha doğal ne
olabilirdi ki, hem üstelik şimdi bir sessizliğe gömülmüşlerdi!”, diye yazmıştı
Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Kadınlar
ve edebiyat dışındaki en büyük tutkum Kör Baykuşlar’dı.", diye yazmıştı
Cendel. "Çocukluğumda annem bana hep Kör Baykuşlar’la ilgili masallar
anlatırdı o uzun kış gecelerinde! Okul yıllarımda arkadaşlarım bendeki bu Kör
Baykuş tutkusunu anlayamazlardı hiçbir zaman, onları sevmediğim gün hayatımın
sonu olacağını biliyordum!", diye yazmıştı Cendel.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"İstasyon
Çay Bahçesi’nde dönmeyen yolcularıyla Şehrazat’ı, kompartımanların gri
camlarında eriyen gölgesiyle düşündüm ve aşk dedim yüreğimde yatışmayan giz o
yerdedir, sonra çıplak kadına baktım, hafif alaca karanlıkta trenin çelik
rayların üzerinde süzülerek geçişine bakarken, salıncakta sallanan küçük bir
kız çocuğu oyuncak tavşanını istiyordu.. sonra -vermediği için herhalde-
annesine ağladığını görmüştüm.. Küçük kızın oyuncak tavşanına iğneler saplayan
o insanı da gördüm. Resimdeki kadının yanağındaki beyazlığa döndüm ve puslu
beyaz aynada kaçıp giden talihlerine ağlayan genç kızların sihirli aşk
oyunlarına fazla bakamadım ve aynı kayıtsızlığımı hiç bozmaksızın geri
çekilmeyi başardım.", diye yazmıştı Cendel.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Demir
yollarında bir ömür tüketen o insanlarla aramda yakın bir bağ vardı
sanki.", diye yazmıştı Cendel. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Çocukluğum tren yollarında geçmişti
benim, İstasyon Çayevinde oturup trenlere bakar, onlarda belli belirsiz bir
oyunun izini görürdüm.. Gidip ve bir daha dönmeyecek olan yolcular belleğime
kazınmıştı, sabırsızlıkla beklediğim o saniyeler, evet evet o dakikalar, dahası
o saatler şimdi bir bir uçup gitmişlerdi. Başka yerlerde, başka şeylerde yeni
bir kimlikle ortaya çıkacakları geleceklerini sabırsızlıkla beklemeye koyulmuşlar
gibi gelirdi bana daha çok.", diye yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;"> "Hayat belki de bir oyundu, çocukken
demir yollarında oynadığım oyunları belki bu yüzden hiç unutamıyordum.",
diye yazmıştı Cendel.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Eylül
ayının üçüncü günü saat iki sularında Şehrazat geldiğinde senaryonun sonunu
nasıl noktalayacağına sanki görür gibi olmuştum.", diye yazmıştı Cendel.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">***
*** ***<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Evimiz!
Bir anda onlardan bir kaçı basıverse
ne yapardı diye soruyordu karısı
Şehrazat.. Cemşid Ulu, cama dayalı yüzünün o bölümünü ezen puslarında takılı
kalmış kameramana sanki ateş püskürmekten yorulmuş.. Hasırlı, diyordu,
efsunlanmıştı, senaryoda nerelere kadar gitmiş, sonra nerelerden dönmüştü,
hepsini yazılı bir halde pusulayla masanın ürerinde unutmaları hiç de iyi bir
şey değildi, belki de canları sıkılmıştı, diyordu Mahi Azadecuy, canları
sıkıldı ve, kendilerini oynamaktan usanarak karanlıklarına döndüler. Olamaz
mı?, diye soruyordu karısı.. Cemşid Ulu'nun başka şeylerle meşgul olduğunu
sandığı için. Sonra Mozart'ın 40. Senfonisi çalıyordu teypte.. Hafiften bir
yağmur çiselerken.. Bir an senaryoyu 40. Senfoni'nin iniş çıkışlarına göre
yeniden düzenleme düşüncesine kapılıyordu. O sırada Zenci burnunu uzatıyordu
camdan, daha sonra da cam siliniyordu.. Yurttaş Keyn -örgüttekiler ona bu lakabı
uygun gördükleri için adı Yurttaş Keyn kalmıştı Ofis Müdürü’nün.- görünüyordu
sahnede.. ilk başta neresi olduğunu çıkaramayacak kadar bulanıktı her şey,
insan kalabalığıyla karşılaştığı için ihtilal olduğunu sanıyordu, daha sonra
derinden derine içine çekip de dumanlarını çelik pencereli, dar odaya savurduğu
havana purosunu, ofis masasının ürerinde duran akrep başlıklı kül tablasına
söndürüyordu. Gazeteci’nin getireceği haber, dünyalarını bir anda değiştireceği
için yazar kılıklı herifle unutulmaz bir yüzü olan kadın aynı sabırsızlığı
göstermiyorlardı onun kadar. Genelevi
patronu Neriman da İ. ilinde tetikçi tarafından kurşunlanacağından habersiz
olmasına karşın içindeki sıkıntıyı anlayamıyordu doğrusu. Pencereden dışarıya
baktığında Yurttaş Keyn ile bir an göz göze geldikleri sahnede Gazeteci Y.,
haber vermek için bir telefon kulübesi aranmakla vaktini geçirmekteydi. Bir
Başka Sevgili'nin saçlarına bakıyordu Yurttaş Keyn ve de öldürülmeyi hak
ettiğini düşünüyordu, bu alemde ihaneti ancak kan temizlerdi temizlese
temizlese. Diğerlerinin de yüzleri bir belirip bir sönüyordu. Bitirilmemiş
öykülerin, senaryoların, düşsüzlükten yarım kalmış hayatlarının ezikliğiyle ona
gelmişlerdi, artık bu sevdadan geri dönmesini istediler ondan.. sorduğu
apartmanda böyle kimse zaten ne oturmuş, ne de öyle biri gelip gitmişti. Senin
söylediklerin ancak filmlerde olur demişti uzun burunlu kapıcı, hem de Amerikan
Filmleri’nde diyerek kestirip atmıştı, onu yarı yolda bıraktıklarından
habersiz. ‘Uzun Burunlu Adamın Yalnızlığı’nı da kapıcıdan esinlenip yazmak
istemişti belki bir zamanlar, diye
geçirmişti içinden; niye olmasındı ki? Cemşid Ulu'nun anlattıklarına tıpa tıp
uyuyordu adamın ölçüleri, sonra o burun Jenerö de Bacaktan -ismini bile doğru
düzgün söyleyemiyordu- beri öyle güzel işlenmemişti biz de, bu günlere de mi
kalacaktık, diye dert yanmıştı yaşlı nine -sonra adının Müjgan Hala olduğunu
öğrendi.. çalınan güğümlerini arar dururmuş bu zamana kadar- Allah’ın
yarattığına da mı yakıştırılırmış. Daha ileride VALİDE SULTAN Sokağı’nda oturan
yaşlı çifte sorabilirmiş eğer onların söyledikleriyle tatmin olmamışsa VANI
EFENDİ Sokağı’nda bir ara halaları oturmuş. Mülen Ruj’la ise isim benzerliği
olan başka biri.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Dehhak,
çabuk kalk!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Finamek..
Finamek!”, diye bağırıyordu bir kadın, sonra yine yanıt alamayınca öfkelenip,
"Bak bir daha söylemem!”, diyordu. Tiz bir kadın sesiydi bu daha çok.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu
son Finamek!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Hadi,
çabuk ol biraz!", derken, o, hala kendi kendisiyle cebelleşen bir insan
hüviyetinden sıyrılmış bile sayılmazdı. Güneş puslu camlarda ışıklarını kıyıya
köşeye bulaştırmak için uğraşıp duruyordu sanki. Sonra sesler çok yakından
gelmeye başladı..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Geç
kalacağız yoksa!", yazıklanmayı içinde barındıran, duygusuz değildi her
şeyden önce.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Rüya
Hanım pencereden onlara bakıyor, gidecekleri yer o kadar uzak sayılmaz, ama
yine de endişeli görünüyordu. Annesini, o sevgili insanı, o yaşlanmış olsa da
yüzünden hiç ışığın eksik olmadığı annesini, camdan onlara bakıp endişelenen
insanı gözleri arkada kalmasın diye mi? <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Ardı
arası Titreyen Göl.. Bizi merak etme sen anne! Nietzsche'den sonra insan sokağa
terkedilmiştir.", sözlerini sarf etmiş, daha sonra da karısına dönüp,
bunları söylemem gerekiyordu, demişti.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Aşkı
bitirmem gerekiyordu artık, demişti.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">ANETTA'NIN
GÖZYAŞLARINI bitirmem gerekiyor, demişti.. Bu gece her şey bitmeli, demişti
benim Şehrinaz’ım. Ona baktıkça yazma isteği daha da büyüyor, kendini tamamen
yazıya vermek istiyordu. Oysa kapıda bekleyenler silahlı değildi, bu sefer
silahlı gelmeyi uygun görmemişler, rahatlıkla odasından içeri girmişlerdi,
Albay'ın da bunda bir parmağı olabilirdi, yer altı dünyasının nasıl işlediğini,
kesilen raconlar.. ahkamların rengini belirlemiş, etiketlenerek raflara gerisin
geri konmuşlar, onları bekliyorlardı, çıkmalarını ve hesaplaşmayı. Kabadayılardan
biri ölecekti mutlaka, bir leşin izi sürülerek, koku almaya hassaslaşmış
burunlar onlara kandil de yakılmaydı artık. Beyrut’tan getirilmiş öyle
köpeklerin, takipçileriyle hesaplaştıkları mekan Otopark seçilmiş, arabaların
farları bile söndürülmemiş naylondan bir dünyaydı bu, ey Ernüvaz. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Ağzı
alışmıştı buna, senaryolardakinden daha bezdirici değildi her şeyden önce.
Gerçek hayat yıldızlarının fikri alındıktan sonra senaryo sürecekti.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Senaryolara
kanıp hayatlarını değiştirenler, yalınayakları hiçbir zaman anlamayacaklardı;
okunan ezanların bir anlam ifade etmediği sokaktan geçtiler gündüz gözü ve
onlara iyi gözle bakılmadığı bir mevkiden, yerlerinin değiştirilmesi için
pazarlığa oturanlar bile vardı.. ışık arkalarındaydı, zehirlenmeye devam
ediyorlardı ,esrar çekenlerin yüzlerinde yalınayakların ruhuna okunması, okunan
Fatihalar, İhlaslar bari boşa gitmesin, diye devlet sivil bir örgüt kurdurmuş,
sivil örgütün ele başıları kurumlaştıktan sonra, kartvizit şeklinde reklam
panolarına kimliklerini açıklamaktan dünya mutluluğu içindeymişler.. gelen
haberlerin yüzde kaçının doğru olduğu bilinmese de, kadınlarını boğazladılar
onlar. Ve tabutlarda sakladılar nüfuslarını. Karım, Bu adamların kılığını hiç
beğenmedim ben, diyordu yalnız şövalyeye; onlardan ne kötülük gelebilirdi ki
üstelik, bazen karısını hiç anlamadığı fikrine kapılıyor, ütülüyordu. Işıkları
kapatın da keyfimize bakalım ,dedi evin reisi, görmüş geçirmiş bir beyefendi
kumaşıyla sözünü dinletemiyorsa, bu evde ne işim olabilir benim? Der demez
kapıyı çarptığı gibi adsızlar kahvehanesinde alıyordu, soluğunu. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Anne
yine mustarip, anne yine yorgun, anne yine mecalsiz dişlerini sıkarak kanaat
getiriyordu oğullarına; oğullarını ondan koparan yalınayaklara; Allah hepsinin
belasının versin, diyordu, evlerinden barklarından edilmişlerdi onların
yüzünden, köyleri boşaltılmıştı, yakılıp yıkılanları şimdikilerin anlayacağı
bir dile sokamıyordu yönetmen, filmlerdekinden daha canlı oluyordu. Filmler hiç
bitmiyordu bu yüzden, hiç son yoktu filmlerdekinden..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Dehhak
Döngel, koltuğa yaslanmış, düşünen pozlarda, her şeyi böyle elinin altından
kaçırmakla işin sonu nereye varır acaba?, diye soruyordu kalbine ve yüreğinden
yükselen sese bu sefer kulak vermek istiyordu, karısı da ona hak verecek, devam
et, diyecekti, her şeyi daha iyi bilensin, ey Döngel, zaman da sensin, ahir de
ey Döngel. Taunları ona söyleten biri vardı, o ondan suretini alıyor, sonra
dağıtıyordu, bonkör bir zengindi etinin. Sonra onu yatırıp boğdular, üstünden
kaç yıl geçti, leşini bir uçurumun kenarına geldiğinde siyah şevrolet,
kayalıklardan aşağı bırakmakta bir an olsun çekinmek nedir, buna benzer bir
duygu damarlarında fişlenmedi, etiketlenip gösterilmedi, tüketilmediği için
belki şanslıydı, şanslı numaraya ne çıktığı bile umurunda olmadan uçuruma
gelenlerin arasında onun da adının geçip geçmediğini bilmek istedi yalnız Yurda Tapan Sokağı'nda oturan Gazeteci’nin,
isim değiştirerek içlerine kadar sızma şansını yaratan sistemin,sonra ondan
faydalandığı kadar faydalanıp da fosası çıkınca nasıl yok ettiklerini Kara
Paracılar’dan dinlemiş olmalıydı Cemşid Ulu. Kirpikleri kara bir esmer
güzelinin cüzdanından çıkanlar, hurdaya dönmüş Mercedes' in tarihinde Kara Leke
olarak kalmış daha neler olacaktı kim bilir? Böyle bir son olmazdı, böyle bir
film. isimler yazılmaya başladığında ben size söyleyebilirdim nasıl bir sonla
biteceğini filmin ilerisi ne kadar karanlık olsa da, bu sokağa sapmışlardı bir
kere.. bu cadde ölüm için biçilmiş bir kaftandı. Siyah Cadillac'ın yanında
duran kadın ona aşık, hem de kara sevdalıydı. Filmleri daha bilmeyenler bile
vardı, o aşkları daha hiç yaşamamış olanlar.. Belki de onun için kocalarının
gözlerine büyük bir iştihayla saldırdılar, yokluklarından. Onlardan gelen
ölümle doğdular.. Bahçıvan Dadaruh’la oradaydılar, perdenin önünde. Dadaruh
bahçedeki gülleri sularken susuz geçen o yazı, filmin altyapısı olarak
verildiği festivalde yüzünün akıyla çıkacaklarını düşünmenin ne kadar budalaca
bir şey olduğunu düşünmüş, ama icraatta bir şey olmadığından iki yakası bir
araya getirilmemiş düşlerinden de artık bıkmış, ayın on dördünde alacağı maaşı
kurtarayım bari, diye dertlenmekteydi. Hafızın kabrinde yatan bir gülün ömrüne
biçilemeyecek zamanı ardıllarından öğrenip suyun başına geldiklerinde, o devi
iki kılıç darbesiyle öldüren cesur yürekliyi de göreceği uykusuna doyamadan
uyandırmışlar, ona hadi görelim bakalım marifetini de vazgeçelim yakana
yapışmaktan, diyen cüceler önde, o arkalarında gidip, dere tepe gitmiyorlardı.
Küçük kızla -Finamek’lerin ölen küçük kızları Sevgi olmalı- Küçük Prens'in görünmelerine
daha bir saatten fazla zaman vardı. Cüce Gaye’ye bir ders vermek, hem de
haddini bildirmek için üşenmeden kalkıp gelmişlerdi buraya kadar.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Finamek..
Finamek!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Korkudan
çok, artık uyanmasını, karşılık vermesini bekleyen karısı Şehrinaz'ın sesiydi.
"Kiyanüs seni istiyor!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Uykumun
derinliklerinden çıkmaya çalışırken gözlerimin önüne o yaratıklardan bir kaçı
gelerek bana ağırlık vermek istediler, ellerinden geleni yanlarına
koymayacakları belliydi, tüylü ve ıslaklıkları mide bulandırıcı bir zamana kapı
olunca kulaklarından boşalan suyu da unuttum, canavar kılığındaki heybetinden
kan kustururdu insana ve camekana dayalı dili onu daha da kamçılamış
gerçeğinden ayırt edilmez bir duruma sokmuştu onu ve ileri atılmak için
Mabet’in kapılarının bir an önce açılmasını bekliyorlardı karanlığın içinde..
kulaklarımda yankılanıp durmuştu karımın öfkeli sesi ve beni daha kucaklayıp
öpememişti bile. Şiddete gönlü vardı, şiddete gönlü yoktu.. buna kendi bile
şaşırıyordu.. Rüya Hanım da karanlıkta durmuş ona bakıyordu. Gözlerimi
açtığımda görüntülerin içinde bir tek annemin sureti kalmıştı geriye. Gecenin
bu saatinde telefon mu olurmuş? Eski konsülün karşısında durmuş büyük babaya
bir şeyler anlatmaya çalışan Cüce’nin olayları büyüttüğünden şikayetçiydi. Bakışlarını
Kasabın ıslak gözlerine çeviriyordu. Kasap ağlamış, gözyaşlarından kristaller
meydana gelmişti. Yaşını başını almış bu insan, belki de mavi yüzlü çocuğun
soyundan geliyordu. Dualar okudular ve kenara çekildiler, huşu içerisinde ölülerine ağladıkları tören
havası da rüzgarla yerle bir oldu, onları bir daha böyle acıyla sınamaması için
rablerine sığındılar, yakardılar.. daha fazla aşağılanmasınlar, horlanmasınlar,
diye bir kapı açılmalıydı onlara! Bu kadar asır horlandıkları yeterdi.. Rüya
Hanım beyaz tüllerin içinden sarılmış perdeyi aşarak bana yöneldiği bir gece
vakti Mabet'in kapıları kapalı ve gökyüzünde dolunay vardı, çakallar kirli
kirli ulumaktaydılar.. gökdelenlerin boşluğunda uzanıp yatan ölülere hadlerini
bildirmek için mektuplar taşınıyordu.. karanlık mahzenlerde büyük bir gizlilik
içinde yazılmıştı mektuplar. Kazanılacağını düşündükleri insanlar için bir
davetiyeydi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Alo?",
dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Rahatsız
ediyorum Finamek Bey!”, dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Yoo,
buyurun!” dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Bizim
çıkardığımız işçilerden biri.." dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"N'olmuş
ona?” dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Eve
gitmemiş!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Yaa!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet,
Finamek!”, dedi Kiyanüs.. "Evet ,"Depo'da ben intihar edeceğim
diyormuş. Evet, tam da üstüne bastınız, evet evet beni mahvettiniz
diyormuş.."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Kim!”,
diye sordum. "MİHRİ MAH!” dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">"Ayın
kızı? Peki, peki hemen geliyorum!", dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="line-height: 150%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrinaz'ın
meraklı ve korkulu bakışları karşısında "Benin hemen gitmem
gerekiyor.", dedim, yataktan inip, elbiselerimi giyinmek için gar dolaba
doğru yürüdüm. Gözlerim babamın resmine ilişti bir an. Bu titiz adam sanki bana
oradan bakıp gülüyordu. Her şeyi ölçüp biçen, - ustalığından gelen bir
alışkanlıktı bu herhalde- tuvalete bile ölçe biçe girerdi. Gençlik resmini
çerçeveletip astığımız zamandan bu yana ne çok şey değişmiş bu evde, dedim
kendi kendime ve karım Şehrinaz daha fazla pirelenmesin diye, Kiyanüs’ün çağrısına
boyun eğen benden daha fazla ürkmesin diye, ona bütün sırrını fısıldamayı
düşündüm Mabet’in, ama bu onu daha çok işkillendirirdi; olmadık düşüncelere
kapılıp vesveselere boğulurdu sonra gecenin bir vakti. Aşağı kata inerken
annesi hala dikkat etmesini söylüyordu Cemşid Ulu’ya da, o senaryonun gitmeyen
yönlerini açığa kavuşturan bir dedektif edasına bürünmüş Mahi Azadecuy'dan uzak
durmayı planladığım geceye gittim yeniden.. Ofiste gece yarılarına kadar
çalışan Yurttaş Keyn’in aklı hala o kadındaydı, diye düşündüm.. Genelevi
Patronu Neriman'ın yanından ayrılırken Gazeteci Y.'nin nerede kaldığını düşünen
us kaçkını ötekini, yazar bozuntusu herifi de yanlarına alıp gittikleri ve
kuracakları gizli örgütün mafyayla bağlantısını araştırmaya kalkışan kocası Cemşid
Ulu için Şehrazat da çok kaygılanmıştı, diye düşündüm. Kaygısını dağıtabilecek
bir anahtar bile verilmemişti ona, diye düşündüm. Ve.. Nissan'ı çalıştırırken
"Bu da mı gelecekti başımıza?", dedim, "Prens Muşkin, Küçük
Prens, şimdi de Ayın kızı!”</span></span><o:p></o:p></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-61345703348293798852012-10-29T14:24:00.002+02:002012-10-29T14:24:26.496+02:00Atlıkarınca<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-fgtlLg1Qeeo/UI51RWg0r1I/AAAAAAAAA4w/_S5fLvbeVDM/s1600/Atl%C4%B1kar%C4%B1nca.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: inherit;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-fgtlLg1Qeeo/UI51RWg0r1I/AAAAAAAAA4w/_S5fLvbeVDM/s320/Atl%C4%B1kar%C4%B1nca.jpg" width="308" /></span></a></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: center;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">3 bölüme
ayrılabilecek bir yanı var Atlıkarınca’nın. İlk bölüm, mutlu, huzurlu ve
ekonomik açıdan da gayet rahat bir ailenin yaşamına Kurban Bayramı’nın ilk günü
kurban kesimi ile giriyoruz. Kurban kesimi esnasında veya kurban kesimi
sonrasında babanın hoşnutsuzluğu yüzüne yansımıştır. Annenin zoruyla bu
kurbanın kesildiğini ilerleyen zamanlarda anlarız. Baba titiz biri ve bu
titizliği karısı üzerinde uygula(ya)madığından çocuklarını biraz da zalimce
sayılabilecek şekilde hassasiyetini hissettiren bir mizacı var. İlk bölümde
babanın zalim(ce) hassasiyeti dışında normal şeyler görürüz. Ailecek lunaparka
gidilir; eğlenilir; vakit geçirilir. Evin büyüğü olan erkek çocuğunun
melankolik ve içe kapanık ruh hali ile ilgili yönetmen bir ipucu atar ama çok
ta üzerine gitmemize izin vermez. Geceleri evin avlusunda atlıkarınca
oyuncağının başında çaresizce oturan bu erkek çocuğunun “derdi” hakkında
malumata sahip olamayız. Adam eli kalem tutan biridir ve kadının taşra da kalma
arzusunun aksine “boğulacaksan büyük denizde boğul” dercesine İstanbul’a gitmek
istemektedir. Adamın bu isteği kadının İstanbul’da yaşayan annesinin
rahatsızlanması ile gerçekleşir. Aile, “steyjın” bir arabanın arkasına atılan
ufak tefek eşya ve bavullarla büyük şehre yol alır. Yolculuk esnasında babanın
titiz olduğu kadar “hissiz”de olduğunu anlarız. Tüm hayvanat veya nebatata
karşı da aynı “soğuk” tavırlarını devam ettirir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Aile kente
yerleşmiştir artık. Evde yatalak bir anneanne de vardır. Annenin telefon
görüşmesinden oğullarının üniversite okumak için farklı bir şehre gittiğini
öğreniriz. Aile oğullarının olmamasından
mütevellit daha huzurludur sanki. Damat, eşinin yoğun çalışmasından dolayı
kayınvalidesine akşamları yemek “bile” yedirmekte ve evin aşağı yukarı tüm
işlerini yürütmektedir. Kız ise okuluna devam etmekte hiçbir sorunu yok gibi
görünmektedir. Anne kariyer planlarını üst üste koydukça evdeki gözünü de
kaybetmektedir. Babanın kendi hastalıklı ve sakıncalı hallerine engel olamaması
kızın ruh halini karartır. Ağlama krizleri, odasında tek başına hiçbir şey
yapmadan oturması annenin dikkatini çekse de baba, balığa çıkarma bahanesiyle
kızı yine alıkoyar. Film, aile içi zulmü hissettirmeden ve seyirciyi rahatsız
edici görüntüler denizinde boğmadan anlatırken annenin tüm bu olanları anlaması
ile üçüncü bölüme geçilir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Baba ölmüştür.
Evin oğlu bir arkadaşı ile cenaze için eve gelir. Ev taziye için gelenlerle
dolup taşarken anne mevlit isteklerini geri çevirir. Aslında bu bile artık babanın diğer tarafta
bile rahat etmemesini isteme ile alakalıdır. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Aile, babasız
bir yaşamın hazırlıklarına başlarken aslında küçük kızın üzerindeki hayali hiç
gitmez. Kâbuslarla, sanrılarla gelen baba rahat vermez. Filmin sonunda küçük
kız evde yalnız kaldığında babanın çalışma masasına elini uzatır ve film
nihayet bulur.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Yönetmen aslında
büyük bir iş başarmıştır. Evde gizli kapaklı hissedilen baskı ile zulmü
seyirciyi rahatsız etmeden ve müstehcenlik sınırlarında gezinmeye müsait
konuları eğip bükmeden anlattığı için tebriki hak etmiştir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Özellikle Mert
Fırat, kendi senaryosunun içinde hiç çekinmeden en zor rolün hakkını vermesi ve
hiçbir oyuncunun ‘jön’ roller sonrası kabul etmekten imtina edebileceği bir
karaktere hayat verdiğinden ikinci büyük tebrike layıktır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bunun dışında,
her yeni filmle filmografisi için sağlam taşlar ören Nergis Öztürk ise anne
rolünün hakkını ziyadesiyle vermiştir. Çocuk oyuncuların acemiliklerini ise
hoşgörmek gerekir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Atlıkarınca
modern çağda karşılaştığımız kötülüklere karşı hem kendimizi hem de çocuklarımızı
nasıl korumamız gerektiğini söylemiyor. Lakin, zaaflar ve tutkuların insanın iç
dünyasında kalmadığını yüzümüze vuruyor, vuruyor, vuruyor…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<b><i><span style="font-family: inherit;">adnan söylemez</span></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-9057975763292763172012-10-29T13:55:00.004+02:002013-01-20T10:09:52.205+02:00Düşlerin İsyanı XVII<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/--4a0EXDgQZs/UPumR_6GokI/AAAAAAAAA6U/KOQ9s5W3-FE/s1600/drmm.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://3.bp.blogspot.com/--4a0EXDgQZs/UPumR_6GokI/AAAAAAAAA6U/KOQ9s5W3-FE/s320/drmm.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-III-<span style="font-size: small;"><o:p></o:p></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrazat’ın İÜ Ofisi’ne uğradığımda kapıda beni sekreter
kız karşıladı.. Şehrazat'ı sordum, "İçeride!" dedi,
"Misafirleriyle birlikte!” Ofiste terleyen Zenci imgesi bir çakıp bir
söndü belleğimin karanlık koridorluğunda.. Siyah odayı düşündüm.. yatak
odasının siyah renkteki örtüsünü, Siyah Jaguarı, Siyah Kedi'yi düşündüm.. Yatak
odasındaki aynaları düşündüm.. Yatakta biz dört kişiyizdir, sözlerini düşündüm,
hayalin saçları uzadı, artık onsuz bir dünyayı düşünemiyordum. Bir köşeye
ilişip oturdum, misafirlerinin gitmesini bekledim. Göz göze gelmemeye çabaladım
onların yanında. Ne ise ki çabuk gittiler..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne içersin?” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Nescafe!"
dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Tamam!" dedi
Şehrazat, "Sekreter kıza söylerim şimdi!” O tarihlerde 99.. Ağustosu
olmalıydı... yazdığı senaryodan dolayı başını bile kaşımaya fırsat bulmadığı
günlerde, başı dertte gibiydi, her şey bir anda hippi saçına dönmüş, ikisi de
birbirinden kaçıyordu. Mersa Filmcilik’ten aldığı yeni senaryo teklifine sıcak
bakmıyordu, soluğu dışarıda aldığında daracık merdivenleri birer ikişer
atlayarak alt kata geldiğinde, daha doğru düzgün soluklanamadan senaryoyu
başlatan ilk vurucu cümleyi bulmanın coşkusuyla Cağaloğlu Yokuşu’nu nasıl
indiğini, karşıya geçerken Galata Köprüsü’nden bu sefer yaya olarak yürümeyi
tercih edişindeki psikolojiyi iyi vermediğinden şikayetçi olmayı sürdüren
Şehrazat.. yumuşamamakta, katiyen bundan ödün vermeyeceğini defalarca
sözcüklerin üstüne bastırarak tekrarladığı günlerin birinde.. Ferzenizm’in
nasıl okunacağını, safça bir niyet taşımasını hiç anlayamadığını kavga gürültü
ortamında günün gelişen dikeyliğine yaymayı başarmıştı ki, Cendel, ona hak
vermiş, bir köşede bunları düşünüyordu. Şehrazat haklıydı, düşüncelerinde.
Korku Senaryosu deyince neden hemen Sadık Hidayet ve Kör Baykuş’u aklına getirdiğini
yeterince açıklığa kavuşturamamasındandı tek kaygısı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Akrepler
cezalandırılmalıydı!", derken bir aynanın içindelerdi sanki. Akrep
yüzleriyle kaynaşan görüntü yağmuru birbirinin içine girerek içinden çıkılmaz
bir hal almıştı. Ne yaparsa yapsın burayı<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">düzeltemeyeceğini
bildiği için belki de kendini rahat bırakmış, onlara bakıyordu. Kayalıkların
arasına gireni sabırsızlıkla bekleyen koyu mavi renkteki akrep içlerinde hemen
o göze geldiği için, buralara kadar geldiğine göre aradığı şey öyle kolay kolay
göz ardı edilemeyecek bir şey olmalıydı. Kasabın mağaranın girişinde karşısına
çıkması onu da etkilemiş, kayalıkların arasını uygun bulmuştu gizlenmek için
Ş., Aynı rüya karesinde Cendel, Ferzenizm’in öyküsünü Mihri Mah’a anlatırken
Ernüvaz ikisine bakmaktaydı. Cendel, uzak bir hayale açılan kapıdan yürüyerek
çocukluğuna kadar gitmiş gibi görünüyordu. Rüyanın yine aynı karesinde
Şehrazat.. -o aşka inanmış kadın kılığında- kapatıldığı yerden çıkıyor..
"Neden beni onların eline terk ettiniz?", der demez Cendel’i
omuzlarından sarsmaya başlıyordu. Sayfiye gibi bir yerdeydiler. Çıplak
bacakları kumlara batmıştı. Onu bu halde hiç görmemişti. Beyaz tüller içinde
unutulmuş bir kadından konuşmuşlardı. Annesinin kurmaya çalıştığı bir masal
dünyasında dilini yitirmiş bir kadın daha, ona öyle geliyordu ki, akreplerin
bir karabasanıydı. Puslu aydınlığın içinde sahilden uzaklaşıp mağaraya kadar
yaklaştığında, yarısı akrep, yarısı kadın vücutlu olan yaratıkla karşılaşmıştı.
Katlanılması güç bir acı çekmekteydi. Palmiyelerin serinliğini aranır oldukları
bir Ağustos sıcağında bunalmış, gövdelerini sere serpe sulara bırakmaktan bir
an olsun çekinmemişlerdi. Ellerini çekiştirirken öfkesini almış bir kadın
olarak, şimdi yine loş karanlığa karışıp gidince duygulanmıştı Cendel. Sonra
yine rüyanın başka bir karesinde Akrep yüzleriyle kaynaşan görüntü yağmuru
değişik bir renk alıyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Pazartesi akşamı Düş
Kahvehanesi’nden çıkarken, dışarısı oldukça sessiz ve sakin görünmekteydi.
Cendel’in aslında gecenin bu güzelliğinden faydalanabilmek adına özgünlük
arayışını sürdürdüğü o akşam, -canla başla Düşname üzerinde çalıştığı diğer
akşamlarda da sürekli aynı kadını sayıklamasıyla- görüntü yağmurunun giderek
nasıl lekeli beyazlıklara yol aldığını görmüştü sonunda. Ernüvaz, tedirgin ve
kaygılı bir yüzle O’na bakıyordu. Korkularına yenilmiş miydi nedir? En sonunda.
Onun korkusu neydi peki? Korku tarihiyle uğraşan bir insanın tedirginliği neden
kaynaklanabilirdi? Onu üzen ve iki ayağını bir pabuca sokan şey yakında
anlaşılacak mıydı? Eski evin yoluna saptığında yüzündeki kaygı hala daha
okunabiliyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sıkıntılı bir
insan ne kadar itici görünürdü göze?”, dedi Şehrazat.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!",
dedim, "Mihri Mah da senin gibi düşünmüştü aynen!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hangisi?”, diye
sordu Şehrazat, "Senaryodaki mi yoksa?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hayır!",
dedim, "Öteki!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sanki yanımdaydı, yine
sayıklamak halime dönecektim, boşluk kapanacak gibi değildi. Şehrazat, masmavi
gözlerinde kaybolup gittiğim, derin ve donuk bakışları olan kayıp sevgili,
Şehrinaz, bana denizin derinliklerini gösteren bütün zamanların kadını,
unutulmaz bir yüzü olan kadın, her şeyim, taptığım insan gelip karşımda
duracak, artık ne yapmamı istiyorsun, diyecekti, kör müsün? Bir kadın siyah
giyinikken ağlayacaktım, onu kırdığım için bana ne kadar kızsa azdı, akreplerin
kayalıklarda yürüyüşüne bakan ve korkan kadını gözlerimin önüne getiren
hayallememin nerede son bulacağı belli değildi sanki. "Her insan gibi
senin de korkuların var!”, diyordu, "Korkağın birisin!” Yüzü karanlıkta
kaldığı için ayırt etmekte zorluk çekiyordum. Sahil kenarında Akrep şamatasına
kapılan Pürmaye’nin ıslığı geliyordu, bilmediğim bir şarkının hüzünlü
melodileri dökülüyordu kulağıma. Bir kadın ağlıyordu, sonra bir el dokununca
dalgınlığım gitti, Şehrazat bana bakıyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Onlar da buradalar,
diyemedim; Mihri Mah’a bakıyordum,
anlamlı bakışlarla beni süzmekteydi, sırf senin için demek istedim hayalimdeki
kadınla konuşmaktansa Şehrazat'ı senin için buldum, onunla konuşuyorum şimdi.
Aslında bunların hepsini sana anlatmak isterdim ey güzel İnsan?<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kim!”, diye sordu
Şehrazat,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne zaman, ne
mekan, ne de çağ izin vermişti aşkımıza!”, dedim, Şehrinaz, Şehrazat bana
bakmayı sürdürüyordu hala.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bilmiyordum!”,
dedi,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Boş ver!”, dedim
bende,” Çok uzun bir hikaye anlaya¬cağın.. Senaryoya dönelim biz!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Gülümsedi. Sonra..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Peki öyle olsun!”,
dedi, "Sen nasıl istersen!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Cendel artık her
şeyi bilmenin rahatlığı içerisinde eksikli senaryoyu tamamlamaya karar
verdiğinde.", dedim, "Kişilerden ve mekanlardan sıkılmış bir yüzle,
gecenin sessizliğini dolduran uzaktaki hayallerini bir dengede tutmaya çalışan
insan hüviyetine bürünmüş, sabahın bir an önce olmasını beklerken görmüştü
kendisini. Dahası Kendirev’ in, kitaplarla dolu odasını! " Akrep
Resimlerini görmüştü.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Hayali Ayna'nın
karşısına geçip, olanları, daha doğrusu olacakları düşünmeden yapamayan bir
Kendirev'i düşlemiş; sonra aynadakileri, Mihri Mah’ı, onları çocukluğunda böyle
nasıl gördüğünü ve nasıl canlandırdığını merak etmeye başlamıştı. Eski zaman
rüyalarını yerle bir eden son uyanışta kalan görüntüleri seçebilmişti yine de. "Dön,
bak!", diyordu kadın.. dönüp bakıyordu o da, kadına inanarak. Yine en çok
bu aynayı sevdiğini söyleyen kadın onu bulmuşken hemen bırakmak istemediğini
belli edince.. Cendel ister istemez boyun eğmek zorunda kaldığı, sonra çetin
bir sınavdan geçtiği yanıltmacasını da o tarihlerde yaşayan Mihri Mah’ın biraz
daha yaklaşacağını, aslında böyle bir fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşündü.
Halası bir tavus kuşu gibi pustuğu aynanın karanlığında, ona, daha çok sırrını
ele verecek öykülerden birini anlatmak istiyordu. Boş bir kağıt bulup bunları
yazsa ne kadar iyi olacaktı kim bilir? Daha sonra ışıksız, kıpırtısız aynanın
karşısında daha fazla ileriye gitmemesi için Mihri Mah’ı uyardığı akşamı
görmüştü. Uzun sessizliğini bozmaya karar verdiğinde ağzından sadece.. "Kör
Baykuş.... KÖR BAYKUŞ!", sözlerinin döküldüğü o Perşembe Akşamı bu rüya
karesinde yerini alınca , rüyaların arasındaki uzaklık böylece kapanmış
oluyordu bir yerde. Suların karanlığındaydılar, sanki debelendikçe dibe, sonu
gelmez dipsizliklere savrulacakları korkusuyla ikisi de birbirine kenetlenmiş,
yarı çıplak bir halde duruyorlardı. "Beni hep rüyalarda görmek
istedin!”, diyordu Mihri Mah.
"Gördüğün bendeki insan ben değilim!", karşılığını veriyordu o da,
"Ben başka bir insanım, bunu belki de korktuğum için yaptım… Evet, ne
tuhaf değil mi? Giderek yazmaya çalıştığım senaryonun kahramanına benzemeye
başladım Şehrinaz. Ben sanki o insan değilim? Evet, evet... Giderek Kör
Baykuş’taki gence benzedim!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Aynanın karşısında
derinliğe doğru çekilirken görüntüler.. akıntıyı durduramadığı bir çalkantıda,
anafor önüne kattığı şeyleri savurmayı sürdürürken.. sahil kenarında baş başa
vermiş titrek mum ışıkları altında, yine o şarkıyı dinledikleri uzak kış
mevsimine özlemi dile getiren kadının hüzünlü ve derin bakışlarından kaçamadığı
bir anda, o kadının sesi sanki kendi kulaklarında da yankılanmaya başlamıştı.
"Beni hiç tanımıyorsun, gördüğün insan aslında ben değilim!”, diyerek
boynuna sarılıp ağlayan Cemşid’di mutlaka.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Mihri Mah, her zamanki
donuk bakışlı gözleriyle sürekli ileriye, hep İlerilere bakmakta olduğunu
söylemekten çekinse de o sahne gözlerinin önünden hiç gitmiyordu. "Her şey
bir rüyaydı, her şey bir<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">yalandı!", derdi,
Kendirev olsa! Daha sonra rüya karesinden çıkıp yanlarına geldiğinde Ürkünç
Sevgili Ferzen, rüya yatağının ağzını genişletip bahara süründüğünde, işte
emzirilen denizin kenarında bir yara ağzı gibi açılarak büyüyen bir saatin
içindelerken.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">“İn, beynimin
cidarlarından artık, ey Senaryo!!”,
diyordu kadın. Her insan gibi Yemenici de rüyaların işlediğini, sahile
çekilen rüyaların, yıllar önce yaşanmış rüyaların, kendi üzerlerine kapanan
rüyaların homurtusuna kulak tıkayıp, yüzleri eskiten rüyalarında, çocukların
sahilde denizi kolaladıklarını anlatmaya başlamadan önce.. hayatının müziğini
biriktiren rüyalarla mutluluk perisi güler yüzlü bir kadından daha söz ediyordu
Ernüvaz. Nigar Hanım, "Akreplerin evimde işi ne?”, diyordu, "Hangi
odanın kapısını açmaya kalkışsam ayaklarını görüyorum!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-IV-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Reyonların arasında
salman çiğ ışıklara doya doya bakarken, gözümün aradığı bir şey vardı sanki.
Raflarda dizili olan binlerce kalem mal ilk önce parmaklarımdan geçerek
bilgisayara yüklenirken -barkodlarına göre kodlanmıştı kısacası, gece
yarılarına kadar sürmüştü bu kodlama –yoksa fişleme mi demeliydim, tüketim
köleleri için ürünleri fişleyen bir muhbir, arsız bir muhbir- işlemi..
kollarımın neredeyse kopacak hale geldiklerini, sonra parmaklarımın uyuşarak
hantallaştıklarını düşündüm. Yoğun tempoda çalıştığım günleri düşündüm. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Ve o ışıkla nasıl
boğulduğumu ve artık bir daha eski halime dönemeyeceğimi de. Dünyamın nasıl
çatırtılarla tuz buz oluşuna, bir seyirci gibi, duyarsız kalıp donuklaştığımı
düşündüm. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Belki bir daha kendimi
bulamayacağım o kayboluşun içinde öfkeye kapılarak önüme çıkan her şeyi yakıp
yıkmayı planladığım geceleri de. Karımı uyutur uyutmaz, Senaryo-Odası'na dönüp
bir şeyler yapmanın kaygısıyla her yolu denemiştim, en sonunda sözcüklere
sığınmaktan başka çarem kalmamıştı. Yüzümde mutluluk pırıltıları, gülerek
sözcüklere yönelip o ışığı boğmaya çalıştığım geceleri de düşündüm. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sözcüklerin tılsımıyla
yeni bir dünyayı kurmayı başarmam o kadar zor değildi. İstediğim gibi at
oynatabilirdim. Taksitlere boğulmuş hayatımdan ancak böyle sıyrılabileceğim
düşüncesiyle nasıl çocuklaştığımı ve artık kendinden geçmiş bir insan halinde
mutlulukla sözcüklere sarıldığım günleri de düşündüm. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sonra kurulmuş bir
robot gibi sadece bilgisayar ekranında sıralanan malların rakamlarına,
isimlerine ve fiyatlarına yönelmiş acınacak durumdaki bir insanı -ayrıca oynamayı
da öğrenmiş bir insanı- hayal etmiştim mesela. Kadın odaya girdiğinde, eli
ayağı birbirine dolaşan Yurttaş Keyn'in yapacak bir şeyi yoktu güzelim, dedim,
ama bunu ne karıma, ne de Şehrazat’a anlatabildim. Kadın, Yurttaş Keyn'in
yanağından bir makas alarak ofiste canlı bir hava yaratmayı planlamıştı belki
de, dedim.. Genelev Patronu Neriman'ın İ. Şehrindeki evinde geçirdikleri geçen
yazı düşünüyordu kadın belki de diye düşündüm ve güldüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Karım sigarasını daha
bitirmemişti, beni böyle kıskıvrak yakalamasını ve köşeye sıkıştırmasını
istemediğimden; “Ne olacak?”, dedim, “Neriman haklıydı o kadar dolar, bir buçuk
milyon dolar, dedim dile kolay karıcığım, o kadınların sırtından kazanmıştı..”
Karımın canı sıkkın gibiydi, bunu sigara içişinden bile çıkarabilirdi insan..
Ona yöneldim, onun olmak istedim, ama karım acele ediyorsun, diyerek benden
kaçtı, sırtını duvara yaslayıp ‘Gecenin Öteki Yüzü’ filmindeki kadın gibi
sigara içmeye başladı. Hüzün ve melankoli iç içe geçmiş, sonra da derin bir
çerçeve oluşturmuştu bu yüzde. Artık yalnızca o ışıkla var olabiliyordum, her
şey ışıktan doğuyor ve ışık sönünce her şey bitiyordu, bir an için.. karanlığa
gömülüyordu dünya ve içindekileri.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Mabetteki hüznü bu
yüzden daha çok seviyordum. Belki de hayatımın ışığını bulacaktım, bu ışık bana
yol göstermeliydi, bir kapı bulmalı ve aydınlığa çıkmalıydım. Aradığım şeyin ne
olduğunu bile bilmiyordum aslında. Işığı mı arıyordum? Işıksız yapamayan bir
tek ben miydim, bunun kaygısını çekenleri bulacak mıydım, onlarla tanışma fırsatı
doğacak mıydı? Hem onlarla nerede tanışacaktım? Böyle bir pusula elime
geçmediğinden karamsarlığım daha da artıyordu. Her işte olduğu gibi, bunda da
ne kadar titiz davranmaya çalışsam da ipin ucunu kaçırıyordum bir yerde.
Kaygılarım bir yumak olup beni ezip geçiyordu. Kaygılarımın altında kalıp
boğuluyordum.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Karım Şehrinaz o zaman
balkonda oturuyordu, o sırada doğrusunu söylemek gerekirse ona nasıl
açılacağımı bile bilmiyordum. Ya beğenmez ise ben ne yapardım, hem üstelik o
kadar uğraşım boşa gitmiş olacaktı. Yenildiğimi görmemeliydi, böyle bir şeyden
hiç kuşkulanmamalıydı, o kadar milyonu alacak Tetikçi’ nin köşeye sıkıştığı anı
düşündüm.. ona o kadar yardımı dokunmuş insanı vurmasını istediklerinde kapana
kısılmış bir fare gibiydi, ben de sevgili karıcığım benim şu anda aynen onun
gibiydim, diyecektim ki son anda "Biliyor musun?”, diyerek konuya girmenin
daha uygun olacağını düşündüm, ne olursa olsun böyle bir durumda yine de ölçülü
olmayı elden bırakmaması gerekirdi insanın..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!", diye
karşılık vermişti Şehrinaz, oldukça sıcaktı ses tonu. "Evet, seni
dinliyorum hayatım!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bütün senaryo
kahramanlarını bir uzay gemisine bindirip uzaya göndermeyi kurgulayan Cemşid
Ulu gördüğü rüyaya aldanmıştı aslında! O sabah işe gitmek için dışarı
çıktığında ona ilham kaynağı olan karısını düşünüyordu. Her şey uyarında
gitmekteydi. Kutsal bineğini çalıştırıp trafiğe karıştığında aklından çıkmayan
senaryonun bölümlerini bir an önce yazıya aktarmak için sabırsızlanıyordu. Her
bölümde senaryo yeniden yazılıyormuş gibi bir havaya kapılmıştı!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Durup beni büyük bir
ciddiyetle dinleyen rüyalı kadına bakmıştım, etkilenmişti; anlattıklarımın
etkisi altında kalan Şehrinaz, giderek daha da güzelleşiyordu. Sanki hiç
zamanım kalmamıştı, odanın havasında tuhaf bir gerginlik yaşanmaktaydı da ne o
ne de sevgilisi dönüp birbirlerinin yüzüne bir daha bakmadan ayrıldıkları
sabahı, ondan önceki geceyi, çatı katında yaşananları bir bir gözlerimin önüne
getirip, o hüzne ben de katılmak istediğimden belleğimdekileri ilk önce bir
hizaya sokmam gerektiğine inandım, kenara çekilip ve bekledim, karşımda duran
kadın gerçekten de güzeldi.. Ona bir başka gözle bakmaya başladığımda, bana
inanması için her şeyi göze alabileceğimi onun yanında da odada ikimizden
başkası yokken yüzüne karşı haykırmak istedim, sonra başa döndüm, senaryonun en
başına dönerek her şeyi baştan anlatmaya koyulmam o kadar zamanımı alsa da buna
değdiğini, senaryonun örtülü yüzünü kaldırdığımızı söyledim, bundan daha güzel
dünyada başka neyin olabileceğini fısıltılı sesimle yine ona sordum, yine ondan
bir yanıt bekledim gecenin bir vakti. Sanki senaryoyu yeniden yazıyormuş gibi
bir heyecana da kapılmadım değil hani!<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Eee?!",
demişti Şehrinaz, "Sonra?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"E'si..”, demiştim
ben de, "Cemşid Ulu! Her şey onun başı altından çıkıyordu, kendine
yetmeyen bir insandı, kafasında bir sürü senaryo kurgusu dolaşıp duruyordu
insanlar arasında, bunları en sonunda kağıda dökmeye karar verdiğinde yeni bir
zaman dilimi açılmıştı önlerinde.... Mabette karar kılması da bir rastlantı
sonunda olmuştu. Çalıştığı iş yeri de büyük bir Mabet sayılırdı –sayılırdı ne
çağın Mabetleri avm’ler değil de nedir?- onun için.. Aslında bunların hepsi
Ferzenizm’de geçiyordu."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Karım daha ben yeni
ısınmıştım ki imalı imalı "Bunların hepsi Ferzenizm’de mi geçiyor?” diye
sormuştu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!",
demiştim, "Ne var bunda?” Cemşid Ulu’nun yazmaya çalıştığı senaryoyu
düşünüyordum, karımın neden öyle baktığını, her şeyin neden böyle ayaklanıp
üstüme geldiğini.. Gölgeleri yüzüme vuruyor, onlardan artık kaçamayacağım bir
yere kadar gelmişlerdi, beni bekliyorlardı, son anda yeni bir ipucu daha ele
geçirdiğim için, "Aslında senaryo, korku ve kaygı üzerine kurulmuştu!”,
demiştim, "Bir Market Klasiği olacaktı...Gözde kahramanlarımdan biri de
cüce bir kasaptı... Ona ısınmaya başladığımda, sonra Cemşid Ulu devreye
girmişti, hesapta olmayan kişiler de vardı, bunlardan biri de Mahi Azadecuy ve
Müjgan’ın şizofren kedisi?."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Bunların hepsi geçen
hafta olmuştu. Kendimi tamamen senaryoya kaptırmıştım, karım senaryonun çok
karışık olduğunu söylemişti, daha şimdiden bocaladığını, hiç bir şeyin yerli
yerinde durmadığını, çekilemeyecek
filmler listesine katılacağını, anlatım dilinin de hiçbir şeye
benzemediğini, bunlara bir çözüm getirmemi, yoksa.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Saat altıya geliyordu.
Nemli Bilgisayar odasından dışarı çıktığımda Kiyanüs'le göz göze geldik.
Bakışları sertti, korku saçıyordu; umursamaz göründüm. A Kasası’ndaki kız da
ikimize bakıyordu. İşte senaryonun ilk satırları dedim, ama siz ne anlarsınız?
Ben bittim Mahi Azadecuy, beni de sonunda yutmayı başardı bu çark.. Ona
sarıldı, dedim, onu kucakladı. Artık beni kimse durduramazdı, coşmuştum,
imgeler birbiri ardına gelerek beni o bilinmezlikte kıstırıvermişlerdi.
Gözlerimi bir kamera gibi üzerlerine çevirdiğimde hepsi kaçacak bir delik
aranmıştı, benden korkuyorlardı, korkularına yenilmiş insanların arasında
dolaşmaktan mutluydum, odanın kapısını açık bırakıp karanlık holde kulaklarımda
yine ölüm melodisi adımlarım da aynı tempoya uyum göstermiş bir halde yürümeye
başladım.. sonra aklıma gelen düşünceleri sırasıyla kaydedince, ortaya yeni bir
senaryo harikası çıkmıştı, büyülenmiş bir halde sözcüklerin yüzüne baktım, yine
onlardan ilham aldııımmm.. filmlerden daha sıcak kucaklamak istedi sevgili
karısını, ışık onları yutmadan Mağara Arkadaşları'nın karşısında filmlerden
daha gerçek bir öpüşle dudaklarını taçlandırmak istediği karısına bunları
anlatamamanın burukluğuyla geri döndü, buraları olmadığı için ne yapacağını
bilemeyerek acılar içinde kıvrandı ve yine ona dönerek sevgili karısını bu
sefer gerçekten de filmlerde kinden daha sıcak kucakladı, dakikalar süren bir
öpüşle öptü onu. Umutsuzluğun neden kaynaklandığını bir nebze de olsa öğrenmiş,
artık alacağını almış bir yolcu gibi orada donup bekledi bir zaman, onun
gönlünü de yapmıştı, kendi kan ağlarken yeni bir film yolculuğuna hazırlanması
gerektiğini fısıldadı kulağına ve bir kere daha dondu. Birkaç saniye geçmedi ki
içeriye iri cüsseli, elleri kan içinde, yüzü gözü kan revan içinde diğer KASAP
girdi ve buradan yürürlerse onlara Mabet'in kapısının açılacağını söyledi. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Gözlerine inanamayan
sanal gerçeği birbirine karışarak aynı kanaldan akıp bir düzlüğe çıktılar,
bunun hoş bir uydurmaca olduğunu söyledi sevgili karısına ve üzülmemesini, onu
buradan kurtaracağını, bir gün bu karanlıktan çıkarak aydınlık gelecekte, birlikte
mutlu bir çift olarak yürüyeceklerini, o günün çok yakın olduğunu fısıldadı
kulağına ve karısı o karede donmuş bir haldeyken, Kasabın arkasından o da
çıkmıştı dışarı. Onları kim bilir nasıl bir sürpriz bekliyordu. Gangster
filmlerindeki gibi filmlere inanmış bir Kasapla- yolculuk yapmak sıkıcı
olmayacaktı, KASAP hemen kılık değiştirmiş, kötü rollerdeki insanlara dönmüş
olduğunu, karanlık sokağa saptıklarında öğrenecekti. Cemşid Ulu ve bir kere
daha filmlere kandığı için ne kadar budala ve saf olduğunu haykıracaktı kendi
yüzüne karşı ki utansın ve bir daha böyle bir işe kalkışmasın. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Rüyanın boşluğu onları
çarpmıştı... Ona kuşkuyla bakanların yanı sıra, bu adam böyle ne yapıyor
diyenler bile vardı, kendini düşünmüyorsa, hiç olmasa gül gibi karısını düşünse
ya.... Senaryocu vicdanına ne oldu Cemşid Ulu? İnandığımız onca değeri ne
yapacaksın, söyle bakalım saplantılı peygamber.... Raskolnikof olmalıydı..
içlerinde bir o bu kadar cesareti kendinde bulabilirmiş gibi geliyordu ona,
daha çok. Mahi Azadecuy'i başından savar savmaz böyle bir şeye niyetlenmesi,
hiç de hoş karşılanacak bir şey değildi aslında. Prens Muşkin burnunu cama
dayamış, pusların arasında seçebildiği kadarıyla görünen sokağa bakmaktaydı.
Birazdan bu sokakta cinayet işleneceğinden haberi olmadığı için tasasız
görünmekteydi. Kış aylarından birinde eski bir aşk hikayesinin cinayetle
noktalanacağı öyküyü okuduğunu pek sanmıyordu. Katil zanlısı, limana inen dar
sokağın başında göründüğünde elinin iki de bir nagant marka silahına gitmesini
ve parmak uçlarının kaşınmasını hayra yormak istiyordu. Üç kuşağın görme şansı
yakaladığı eski bir nagant’tı bu! <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Hatıralar yumağıyla
sarılı tarihinden nefretle söz eden bir kadın, kalabalığı yararak yanlarına
geldiğinde iş işten geçmiş olacaktı . Ona hiçbir zaman iyi bir anı
bırakmadıkları için soyunun lanetini boynunda bir arma olarak taşımaktaydı.
Kaçınılmaz sona yargılanmıştı artık. Yer altı dünyasında silahı ilk çeken ve
tetiğe dokunan kapanırdı. O hiçbir zaman kaybetmemişti, şimdi de
kaybetmeyecekti. Kadın camdan çıktı ve onu boğdu, bir kadında boğuldu kasap.
Mabet’in tavanları onun yasıyla inledi durdu, kırk gün kırk gece. Alkarılarına
gün doğmuştu, uykularında boğazladıkları düşüncelerini, hayallerini, rüyalarını
kana kana içtiler ve gümüş kupalarda kendi kanlarını tokuşturup bir parodilik
aşk dilenciliği yapan aşağı mahallede Cemşid Ulularla, Siyahların başı derde
girmişti. Kadın, dünyanın olduğu gibi sistemlerin de başını döndürmüştü. Bir
kadına bulaşmanın faturası da büyük olmuştu. Bir kadına gitmeden önce imajını
düzmeliydi ağır makam işçileri. Aşk Makamı’ndan başarıyla diploma almak için
Gül Kardeşliği'ni unutmaları gerekiyordu her şeyden önce. Araba ve Cazibe
ikilisi, tarihte kan dökülmedik yer bırakmamıştı. Umut yine yalınayaklardan kan
istiyordu. Verecekleri kan kalmamıştı. Ve ben resim yaptım ve ben hüzün çizdim
ve ben, o kalplere ışığı yerleştirmek için yedi gün yedi gece çalıştım,
Mabetlerinizi sıkı tutasınız diye! Sahipsiz kalmış bir rüya coğrafyası kalmasın
diye, yalınayakları size kardeş kıldım. Babil sizin sonunuzu hatırlayacaktı.
Gözyaşının miladı belirsizdi, anlatılanlar birbirini tutmuyordu. Cam şişelerin
birini de - sakarlığı üstündeydi o gün sanki - elinden düşürüp kırınca geriye
yalnızca bir tane cam şişe kalmıştı.. ağlama şişeleriyle dolu rafta boşalmıştı,
günlerdir düşündüğü, ama bir türlü işin içinden çıkamadığı şey, sır perdesinin
altında kalmıştı asırlarca. Umutsuzluğunu yenecek bir şeyi de yoktu. Gezgin'in
–Adı Ferzende'ydi- rüyalarına kadar gelebilmişti en sonunda.. kırılan şeyin
tarihini tutmaktan söz etmişti. Çağın kapıları kapalıydı bu gibi şeylere.
Aslında bir yeryüzü sürgünüydü o, kendini böyle nitelendirmesi hiç de hoş bir
şey değildi. Yağmurun Efendisi'nden sonra Ferzende'nin sahneye çıkışı, aklını
başından almış gibiydi. Kirlenmeyen bir o kalmıştı, çünkü. Arkadaşlarının çoğu
onu terk etmiş, yalnız bırakmışlardı. Oysa o hale bir ütopyacıydı, ütopyalara
inanıyordu, bir gün mutlaka rüyalarının gerçekleşeceğine inandığı için
İspanya’ya Düşlerin Tarihi'ni yakmaya gidecek ve herkesi şaşkına çevirecekti.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bunlara iyi
bak!", dedikten sonra rüyanın içine girip kayboldu Gezgin., Yedi gün yedi
gece hiç durmaksızın onu aradı, Mabet yasa büründü, Kara Ekim'den söz edenler
haklı çıkmışlardı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">AKREPLİ AYNALAR RESMİ,
bütün bunları bir kere daha ortaya koyduğundan dona kalmıştı Cemşid Ulu..
yüzünü resimlerden çevirirken, boşlukta salınan gölgelere tutunmak işine
gelmemişti bu sefer. Mabet'in girişinde ana baba günü gibi, mahşeri andıran
kalabalıkta 'Mağara Arkadaşları' birbirlerini tanımakta güçlük çekmediler hiç.
Kasap’la göz göze geldikleri sahnede, anlamadığı tınılar geniş helezonlar
çizerek kulaklarında ötmeye başladığı bir akşam vaktiydi, neredeyse Mabet'in
kapanış saatiydi, Cemşid’in orada durmuş onlara bakmasını iyiye işaret olarak
görmediği için, tok sesiyle gürlemişti Kiyanüs. Sonra yine rüyanın başka bir
karesinde "Ben Şehrazat Ulu!", diyerek kendi yerini alıyordu birinci
gölge.. sonra "Ben Şehrinaz Taşkın!", diyerek öteki giriyordu
içeri,"Ben Müjgan Çopur!", deyip yerine oturanı Cemşid Ulu'da
tanımıyordu. Peki "Ben Anetta Jakop!", deyip de geçip giden? Kiyanüs
reyonların arasından çıkıp geldiğinde bir an sessizlik olmuştu, duvar
sessizliğiyle herkes birbirine bakıyor, sanki birbirlerinin yüzünde derin
kuyular eşiyorlar, yakınlıklarını bir kat daha artırmak için yarış ediyorlardı.
Daha fazla ileri gitmelerini istemediği için, bu insanların Mabette ne işleri
olduğunu soruyordu. Cemşid Ulu'nun şaşkın bakışları karşısında Kiyanüs’ün geri
manevra yapacağını düşünmek safdillikten başka bir şey olamazdı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"BANA İLİSKİN HER
SEYİ GEREKSİZ BULDULAR!", sözleri mırıltıyla çıkmıştı ağzından Cemşid
Ulu'nun.. Kiyanüs ters ters ona bakmıştı, söylediklerinden hiçbir şey
anlamadığı ortadaydı. Yazmak istediği senaryonun, bilim kurgu senaryosunun
ülkeye ne getireceğini, hem ülke insanını ne kadar ilgilendireceğini
düşünüyordu. Böyle bir şeyle ülkesine ne gibi bir faydasının olacağını bile
bilmiyordu. Şekerci de aynı fikirdeydi ve ona katılıyordu. "İnsanımızın
duyarsızlığını neden kaleme almıyorsun da.. Hollywood vari bilim kurgu gibi
şeylerle ilgileniyorsun?”, dediğinde ona ne diyeceğini bilemedi. Belki de doğru
söylüyordu. Türk intelijansiyasının yıllardır sorun haline getirdiği bu
paradoksu çözmeden hiçbir şey yapılamazdı aslında. Bizim ülkenin insanı, neyi
daha çok severse onu tutup yapmak kolaycılığına da düşmek istemiyordu. Bizim
insanımız sürekli horlanmış ve aşağılanmıştır. "Bunu yazsana!", diye
ona çıkıştığında, Cemşid Ulu susmaktan başka bir şey yapmadı. "Peki
insanımız neden duyarsız bu konularda?"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Aşağılanmak neden
hoşuna gidiyor?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"…!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Yıllarca
aşağılanmaktan neden huzursuz değil, neden olmadı ya da? Hiç düşündünüz mü?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"..."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Niye
düşüneceksiniz ki?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kimsenin sanatı
düşündüğü falan yok artık..., sanat kaygısından çok, nasıl kısa zamanda bilinen
biri olurum, zengin olurum düşüncesiyle bunlar rafa kaldırıldığı için bizim
dünyamız anlatılmadı."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hep yukardan
baktılar bize...Birer sürüngenmişiz gibi.. Horlandık.. yetmedi kimliğimizle
oynandı.. Böyle olmak zorundasınız dendi.. kölelerin ruhu olmazdı, rengi siyah
olanların yapacakları tek şey beyaz adama hizmet etmekti.. tarihi bile bize
böyle öğrettiler....kendimizi tanımamız için bir de Doğuculuk diye bir şey
attılar ortaya.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Açlıktan kimse
ölmez!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bunları niye
kimse yazmaz?"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"İdeolojik
kalıplara uymadığın için, böyle yüzüstü bıraktılar seni. Kimse yayınlamaya
yanaşmadı yapıtlarını. Çünkü hepsine küfrediyordun. insanını satmışlardı
onlar.. hem de hiç acımaksızın.. sense buna göz yummadığın için hep sürgün
kaldın.. yersiz yurtsuz ve göçebe.. seni canından çok sevdiğin halkın da
anlamadı, hep acı çekecektin bu yüzden. Baban halkın küçük bir örneğiydi.. hep
gülümseyerek baktı sana. Sen onu nasıl aşağı ve kibirli ilkel biri olarak
gördünse, o da seni bir yabancı, ayrık otu gibi uyumsuz ve batılı ajanı gibi
gördü. Böyle bir ajanlığa soyunduğunda eski ve köklü bilgilerini yenilemek
adına her şeyi çarpıtmakla koyuldun işe.. baban son kozundu senin.. bir
mirasyedi gibi davranmak olsa olsa çarpık psikolojinin güzel bir örneği
olabilirdi ancak!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Cemşid Ulu'nun gözleri
kararmıştı, dengesini yitiren bir ip cambazı gibi yalpalamaya başlamış, sonra
da bütün görüntüyü yitireceği kısa sürecek bilinç körlüğünü o anın içinde
yaşamıştı. Oysa rüyanın alt katmanlarına yolculuğun başladığından habersizdi.
Bir el dokunmuş ve yapacağı bir şey olmadığından karanlığa savrulmuştu bilinci.
Belleğini toparlayıp kendine geldiğinde, gözlerinin altı ve üst kapakları feci
halde sızlamaktaydı. Gözlerini açıp yumması biraz sızıyı hafifletmiş, o da
rahat bir soluk almıştı. İçindeki kuşkuyu yenemiyordu. Bir bityeniği olmalıydı
bu işte, ama neydi uğursuzluk gibi başının etrafında dolanan şey?
Çıkartamamıştı daha. Bu kadar tecrübeden sonra korkusuzca ileriye atılmaktan
çekinmemişti. Rüyanın alt katmanlarına yolculuk daha şimdiden kimi sürprizlerle
doluydu. Bunu Cemşid Ulu duyumsayabiliyordu. Karanlığa gözünü aldırıp gözlerini
kamaştıran ışığa doğru yöneltince her şey daha da ortaya çıktı. Belirginlik
kazandı. Her şeyi daha net görebiliyordu. Sanki sayısız göze sahipti, ya da
gözü sayısız göze bölünerek sinema
projektörleri gibi sayısız çerçeveye ışık gönderiyor, ışık çemberleri etrafında
yanıp sönen dünyalara gark oluyordu. Mabet'i aydınlatan ışıkların çoğu
söndürülmüştü, bir tek ortadaki sütunlardan asılan ışıldaklar söndürülmemişti,
‘Mağara Arkadaşları’ bu ışıldakların altında kümelenmişler, seslerini
çıkarmadan karşılarındaki Kiyanüs’e bakmaktaydılar. Kürsünün sahibi Kiyanüs'dü,
o anın sahibi yine Kiyanüsdü ve ondan sorulurdu her şeyin hesabı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"KAYIP BİLİNÇ VE
BİR DE TARİHLE BAŞIMIZIN DERTTE OLDUĞU BÖYLE BİR MABET TOPLANTISINA SİZ
KONUKLARIN ÇAĞRILMASI BİZLERİN GÖREVİDİR!" diyerek konuşmasına başlayan
Kiyanüs’ün usta bir hatipten kalır yanı yoktu; hiçbir zaman da olmayacaktı
sanki. Yıllar ona insanlara karşı nasıl hitap edileceğini öğretmişti, ne zaman
susulacağını, nerede bir aslan gibi kükreneceğini biliyordu. Söylediklerinin
insan üzerinde etkili olması için ses tonunu kimileyin yumuşatıyor, kimileyin
de sertleştiriyordu. ‘Mağara arkadaşları’yla başka türlü başa çıkılamayacağını
bildiğinden her zaman karşılarında sert olması gerektiğini de biliyordu. Sakalı
ele vermek istemiyordu bu yüzden. Biraz yumuşasa, her şey hippi saçı gibi
karışacak, düzeni ihmal edenler türeyecekti mantar biter gibi. Onlara savaşmış
bir kumandan edasıyla dolaşıyordu Mabet'in seyirlik yerlerinde. Burada her gün
insanlar, Büyük Kapı'nın açılmasıyla insanları seyire çıkardı. Seyirlik
Yerler’in, insanların en çok dolaştıkları alanlar olması hasebiyle, kontrol
altında tutulması gerekiyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Günün birinde zaman
tüneline girmiş gibi dönen dairelerin yanından akan görüntülerle girdaba nasıl
girdiğini anımsamadığı eski rüyalarından birine atlayan kamera, bir yerde
durmak nedir bilmiyordu. Böyle bir şans alınmıştı elinden.. insanlar üstüne
hücum ediyorlardı. Aynı sahnede iki görüntünün birbirine karışmadığı sarmalda,
gözlerini ovuşturarak uyanmaya çalışan da ondan başkası değildi. Büronun
pencerelerinden, öğle üzeri olduğu için, güneş ışıkları dik geliyordu. Cemşid
Ulu hızını alamamış, -SENARYO KAHRAMANI ONU KIZDIRMIŞ OLMALIYDI Kİ- bağırıp
çağırmaktaydı. KASAP ise sesini çıkarmıyordu, bir bakıma yokluğunun tadını
çıkarıyordu. Cemşid Ulu burnundan soluyarak masasına oturduğunda, yeni
hinlikler peşindeydi.. Ona daha başka ne yapabilirdi? Bunları düşünüp
tartıyordu usunun terapisinde.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kasap, canlandığında
yokluğunun tadını epeyce çıkarmış ve bundan
artık usanmış gibi, bir an
önce ne olacaksa olsun anlamında yüzünü
buruşturup kalmıştı koltukta. Cemşid Ulu, şeytan görsün yüzünü der gibi, ona
bakmaktaydı. Birdenbire gözüne o sırada ne göründüyse:<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Senin Tarihin
Bile Yok!" diye bağırmaya başlamıştı,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Anladın mı beni
şimdi?” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sana söylüyorum
budala!" <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Dehhak Döngel,
Şehrazat’ın şiirsel bacaklarında göz jimnastiğine çıkmış çılgın bir kayıp
avcısı gibiydi. Büyük Rumulus hasta bir halde görünüyordu, diş ağrısından
geceleri uyuyamadığı gibi gözleri açıkken gördüğü rüyalar o kadar iç açıcı
şeyler değildi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Tarantula nedir?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu biber de çok
acıymış!", sözleri eşi RAMSES'in mutfakta patavatsız şeylerin olduğu
haberini vermekteydi. RAMSES'in "Yaktı bacaklarımı!”, sözleri kulağına
çalınırken, Büyük Rumulus’ un kaşları çatılmıştı, kuşku dolu bakışlarını aynı
bacaklara yönlendiren bir bilincin sakatlığı tarihsel bir anı noktalamış
oluyordu böylelikle.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şimdi ben size
sorarım bunun hesabını!", sözleriyle Mutfak Kavgası'na neden olan olay da
o geceye ait bir şeymiş gibi belleklerden silinmeyecek bir yankı yapmıştı. Daha
buna benzer bir sürü şey anlatılabilirdi, anlatılıp Şehrazat’ın bacakları kurtarılabilirdi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Tarihim yokmuş da
ne demek oluyor?”, diye Kasap, Cemşid Ulu'nun üzerine yürümeye başladığında
diğer sahne kopmuştu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">“Yani hepsi sizin bir
uydurmanız mı?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Rüya aldatıcı
mıydı?<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242" name="_GoBack"></a>”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"...!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"O kör noktayı
aşabilseydim, her şey hallolmuş olacaktı!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sana çaresizlik
içinde ne kadar ileri gittiğimi söyleyeyim mi Nestanka?”, sözleri kulaklarında
çınlamaya başladığında, hepsini Uzay Gemisi’nin alıp almayacağını düşünüyordu
Cemşid Ulu. Mahi Azadecuy’un buna karşı geliştirdiği tavır hiç de iyi anılacak
bir şey değildi. Tipik bir Amerikalı tavrı. Cemşid Ulu, "Bizim Mabet'i,
Amerika'nın arka bahçesi olduğunu sanmaya devam ediyorlardı galiba!”, diyordu.
Büyük Rumulus'un dişlerini nasıl fırçaladığını da anlatmak zorunda bırakılacağı
kaygısı, başına bela olmuştu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ya siz?”, diyordu
Dehhak Döngel, "Rahatlık batıyor size, biz evvelsi…"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Siz evvelsi
akınlarda çocuklar gibi şendiniz", diyordu Cemşid Ulu, " Tunayı bin
atlılarla geçerdiniz.. Dıgıdık... dıgıdık.... Viyana kapılarına kadar!
Dıgıdık..."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><i><span style="font-family: inherit;">cemal çalık</span></i></b></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-66316984297021747452012-08-27T22:02:00.002+03:002012-08-27T22:02:47.201+03:00Düşlerin İsyanı XVI<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-tToD5k2AEaE/UDvEG9EDjQI/AAAAAAAAA4Y/j5DPY2-RW3w/s1600/dus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="http://2.bp.blogspot.com/-tToD5k2AEaE/UDvEG9EDjQI/AAAAAAAAA4Y/j5DPY2-RW3w/s320/dus.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Bölüm
Yedi<o:p></o:p></span></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<b><i><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Bize hatırlatın bunu<o:p></o:p></span></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<b><i><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">İnsanlar kadar zalim
olduğumuzu<o:p></o:p></span></span></i></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: right;">
<span style="font-family: inherit;"><b><i><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;">Aragon</span></i></b><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-1-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Arı vital'ler
geldi mi?”, dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet efendim!”,
dedim.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bilgi İşlem
Merkezi ne niye gönderilmemiş?” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şehrazat Hanımla
göndermiştim.” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Snop
deodorantlar?” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Birlikte
gönderdim!" <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hımm.. arı
vital'lerin barkodunu okuyun!" <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Okuyorum!",
dedim ben de, "8690 764 710 868 efendim!" Durdum, kendime, geleceğime
dair işaretlerin kodlandığı sayfalarda benim olmayan yüzümle durdum, boğuntu
geçmemişti, "Şehrazat’ı bulun, muhasebeye gönderin!”, buyruğuyla kapattı
telefonu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Baş üstüne
efendim!", dedim ben de.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Almacı yerine koyduktan
sonra yanıma yöreme bakındım, bu sessizlikte kafasını dinlemek isteyen bir
insandan çok, kötü haberi Şehrazat’a nasıl bildireceğini düşünen bir insana
benzemekteydim. Kafamı çevreleyen ışık halesi toz bulutuyla birleşerek devasa
bir kütle halinde bana doğru geliyordu, hiçbir şey yapamayacağımı biliyordum.
Aslında iyi bir insandı Şehrazat, ama biraz sakar ve de unutkandı. Bunları
affetmeyen bir dünyada soluklandıklarını nasıl olmuştu da unutuvermişti; aklım
bir türlü almıyordu bunu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Bilgi İşlem Merkezi'nin
çiğ ışığı altında belki eskilerden.. belki o yıllara giden bir ışığı, belki bir
işareti boşuna aranıyormuş gibi bir havaya kapıldığımdan.. belki umutsuzlukla,
belki içimde kıpırdayan son bir umutla, belki yüreğimin sesine kulak verip de
hayal kırıklığı yaşadığım eski günlerin getirdiği bir avuntuyla, yine aynı
hayale sarılmaktan başka çarem kalmamış gibi, hep o resme baktım.. bu sefer
söylenildiği gibi değildi. Karşımda duran eşimin resmine uzun uzun bakarak,
belki de kendime bir çıkış kapısı bulmaya, bulduktan sonra da o kapıdan
yürümeye hazırlanıyordum.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Ne güzel ışığa
kavuşacaktı. Belki de burayı bu yüzden seviyordu. Ama hırsızları, yol kesicileri
aynı çatı altında buluşturan ışığı gördü. Her çeşit insanın boy gösterdiği
müşteri kalabalığımla Mabet'in Kapısı, açılmayı bekliyordu.. huzursuzluk
arttıkça artmıştı.. reyonların arasında gezinenler eski kolağalarının
çekilişiyle meydanı boş bulanların istilasına uğramıştı. Teftişçiler 'racon
kesen' aletlerini ön plana alıcı yatırımlarını yapmakta geç kalmamışlardı.
Karanlık bir ışık, yolu tıkamakta, insanları yanıltmak için her türlü cambaz
numarasına baş vurmakta.. bunda başarılı olduğu gibi, çoğu insanın gönlünü
bağlamayı ilke edinmiş mantıklarının ulaşabileceği son noktaya gitmeyi göze
alabilmekte.. karanlığın dört başı mamur olması için, bütün çabaların gemilerce
karadan yürütüldüğü bir karnaval gecesinden görüntülerin insanlara
ulaştırılmasında yarış içerisinde olanların soluklarını kesmekte.. ruhlar
birbiriyle kolaylıkla kaynaşmaktaydı buhurdanın içinde. Korkularına yenilmiş
bir güruhta aynı kapıdan içeriye doluşurken, göz göze gelmekten çekinseler de,
aynı kan bağıyla birbirlerine bağlanmışlardı.. bir çeşit birbirlerinin
'sürdürümcüleriydi örneğin. Yaşlı Adam, küçük kızıyla gelmişti.. burnunda ağır
bir eter kokusu, bileklerinde direksiyon sallama yorgunluğu, ayaklarında pedal
hızı karıncalanması, yaşlı gövdesinde uyuşukluktan doğan kaşıntı. Huşu içinde
durdular ve reyonlara saldırmak için parolanın söylenmesini beklediler.
Ayaklarını yerden kesen baş dönmesinin ilk işaretiyle gözleri, raflarda hazır
bekletilen günlük ve de özenle hazırlanmış mallardaydı. Çocukluk Nostaljisi
Bandosu'ndan sonra, Mızıkayı Hümayun’un son darbeleriyle surlarda delikler
açılmaya başlamıştı Sabah müziği Beethoven ağırlıklı olmalıydı.. dans halinde
ellerin uzanışı bir melodinin ritmine uyum gösteremediği taktirde, tüketim
cinleri tarafından efsunlanıp tarihin çöplüğüne yollanmakta göz yummamalıydı
hiç kimse. Ağabey herkesi hizaya getirirdi. Mabet'in Müşavir Katibi’ne
danışılıp da tez haber sorulsaydı, her şey göz hizası kadarınca mücriminden
hesap sorulma vakti aşardı. Kulak Sağaltım Merkezleri’nde Çalışanlar -yerel
istasyonların da desteklediği bir senfoni seferberliğiydi bu hiç kuşkusuz,
babalarımızın hiç alışık olmadıkları bir sesti karanlık fonu yırtan-
seçimlerini iyi yapıyorlardı.. pop starları iştihayla sürüyorlardı önlerine ve
onların tüketilmesi korkunç bir haz damarı açıyordu.. ta ki kulak kanallarından
dökülerek ruh kapakçıklarına vurana değin karısının gözleriyle karşılaştığında,
hayalin görüntüsünden bir kırıntı bile kalmamış sayılırdı. Sonra çekinerek
gözlerini duvar saatine çevirmişti.. Gerçekten de saat iki'de durmuştu. Yoksa
hala düşün etkisinde miydi? Can sıkıntısıyla ona bakan kadının gönlünü almayı
denerken, aksilik gibi şimdi birde durmuş saatle ilgilenmesi gerekiyordu. Bütün
aksilikler üst üste gelmişti. Bütün bunlar aralarında doğan gerginliğin
boşluğunda büyüyerek çoğalmış, bir çığ gibi gelişen sıkıntının kaynağı
oluvermişti bir çırpıda.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Oysa filmlerden söz
açıldığında, Şehrazat dayanamaz lafa karışır, gittiği filmleri ona anlatmaktan
ve üzerinde tartışmaktan o kadar büyük bir mutluluk duyardı ki.. bu gibi
konuşmalar.. hayatın böyle olmadığını -daha önemli şeyler de vardı mutlaka. Bu
gibi şeyleri.- demeye getirmese de sözünü, onda hoş etkiler bıraktığından
olacak yine filmlerden söz açsın, diye beklediği bir an.,. Şehrazat’ın soğuk
yüz ifadesiyle karşılaşınca, kendini kaybeder gibi olmuştu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kırmızı tuğladan
örülü davarlarda kan lekeleri henüz daha silinmemişlerdi!",
demişti."Sonra üstelik Mabet'in kapısı kapalıydı!” Kasaphanenin ışıklarını
söndürmeyi unutmuşlardı. Kemerli küçük penceresinde beyaz ışık günün sefasını
sürüyordu sanki.. elinde bıçak etlerle uğraşan Kasap, durup yüküne bakmış,
sonra sinirli hareketlerde bulunarak ona sanki gözdağı vermek istemişti.
Yabancı, kesilmiş kadın bacağını görünce, aklına gelen ilk şey yıllar önce
yakmaya çalıştığı bir öyküydü. O da yine bilim kurguyu andırmaktaydı, bilim
kurgu uçları vardı o anlatıda da! Başrollerde kasap vardı. Bu herif de
kadınları kesip biçmeyi seven tabiatta biriydi.. artık bunu o kadar ileri
götürüyordu ki kurbanlarını bütün şehre çekilmiş bir kıyma halinde yedirerek
insanları zehirliyordu. Daha sonra kadın etiyle beslenen insanlarda bir virüs
boy gösteriyordu. Salgın bir hastalığa neden oluyordu bu virüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Yok daha
neler!", diyerek gülümsedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Caddenin
köşesindeki siyah Jaguar dikkatini çekmişti.. İçindeki kadın gülümsüyordu, ona
bakarken. Senaryoya başladıktan sonra böyle düşler görmeye başlaması sanki çok
normaldi. Bazı yerlerde kendi kuruyor, kurduğu gibi olması için canla başla
çabalıyordu. Kendini artık tanıyamaz bir hale geldiğini karısına da söylediği
gün. Şehrazat, ona sanki acıyarak bakmış, sonra da bir şey yapamamanın -artık
ona bir şey yapamayacağını bilişin tedirginliğiyle evden çıkarken.. o gün
nöbeti olduğu için eve geç kalabileceğini söylemişti. O yüzü, o bakışları
gözlerinin önünden çekilmiyordu bir türlü. İnsanın içine işleyen bir etkisi
vardı, Cemşid Ulu'yu çaresiz bırakmışlardı ve kime nasıl açıklayacağını
bilemediği bir şeydi bunlar!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Telefonun zili bir
kurtarıcı gibi gelmişti o an bana ve düşünmeden almacı elime aldığımda,
"Şehrinaz, canım!", demiştim, ama telefondaki ses Şehrinaz'ın
değildi, bir başkasınındı. Sonra düzeltmek için "Karımdan bir telefon
bekliyordum da, kusura bakmayın!", diyerek telefonu kapamıştım. Çıldıracak
gibiydim, öfkemden ne yapacağımı bilemedim. Nasıl böyle bir hataya düştüğümü
anlayamıyordum. İyi ki odada Kiyanüs yoktu. Oysa o gün her şey yolunda
gitmekteydi, senaryonun büyük bir kısmını yazmıştım; Şehrinaz'ın çekinmesi, her
defasında isteksizliğini belirten yapmacık hareketleri gözümden kaçmasa da
ancak orada soluklanabiliyordum.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Birbirlerini tamamlayan
üçüzdüler diyecektim ki.. o sahne yine açıldı, mavi toz kitlesi savrulup bir
topak oldu, daha sonra açılıp saçıldılar.. İlk gördüklerim beni hiç de
şaşırtmadı, yazdığım şeylerin resimleşmesi diyecektim ki.. Müziğin eşliğinde
Mihri Mah ve kızı plajın haki renkteki kumları üzerinde güneşlenirken, sanki
kendi anılarına dalmışlar gibi o an çevreden bütün bağlarını koparmışlar,
kendilerini yalnızca o müziğe vermişlerken.. ben de, artık yazmaya ara verip
onlara bakmaya başlamıştım. Şehrinaz'ın gözleri sanki üzerimdeydi, gitmeyen bir
şeylerden söz ediyordu, bir şeyler ters gitmekteydi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Telefonun zili
çaldığında bu sefer açıp açmamakta bir tereddüt yaşamış.. -Şehrinaz olabilirdi
belki, ama öbür seferki gibi yine aynı manzarayla karşılaşmak istemiyordum -ya
başkasıysa?- ama bu saatte beni niye arasınlardı ki? Saate baktığımda daha saat
beş bile olmamıştı.. Karım beni hep beşi çeyrek geçe iş çıkışı arar, ben de ,
onu eve bırakmak için Nissan'a atladığım gibi, soluğumu karımın yanında
alırdım- ama işkillenmenin yersizliğine hükmederek sağ elimle almacı
kaldırmış.. resmi ve gayet ciddi bir poz takınarak, "Alo, buyurun!",
demiştim , "Burası Düşler Marketi!” Telefondaki Ses,” Yok canım!”,
diyordu, “Benim! Evet, karın Şehrinaz?<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Böyle bir şakayı
kaldıramayacak kadar moralmen çöküp zayıf düştüğüm bir anda, karımın verdiği
kötü haberle iyice yıkılmış, ama ona ne diyeceğimi bilememiştim ilk başta.
"Hafta sonu sen tek gidersin artık!", demişti Şehrinaz, "Ben
gelemeyeceğim, kan almaya gidiyoruz!" Belli etmemeye çalışarak
"Tamam!", demiştim, "Peki Hayatım! Hayır… Neden üzülecekmişim?”,
sözlerinden sonra elimde olmadan telefonu kapamış, boy boy aynalardan
geçilmeyen yalıtılmış bir odada kaygılı yüzüme bakmış, sürekli bakmıştım. Bu
bakış beni öyle bir etkilemiş olmalıydı ki; hayallerime artık söz geçiremez bir
uyuşukluğun içine düşmüştüm. O akşam rüyamda süt içerken görmüştüm karımı, ince
tınılı sesiyle "mayıs ayların gülüdür” , şarkısını mırıldanıyordu.
Boşlukta bir yerlere bakarken -bahçenin sessizliğini de garipsemiş olmalıydı,
rüya oldukça ilginçti- uyandığımda karım sabah kahvaltısını hazırlamakla
meşguldü. Yanına gittiğimde; <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne tuhaf değil
mi?”, diye sormuştum karım Şehrinaz'a da.. o da, bir şey anlamadığı için sessiz
kalmıştı. Dayanamayıp "Rüya!", demiştim, "Oldukça
ilginçti."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kendi kendime
konuşuyormuş gibi karımın sırtı bana dönükken rüyayı anlatmaktan vaz
geçmemiştim. "..sonra suya düştüğümde.. annem, beni kurtarmak için bir tek
o yardım elini uzatıyordu... boğulacaktım neredeyse.. ama boğulmadım işte,
boğulmadım...."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Uzun zamandır orada
duran bir gölgeydim sanki. Cinayet haberleri, intihar, şiddet, kan ve ölümle
ilgili şeylere bakılırsa ülkeyi bir kan gölüne çevirmek isteyen karanlık güçler
yeniden atağa kalkmış olmalıydılar. Rüyamda medyum kadın da aynı şeyleri
söylemişti. Son günlerde dergilerde sıkça adı duyulan kadının rüyadan nasıl
çıktığını görememiştim.. beni şaşırtmak için yapmıştı bunu belki de. Medyum
Kadın çok ciddi ve kaygılı sesiyle ülkeyi karanlık güçlerin ele geçirdiğini
savlamakta, buna hiç kimsenin çözüm getiremeyeceğini bildiğinden herkesi kara
kara düşünmeye çağırıyordu. Sonra Şekerci' nin kahkahalarıyla rüya ortasından
ikiye bölündü. İkindi üzeriydi; Depo' da bildik afişlerin ve Akrep resimlerinin
ortasında kalakalmış iki şaşkın insanı küçümsemiştim. Şekerci, Şehrazat'ın
karşısında durmuş ona bakıyor, sesini çıkarmıyordu. Onları neden rüyada
gördüğümü bilmiyordum, aralarında bir adımlık bir mesafe vardı ve birbirlerinin
soluklarını duyacak kadar çıt bile çıkmıyordu. Beni gördüklerine
sevinmemişlerdi. Çok uygunsuz bir zamanda mı gelmiştim? ikisinin arasında
gelişen bir diyaloğa elimde olmadan engel mi olmuştum? Yok, değilse, niye
konuşmuyorlardı, suratlarını asmışlar, bir an önce gitmemi bekliyorlardı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Benden ne gizliye
bilirler ki?”, demiştim, "Onlar benden hiçbir şey gizleyemezler!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrinaz bundan bir şey
anlamamıştı, ama kuşkulanmamış olacak ki üstünde de durmamıştı. O sorularıyla
başını döndüren kadın gibi bakmıştı yalnızca, sokak kapısına varmamışken daha,
arabanın içinde beyaz bir kuğu gibi kurulup ileriye bakan karımın yüzünde hala
uyku mahmurluğu vardı. İşe geç kalmak istemiyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">*** ***
***<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Eprimiş yüzlü rüyalar
kimi yerde tulua kaçarken, kimi yerde ise siyaha gömülüyorlardı. Bazen her
şeyin biteceğini düşünüyordum.. kaybolacaklarını, yok olacaklarını... buna
benzer şeyler geçiyordu aklımdan ve durup kendime bakıyordum, onca insanın
içinde.. sararan yüzüme, göz kapaklarımın altındaki mor halkalara! Marketin
girişinde yakasındaki rozeti düzeltmeye çalışan insanı da bir ana benzetmiştim,
iyi bir div olamazdı ondan. Otoparktan çıkarken, bekçinin suratındakiler her
şeyi açığa vurmuştu, her şey beni karanlığına çekmeye çalışıyordu sanki.
Bekçinin gözü büyüdükçe rüyadakilerin yüzü de belirmeye başlıyordu. Şehrazat
kapının girişinde durmuş Şekerci'nin yüzüne bakmaktaydı, benim orada olduğumu
fark etmemişlerdi bile. Uzun zamandır orada duran bir gölgeydim. Cinayet
haberleri, şiddet, kan ve ölüm haberlerine bakılırsa, ülkeyi kan gölüne
çevirmek isteyen karanlık güçler yeniden atağa kalkmış olmalıydılar. Medyum
Kadın da fikirlerime aynen katıldığının üstüne basıyordu, son günlerde
dergilerde sıkça adı duyulan insan ülkeyi karanlık güçlerin ele geçirdiğini,
ama bunun daha ne kadar süreceği hakkında ise bir bilgi vermediğinden özür
diliyordu. Kürt Şehmuz , kadının karşısında durmuş ona bakıyor, sesini
çıkarmıyordu. Yer altı dünyasına gireli şunun şurasında iki saat oluyordu,
gönüllü bir tutsaklığı üstlenmişti. Kürt Şehmuz’un gözlerindeki uçurum
büyümekteyken, kadın uzaklara dalıp gitmişti. Unutulmaz Bir Yüzü Olan Kadın,
Siyah Jaguar’dan inmiş, kapıcıya doğru yürümekteyken, üzerindeki krem rengi
pardesü dikkatini çekmişti. Fransız filmlerinden kalmış yüzleriyle o ince,
kırılgan, şiirsel yüzlü kadınlar gibiydi. Bir yüzü rüyaydı onların, bir yüzü
gerçek. Dalgalı saçlarıyla bir gizemi barındırıyordu bu yüz. Onlara kolay
ulaşılamazdı bu yüzden, insanı farklı dünyalara sürüklerlerdi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu şehre yeni
geldim!", demişti, "Akşama doğru işlerimi bitirir bitirmez arabayı
almak için yine gelirim!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Tamam!”, demişti
Kürt Şehmuz, "Lafımı olur!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sonra kadın kendi
boşluğuna dalarak, kör bir hayal gibi çekip gitmişti sanki. "Tıpkı bir
rüya gibi!”, demişti Kürt Şehmuz da, kadın da "Yine neyin var?”, diye
karşılık vermişti ona. Bekçi Şehmuz gözlerini boşluğa dikmiş, orada oyalanıyor,
yapıp yeniden bozuyor, belki de rüyasını unutmak için her çareye baş
vurabileceğini göstermek istiyordu ona. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<a href="" name="_GoBack"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">*** ***
****<o:p></o:p></span></span></a></div>
<span style="font-family: inherit;">
</span><div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Saatlerin gong
çalışıyla yerinden fırlamış, kuşkuyla etrafını sürmekte, daha henüz korkusunu
yenemediğinden, korkmuş bir insanın kaygısıyla, eşyanın tanıdık bir hüviyete
bürünmesini sabırsızlıkla beklemekteydi. Yoksa çıldırabilirdi.. zaten bu bir
anlık bir hadise değil miydi? Ölüm gibi? Uyanıp uyanmadığından bile emin
olamıyordu. Işığı söndüren el bu sefer yakmasını beceremeyecek kadar hafıza
körlüğü yaşamaktaydı. Çıplak bir kadın, yanı başında ona korkmamasını
söylüyor.. bir yandan da elini sımsıkı tutarak eşyadan iyice kopmamasına
yardımcı olmak istiyordu. Ama gözlerinin üzerine ağır bir yük binmiş, midesi
kazınır gibi olmuş, daha sonra o siyah top kütle bir fırfır gibi hızla dönmeye
başlamış, daha sonra tamamen kendini yitirerek oluğu yere çöküvermişti.
bayılmış olmalıydı, ikincisinde bu sefer duvar saatinin ding- dong'una uyanmış,
bulanık bir ışıkla gözlerini kükürtsü aydınlığa aldırıp öyle beklemişti. Biçim
almaya başlayan rüya çerçevesi ona trajik bir film sahnelerini çağrıştıran –
bir şehir katilini arıyor’u anımsatıyordu, ilgi kuramasa bile- görüntülerle
bezenmiş, soluğu kesilmişti Cemşid Ulu'nun. Umutsuzluğa kapılmamıştı hiç. Bir
bakıma rüyanın farkında oluşu ona şimdi bambaşka bir duygu yaşatmakta, içine
girdikçe duygunun baş döndürücülüğüyle bir kez daha kendinden geçmekte, her
şeyi oluruna bırakmaktaydı. Yeşil pencerede Şekerci, her zamanki saflığıyla
bana bakmaktaydı. Dilsizliği bir numaraydı, numara yaptığına inanıyordu.
Gözlerindeki uçurum büyümekteyken Hasırlı’daki çocuğun laneti ona da bulaşmış
gibi geliyordu. En çok ona üzülüyordu zaten- kuru çölün ortasında gözpınarları
kurumuş o insanlara acımamak elde değildi, yas törenlerini her yıl yazın
ortasında siyah giysilere bürünerek kutluyorlardı. Zincir darbeleriyle
sırtlarında yara açılması sanki hiç umurlarında değildi Kerbela, onların yas
tuttuğu bir törendi. Gözyaşının Miladı bununla bitmiyordu ki-.. gözyaşlarının
büyüsü nerede yatıyordu acaba? O kadar insan kurban edilişlerinin kefaretini
gözyaşlarıyla ödüyordu. Şehrazat ufaklara dalıp gitmişti Soyunun laneti sanki
onunda yüzünde okunmaktaydı. Bir peri kadar güzel kadın, gözyaşlarıyla
kutsadığı oğluna düğün hediyesi olarak kanlı duvağını göndermiş, ilk kan
Kabil'le dökülmüştü. Bir inanışa göre de harfler arasındaki kardeşlik te Babil
Kulesi’yle bozulmuştu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sonra yine rüyanın
başka bir karesinde Cemşid Ulu, "Onları ben çağırmadım!", diyordu
Kiyanüs’e, "Kendileri geldiler!" Kiyanüs de, "Bunlara
inanacağımı mı sanıyorsunuz Bey?", diyordu. Sonra yine rüyanın başka bir
karesinde, otopark bekçisi Kürt Şehmuz hala ona bakmaktaydı da, Cemşid Ulu, <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şapşal, ne var
bakacak!”, diye ateş püskürüyordu. "Yüzümde ne var?", sözleri
yankılanırken seslerden önce insanlar, eşyanın biçimi bozuluyor, kara bir delik onları yutuyordu. Sonra yine
rüyanın başka bir karesinde,Dehhak Döngel, marketin girişindeki Büyük Kapı’nın
önünde mal boşaltan personele talimat verirken görünüyordu. "Onları oraya
koyun!", diyordu, "Hayır, hayır.... Çocuklar! Onları demedim ben
size... Reyonların arasında boş koli kalmasın, doluları da gözüm görmesin,
çabuk kaldırın… Kara Murat... Kara Murat nerede!” Müjgan, ona bakmadan yanından
toz olmanın yolunu aranırken, Cemşid Ulu gülümsüyordu. Müjgan canlanmış, ona
bakıyordu. Müjgan camdan cama bakıyordu. Müjgan, Müjgan olmayı öğreniyordu.
Kiyanüs bilgisayar operatörünü görünce her zamanki gibi; <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu gün nasıllar
beyefendiler?, diye sormuş "Kartondan aslanlar gibiyiz.."
tekerlemesini de eklemeyi unutmamıştı. Sonra o bildik kahkahalarından biri
yankılanıyordu meydanlık yerde.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sonra yine rüyanın
başka bir karesinde "Yeşil ışık yandı, geçebiliriz Kiyanüs’üm! ",
diyordu Cemşid Ulu...<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sıra bende mi?”,
diye karşılık veriyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!"
karşılığını veriyordu Cemşid.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Mancınıkla işimiz
yok, kalmadı!", diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet,
kalmadı!," diyerek yanıtlıyordu Cemşid.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kapandı!”,
diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Berlin'in üzerine
gidiyoruz!", diye atlıyordu Cemşid.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Düşünsene bir;
Ortaçağ’da yaşamıyorum artık!”, diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şimdi durup
dururken neden bunu söylediniz, Albayım?”, diye şaşkınlığını belirtiyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Senin yaptığın
tam bir ortaçağlı insanının yapacağı şey de ondan!", diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Nedenmiş o?”,
diye inat ediyordu Cemşid.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Dün akşam
olanlardan söz ediyorum!”, diyordu Kiyanüs,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"O kadarını
anladık!”, diyordu Cemşid. Sonra fırsat bu fırsat.. "Feridun Bey bir
derebeyi olsaydı, sen de o kadar borç para isteseydin, vermediğinde ne olacaktı
peki?”, diye soruyordu Kiyanüs. Cemşid, ben ne bileyim anlamında burun
büküyordu. Sesine düşünceli bir ton vererek, "Sen de dün akşam olduğu gibi
-Peki öyle olsun efendim, deyip, sonra da yanından hiçbir şey olmamış gibi
çekip gitseydin!", diyordu Kiyanüs, "Daha sen odadan çıkar çıkmaz hiç
kuşkum yok bunda. Evet, eminim ki aklına hemen şunlar gelecekti. Şimdi ne yapar
acaba? Ekinleri ataşe verebilir mi? O kadar ürünü yakıp yıkabilir isterse!”,
düşünmesiyle kuşkuları daha da beslenip, palazlanacak ve onu yutuverecekti
oracıkta. Bunun gibi şeyler..." Sonra durup yüzüne bakıyordu Cemşid
Ulu'nun da onu hiç böyle düşünceli görmediği için, salt gittiği yerlerden geri dönmesi
için diyelim. "Yoksa anlamadın mı hala?”, diye sorguluyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hayır!",
diye karşılık veriyordu Cemşid Ulu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şimdi bu çağda
düşündüğümüzde?", diyordu Kiyanüs,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!”, diyordu
Cemşid Ulu. Sonra.. "-Peki öyle olsun, deyip, sonra da çekip gitmenizi ele
alalım!”, diyordu Kiyanüs,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Peki öyle
olsun!”, diyordu Cemşid Ulu. biraz bekledikten sonra.. "Bu çağa göre hiç
de yakışık almayan bir tavırdı.",diyordu Kiyanüs, Cemşid Ulu hiçbir şey
anlamamış gibi yüzüne bakarken.,. "Benim anlatmaya çalıştığım şey kısaca
buydu!", diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne bileyim.Tehdit
edebilirdiniz!”, diyordu Kiyanüs, sonra o bildik tok kahkahalarından birini
atıyordu; “Hahhahha!”, diye. Uzun bir sessizlikten sonra arabasının
lastiklerini patlatmak, camlarını kırmak gibi…", diyordu Kiyanüs, sonra
yine peşine tok kahkahalarından birini daha patlatıyordu.. “Hahhahha!”, diye..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Durup, Cemşid Ulu'nun
yüzüne bakıyordu; o karanlıkta gözlerini Kiyanüs’e dikmiş bekliyorken. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şimdi böyle
davranmak gerekiyor!", diyordu Kiyanüs. "Hahhahha…hahhahha!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Uzun bir sessizlikten
sonra, "Viyana'da kaldık!", diyordu Cemşid Ulu. "Marş,
marş!", diyordu Kiyanüs. "Ben komut veriyorum!", diyordu Cemşid
Ulu. "Çocuklar nasılsınız?”, diyordu Kiyanüs. "İyiyiz Kiyanusum..
Kartondan aslanlar gibiyiz!", diyordu çocuklar...<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hehheh!..hee!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kihkih... kih!
"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kale düşmek
üzere, dikkat et Cemşid Bey!", diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">" Bak bu sefer
işin bitik!", diyordu da, " Plevne’ye benzemez bu iş!" diyordu
da, "Kaç etti ?”, diye soruyordu Cemşid. "Bununla üç!", diyordu
Kiyanüs. "Yine öndesin!", diyordu Cemşid. "Hehheh... hee!",
diye gülüyordu Kiyanüs. "Kihkih... kü!", diye gülüyordu Cemşid.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Gülümsemiş, sonra
kırbacını çimmelerinde şaklatmış, daha sonra oyuna dönmüştü Dehhak Döngel.
SAVAŞ OYUNLARI son günlerde çok hoşuna gidiyordu, gitmesine ya..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kiyanüsüm!
", diyordu Cemşid Ulu. "Evet!" diyordu Kiyanüs. "N'olacak
şimdi?”, diye soruyordu Cemşid. "Mavi yakalı askerlerin durumu çok
berbat!" diyordu Kiyanüs, "Dökülüyorlar!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Beyaz
yakalılarınki çok mu iyi sanki?”, diyordu Cemşid Ulu, "Ben olmasam.."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"İdare
ediyoruz!", diyordu Kiyanüs.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sizinkiler kaleyi
iyi kuşatmışlardı ama…", diyordu Cemşid Ulu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"O kadar kayıptan
sonra Cemşid Bey!", diyordu Kiyanüs, "Herhalde yani!" Sonra
yine..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hehheh... hee!
" diye gülüyordu da, "O kadar insana bir kale!”, diyordu Cemşid Ulu.
"'Değer miydi sizce?” sorusuna. "Yine ben kazandım Cemşid Bey!",
diyordu Kiyanüs. Sonra yine..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hehheh…
hee!", diye gülüyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet, siz
kazandınız Kiyanüsüm!", karşılığını veriyordu Cemşid.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Bu dalgınlıkla 19
numaranın düğmesine dokundum, almacı sağ kulağıma götürüp karşı tarafın
telefonu açmasını bekledim. Karşı taraf "Alo buyurun Finamek Bey?",
yanıtını verince. "Şehrazat Hanım orada mı?”, dedim, "Feridun Bey
muhasebeye uğramasını söyledi.. Evet.... Ben de üzüldüm... Yazık oldu!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-II-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Gösterişsiz
hiçbir şeyimiz yok artık!”, dedim, "Gösterişlerden hoşlanıyoruz!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrinaz hiç konuşmadan
yüzüme bakıyordu, şimdi bu da nereden çıktı, der gibi iğneleyici bakışlarını
yorgun yüzümde dolaştırırken, kenara çekildim. Aynalardan kaçıyorum.. hep o
Cüce Kasap yüzünden. Odanın kapısını açık bırakmıştım. Arkamdan Şehrinaz
bağırdı: "Nereye gidiyorsun Finamek?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hiç, hiç!"
dedim, "Şimdi dönerim!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kapıyı usulca kapayıp
kendimi sokakta bulmanın keyfîni sürdüm, kıyıya indim, kıyıda yürümeye başladım,
uzaktan kulağıma müzik sesleri geliyordu, bu günlerde modaydı, her yerde
çalıyorlardı dedim, ne olacak? Sonra kıyıda yürüyen bir gölgenin peşini
bırakmak istemeyen Siyah Pelerinli Kadın’ı gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Dalgaların sonsuz
çağrışımlarına eklenen akreplerin burunları.. havada ay saatinin yaklaştığını
duyurmak için böyle davrandıklarını yaşlı adam söylerken, siyah pelerinli
kadının uzaklara baktığını gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kimi zaman bundan çok
mutlu, kimi zaman da bundan çok korkmuş bir halde yürürken, o insanı, ikinci
kez mağaranın ağzında gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şekerciye benzeyen
yaşlı adamın yanında bir de balık etlisi kadın durmaktaydı; ona ne anlattığını
bilmiyordum, ama kolunu uzatmış, işaret parmağıyla bir yer gösterdiğini
gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrinaz'ı şaşkın
bakışlarıyla onlara bakarken, aynı lanetlik müziğin kulaklarımda yankılandığı
ve karımın beni sinir etmek için orada bulunduğunu söyleyen Kiyanüs’ün
kucağındaki beyaz tavşanları da gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kapının girişinde
duvara yaslandırılmış mankeni de gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Reyoncu kız, "Adı,
Müjgan olsun bundan böyle!”, dediği hasır şapkalı mankenin markette adının
nasıl Müjgan'a çıktığını da gördüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Müjgan Müjgan
mıydı, Şehrazat Şehrazat? Pürmaye Pürmaye miydi? Gave Gave miydi? Finamek,
Finamek; Cemşid Cemşid miydi? Ya Cendel.. Ya Mihri Mah.. Azadecuy.. Dehhak
Dehhak mıydı?", dedim, "Hayat belki de bir oyundu! Filmlerdeki gibi
kahramanları vardı, kameramanı ve yönetmeni!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sonra..<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrinaz'ın gözlerini
düşündüm. Gerçekten de sinema tarihinde unutulmaz sarışınlar arasına girmiş o
kadının gözlerini andırmaktaydı. Afişteki hali bile ona düşsel bir kadın imajı
vermeye yetip de artıyordu. Şimdi de düşsel kadın imgesini yakalamış, peşini
bırakmak istemiyordu sanki. Bu imgeye yerleşen kadını ne kadar kıskansam azdı.
O kadını evde daha çok Büyük Baba’nın sevdiğini, hiçbir filmini kaçırmadığı
halde anlaşılmaz bir ifadeye sahip bakışlarından etkilenen o insanı, sonra
günlerce süren yalnızlığını, yemeden içmeden kesildiği o günleri anımsadım.
Babaanne’nin bundan hep dert yandığım, adını bile doğru düzgün söyleyemediği
kadının yüzünden - insanı etkileyen dişi ilahenin gözleri yüzünden- kocasının
bu hale düştüğünü ailede aslında bilmeyen yoktu. Büyük babadan çekindikleri
için sessiz kalmışlardı. Hatta kendine gelmesini ve eski haline döner dönmez
ona kavuşmanın coşkusunu yaşayacakları anı nasıl da sabırsızlıkla
beklediklerini, Şehrinaz anlatmasa hiçbir zaman öğrenemeyecektim. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Greta Garbo'yu seviyor,
efsaneleşmiş Merline'i biraz abartılı buluyordum nedense. Babasının kuşağını
etkilemiş bir insanı, o kuşağın neredeyse taptığı kadını asaletli bulamıyordu.
Beyaz perdenin o yıllarda böyle bir insanı yıldızlaştırması, sanki kaçınılmaz
gibi görünmüştü. Büyük Baba’ya hak vermeden duramadım. Şehrinaz artık düşsel
bir kadını oynayarak o bakışlarıyla herkesi her zaman etkilemeyi başaracaktı,
diye düşündüm ki.. silkinip kendime gelmek istedim hemen.. kendine gel, dedim
Finamek, -yok kendine Gel Cemşid, yoksa kendine gel Gave mi demeliydim?- hangi
yüz yılda yaşıyoruz biz? Ya anlattıkları doğruysa, dedim, hepimiz mahvolduk
demektir, dedim.. Kiyanüs’ün bir de kulağına gittiğini bir düşün dedim sanki
karşımda biri varmış gibi onunla dertleşiyor, bana bir akıl fikir vermesi için
bekliyordum. Sonra dün akşam anlattıklarını düşündüm. Filmin en ilginç
bölümlerinden birini anlatıyordu.. Havale teyzenin akşam kahvaltısını
hazırladıktan sonra yanıma gelmişti Şehrinaz.. bir kadın kaprisi sezmiyor
değildim hani, hareketlerinden.. Film anlatmak istediği zamanlar sokulgan bir
kedi gibi davranır.. beni olmadık zamanlarda böyle kışkırtan kadını, dün akşam
anlattıklarıyla ölçmeye çalışmam hiçbir fayda sağlamayacak gibiydi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne yapıyorsun
orada?”, diye sormuştu Şehrinaz.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hiç, hiç!",
demiştim ben de.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Karımın ne zaman
geldiğini bile fark edememiştim. Yüzü asık ve düşünceliydi. Belirsiz bir
noktaya bakakalan beni uyandırmıştı, Şehrinaz bu soruma ne yanıt vereceğini
bilemiyormuş gibi şaşkın ve çaresiz görünüyordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Nerede
kalmıştık?”, demiştim ben de.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kasabın,
Şekerci’nin insanlardan bir sır gibi sakladığı şeyi öğrendiği gün yıkıldığı
bölümde kalmıştık!”, demişti Şehrinaz.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kasabın öğrendiği
şey neydi?”, diye sormuştum ben de. "Anlatacaklarım seni şok edecek!”,
demişti Şehrinaz. Susunca iyice meraklandım, sessizlikten korktum da.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Şekerci aslında
bir tarikat üyesiydi!”, demişti Şehrinaz, Çalıştığı yerde bunun için
sevilmiyordu belki de. Onu seven hiç kimse yoktu.. taa ki o kız karşısına
çıkıncaya kadar!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bu sahne çok
ilginç!”, demiştim, "Hadi hadi anlatsana!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sabırlı ol!”,
demişti Şehrinaz, "Önce loncayı anlatmam gerekir!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Nedenmiş o?” <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Her şeyi daha iyi
anlayasın diye!”, demişti Şehrinaz, "Budala!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Yıllardan beri
süre gelen bir sırrı da vardı tarikatın!”
" Düşünsene bir... yıllardan beri süre gelen bu sır.. evet ,evet,
Şekercinin yüzünde cisimleşmiş gibi ona bakan bir daha bakmaya çekinirse,
Kasabın yerinde sen olsan ne yapardın?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ben mi?”, diye
sormuştum ürpertiyle. Gözlerim gözlerinin içine değiyor, her şeyi öğrenmek
aşkıyla yanıp yakılan bir insan olduğumu ona göstermek istiyordum. Aynalar bir
şey göstermiyordu, aynalar siyah toz kütlesiyle örtülmüştü, aynalar yalandı
şimdi! Sonra bana söz hakkı tanımadan daha, "Şekercilik mesleği
yasaklandığında!”, demişti Şehrinaz, "Bunlar tabi ta Anadolu'nun kaos
zamanında olan şeylermiş, Cemşid! Sakın yanlış anlayıp da birbirine karıştırma
emi? Atalarının Orta Asya'da şeker kamışıyla uğraştığı yine ona çocukluğunda
anlatılan şeylerin arasında yer almaktaydı ki; Şekerci bunları hiçbir zaman
unutamıyor, içini de kolay kolay kimseye açamıyordu çalıştığı yerde.
Lanetlenmiş adam işte o yasak loncanın üyelerindendi, aynı zamanda okumuş,
entelektüel ve de eski Tiroçkist'lerden olan Şekerci, bu sırrını bir gün çok
sevdiği, yürekten bağlandığı o insana açınca hayatının en büyük hatasını
yapıyor!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Nasıl?”, demiştim
ben de.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sırrını
açıkladığı insan onu basit bir insan gibi görüyor ve onunla alay ediyor,
yaptığı şeylerin üstüne gülmekle kalmayıp, çalıştığı yerde herkese anlatıyor
sırlarını ve Şekerci bitmiş, son bulmuş bir dünyanın insanı olarak iyice
kahroluyor, o güne kadar bir çocukla konuştuğunu ve onu anlamadığını, aralarına
yabancı bir dilin girdiğini fark ediyor. Ne yapacağını bilmez bir halde dönüp
dolaşıyor artık çalıştığı yerde!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Oysa onu ne kadar
çok sevmiş!”, demiştim ben de, "Ona ne kadar çok değer vermiş!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Gözlerinin önüne
getirsene bir!”, demişti, "Şekercinin geldiği lonca o tarihlerde
yasaklanıyor, Padişah’ın Fermanı’yla! O yıllarda loncanın ele başları bir
gemiyle Mısır'a sürgüne gönderiliyorlar... Ama ele başları bir yolunu bulup
İran'ın kuzeyine nasıl gittikleri sırrını filmde de koruyor!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bunların hepsini
o insana mı anlatıyor Şekerci!”, diye sormuştum.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!”, demişti
Şehrinaz, "Genç reyoncu kız, vakit buldukça Şekerci'nin yanına gidiyor,
aralarında güzel bir diyalog başladığı için Şekerci içini açmakta bir sakınca
görmüyor tabi ki. Kadınları çeken bir büyü var onda, bir sır, belki de
lanetlenmişliğin verdiği bir etki yüzüne vurmuş. Kasap da daha ilk görür görmez
bundan çekiniyor, Karısı Ş.,'nin ona kapılmasından korkuyor, bir zaman gelecek
ki Kasabı bu kaygısı yiyip yutacak!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ne zaman?”, demiştim,
"Ne zaman yiyip yutacak?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Filmin ilerleyen
dakikalarında göreceğiz.. bakalım!”, karşılığını vermişti Şehrinaz.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Belki de o sır onu da
kurtaracaktı, diye düşünmüştüm, rahat bir soluk alması için hepsi bu sırla
sırlanmış olabilirlerdi?<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Neyin var Finamek?”,
diye üsteleyince Şehrinaz.. "Hiç, hiç!", demiştim ben de, "Bir
şeyim yok.... İşine bak sen!" önce Cemşid demişti, sonra sanki o an da
Finamek demiş gibi.. bu kadın beni çıldırtmak için gönderilmiş biri olmalı.
Büyücü Şehrinaz!<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Yürüdüm, bir sokak kalmıştı,
son anda fikir değiştirip sahile indim, kayaların oraya doğru yürüdüm, güneş
gözümü alıyordu, insanlar seyrekleşmeye başladı, sonra kayalıkların tepesinde
Kiyanüs’ü gördüm.. Yine her zamanki gibi heybetliydi, kır düşmüş saçlarını
rüzgar savuruyordu, daha da yaklaştığımda elindeki kırmızı karanfilleri gördüm,
dalgındı, beni bile fark edemedi, göz göze geldik, gözleri ıslaktı, demek ki
önceden ağlamıştı, dedim, ağlamaklı haldeki Kiyanüs’e şaşırmamak elde değildi,
kırmızı karanfillerden birini kokladıktan ve de dudaklarının arasında ne
söylediği anlaşılmayan sözler sarf ettikten sonra denize fırlatıyordu, o esnada
bakışlarındaki parıltı insanı etkileyecek kadar vardı.. koklayıp öptükten sonra denize attığı karanfilleri.. suyun yüzünde bir zaman oyalanan karanfilleri
sonra dalgalar alıp götürüyordu. Çok sonra beni fark etmişti. Bundan kimseye
söz etmemem için sert bir bakış fırlatmıştı. Döndüm, ters istikamette yürümeye
başladım, başımda yine aynı dert, Kiyanüs hiç de göründüğü gibi biri değildi,
sert mizacının altında yumuşak kalpli bir insan yavrusu dururmuş da haberimiz
yokmuş bunca zamandır! "Dünya böyle tuhaf rastlantılarla doludur!",
dedim, "Şehrinaz! İşte bak! Kiyanüsümüz da taş kalpli birisi değilmiş!”
Kendi kendime konuştuğum için, caddenin kalabalığında bana bir çatlakmışım gibi
bakanlara dilimi çıkardım, "Bööü!", yaptım ki beni rahat bıraksınlar.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">cemal çalık</span></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-67272088386127777812012-08-05T13:23:00.000+03:002012-08-05T13:23:43.878+03:00Düşlerin İsyanı XV<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-WhOshRkNPoc/UB5Jnq4wLAI/AAAAAAAAA4A/fcf2ZK1a4wM/s1600/dus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="http://1.bp.blogspot.com/-WhOshRkNPoc/UB5Jnq4wLAI/AAAAAAAAA4A/fcf2ZK1a4wM/s320/dus.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-VI-<span style="font-size: small;"><o:p></o:p></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şekercinin odası önünde
dikildim, içerden sesler gelmekteydi; kulak kabarttım.. Bana şiir gibi geldi,
ne tuhaf, dedim, herkes burada bir garip olmaya başladı, Mabetin sahibi görse
ne der sonra? Boş ver, dedim, derdi sana mı düştü.. hem üstelik beni ne
ilgilendirir? Kulağımı yine de kapıdan alamadım, kulağımın pasını silen o
sesler! Şekerci'nin konuşmalarına bir anlam veremesem de oradan hemen
ayrılamadım.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Ellerimden tut,
diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Ellerimden yürüyelim,
diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Yağmurun hızlandığı bir
saatte insanlardan kaçarcasına -yağmurdan değil, dikkatinizi çekerim! -bir
saçak altına sığınmış ıslak bir kuştum, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Yağmurdan sonra açan
güneşin sarılığında zaman sarı bir bebeğe sarılıp uyumuştu, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Sonra safir bir göz oldu,
diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrazat buradan
yürümeye başlamıştı, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Yat Limanında bir
kadının ıslanmış saçlarından belli olmuştu AY, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Elleri sanki yeşil bir
merdivendi, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">İstasyon binasının
-eski kagir bir binaydı, sarı durmuş saatinin üstünde pinekleyen rüyalarını,
demiryolu işçilerinin kalın suratlarında dengelenmiş bir hayli karışık
rüyalarım, tarihleriyle koşutluk gösterip göstermediği, henüz anlaşılmamış iç
karmaşalarını, yatay bir eğri de ortaya çıkıp çıkmayacağını, hayatın onlar için
daha ne düşler oynayacağını sabırsızlıkla bekledikleri böyle bir binada -market
olmalıydı bu bina herhalde - tozlu yüzünde rüyaları salınmaktaydı, diyecektim..
<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Siyah beyaz
görüntülerin ortasında ne yana gideceğini şaşırmış Finamek’inin öyküsüne de
kulak verelim, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">İnsan kalabalığı çil
yavrusu gibi dağıldığında Kasap Demavend, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Daha ne olup bittiğini
bile anlayamadan gözlerini böyle bir karabasana açtığı için, diyecektim..
Hayatında hiç unutmayacağı bir gece yaşamıştı, diyecektim.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Şehrinaz'ın öykünün en
heyecanlı yerindeyken nasıl bırakıp gittiğini. Onda kalan bir yarısıyla öteki
yarısını aramaya koyuluşu sırasında kendi rüyasını gördüğünü.. artık hiç
uyanmak istemediği bir RÜYA’da hayatını nasıl tükettiğini.. karanlıktaki yüzünü
aydınlatan rüyasıyla başının dertte olduğunu.. işin içinden nasıl çıkacağını
bilemediğinden, saplanıp kaldığı karanlık çukurda rüyaların insanlara nasıl
dersler verdiğini.. bütün bunların kasap parçasının başı altından çıktığını..
-böyle rüyalar gördüğünü her akşam anlatmasa- belki onun da böyle bir rüya
görmeyi aklına bile getirmeyeceğini.. - şimdi artık çok geçti - bir kapının
bulunmayışından insanların nasıl birbirlerinin yüzlerine bakarak kaçacak,
sığınabilecekleri bir yerin olmayışından korku dalgaları yaydıklarını.. bunun
da baş ağrılarına neden olduğunu söylemeye bile gerek yoktu aslında...<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Dayanamadım, kapıya
vurdum, gırç, diye bir ses geldi, bir el düğmeye dokunmuştu, sonra odanın
içinde ayak sesleri duydum, bana doğru yaklaşan ayak seslerinde ürküntü vardı
ve bir de bezginlik. Kapıyı öfkeyle açmıştı karşımdaki insan, burnundan
soluyarak bana bakmaktaydı, "Ne var?”, dedi, "Finamek, ne
istiyorsun?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hiç!",
dedim, "Sesler duyunca merak ettim!", "İyisin değil mi?” diye
sordu.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">“Gayet iyiy..iyiyim!",
dedim, "Asıl sen iyi misin?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"İyiyim,
iyiyim!", dedi, "Bu gün fazlasıyla şeker yaptım!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"İyi o
zaman!", dedim, "Ben gidiyorum!” Arkamdan kapı kapandı, ağır aksak
yürüdüm, yine konuşuyordur, konuşsun! Bir de onu Kiyanüs bu halde görecekti ki,
abuk sabuk konuşmayı göstersin ona! Caddeden geçen taşıtlara yüzümü dönüp her
şeye bir son verme kaygısıyla kıvrandım, sürüngenleştim, bittim. Karşıya geçene
kadar akla karayı seçtiren bu dünyaya lanet okudum içimden, lanetlik bir
dünyada yaşıyorduk hepimiz....<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Plajdan yeni dönen bir
kadının arkasına gizlenerek Büyük Kapı'dan içeriye girdim, klimanın soğuğu
yüzüme çarptı, ferahladım. Gözlerimi reyonların arasında kalan boşluğa dikmiş,
grinin içinde dönenip duran gölgeleri gözden geçirdim. Sonra et kırmızısı gözlerimi
aldı, bıçağı sapladıkça yırtılan damarlar, sinirlerin beyazlığı, derken karşıma
çıkan kırmızılık gözlerimi kör etti. Müzik çalıyordu, kendimi kaybettim. Ağır
tempoda çalışan makaralardan sonra, vinç seslerine insan homurtuları
karışıyordu.. dev makaraların çıkardığı homurdanma kulaklarımda dönenerek etin
rengine, oradan da bütün bedene yayılmaktaydı. Ellerindeki bıçaklar aynı anda
komut almış gibi ileri çıkıyor, çengellere asılmış çırpınan iğrenç yaratıkların
boğazlarını bir hamlede gövdelerinden ayırmaktaydılar.. iğrenç, tüylü
yaratıkların böğürtülerine makine sesi karışmaktaydı.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Ben gidiyorum
Pürmaye!”, dedim, "Kiyanüs sorarsa, yok, dersiniz!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Peki usta!”, dedi
çırak.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Pürmaye’nin yüzünde
yine aynı gülümseme; bana bakıyordu, yürüdüm, Şarküteriden geçtim, reyonların
arasına daldım, binlerce malın dizildiği raflarda tüketim cinlerinin beni de
çarpmasını bekledim, gelmediler.... Şekerci, dedim, aslında hiç de kötü bir
insan değildi, ama ona hep kuşkuyla bakıyorlardı, üzerindeki bilinmezlik
örtüsünü kaldıramadıkları için belki de, Mabet’in eski zamanların tılsımını
taşıdığı için belki! Gülümsedim.. Sanki Şekerci karşımdaydı, yok olan, tükenen
bir dünyanın insanı olması kimilerinin canını sıkıyordu, yeryüzü sürgünlerinden
biri, gizlediği sır insanları çekse de ondan nefret etmelerini de sağlıyordu
bir kere, kimse korkusundan yaklaşamıyordu, ama aşçı kadın öyle değil, o hep
yanında, ikisinin de sonunu hiç iyi görmüyordum, ama Şehrinaz kulak bile asmadı
bana, saçmaladığımı düşünüyordu nedense.. Ne aradığını kimseye söylememişti
daha, insanlardan kaçıyordu, ne aradığını bilmeyen bir insandı belki de O...,
dedim, Şehrinaz, beni iyi dinle bak.. Örnek, dedim, Şekerci! Feridun Bey’in
hiçbir şeyden haberi yok, varsa yoksa kasaların tıkırtısında kulağı. Mabet’e
hiçbir şey olmayacak, ne olacaksa Büyük Hanım insanlara olacak, senin Kendirev
dediğin insan da bir şey yapamaz... Kendirev Bey, Enver Paşa bıyıklarının ucunu
kaşıyarak gülüyordu, hınzırlığı üstünde bir adamla hiçbir şey konuşulmazdı.. Ne
oldu? Neye gülüyorsunuz Sultanım?, diyen kadın, sofadakileri telaşa vererek
Bilgi İşlem Merkezi’nin kapısı önünde ancak soluklandım, güzel bir seyirlik
alandı benim için, oyuncak reyonlarının çekiciliğine kapılmış Ayı Boğa’nı Sindy
bebeklere bakarken yakaladım, beni görmedi bile, o kadar dalmıştı demek ki!
Beni görüyorlar mıdır, diye düşündüm.. Monitör açıksa hınzırca gülüyordur
Kiyanüs dedim ve bir de bak, bak, diyordur, Dehhak Döngel!.... Kasap milleti
değil mi? Yanlış meslek seçmişiz biz!<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kadın,
"F.'ciğim!”, diyordu, "Bugün günlerden cumartesi!" Sonra dönüp
kadına bakıyordu Kasap.. bir yandan da karısı Ş.,'nin sabah erkenden evden
çıkışını düşünüyordu, dedim.. "Unutma, tamam mı?”, diye ikazda bulunan da aynı kadındı. "O
filme mutlaka gitmeliyiz!”,diyordu da, "Filmin adı ne?”, diye soruyordu
Kasap. "SİYAH ŞEMSİYELÎ KADIN!” ,diyordu karısı Ş.,<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Müjgan gülüyordu,
kahkahalarını tutamayan bir kız olup çıktığından. "Ne gülüyorsun?”, dedim,
"Hiç konuşan insan görmedin mi?”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Kendi kendine ne
konuşuyorsun öyle?”, dedi Müjgan. Mihri Mahi’de yanındaydı. Liz ağlamaya
başlayınca, Kasap gözlerine inanamayan bir pozda görünüyordu, ona daha fazla
bakmak istemeyen yufka yürekli insan oturup tezgahının başında çocuklar gibi
ağlamaya başladığında karısı Ş., kim bilir nerelerdeydi, diye düşündüm.. Liz
Taylor, daha sonra hıçkırıklarının arasında bir kahkaha atınca olayın rengi bir
anda değişir gibi olmuştu, ama bunların sinir buhranından kaynaklanan
kahkahalar olduğunu biliyordum. Onu hiç kimsenin anlayamadığından şikayetçiydi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Anlaşılmayan bir
kadınım ben!”, demek ister gibi ona bakıyordu, yarasaların karanlıktan
faydalanarak uçtukları sokağın ıssızında yalnız yürüyen bir adam ve onun
gölgesinden ürküp karanlığa kaçan kadını rüyasında da görüyordu Kasap, diye
düşündüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Genç bir kadındı, Ruh
Sağaltım Merkezi'nde çalışan genç asistanlardanmış. Ama yine markete bazen et
almak için geldiğini sanıyordu kasap diye ,düşündüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Karanlık sokakta
yürüyen adamı da giyim kuşamından dolayı Cemşid Ulu’ya benzetiyordu.
"Kocam beni hiç anlamıyor!”, diyerek ona dert yanmaktaydı Liz Taylor
Gülüşlü Kadın, diye düşündüm.. <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Beni hiçbir zaman
anlamayacak olan Müjgan, derin bakışlı gözlerini gözlerimin içine dikmiş
bakınırken "Tamam!", dedim, "Her şey buraya kadardı!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">-VII-<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Dipsiz ANTALYA!<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Senaryonun en
güzel yerine geldik!", dedim, "Dinle bak!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Dinliyorum!",
dedi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Cendel’in
senaryodaki şaşırtmacayı kavradığı bölüme geldi sıra... Söylemek istediğim şey
artık senaryonun büyüsü çözülüyordu. Aynı adreste daha önce böyle birinin
oturduğunu kadından öğrendiğinde onun için senaryonun en önemli ipuçlarından
birini ele geçirmek gibi bir şeydi. Ama Cendel, hiç de heyecanlanmadı,
soğukkanlılığını korudu."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Büyük Kapı’nın
solunda bahçeye bakan pencerenin yanında duran tabloya kaymıştı bakışları,
resimler gerçekten de güzeldi, denize açılan kıyıda hasır şapkalı bir kadının
yürüyüşünü canlandıran tablonun anlattıkları, onu derinden etkilemişti;
ellerinin ortasında büyüyen ışığın göz kamaştırıcılığından kendini alamamıştı,
bir başka gölge daha vardı orada, yine diğer kadın gibi siyah yeldirmeli bir
eteklik giyinmişti, belki de bu büyüyen yalnızlığıydı, Mihri Mah’ın anlatmaya
çalıştığı siyahlıktı belki bütün bunları ona yaşatan. Alttan alta ışıldıyor,
sonra genleşerek içinde bir yerlere sığmayan kütleye ilişiyor, o kütle onları
buralardan çok uzağa götüreceğinden artık onu da kendi yanlarına çektiğinden,
yeni bir yolculuğa çıkma hazırlığına girişiyorlardı. Kadının yüzündeki
belirsizlik daha da kanırtıcı kılıyordu resmin bu köşesini, sanki yüzündeki
belirsizliği zorlayan şey de buradan kaynaklanmaktaydı. Güneşti, yazdı, kumdan
doğacağını biliyorlardı.... Kumdan ve güneşten doğacağını ve de öyle güzel,
öyle karanlık, öyle soğuk, ölümün yüzü gibi her yerde bu kadar soğuk
olacağından söz etmişti yine. O resimler o kadar efsunluydu, büyülüydü.. karşısında
dakikalarca dikilip kalan Cendel, özlemini dindirebilmek için onlara uzun uzun
bakmaktan kendini alamamıştı...<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Onlara fazla
bakmayın!", demişti kadın, "Uğursuzluk getirir!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Bu yüzden Cendel,
onlara bakmaktan kendini alamıyor, her defasında aynı korkuyu yaşıyordu.
Giderek insanı içine çekiyorlardı, sonra kurtulamıyor, kendini onlardan
alamıyordu, her yanda onlar vardı sanki. İri iri açılmış gözleriyle onu
kollamaktaydılar. Böyle bir sabah, sesler ve şekiller onu bir kadına götürmüştü
en sonunda, Mirella Matheu’ya benzeyen kadın, sürekli erkeklerin onu
aldattığını, bu yüzden yüzündeki beyazlığın kaybolup gideceğini sanarak,
aynalara kaçıp sığındığını söylediğinde, Cendel, yine şaşırmadı. Sanki birazdan
kadının ne yapacağını da görebiliyordu, bunları söylemeye bile gerek yoktu hiç.
Cendel, kadının hikayesini yeni baştan dinlemek istemese de, yarım kalmış
yolculuğu bitirebilmek adına bu isteğine karşı koyamamıştı o an. Belki benim
bilmediğim bazı şeyleri o biliyordur, psikolojisine yenik düşmüştü.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Akrepleri hiç
merak etmez misiniz?”, diye sormuştu Mirella Matheu’ya benzeyen kadın.
Cendel,anlamamış gibi yüzüne baktığında.. kadın, daha fazla gerginlik
yaratmamak için olacak herhalde, "Cemşid kadar!", demişti tane tane.
Sonra Cendel böyle bir soruyu gereksiz bulduğu için üzerinde fazla durmak
istemiyordu canı, onu asıl düşündüren şey bu insanlara ne olduğuydu. Kadın yine
Ernüvaz hakkında çok önemli bir sırrı teslim edercesine, onun, rüyalarla bir
dünyayı sırladığını, yaşadığımız şeyleri sırladığını.. evet, rüyaların onu ne
kadar çok etkilediğini ve fallara göre hayatını yönlendirdiğini söylemişti.
Öyle ki; her gördüğü rüya gelecekten bir haber veriyormuşçasına, günlerce bu
rüyaların üzerinde kafa yorduğunu, bu yüzden çalmadık kapı bırakmadığını ve
elde ettiği sonuçlardan paniğe kapılıp yemeden içme kesilerek günlerce
odasından bile çıkmadığı böyle bir insanı neden bu kadar çok merak ettiğini
sormuştu. Sonra yine ayaklı duvar aynasının karşısında kadın, neden böyle siyah
giyindiğini anlatmaya başlamadan önce, ona, küçük bir sır daha vermişti. Küçük
sır da şuydu: Rüyaların asıllarıyla değiştirildiğini, artık yaşanan şeylerin
hiç kimseyi bu kadar korkutmadığını, olaylara bu yönden baktığı zaman, onun da
rahat edeceğini söylerken o kadar içten konuşuyordu ki.. Cendel, ona inanmaktan
başka bir şey yapamayacağını da anlamıştı. Demek ki; Mihri Mah’ın ona hayali
şeyler olarak anlattıklarını bir zaman yazmayı deneyecek kadar işi ileri
götürmüştü. Düş Name’de yaşayanların yarınlarını nasıl kaybettiklerini, bir
daha gelmeyecek olan yarınlarına, yine de özlemle baktıkları ve onlar için
rüyaların ne kadar önemli olduğunu, üstelik bu rüyaları için yaşadıkları, belki
de her şeyin olmuş gibi ya da yaşanmış gibi yazıldığı yarınsızlıklarında,
ölümün onlar için rüyalarla anlama geldiği gibi bir yerde -dünyada-
bulunduklarından dolayı kimsenin kimseyi suçlamadığı acayip bir yerdi burası.
Bir zaman sonra Cemşid’in de alışacağını kulağına fısıldadığında, kadının da
memesinin altında aynı lekeyi taşıdığını gördü. Çok geçmeden kadın da aynadan
çekilmiş, yine aynı yerine giderek biraz orada bekledikten sonra hikayesini
anlatmaya başlamıştı. Ne ilginçtir ki, onun da Şehrazat’la tanışması
diğerlerinde olduğu gibi bir rüyayla olmuştu. Kadın onunla bir oyuncakla oynar
gibi oynuyor muydu yoksa? Diğer öykülerde olduğu gibi insanın aklına her şey
geliyordu, ama, şiddetli ayrılık günlerinden faydalanarak yeniden küçümsenmek,
aşağılanmak, o insanların sevgileri ve nefretlerine muhatap olmak istemeyen
Cemşid, kadına daha da sokulmuş ve merakla yüzündeki rüya tozlarına bakarken; <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Her şeyi bilmek
istiyorum!", dedi, "İnanın ki beni çok memnun etmiş
olacaksınız!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Kadın, kendi bildiğini
okumak ister gibi yüzüne baktığında, Cemşid, her şeyi kaybetmek istemediği için
beklemekten başka bir şey yapamayacağını da anlamıştı. Hatıra Apartmanının
teras katında.. Geniş pencereli, tek göz bir odası ile banyo ve mutfaktan
ibaret olan bu dairede Şehrazat yaşarken ne acılar çektiğini düşündü.. Bu
daire, ona bütün sırrını ele verecekmiş gibi gözünde bambaşka bir anlama
bürününce.. "Rüya, evet, her şey bir rüyaydı aslında!", sözlerini
mırıldandı. O zaman demek ki; tümsekteki baykuşu boşu boşuna görmemişti,
çürümekte olan bir kadının cesedine bakmaktayken, dolmuştakilerin neden yüzüne
öyle korkuyla baktıklarını da az çok anlar gibiydi.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sustunuz!”,
demişti kadın, "Burada değilsiniz sanki! Burada, buralarda
değilsiniz!" <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Hayır!" <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Evet!"<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Sizi
dinliyordum!", dedi öfkeyle.<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">Gerçekten de kadın
ikinci rüyayı ne zaman anlatmaya başlayacağını, Cemşid sabırsızlıkla
bekliyordu. Mirella Matheu’ya benzeyen
kadının ikinci rüyayı anlatmaya başladığını, "Aslında kırılan eşyaların
fotoğrafı olabilirdim!”, sözlerinden çıkarmıştı Cemşid. Gerçekten de, eski evin
bu cephesinde sık sarmaşıklar olduğu için Ernüvaz’ın kaldığı odanın penceresi
bile görünmüyordu. Evet, Şehrazat Düş Name’yi yazarken kim bilir arada sırada
sokağa bakmak için pencere kenarına geldiğinde, yıllanmış palmiyelerin
gölgesinde, ne yaptığı pek anlaşılmayan kadını Mihri Mah'a benzettiği için bu
kadar çok sevinmişti. Aklına daha başka şeyler de geliyordu. Eylül sabahı
Şehrazat’ın antikacı dükkanında “Sözcükler Üzerine Kaygılar”ı alabilmek için ne
diller döktüğünü, sonra o insanın da Cemşid Efendi olmasını neden bu kadar çok
istediğini, belki de rüyaların sonuna geldiğinde öğrenecekti. Hem üstelik
onları çok kıskandığı için bu kadar çok uyuyordu. Ellerini birden aynadan
çekerek eski yerine geçip oturduğunda, Perşembe günü Mihri Mah'ı görmek için
gelen kadının Ernüvaz Hanım olup olmadığını sormuştu, ama sanki kadın bunun farkında
değildi. Çok sonra kadın önemli bir sırrı daha açıklama gereği duymuştu ki; <o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;">"Bakın!",
demişti boğazını temizleyerek.. "Aslında onlar, Şehrazat'ın gördüğü bir
rüya için vardılar!”<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"><b><i>cemal çalık</i></b></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-82749392978530415102012-07-21T15:32:00.001+03:002012-07-21T15:32:20.682+03:00Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’nin İktisadi Açıdan Gelişmesinde Temel Sorun<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-lbBVbpR-Wvc/UAqhQUYSvOI/AAAAAAAAA30/FM36TT5sQ-8/s1600/dvlpmnt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="http://1.bp.blogspot.com/-lbBVbpR-Wvc/UAqhQUYSvOI/AAAAAAAAA30/FM36TT5sQ-8/s320/dvlpmnt.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Demokrasi, bireysel hak ve
özgürlüklerin tesis edildiği bir yönetim biçimi olmasının yanında, girişimcilik
ve serbest teşebbüs hakkının bireyler ve tüzel kişiler yoluyla tüm topluma
aktarımının sağlandığı değerler sistemidir. Bu değerler sisteminin sağladığı
özgür girişim ortamının doğal sonucu olarak elde edilecek üretim çıktılarının,
toplum içinde harekete geçireceği sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel değerlerin
katma değerlerinin çarpan etkisi çok daha yüksek olacaktır. Bu pencereden
değerlendirildiğinde, dünyanın önde gelen ekonomilerinin ve bu ekonomileri
barındıran demokratik sisteme sahip ülkelerin, hem evrensel insan haklarına
saygıda hem de ekonomik kalkınmışlık sıralamalarında üst sıralarda olmaları elbette
tesadüfî değildir. Demokrasinin ekonomik gelişme ve kalkınmaya zemin
hazırlayacağını söyleyebileceğimiz gibi, ekonomik güç ve kalkınmışlığın da
demokratik ortamın sürdürülebilmesinde en büyük destekçi olacağını söylemek
mümkündür. Bu nedenle ekonomik hak ve özgürlüklerin belirli bir seviyeye
ulaşmaması halinde demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Bu perspektif ile
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ülkelerinin ekonomileri konusunda bir
değerlendirme yapacak olursak, ilk önce bu coğrafyada temel hak ve
özgürlüklerin incelenmesi gerekmektedir. Elde edeceğimiz bulgular, ekonomik
durumun açıklanması noktasında bir neden sonuç ilişkisi kurulması açısından
yardımcı olacaktır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">On milyon km2’yi aşan büyüklük ve
300 milyonu aşan nüfus yapısıyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ülkeleri
toplumsal, ekonomik, sosyo-kültürel yapısı, siyasal şekil ve çok sayıda uluslar
arası gücü bölgeye çeken petrol rezervleri sebebiyle uluslararası politik
gündemin daima ana unsurlarından olmuştur. Ortadoğu sadece bu coğrafya üzerinde
var olan kara parçası olmaktan ziyade üç büyük dine son beş bin yıl içinde ev
sahipliği yapmış bir yerdir.<a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn1" name="_ftnref1" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></a>
Benzer kültür, gelenek ve dini değerlere sahip bu ülkeler arasında tarihsel
anlamda da benzerlikler söz konusudur. Siyasi anlamda da yine bu benzerliklerin
etkisini görmek mümkündür. Söz konusu coğrafyada modern anlamda demokratik yapı
ve kurumların varlığından bahsetmek son derece güçtür. Genel olarak katı, dışa
kapalı ya da yarı geçirgen, baskıcı, totaliter ve monarşik rejimlerin bölge
genelinde hâkim olduğunu söylemek mümkündür. Esasında bu baskıcı ve katı
rejimlerin egemen oldukları topraklar üzerinde serbest girişimin önünü açacak
esaslara izin vermeyecekleri açıktır. Böylesi bir durumda da ülkeler nezdinde yeterli
üretimin yapılmadığı ve buna bağlı olarak yeterli sermaye birikimine
ulaşılamadığı ve yoksul halk kitlelerinin bölge coğrafyası içinde sıkça
karşılaşılan doğal bir tablo olduğunu söylemek mümkündür.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bölge ülkeleri her ne kadar
benzer sosyo-kültürel değerlere sahip olsalar da, beşeri sermaye ve doğal
kaynaklar yönünden birbirlerinden ayrışırlar. Söz konusu ülkeler sahip
oldukları doğal kaynaklar ve nüfus açısından üç farklı gruba ayrılırlar. Bunlar
sırasıyla;</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; text-indent: -18pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; text-indent: -18pt;">- Doğal
kaynak yönünden fakir, ancak işgücünün bol olduğu ülkeler,</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; text-indent: -18pt;">- Hem
doğal kaynaklar, hem de işgücü açısından zengin ülkeler,</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; text-indent: -18pt;">- Doğal
kaynaklar bakımından zengin, fakat işgücünün yetersiz olduğu ülkeler şeklinde
sınıflandırılmaktadır. </span><span style="background-color: white; font-family: inherit;">Cibuti, Mısır, Ürdün, Tunus, Fas, Lübnan ve
Filistin birinci grupta; Cezayir, İran, Irak, Suriye ve Yemen gibi ülkeler
ikinci grupta ve Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik
Arap Emirliği de üçüncü grupta yer alırlar.</span><span class="MsoFootnoteReference" style="background-color: white; font-family: inherit;"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn2" name="_ftnref2" style="background-color: white; font-family: inherit;" title="">[2]</a></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span class="MsoFootnoteReference" style="background-color: white; font-family: inherit;"><span class="MsoFootnoteReference"><br /></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn2" name="_ftnref2" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[endif]--></span></a></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Esasında yukarıda ki
sınıflandırmanın doğal kaynaklar ve iş gücü arzı açısından getirdiği
farklılığının, söz konusu yönetim biçimi ve serbest girişim hakkı olduğunda
herhangi bir farklılık arz etmediğini görmekteyiz. Her ne kadar bölge ülkeleri
içinde kişisel ekonomik durumun farklılık arz ettiği uç örnekler olsa da, bu
durumun kişinin temel demokratik haklarından olan seçme ve seçilme noktasında
benzer durumları doğurduğunu görmek mümkündür. Durumu bir örnek ile açıklayacak
olursak; kişi başı GSMH seviyesi $2.423 olan Ürdün ile yine aynı şekilde kişi
başı GSMH seviyesi $14.619<a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn3" name="_ftnref3" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[3]</span></span><!--[endif]--></span></a>
olan Suudi Arabistan vatandaşları açısından yönetime dâhil olma ve
yöneticilerin seçimi konusunda temel anlamda bir farklılık bulunmamaktadır. Bu
noktadan hareketle ekonomik gelişmişliğin demokratik gelişmişliğin
açıklanmasında tek başında bir anlam ifade etmediğini söyleyebiliriz. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Söz konusu bölge 2010 yılı
itibariyle 330,9 milyon civarında bir nüfusa sahiptir. Bölgede yıllık nüfus
artış hızı II. Dünya Savaşı’ndan bu yana, dünya ortalamasının üzerinde
seyretmektedir.<a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn4" name="_ftnref4" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[4]</span></span><!--[endif]--></span></a> Hızlı
nüfus artışı beraberinde işgücünde de hızlı bir artışı getirmektedir. Ancak
işgücündeki bu hızlı artışa rağmen yeni istihdam alanlarının yaratılamıyor
olması 1980’lerin ortalarından bu yana bölgenin resmi kayıtlara göre işsizlik
oranının %15 düzeyinde seyretmesine yol açmıştır.<a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn5" name="_ftnref5" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></a>
Gayri resmi rakamların bu değerin çok üzerinde olduğu düşünülmektedir. Bölgedeki
işgücündeki bu artışa karşın, egemen siyasal ve ekonomik yapıların yeni
istihdam alanlarının yaratılmasına imkân verecek esnekliğe sahip olmadıkları
bilinmektedir. Bu durumun doğal bir sonucu da özel sektör ve teşebbüslerin
yeterince gelişmemesidir. Özel sektörün gelişmemesinde ki temel sebep ise
yukarıda da bahsettiğimiz temel hak ve özgürlüklere gereken önemin verilmemesi
ve serbest girişim hakkının bölge halklarının elinden alınması yatmaktadır.
Bölge halklarının sahip olmadıkları serbest mülkiyet ve girişim haklarının
yanında, tabana yayılmayan sermaye yeterliliğinin eksikliği de bu anlamda özel
sektörün gelişmemesinde önemli bir etken olmuştur. Dış yatırım çekme noktasında
ise belirli sektörlerin –ki genel anlamıyla enerji bunların başında
gelmektedir- dışına çıkılamamış olması genel anlamda bu ekonomik tablonun
değişmemesinin en temel unsurlarındandır. Bölge ekonomilerinin genel anlamda
sermaye ağırlıklı üretimden ziyade yer altı zenginliklerine, bunun mümkün
olmadığı coğrafyalarda ise emek ağırlıklı düşük getirili sektörler temeline
dayanması bölge halklarının fakirleşmesinde büyük rol oynamaktadır. Kaldı ki
yer altı kaynaklarının yenilenebilir olmaması ve petrol zengini ülkelerin
sanayi yapıları içinde tek sanayi kolunun petrol sanayisi olması içinde
bulunulan ironik duruma en güzel örnektir. Doğal kaynak bağımlılığı körfez
ülkelerinin, gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi çeşitli mal ve hizmet üretebilme
yeteneğinden yoksun olmasına neden olmuştur. Bir Arap bu konuyla ilintili
olarak şunları söylemektedir; ‘’Benim babam deveye biniyordu; ben otomobil
kullanıyorum, benim oğlum jet kullanıyor, onun oğlu ise tekrar deveye binecek’’<a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn6" name="_ftnref6" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></a>.
Bu söz bölgedeki petrolün tükenebilir bir kaynak olduğunu ve ayrıca eğer
üretimde çeşitliliğe gidilmez ise petrol tükendikten sonra ellerinde hiçbir şey
kalmayacağını göstermektedir. Elbette bu çeşitliliğe gidecek yol bahsi geçen
temel hak ve özgürlüklerin tesis ve temin edilmesi ile gerçekleşebilecektir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Kanada kökenli Fraser Institute
tarafından hazırlanan Economic Freedom of the World adlı endeks, ülkelerin
ekonomik özgürlüklerini beş temel kriterin göstergelerine dayanarak hesaplar.
Bu kriterler şunladır: devletin büyüklüğü (harcamalar, vergiler ve girişimde),
hukuksal yapı ve mülkiyet hakları, sağlam paraya erişim, uluslararası ticaret
serbestliği ile emek, sermaye ve kredi piyasasında düzenlemelerdir.<a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn7" name="_ftnref7" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></a>
ABD kaynaklı Heritage Foundation’ın hazırladığı endekse göre ise ekonomik
özgürlük on bileşenden oluşmaktadır. Bunlar; </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· İşgücü özgürlüğü </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Mülkiyet hakları</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Finansal özgürlük</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Yatırım özgürlüğü</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Mali özgürlük</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Hükümet harcamaları</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Ticaret özgürlüğü</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Rüşvet ve yolsuzluktan muafiyet</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Girişim özgürlüğü ve </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">· Parasal özgürlüktür<span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn8" name="_ftnref8" title="">[8]</a></span></span><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftn8" name="_ftnref8" title=""><!--[endif]--></a></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><br /></span></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bölge ülkeleri yukarıda da
anlatmaya çalıştığımız şekilde bu değerler açısından son derece yetersiz
durumdadırlar. Bölge ülkelerinin bahsi geçen ekonomik özgürlüklerinin önündeki
engeller ise; hukuksal mevzuat, güçlü bürokratik yapı, ulaşım imkânlarının
yetersizliği, iletişim alanındaki sınırlamalar ve bu alandaki altyapı
yetersizliği, iktisadi ve siyasi belirsizliktir.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Görüldüğü üzere bahsi geçen
unsurlardan müspet olanların söz konusu ülkelerde inşası, menfi olanların ise
bertaraf edilmesi ancak demokratik yapı ve kurumların sisteme kazandırılması
ile mümkün olacaktır. Kişi hak ve özgürlüklerine saygılı, girişim serbestîsi ve
özgürlüğünün doğal bir süreç olarak tanımlanacağı bu demokratik sistem, çarpan
etkisi ile tüm halkın refah seviyesini artıracak ve başta adaletsiz gelir
dağılımı olmak üzere birçok sorunun ortadan kalkmasında temel rol oynayacaktır.
</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><b><i>tolgahan osmanoğlu</i></b></span></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<!--[if !supportFootnotes]--><div id="ftn1">
<div class="MsoFootnoteText" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[1]</span></span><!--[endif]--></span></a>
Abdurrahman Arslan, “İslam, Ortadoğu, Anglosaksonlar”, Birikim Dergisi,
İstanbul 2003, s.33-34 </span></div>
</div>
<div id="ftn2">
<div class="MsoFootnoteText" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref2" name="_ftn2" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[2]</span></span><!--[endif]--></span></a>
Yrd.Do.Dr. Hamdi Genç, Arap Baharı’nın Dünya ve Türkiye Ticari İlişkilerine
Etkileri, MÜSİAD Çerçeve Dergisi, 57.Sayı, S.45</span></div>
</div>
<div id="ftn3">
<div style="border-bottom: solid #AAAAAA 1.0pt; border: none; mso-border-bottom-alt: solid #AAAAAA .75pt; mso-element: para-border-div; padding: 0cm 0cm 0cm 0cm;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref3" name="_ftn3" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><b><span style="line-height: 115%;">[3]</span></b></span></span></a><!--[endif]--> <span style="font-weight: normal;">Kişi başına GSMH'ye göre ülkelerin listesi (</span><span style="font-weight: normal;">http://tr.wikipedia.org/wiki/Ki%C5%9Fi_ba%C5%9F%C4%B1na_GSMH'ye_g%C3%B6re_%C3%BClkelerin_listes)</span></span><span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref4" name="_ftn4" style="background-color: white;" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[4]</span></span></span></a><span style="background-color: white;"> The
World Bank, World Development Indıcators (WDI) 2011, s. 38.</span></span></div>
</div>
<div id="ftn5">
<div class="MsoFootnoteText" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref5" name="_ftn5" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[5]</span></span><!--[endif]--></span></a> Yrd.Doç.Dr.
Hamdi Genç, a.g.e., S.48</span></div>
</div>
<div id="ftn6">
<div class="MsoFootnoteText" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref6" name="_ftn6" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[6]</span></span><!--[endif]--></span></a> <span style="background: white; color: #002244; mso-bidi-font-family: Tahoma;">Yrd. Doç.
Dr. Harun Öztürkler, Petrol
Fiyatlarındaki Dalgalanmaların Körfez Ülkeleri Ekonomileri Üzerindeki Etkileri,
</span>http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=235</span></div>
</div>
<div id="ftn7">
<div class="MsoFootnoteText" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref7" name="_ftn7" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[7]</span></span><!--[endif]--></span></a> Fraser
Institute, Economic Freedom of the World 2011 Annual Report, Canada 2011, s. 5</span></div>
</div>
<div id="ftn8">
<div class="MsoFootnoteText" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; font-size: x-small;"><a href="file:///C:/Documents%20and%20Settings/pc/Desktop/Ortado%C4%9Fu%20ve%20Kuzey%20Afrika%20B%C3%B6lgesi%E2%80%99nin%20%C4%B0ktisadi%20A%C3%A7%C4%B1dan%20Geli%C5%9Fmesinde%20Temel%20Sorun.docx#_ftnref8" name="_ftn8" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><!--[if !supportFootnotes]--><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[8]</span></span><!--[endif]--></span></a>
Yrd.Doç.Dr. Hamdi Genç, a.g.e., S.50</span></div>
</div>
</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-86383014497066263132012-07-18T01:25:00.000+03:002012-07-18T01:25:09.219+03:00Fark etmek<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-zWQak5RTkKo/UAXmOxDnyII/AAAAAAAAA3o/cKwqAXv-slc/s1600/fark.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="http://2.bp.blogspot.com/-zWQak5RTkKo/UAXmOxDnyII/AAAAAAAAA3o/cKwqAXv-slc/s320/fark.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bilmek
farketmektir. farkedilmek te bilinmek demektir. farkedilen farkedende bir ada
kavuşur. adlandırılır. artık hem ad koyan hem de ad konulan değişmiştir. önceki
durumlarından bambaşka bir içeriğe bürünmüştür her iki taraf ta. coşku sarmış
sarmalamıştır her iki tarafı. farkedilen bir anlam kazanmıştır. varlığını
duyumsamıştır. varolmanın anlamına, var olma iklimine adım atmıştır. farkeden de bilişin esrikliğiyle coşmuştur.
fark etmenin kendini de farketmek olduğunu ayrımsamıştır farkeden. o da
varolmanın anlamına ermiş, varoluş ikliminde soluk almaya başlamıştır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">bilmek için
farketmek, farketmek için görmek, görmek içinse kendinin farkında olmayı
gerektirir. kendinin farkında olmayan baktığını sanacaktır. bakıp gördüğü
yanılsaması içinde olacaktır. kendinin farkında olunmadığında "şey"in
kendinde kendine özgü bir anlamı olmayacaktır. olduğu sanısıyla yaşayacaktır.
yaşamak denirse buna. doğrusu salt "soluk alanlar" sınıfında olmak
demektir bu. tıpkı her hangi bir bitki, bir böcek gibi. G</span><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 150%;">erçi bitki ve
böcekler kendi varoluş biçiminde tüketirler ömürlerini. ve gözlemlendiği
kadarıyla hazırdır onlarda kendisi ve kendisinde olmayanın bilgisi. ve bu hazır
bilgi dölden döle aktarılır. bu da her hangi bir bitkinin ve her hangi bir
böceğin doğduklarında kendileri olarak doğduklarına, var olduklarına işaret
etmektedir. insan ki bu bağlamda farklıdır. o kendisi olarak gelmez dünyaya.
yani "insan doğulmaz” “insan olunur."</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İnsan kendini
varetmek zorundadır yaratıldığı minval üzre olabilmesi için. kendini var etmek
kendinin farkında olmakla başlar ve sürer. bunu yapmamış, yapamamış ise öylece
kalakalır. varoluş evreninde bir düşük olur. salt soluk alır. işte bu yüzdendir
ki "tahkiki iman" zorunludur. kendini içinde bulduğu inançlar manzumesini
sorgulamak zorundadır insan. “olma”yı seçmiş ise kuşkusuz. güne vardığı için
günü tüketen biri olmanın ötesinde olmayı duyumsamış, bunun gereğini bellemiş
ise eğer. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Aynalar hazır
bulduğu ölçütlerin sahibi olup olmadığının, yargıların, değerlerin üzerinde iyi
durup-durmadığının test edildiği bir araç değil de, kendinin ne olduğunun
sorgusunun yapıldığı ise kendisini fark etmiş demektir kişi. bilmeye adım atmış
demektir. “insan olmada” yol almaya başlamış demektir. değilse hep bir sanrılar
içinde yaşayacaktır. ve bunları gerçek belleyecektir. tartıştığı, konuştuğu,
beğeni ve yergileri hep başkasının ölçütlerine göre olacaktır. ve o ölçütlerin
kendisinde olduğunu, kendisinin olduğunu sanacaktır. kendisini var sanacaktır.
dünyası sanılardan kuruludur ve bunun ayrımında değildir aynada kendini
görmekten yoksun kişi. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">kullandığı
sözcüklerin bir anlamı olmayacaktır. çünkü kendisi oluşturmamıştır. kendisinde
oluşturmamıştır. sorgulamamıştır. “çarli’nin inekleri” nasıl yaşıyorsa öyle
yaşayacaktır. ve dünyaları karıştırsa bile anlamayacaktır. çünkü farkında
olmayacaktır. salt sanacaktır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Bir dünyadan
ötekine geçtiğini söyleyecektir. değiştiğini söyleyecektir belki bir zaman.
böylesi bir savın savunucusu olmak “değişim”in “insan fıtratında” başat bir
yeri olmasından kaynaklanmaktadır. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">insan “taklidi
imanda” iken de “tahkiki imanda” olduğunu sanabilir. ve böylece “yaşadığı gibi”
inanmayı seçecektir. bu kolay oluştan ötürüdür. ve bu kolayı, kolaycılığı
“değişim” diye adlandıracak “mutmain” olacaktır. “inandığı gibi yaşamak” yani
“olmayı seçmek” ise zor olandır. kendini içinde bulduğu dünyayı “değiştirmek”
için mücadele verecektir. bu zorunludur “kendini farkeden” için. kendini
farkeden için dünya artık tehlikeli bir yer olmuş demektir. sürüden ayrılmanın
bedelini ödemesi gerektiği derinlerde duyumsanmaktadır. ya bedel ödeyip “olmayı” sürdürecek ya da
“soluk alan” olarak kalacaktır. içinde bulduğu dünyanın övgüsüne soyunacaktır. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İnsanın
kendisini fark ettiğinin göstergesi Tanrı buyruğunu kendinde içselleştirmesi
iken, kendisini farkettiğinin sanrısı içinde olan Tanrı tarafından gönderilen
elçilerin öğretilerini söylencelerle karıştıracak, arkaik bir kültürel değer
olduğu savını dillendirecektir. ya da vahyi öğretiyi budayarak “günün
değerlerine arka çıkar” bir nitelik kazandırmaya çalışacak bunun adını da
“değişim” koyacaktır. salt rahatlamak ve huzur duymak için. sürüden ayrılmanın
bedelini göze alamadığından sürüden olmayı süsleyecek, bu bezekli dünyaya hem
kendisi kapılacak hem de başkalarının kapılması için savaşım verecektir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><b><i>cemal çalık</i></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-58423585391863850022012-07-02T13:26:00.001+03:002013-04-08T17:47:20.581+03:00Kapitalist/Emperyalist Batı Çökerken<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-2tG39N7hL6U/T_F3NPIW8bI/AAAAAAAAA3M/L8tRAkn_ENc/s1600/capital.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="http://2.bp.blogspot.com/-2tG39N7hL6U/T_F3NPIW8bI/AAAAAAAAA3M/L8tRAkn_ENc/s320/capital.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Mahalle'nin cimri ve hırsız zengini iflâs ettiğinde, yoksulun gözleri
parıldar. Kendi cebine giren hiçbir şey olmayacağı halde, yoksul,
zenginin müflis hâlinden keyif alır. Psikanaliz yahut sosyoloji bu keyfe
nasıl bir teori üretmiştir, keyfin süresi ne kadardır; yoksul buna da
aldırmaz. Müflis zengin bir daha zengin olsun ya da olmasın; bununla da
ilgilenmez. Yoksulun gözlerindeki parıltı, zenginin kendisi gibi
'algılıyor' hâle gelmesinden üremiştir ve hayatında bir an buna şahit
olmak bile yoksulun gözlerinin parıldamasına ve keyif almasına yeter,
hatta artar. Başkaca kez olmasa da, zaten yoksulluğa alışkın olan için
vak’a’nın tekrarına hâcet yoktur.<br />
***<br />
Son Papa, son küresel-kapitalist-ekonomik krizi, İlâhî bir uyarı olarak
nitelendirirken mürteci olarak adlandırılmadı. USA Başkanı G.W.Bush,
yıkık, çökmüş görüntüsüyle 'ulusun sisteme olan inancının sürmesi
isteğini' yalvarırcasına televizyonlarda canlı yayında dile getirirken
de, kimse çıkıp onu küçümsemedi, onun gaflarıyla alay etmedi. Avrupa'nın
dev ülkeleri yana yakıla çâre ararken, merkez bankası başkanları,
zengin G7’ ler sık sık bir araya gelerek piyasalara para pompalarken de
kimse onların bu hâlini karikatürize etmedi. Dünya'nın bütün yoksulları
yüzlerce yıllık büyük bir olgunlukla ve sessizce, keyif alarak, gözleri
parıldayarak bu kan emicileri izliyorlardı.<br /><a href="http://draft.blogger.com/" name="more"></a></span>
<span style="font-size: small;"><br />
***<br />
Biliyorlardı ki; mürteci diyenler, değerlerle alay edenler,
Peygamberleri karikatürize edenler hep aynı şımarık zengin züppelerdi.
Kendilerinin aldığı bu keyif, borsa endekslerinin kırmızı oklarla aşağı
yönlü seyri, brokerlerin canhıraş feryatlarla saçlarını başlarını
yolması, bankacıların, emlâkçilerin etekleri tutuşmuş bir şekilde
tutunacak 'parasal' dayanak aramaları sürdükçe daha da katmerlenecekti.
Velev ki; bu süre bir an, bir ay olsun. O zengin züppeler, işsizlik ve
parasızlık korkusuyla yaşamayı tecrübe etmişlerdi artık. Gözlerindeki
büyük küçümsemeyle kibrinden geçilmeyen Büyük Devlet Başkanları'nın
ağlayan, yerlerde sürünen, yoksulluğun korku uyandıran detaylarını fark
etmeleriyle turşuya dönen yüzlerini görmek bir daha nasip olmayacak bir
nimet olabilirdi. Yoksulun keyfi işte bu yüzden değerliydi.<br />
***<br />
Belki örtülü operasyonlar parasızlıktan yapılamayabilir, bir sürü yoksul
öldürülmekten kurtulabilirdi. Irak’ta, Sudan'da, Somali'de,
Pakistan'da, Afganistan'da ve daha birçok yerde akan yoksul kanı
durabilir, doğmaya fırsat bulamadan yahut doğduktan hemen sonra
gıdasızlıktan ölen bebekler sağ kalan yoksul ebeveynlerinin gözlerindeki
bu kısa parıltıyla hayat ışığı bulabilirlerdi. Ukrayna Devlet Başkanı
Yuşçenko Parlamentoyu feshedip, erken genel seçimlerin 7 Aralıkta
yapılmasını öngören bir kararname çıkardığında, kapitalizmin parasıyla
fonlanıp ‘Turuncu’ devrimle seçilip gelen, Ukrayna Başbakanı Yulya
Timoşenko-Devrimin Jan Dark'ı-, parasızlıktan seçimin yapılamayacağını
beyan ederken de yoksulu sevindirdiğinin farkında değildi. İzlanda adası
yaşadığı iflas'tan dolayı internet ortamlarında açık arttırmayla
satılığa çıkarılırken, yoksul, bir kaç yoksulla bir araya gelerek bu
eski zengin adayı satın alabilmeyi bile umudedebilirdi.</span><br />
<span style="font-size: small;"></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-O1MHZ352Ll0/UWLYV5tnBNI/AAAAAAAAA9E/o4x0osICYso/s1600/collapse.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://1.bp.blogspot.com/-O1MHZ352Ll0/UWLYV5tnBNI/AAAAAAAAA9E/o4x0osICYso/s320/collapse.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Hüzünlü şarkıların, içli yöresel türkülerin, şiirlerin, sosyal
felâketlerin, hastalıkların, ölümlerin, ayrılıkların, kavgaların, iç
savaşların tam orta yerinde durup yoksulu can evinden, evinden vuran
kapitalizm'in yaşadığı bu kriz, yoksulu keyiflendirmeyecekti de ne işe
yarayacaktı başka? Onu daha da yoksullaştıramayacaktı bu kriz. Aksine
çalınan her şeyinin artık çalınması güçleşecekti belki de. Tüsiad'ın
kadın başkanının krize dair feryatları, aç çocuğuna mama alabilmek için
Câmi önlerinde boynunu kırıp utanarak dilenen kadının cılız yardım
istekleri kadar bile asil değildi. Hele bu feryatların
kendisinin-babasının- şirketlerinin batması riskinden kaynaklandığını da
biliyorsanız; yoksulun asil keyfine şapka çıkarmaz mısınız?
Yoksullaşacağından korkanın yaşadığı, yaşayacağı travmanın boyutlarına
psikologlar bakacaktır kuşkusuz; lâkin yoksul, bu kaygıdan beri kalacağı
için keyiflidir. Onun keyfi işte bu yüzden değerlidir.<br />
***<br />
Ama, kimse yoksulun onurlu sessizliğinde aldığı bu keyfin reklamını
yapmaz. Bu keyif paralı alıcısı olmayan bir keyiftir. Paralıların da
alamayacağı bir keyiftir.<br />
***<br />
Hindistan ve Çin’de yaşayan yoksulların ,Devletlerinde fazlasıyla
bulunan paranın kendilerine çok fazla faydası bulunmadığını bildikleri
halde, Batı’nın bu paraya muhtaç olduğunu anlamalarından kaynaklanan bir
keyif aldıklarını da kimse inkâr edemez.<br />
***<br />
Türkiye’nin yoksulları, günden güne panikleyen soyguncu zenginlerin
avazları çıktığı kadar bağırdıklarında “Ekonomimiz sağlam” diyerek bu
paniğe kapılanları küçümseyen hükümetleri olduğu için keyifliler. Sonra
bir de, bir vakitler kendilerini soyan Batılı şirketlerin sudan ucuz
fiyatlarına müşteri olabilecek nakiti bol şirketlerinin olduğunu
duydukları için keyifliler.<br />
***<br />
Zenginlerin kurulu düzenine su taşıyan köşe yazarlarının, “kapitalizm
çöküyor” konulu yazılar döşeyerek yoksulu sevindirmeye devam edenleri,
yoksulları aldatmakla suçlamaları ve aslında bunun sadece geçici bir
kriz olduğunu iddia etmeleri yoksulu daha da keyiflendiriyor. Çökse de
çökmese de dizlerinin üstünde sürünen bir “Kapitalizm” yoksulu
keyiflendiriyor. Daha da keyiflendirmesin mi? Artık belki bir diğer
göreli yoksul, arabasına koyacağı benzini düşünüp endişelenmeyecek
eskisi gibi; rahat rahat binip gidecek belki anne-babasının elini
öpmeye. <br />
***<br />
Değmez mi?</span><br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i><b>alper selçuk </b></i></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-11867157507699863702012-07-02T12:39:00.000+03:002012-07-02T12:39:37.168+03:00Dua, Matematiksel Bir Zorunluluktur<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-IBkV4FI6KnI/T_Fr5qZO5cI/AAAAAAAAA3A/fZDmTP3QGFc/s1600/praying.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://4.bp.blogspot.com/-IBkV4FI6KnI/T_Fr5qZO5cI/AAAAAAAAA3A/fZDmTP3QGFc/s320/praying.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b>Teorem</b>:</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i><b>"Dua, insanı güçlü kılan tek şey değildir; en büyük şeydir." </b></i></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b>İspat: </b></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b>A- Giriş: </b></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Önce tümevarım yöntemini izah etmem gerekir. Tümevarım yöntemi, ardıl
basamaklar sonucunda herhangi bir genel geçer kuralın, genel geçer kural
olduğunu kanıtlamaktır. </span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Somut olarak; eğer 1'den 10'a kadar ki sayıların toplamı için ((10)
(10+1))/2 =55 sonucunu veren bir kurguyu genellemek gerekiyorsa,
n(n+1)/2 genel kuralının ispatlanması gerekir. Bunun için de üç adım
var:</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"> i) n=1 için kuralın doğru olduğunu göstermek,</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">ii) n=k için bu kuralın doğru olduğunu kabul etmek, </span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">iii) n=k+1 için bu kuralın doğru olduğunu ispat etmek</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b><br />
B- İspatın Adımları; </b></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242" name="more"></a></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">i) İnsan, gücünün yettiği her şeyi yapabilir.</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">ii) İnsanın, gücünün yettiği herhangi bir şeyi - imkan koşulu dikkate alınarak- yapabildiğini kabul edelim.</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">iii) İnsanın imkan koşulu zorlandıkça, imkansıza ulaştıkça, gücünün yeteceğini ispat edebilir miyiz?</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b><br />
C- Analiz:</b></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">İşte sorun burada başlıyor...</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"> iii. adımda insanın her şeye gücünün yeteceği iddiasını
kanıtlayamayacağız, kanıtlayamayınca da insanın gücünün her şeye
yetmeyeceğini kabulleneceğiz.</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b><br />
D- Sonuç:</b></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Bu durumda, "Tümevarımın ilk iki adımında kolaylıkla kanıtlayabildiğimiz
şeyler, insanı güçlü kılan tek şeylerdir." diyeceğiz ve "Dua, insanın
imkansıza karşı kendisini yaratan güçten aldığı en büyük şeydir " ya da
<i><b>"Dua, insanı güçlü kılan tek şey değildir; en büyük şeydir."</b></i> hükmünü kabulleneceğiz</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b>E- Değerlendirme: </b></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Tümevarım, akıl yürütmenin en sağlıklı yoludur. Dua bir yardım
talebidir. Duanın insanı güçlü kılan tek şey değil, en büyük şey
olduğunu başka türlü izah etmek de mümkündür.</span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i><b>seçkin deniz </b></i></span></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-36795114117994356022012-07-02T12:21:00.001+03:002012-07-02T12:21:20.149+03:00Masonik Fısıltılar ve İki Ok Arası Bir Film; Duvarcı Ustası’nın Oğlu Robin Longstride -Robin Hood<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-QQY1B_TaE_4/T_FnvcikioI/AAAAAAAAA20/MTZ-Yi3M2aM/s1600/rhd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="275" src="http://1.bp.blogspot.com/-QQY1B_TaE_4/T_FnvcikioI/AAAAAAAAA20/MTZ-Yi3M2aM/s320/rhd.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i style="font-family: inherit;"> </i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i style="font-family: inherit;"> </i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i style="font-family: inherit;"> </i></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><i style="font-family: inherit;">“Duvarcı ustasının oğlu Robin, bugünden itibaren kanun kaçağıdır; görüldüğü yerde öldürülecek… Hayatı boyunca kovalanacak.” </i><span style="font-family: inherit;">İngiltere Kralı Yurtsuz John</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
İyi bir film seyrettik.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Yağmurun içselleştirilmesinde gök gürültülerinin etkisi çok büyük; ses
görüntüyü üç boyutlu bir algı şölenine dönüştürüyor. İyi bir yönetmen,
yani iyi bir Ridley Scott, filmin seslerini, ses efektlerini çok iyi
kullanarak bizi filmin içine çekti. Görüntülerin gerçekliği, kameranın
sınır tanımaz özgürlüğü her tarafı görmemizi sağladı.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Ata bindik, savaştık, Sherwood ormanlarını tepeden seyrettik, ağaçların
arasına indik; kilisenin tohumlarını çalıp, tohumsuz kalan çiftçilere
dağıttık. Saraya girdik, Kral denen kişinin özel hayatını gözledik.
Baronların bir araya geliş sebeplerini, öldürülen, tecavüze uğrayan
insanlardan ve yakılan kalelerden öğrendik.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><a href="" name="more" style="font-family: inherit;"></a></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Ve filmin ilk sekansında Godfreyi ıskalayan oku Robin’le birlikte
gönderdik; ama ikinci sekansın sonuna kadar yeni bir oku, ıskalamamak
üzere tekrar göndermeyi sabırsızlıkla bekledik. Ok Godfrey’in ensesinden
girip boğazından çıktığında, içimizdeki birikmiş öfkeler de açığa
çıktı; bir haini cezalandırmış olmayı sevdik. Lady Marion’un,
kayınpederinin bir yabancıyı kendisine koca olarak atamasını
hazmedişindeki asaleti ve yabancıya karşı takındığı tutum, sonrasında
ona ısınmasıyla işler değişse de seyircinin takdirini kazandı. Özetle
film iki ok arası bir anlatı gösterisiydi ve eksikleri olmasına rağmen
gerçekten çok başarılıydı.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Russel Crowe, tarihî savaşların nitelikli oyuncusu olarak tahtını koruyor.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Ridley Scott iyi bir sinema yönetmeni. İşini iyi yapıyor. Ancak gâliba
Hıristiyanlıkla arası açık. Küresel masonik örgütlenmenin önemli bir
parçası. Gladyatör’de gördüğümüz kompozisyon, egemen Roma siyaset
ahlâkına ciddi bir eleştiri formatı kazandırmıştı. Robin Hood’un,
yeniden temellendirilmiş 2010 versiyonu da Kilise’yi hedef alıyor; mason
olduğu için Kral ve Kilise tarafından öldürülen bir babanın oğlu olarak
ortaya çıkan Robin Hood, bu kez insanların tümü için mücadele ettiğini
ilan eden masonik örgütlenmenin savunularına hizmet ediyor.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
“Yüksel ve yine yüksel! Kuzular aslan olana dek!” Film, bu temel
parametre etrafında şekilleniyor ve Robin Hood, Nottingham Şerifine
karşı değil, egemen ve kutsal krallıklar ile Vatikan Papalarına karşı
yoksulların haklarını koruyan bir savaş konseptine hizmet ediyor. Bir
davayı sürdürüyor; bir kan davasını. Ancak ilginç olan bir şey var.
Robin, tapınakçı baronların haklarını koruyan bir sürece hizmet ediyor,
Baronların ve büyük toprak sahiplerinin malı olan köylüler için yaptığı
bir şey yok. Kral Yurtsuz John’un önce söz verip sonra caydığı Kral III.
Henry tarafından tekrar onaylanarak yürürlüğe giren 1215 Magna Carta
(Büyük Sözleşme)’dan sonra İngiltere’nin Dünya’yı kan gölüne çevirdiği
dikkate alınırsa, Tapınakçıların sahip oldukları yeni gücü kendi
baronları için kullandıkları açıkça anlaşılacaktır. Bugün neo-con
etiketlerle gördüğümüz küresel kumpas ağının aynı geleneğin ürünü
olduğunu söylemeye gerek yok.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
1789’a kadar özgürlük, eşitlik ve kardeşlik sloganlarını kullanan ve bu
sloganlarla bilinçsiz kitleleri ayaklandıran tapınakçıların, cadı
avlarıyla yakılan, yok edilen ve karanlık labirentlerde yaşamaya
zorlanan atalarının izini Magna Carta’ya kadar sürdürdüğünü görmek
şaşırtıcı değildi. Başka hiçbir gizli örgütlenme bu kadar gelenekçi ve
katı değildi, çünkü.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Peki bugün yaşanan ne? Hollywood neden masonik örgütlenmenin yapısını,
özgeçmişini ve örtülmüş amaçlarını sinema seyircisinin zihnine dokuyor?
Sarkozy’nin birkaç yıl önce başlattığı pozitif laiklik doktrini ve Papa
ile başlattığı sıkı ilişkiler, (Sarkozy, ortaçağ geleneklerine uygun
olarak Carla Bruni ile evlenmek için Papa’dan izin almıştı), Eski
İngiltere Başbakanı Blair’in mezhep değiştirip katolik olması
tapınakçıları harekete geçirmiş olabilir mi? Tapınakçılar yeniden kuzu
olacakları günlerin gelmesinden mi korkuyorlar? Kim bilir, sinema sadece
sinema değildi işte. İngiltere cadı avından kaçıp kurtulan ve
İskoçya’da saklanan tapınakçıların gelip dirildiği ve siyaset sahnesinde
güç sahibi olduğu bir ülke idi. Elden kaçırılmaması gerekiyordu.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Ridley Scott’un Robin Hood filminde, köklü Fransız-İngiliz düşmanlığını
körüklediği çok açık. Daha önceki versiyonlarda şerif tarafından İngiliz
askerlere yaptırılan halk katliamını, tecavüzleri bu kez, Fransa’dan
getirilen Fransız askerlerine yaptırması psikosoyal gerginliklerin
kışkırtılması adına önemliydi. Mel Gibson Çile’yi çektiğinde
Hollywood’un siyonist çevrelerinde çok ciddi baskılara maruz kalmıştı.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
AB muktesebatının aralarını düzelttiği sanılan İngiltere ve Fransa, son
on yıldır farklı spekülasyonlarla birbirini tırnaklıyorlar. İngiltere
pürmodernist tanrısızlığı savunanların arttığı bir ülke hâline gelirken
Fransa tavizsiz katolikliğe sınırsız özgürlük yolunu açıyordu. Magna
Carta’ya dönüş vurgusu, tapınakçıların yükseldikleri ülkeye,
İngiltere’ye yeniden döndüklerine de işaret ediyor. Robin Hood, Kral’la
işbirliği hâlinde olan Kiliseye karşı, üreten/zenginden çalıp fakire
veren bir rahibi kendi safına katarak, Anglikan-Katolik kiliseleri
arasındaki ayrıklığı yeniden göz önüne taşıyordu.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Sherlock Holmes filmi de Da Vinci, Kızıl Nehirler gibi filmlerin açtığı
Masonik kanalda ilerlemeye devam etmişti. Robin Hood filmi aynı
çerçevenin statik duvarlarını örüyor. Irak, Afganistan işgalleri
tapınakçıların gizliliklerini deşifre etmişti. Ve Dünya’yı kan gölüne
çevirenlerin onlar olduğunu herkes biliyordu. Fakat duvarcı ustaları her
zamanki gibi kendilerini eşitlikçi, özgürlükçü kardeşler olarak
anlatmayı sürdüreceklerdi. Robin Hood’un 2010 versiyonu bu anlamda
önemli bir film.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Filmin tarihsel kökleri Fulk FitzWarin’lerden 3. sünün kimliğine monte
ediliyor. Whittington Kalesinin sahibi olan Fulk III.FitzWarin’in Kral
John ile yaşadığı anlaşmazlık sonrası kaçak konuma düşmesi efsanelerin
üretilmesine de neden olmuş. Ridley Scott, Robin Hood’dan bir tapınak
şövalyesi çıkararak alışılagelen senaryoları çöpe atmış. Ancak yeni
senaryo öncekilerden daha ikna edici parçacıklarla dolu.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Bir Fransız Kalesi’nin kuşatılması esnasında Kral Richard’ın Robin
Hood’a bir Kral’a karşı söyleyebileceği birşeyi olup olmadığını sorması
üzerine Robin’in Richard’ın, 22 Ağustos 1191 tarihinde 2700 Müslüman
askerini Akka’dan Nasıra’ya giden yol üzerinde Tell Aiyadida ile Tell
Keisan arasındaki düzlükte elleri bağlı halde tek tek öldürülmesini
emretmesinin Tanrı’nın hoşuna gitmemiş olabileceğini söylemesi üzerine
takındığı tutum filmin Krallık karşıtı damarlarını görünür kılıyor.
Richard’ın, bu sözleri üzerine “Cesur, dürüst ve saf… İşte bir İngiliz!”
diye tanımladığı Robin’i, arkadaşları ile birlikte işkence kalaslarına
bağlaması kareografik İngiliz siyasetine örnek olacak kadar ironiktir.
Film, Kilise ile işbirliği hâlindeki Krallığı “Korkak, yalancı ve
sinsi-hilebaz...” olarak afişe ediyor. Cesur Yürek’te Mel Gibson’da aynı
gerçeği dile getirmişti.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Fransa Kralı Philip ile İngiltere Kralı Richard arasındaki normal dışı
ilişkiler Kral’ın Arslan Yürekli sıfatını sarsıyor görünse de senarist,
Richard’ı, Philip’in kalelerinden birine saldırırken öldürüp Aslan
Yürekli’liği onarmaya gayret ederek İngilizlerin hassas damarlarına
basmamaya dikkat ediyor.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
İngiliz seyircilerin kendilerine borçlu olduğuna inanmasını isteyen
tapınakçıların Robin Hood’a söylettiği, “Her İngilizin kalesi kendi
evidir.” cümlesi kazanılacak hakların belkemiğini oluşturuyor. Godfrey
rolünün bu mevsimde Tony Blair’in katolikleşmesi ile örtüşüp örtüşmediği
bilinmez, ama tapınakçıların İngiliz toplumuna ihanet eden bir adam
aradıkları kesin.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
Film seriye dönüşeceğe benziyor; senaryonun efsanenin başlangıç bölümünü
anlattığı düşünülür ve gerçekte Kral John’un Baronlara karşı savaşta
yenilmiş olduğuna dikkat edilirse Magna Carta’nın Kral III.Henry
tarafından tekrar yürürlüğe girmesi sağlanana kadar, yani tapınakçılar
nihai zafere ulaşıp İngiltere siyasetinde egemen rollere/statülere
çıkana kadar seri devam edecektir.</span></span><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><i><b><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
faruk tamer</span></span></b></i><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><br style="font-family: inherit;" /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: inherit;">
<span style="font-size: x-small;">Film İle İlgili Teknik Bilgiler:</span></span></span><span style="font-size: x-small;"><br style="font-family: inherit;" /></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Yönetmen: Ridley Scott</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Senaryo: Brian Helgeland, Cyrus Voris, Tom Stoppard, Ethan Reiff</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Senaryo (Kitap): Cyrus Voris</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Oyuncular: Russell Crowe (Robin Longstride) , Cate Blanchett (Marion
Loxley) ,Matthew Macfadyen (Sheriff Of Nottingham) ,Mark Strong
(Godfrey), William Hurt (William Marshal)</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Müzik: Marc Streitenfeld</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Görüntü Yönetmeni: John Mathieson</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Yapımcı Firma: Imagine Entertainment</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Yapımcılar: Russell Crowe, Ridley Scott, Brian Grazer, Charles J.d. Schlissel</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Filmin Türü: Aksiyon, Dram, Macera, Savaş</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Orijinal Adı: Robin Hood</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Yapım Yılı: 2010</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Yapım Ülkesi: ABD, İngiltere</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Orijinal Dili: İngilizce</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Dağıtıcı Firma : UIP Filimcilik</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Resmi Sitesi: </span><a href="http://www.robinhoodthemovie.com/" style="font-family: inherit;">http://www.robinhoodthemovie.com</a></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Vizyon Tarihi: 14.05.2010</span></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Filmin Süresi: 148 dakika</span><br style="font-family: inherit;" /></span><span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: inherit;">
Film ile ilgili detaylı bir çalışma okumak isteyenler için:</span></span><span style="font-size: x-small;"><a href="http://forum.divxplanet.com/index.php?showtopic=163421" style="font-family: inherit;">http://forum.divxplanet.com/index.php?showtopic=163421</a></span></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-72473941434955602032012-06-22T23:04:00.002+03:002012-06-22T23:04:51.832+03:00Âşık değildi! Sadece çok açtı!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-JnMG5yHL0U4/T-TPj7JYYFI/AAAAAAAAA2o/o7ek5t3L9Ow/s1600/yrd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: inherit;"><img border="0" height="256" src="http://4.bp.blogspot.com/-JnMG5yHL0U4/T-TPj7JYYFI/AAAAAAAAA2o/o7ek5t3L9Ow/s320/yrd.jpg" width="320" /></span></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">O’na baktım! Uzun uzun inceledim.
O da bana bakıyordu. Ya da bana öyle geliyordu. Anlamaya çalıştım. Onunla
ilgili öğrendiğim akıl almaz gerçeklerin nedenini anlamaya çalışıyordum.
Gözleri anlamlı bakıyordu. Ya da bana öyle geliyordu. Daha da iyi tanımak için
onunla ilgili bilgi toplamaya devam ettim. Ona dair ne öğrenirsem öğreneyim,
daha fazla şaşıramazdım artık. Sonra vazgeçtim! Farklıydık! Ben bu dünyaya dişi
olarak geldim diye onu anlamam gerekliliği gibi bir zorunluluk yoktu. Bunu da
anlayınca gerçekten vazgeçtim! Farklıyız, farklı cinslerden varlıklarız.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Ama dedim kendi kendime, niçin?
Nasıl bir anlam vardır bu tuhaf davranışın altında? Ama yok! Çıkamadım işin
içinden.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Baktığım varlık tuhaf yaratılışlı,
kendine özgü bir yüz, gözler ve kollara sahip. Hep bir yakarış var
hareketlerinde. Ciddi bir yakarış! Öyle ki; bazı anlar kollarını havada iki
yana açıp adeta dua ediyor. Yiyecek mi istediği? Aşk mı?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Hayır! Gözlerinde Aşk yoktu! Açtı…
Acıkmıştı…</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Lakin tüm benliği var olmak için,
yola devam etmek için, kendinden bir parçayı yeryüzünde bırakmak için yanıp
tutuşuyordu.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">O halde; bu iki şeyi bir arada halletmeliydi!
Ya da asla âşık olmamalıydı! Aşk, onun doğasında yoktu! </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Onu ilk gördüğümde bir çekirge sandım.
Değilmiş… Sonradan anladım. Onu çekici bulan bir erkek, ona doğru yaklaştığında
hınç dolu gözlerini gördüm. Karşısındaki erkeğe baktım bu kez!</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İlginçti gördüklerim. Nasıl bir
arzuydu ki bu, o korkunç gözlere rağmen karşısındaki dişiye doğru adeta koşuyordu.
Dişi mağrurdu! Hem mağrurdu, hem daha cüsseli! İzlemeye devam ettim. Ta ki o
anı görene kadar! Göz kapaklarımı saniyenin dörtte biri bir hızla kapatıp açtığımda,
kafası ve bacakları artık yoktu! Artık kendisine ait olmayan kafa ve bacakları,
yakın çevresinde gözlemlenemediği halde ki; muhtemelen artık dişinin
midesindeydi; hala muhteşem bir azimle, o da, karşısındaki ile aynı dürtü
içinde varlığını sürdürmek için gerekeni yapıyordu.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Onlar peygamberdeveleri idi!
Çekirge değil! Ama çiftleşirken erkeğini yiyen bu dişiyi ikinci kez izlediğim
gün artık şu gerçeği de öğrenmiştim. Yeryüzünde zevk için, aşk için çiftleşen
sadece iki tür vardı: yunuslar ve insanlar… Aşkı bulmanızı ve hakikatle, tene ten,
cana can olacağınız kutsal anlara sahip olmanızı temenni ederek; yeryüzü ve
yaradılış meraklısı bir meftun olarak siz değerli okurlarla, bu merakım
sayesinde öğrendiğim yüzlerce ilginç yeryüzü bilgisinden sadece bir kaçını
paylaşmak isterim.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify; text-indent: 35.4pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Çekirgelerin kulakları
dizlerinde, devekuşlarının gözleri beyninden büyük, aslanlar günde elli kez
çiftleşecek güce sahip iken; dişi örümcelerin de erkeklerini çiftleştikten
sonra yediğini, sivrisineklerin sadece dişilerinin insanları ısırdığını,
sığırların dört adet midesi olduğunu, pırlantanın aslında kömür olduğunu, hapşırdığımızda
çok kısa bir an için tüm vücut fonksiyonlarımızın durduğunu, gözlerimizin hiç
büyümediğini, insanoğlunun damarlarının uzunluğunun 150 bin km.güneşin dünyaya
uzaklığının ise 150 milyon km.ye eş olduğunu, dünyanın en büyük hayvanı mavi
balinaların boyunun, bir NBA basket sahasından daha uzun olduğunu, hayvanların en
hızlısının çitalar olduğunu, çitaların gözlerinden akan siyah çizgilerinin
hızlı koşabilmeleri için oraya yerleştirildiğini, denizatlarının erkeklerinin
doğum yaptığını, kırkayakların aslında 40 adet ayağı olmadığını, kadınların 24
saat içinde ortalama bir erkekten 4000 kelime fazladan kullandığını, insan
vücudundaki en sert yerin diş minesi, en güçlü kasın dil kası olduğunu, atların
ayakta uyuduğunu, eşek arılarının bal üretmediğini, bir bitkinin, iyi bakıldığı
takdirde sonsuza dek yaşayabileceğini ve Yunuslar ve balinaların aşk ve diğer birçok
beşeri duyguya benzeyen hislerle intihar ettiklerini biliyor muydunuz?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Aşk ve muhabbetle kalınız..</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><b><i>aybike tuba</i></b></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-52904885971859992422012-06-22T12:14:00.001+03:002012-06-22T12:15:26.170+03:00Düşlerin İsyanı XIV<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-bsIS-TtnkUA/T-Q3NNHRiUI/AAAAAAAAA2U/MBJ-zEN6OZk/s1600/dr1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="http://1.bp.blogspot.com/-bsIS-TtnkUA/T-Q3NNHRiUI/AAAAAAAAA2U/MBJ-zEN6OZk/s320/dr1.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">-IV-</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Bunu buraya kim
astı!”, diye sormuştu Kiyanüs.. öfkeyle yüzüme bakmaktaydı. Bir şey diyemedim,
bekledim ufalsın, bir nokta olsun, orada pussun, kendini ayarlayana kadar
savuşup gitsin o lanetlik kadının hayaleti. Gitmek nedir bilmiyordu, siyah perdenin
aralığından sızan keskin gün ışığıyla alaca bulaca gölgeler fink atmaktaydı
ortalıkta, ölülerin, hortlakların, hayaletlerin dolaştığı bir zaman kimin kime
sığınacağı, kimin kime sokulduğu belli değildi. Örümcek kadın, seviştiği adamın
gözlerini oyup çıkardıktan sonra, histerik kahkahalar atmaya başlıyordu, yerler
yine kan içerisinde yüzmekteydi, çıplak memelerinin beyazlığına asılıp kalmış
gözlerimi bir zaman ondan alamadım. Şehrinaz uyuyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Kim olacak?”,
dedim, "Şekerci...."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Dik dik yüzüme baktı,
ben ona gösteririm der gibiydi, kapının sövesinde pusan gölgeme karışmasın
istedim, orada uslu bir ölüyü oynamaktaydım, Şehrinaz’ın bayıldığı sinemalardan
geri döndüm, Kiyanüs’ün yüzünde yine aynı ifade, kendini kaybetmiş, kime çatacağını bilmeyen
bir insana sessizlik çok gelmişti, "Bunda senin de parmağın var,
deyyus!", der gibiydi, "Hepinizin parmağı var.."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Kendi sinemamın
yalnızlığına alışmaya başladığım bir sırada, her şeyin yolunda gittiği böyle
bir saatte.. içimin boşaldığı ve giderek bir gölgeye benzemeye başladığımı
düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sonra dün akşamı
düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Şehrinaz uykudaydı,
kamburu yorganın dışına çıkmış pinekliyor, diye düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Uyandığında “Sen daha
yatmadın mı?”, diye sormuştur ,diye düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Anlattığı filmden bir
sahne hala gözlerinin önündedir ,diye düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Kambur kadınla
yatmak istemiyorum artık!”, diye avazı çıktığı kadar bağırmaya başladığında
Kasap.. ev halkı aşağı kattaki yatak odalarına dökülmüştü, onu yatıştırmak için
Nigar Hanım, "O ne biçim laf!", diyordu, diye düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"O senin
karın.." </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Kendirev Efendi, uzun
burnunu uzatıp ona bakıyordu, diye düşündüm.. Sonra Ayarı bey geliyordu, kasap
olduğunu bildiklerinden çekinmiyorlardı, sonra karısı uyandığında yüzünü asıp
bir kenarda bekliyordu Kasap. "Seninkilerden bıktım!", sözleri
dökülüyordu ağzından, "Hayırdır, F.!”, diye soruyordu karısı Ş.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Tuhaf
rüyalarından birini mi gördün?”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Şeyh bugün yine
rüyama geldi!” demiştim, "Boğazıma yapıştı... Kocaman parmaklarıyla
boğazımı sıkarak beni öldürmeye çalışıyordu... Uyanmasam beni
öldürecekti...." Sonra karım, "Boş ver Finamek!” demişti,
"Düşündüğün şeye de bak!” ,diyecek, diye düşündüm.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sonra yine uykusuna
dalmıştı, Kiyanüs’ün resimden rahatsız olduğunu bile söyleyemedim, kenarda
duruyordu, çırak Pürmaye’nin elindeki bıçağı etlere savuruşuna dayanamadım.
Müjgan ile aralarında yine bir tartışma geçmiş olmalıydı; ona bir şey
diyemediği için öfkesini etlerden çıkarıyordu. Sonra ışıklar bir yandı, bir
söndü.. sonra kasaların tıkırtısı kesildi.. daha sonra demir sepetlerin
yerlerine konulurken çıkardıkları sesleri de silinip gitti, ben bir başıma
kaldım ve o beyaz güvercinler ve o adını bilmediğim kadın dedim, beyaz
güvercinler gelip gelip yüzüme konarlardı ve ben bazen denizi bu yüzden hiç
özlemezdim.. martıları hiç özlemezdim, daha çok atları, dedim, atlar da, dedim,
insan gibi ağlar!</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Rüyamda şeyhi
gördüm!”, demiştim, ama Şehrinaz hiç oralı bile olmamıştı. Başka şeylerle
meşgulmüş gibi, hep karşısına bakıyordu. Onu hiç böyle görmemiştim o güne
kadar. Sonra aklına yeni bir şey gelmiş gibi;</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ayarı Bey’in de
tamir edemediği duvar saatinin etkisi altına girmiş olmalıydı!”, demişti
Şehrinaz, "Karısının o saatte ne bulduğunu anlamıyordu Kasap!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Adi bir cüce ile
benim işim yok!", demiştim ben de.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ne demek
istiyorsun?”, demişti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">" Çok basit!
Anlamayacak ne var bunda!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Hiç de basit
değil!”, karşılığını vermişti Şehrinaz, "Sendeki bu öfkeyi anlayamıyorum!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Neden?”,
demiştim.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Önceden böyle
değildin sen!”, demişti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;"> </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Sen öyle san!” </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Kalkıp, odanın içinde
yürümeye başlamıştım, sonra eski komidonun üzerinde sigara paketini
aramıştım, bulunca bir tane yakmıştım,
sonra dumanlarını havaya savurmuştum, Şehrinaz ise surat yapmaktaydı.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"İyi,
iyi....Peki!”, demiştim, "Öyle olsun!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Gönlünü almamı
istiyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Nigar Hanım
dışardan daha yeni döndüğü için, aynanın karşısında siyah duvağını çıkarmakla
oyalanmaktaydı!”, haberini verdi Şehrinaz.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Neden hep aynanın
karşısına geçerdi bu kadın!”, diye söylenmiştim, "Ayaklı duvar aynasının
karşısına!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Onun için sır
olan şeylerdi bunlar!", diye yanıtlamıştı Şehrinaz.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ben dışarı
çıkıyorum, akşama geç dönerim belki.." demişti Kasap, "Beni bekleme,
sen uyu emi!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Histerik
kahkahalar atan kadını çukur bir yere sürükleyen adamın elindeki kanlı bıçağı
görünce, dili tutuluyor Kasabın!”, demişti Şehrinaz, "Donup kalıyor
oracıkta, "Hiç güzel bir rüya göremeyecek miyim ben?” diye kendi kendine
söylenirken, "Sana soruyorum budala!” Yüzündeki korkulu ifade kaybolup
gitmemişti henüz!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ona kim bilir
hangi gözle bakıyordu Kasap?", demiştim, "Gerçek yaşamdakinden
ayrıldığını, koparıldığını bilse belki de bir daha hiç konuşmayacak, onunla
olan selamını sabahını kesecekti!."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Saatçi dükkanının
etrafında dolaşırken sayıklamaktaydı!”, demişti Şehrinaz, "Gördüğü şeylere
akıl sır erdiremeyen biri gibi oyalanıp duruyordu." Sonra dışarı
çıkarken.. "Zembereğinden boşanan saatin başı boşluğu içinde, sözleri o
anki ruh durumumu anlatmak için kullanılabilirdi.", sözlerini de eklemeyi
unutmamıştı.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Bununla ne söylemek
istedi acaba Şehrinaz?</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Nereye gittiğini
soramamıştım, pustuğum yerde beklemiştim. Şehrinaz çıkageldiğinde pencerenin
karşısındaydım. Gülümsemekle yetinen adamın kılık kıyafetine bakılırsa hiç de
tekin birine benzemediği kolaylıkla anlaşılabilecek kadar açığa vuruyordu
kendini. Karşıya geçerken çektiği sıkıntıyı düşünmüştüm. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Kadın hala caddenin
köşesinde duruyordu, onu görünce Kasap gülümsemişti. Bunları Şehrinaz'ın
gerçekten anlatıp anlatmadığını bilmiyordum. Belki de ben kendi kafamdan
uyduruyordum şimdi. Aralarında ne tür bir konuşmanın geçtiğini, tanımadığı bu
hilkat garibesinin hayatına girişini, bundan sonra olacakları düşünmekten kaçsa
da yapacağı bir şey yoktu, eli ayağı bağlanmıştı bir kere. Tahminleri doğru
çıkmıştı Kasabın.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Saatlerdir seni
bekliyordum.." demişti Şehrinaz, "Nerede kaldın?”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Homurdanıp durmuştum.
Sonra aklıma ne gelmişti ise, "Patlamadın ya!", diye bağırmaya
başlamıştım. "Geldik işte!"</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Rüya
bitmişti!" dedi Şehrinaz, "Geriye dönüş yoktu artık onun için.
Öfkeyle yerinden kalkmış, hole çıkmıştı. Tangır tungur sesler gelmişti
yukardan. Karanlıkta bir şey seçilmiyordu. Hole çıkıp çıkmadığı bile
belirsizdi."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Bu kadar karamsar
olmasaydı keşke!", demiştim.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Saatler!
Kandirev’in de halledemediği karısını büyüleyen o saat! Ayaklı Duvar Aynası!
Kendirev Bey! Bunlar yüzünden belki aklını kaçıracaktı bir gün!”, dedi
Şehrinaz, "Odaya girdiğinde Ş., hala uyuyordu, şişman kadına uykusunda da
rahat yoktu, sanki. Horultusundan nedense iğrenmişti, vıcık vıcık bir gövdede
uyuyan Ş. gözünde iğrenç bir kadın olmuştu. Yazın bitmesine daha çok vardı, bu
da demekti ki Ş. iğrenç bir kadın olmayı sürdürecekti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Oh!</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Oturma odasına
geçtiğinde ilk iş olarak pencereden dışarıya bakmak olmuştu. Gördüğü her filmi
yaşamak isteyen bir kadının efsunlu zamanları keşfedişi o kadar zor olmamıştı,
bir yırtıcı hazla yaşlı adama bakıyordu, kucağında tüylü kulakları olan bir
yaratıkla. Onu göremeyecekleri bir aralıkta gizlendiği için rahattı. Koca
kulakları olan yaratığı, beyaz bir tavşana benzetmişti Kasap, Kiyanüs’ün
boğazlanmış tavşanlarından biri olmalıydı. Boynunda da aynı izi taşıması buna işaretti.
Karısının filmlerden sonra, korku ve cinayet senaryolarına ilgi duyduğunu
bilmiyordu Kasap. Ağaçlık yol bitmek üzereydi. Nereye elini atsa, beyazlıktan
kurtulamıyordu bir türlü. Kırılıp dökülecek bir beyazlıktı bu! Ona soluk
aldırtmıyordu!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Durup yüzüme bakmıştı
Şehrinaz, daha sonra da "Devam edeyim mi?”, diye sormuştu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Tavşanlar",
demişti Şehrinaz, "Fettan Güzel'in ne kadar doğru bir iz üzerinde
yürüdüğünü göstermekteydi, sonra her şeyden önce bunlara değecekti, kör
dilenciyle karşılaştığında kimsenin olup olmadığından emin olmak için sağına
soluna bakmıştı. Tavşanları o da seviyordu belki! Eski bir şarkı tadındaydı her
şey. Karısının tedirginliği aklından çıkmıyordu bir türlü."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Hayalin
sıcaklığıyla başı dönmüştü desene!”, demiştim,</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ama levhaların
üzerinde fazla durmamıştı!”, dedi sözlerimi duymamışçasına Şehrinaz,
"Tuhaf kılıkları olan insanlar üzerinde de."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Kasabın saflığı!”
,demiştim,</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Kadını en çok
isimler çekse de içindeki sıkıntı dinmediği için onlara da doğru düzgün
bakamamıştı!”, diyordu Şehrinaz, "Tren neredeyse perona girmek üzereydi.
Yolcuların yüzünde sabırsız bir bekleyiş vardı. Yağmura alışkın olmalıydılar.
Sarı yüzlü saatin yanında yine yaşlı kadın vardı.. yüzünde korku ve ürküntü
aynı anda yuva yapmıştı. Yarasalar başının etrafında uçuşurken, uçurumun
yakınında bir yerde olmalıydı mağara. Onları mağaraya hapseden efsunlu kişi,
çıldırarak kendini kayalıklardan denize bıraktığında, annesi Mehpare Hanım
-Aylı kadın- daha hayattaydı?.. ince uzun parmaklarından kan damlıyordu
kadının. Sırıtması tüyler ürperticiydi! Güya onu sevdiğini söylüyordu! Ama
yalan söylediği belliydi! Acı içinde kıvranan ruhuyla ne yapacağını bilmez
haldeki o kişi ona hiç de yabancı gelmemişti."</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Yazık!”,
demiştim, "Zavallı kadına şimdi ben de acıdım!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Aradan birkaç
dakika geçmeden anlıyordu ki!”, demişti Şehrinaz, "Ş., rüyasında dedesini
görmüş, ona gördüğü rüyadan o sahneleri anımsadığı kadarıyla -bölük pörçük de
olsalar!- anlatmaktaydı!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Bu iki görüntü iç
içe mi geçmiş!”, demiştim ben de.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Niye?”,diye
sormuştu Şehrinaz.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Niye'si mi var
artık! Kasap bunları birbirine karıştırmaktan kurtulamamıştı yaa!"</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Durup, ikna etmek için
"Hatta!”, demiştim, "Soğuk terler bunun için dökmüştü Kasap!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Kendirev Bey’in
yaptığı duvar saati zamanı ilk defa şaşırmıştı!”, demişti Şehrinaz, "Nigar
Hanımsa sarı yüzüyle bir mumyayı andırmaktaydı daha çok? Bu illetten hiçbir
zaman kurtulamayacağını, Kendirev Bey’in hayali sukuta uğramasında bunun önemli
bir rol üstlendiğini söylemeye bile gerek duymadığından susmayı tercih etmiş,
oturuyordu. Saatin acıklı haline gülüyordu Kendirev Bey, sonra ona bir kasap
parçası olarak değil de.. aileden bir fert olarak bir şeyler yapması gereken
bir insan gözüyle baktığını belli edercesine daha başka ne söyleyebileceğini
düşünürken, aksi gibi karşısında dikilip bir yere kıpırdamayan damatlarından
çekindiği de belliydi!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ş.,'nin
şempanzeyi ve küçük kızı, sonra Pürmayeyi neden böyle anlattığını düşünüyordu
Kasap?" demişti Şehrinaz, "Somyanın yanında gümüş şamdanlardaki yanan
mumların alevi, kasvet ağı örmüşlerdi odanın içinde. Üzerindeki kıyafet de amma
tuhaftı, bunların içinde kendini bir masal yaratığı gibi hissetmekteydi Kasap,
ama sesini nedense çıkaramıyordu. Hayal en onulmaz yerinden koptuğu bir anda, o
kadını yine karşısında bulduğunda, karısına sarılarak onu bağışlaması için
bekliyordu. Belki de bu kadar kuşku bir kasap için haddinden fazlaydı. Daracık
bir yerde nefes tüketen Pürmaye’nin onunla yakından uzaktan bir alakası olamayacağı
gibi böyle bir kuşkuya çabucak yenildiği için lanetleyip durmuştu kendini..
kulakları ağza gelmeyecek laflar işitmişti?"</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Yeniden başa
dönmüş sayılmaz mı?”, demiştim ben de. "Rastlantılar en sonunda onu buraya
kadar getiriyor!”, yanıtını verdi Şehrinaz,</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Karısının peşinde
olan hafiye kılıklı bir kasap!”, demiştim. Sonra, amma komik, diye düşünmüştüm;
duvarların düzlüğü gibi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sonra karımın neden sessizliği seçtiğini,
anlayamamıştım. Sonra karım neden gülmeye başlamıştı, anlayamamıştım. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sonra karım neden surat
asmıştı anlayamamıştım. Mutlaka bunda da bir bityeniği vardı. Yoksa Şehrinaz
sus pus olup karşımda beni çileden çıkaracak şeyler yapmayı göze alamazdı.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Yatak odasına
girdiğimde, Şehrinaz'ın hiçbir şeyden habersiz, kendini uykunun kollarına bırakmış
uyuduğunu görmüştüm. Parmak uçlarına basarak demir somyanın yanına kadar
gittim, uyuyan karıma -uykusunda bir melek gibi görünüyordu nedense- nefretle
baktım ki beni anlasın, Onu uyandırmamaya çalışarak saçlarını okşamaya
başladım.. yumuşak ve ipeksi dalgalanma parmak uçlarımdan başlayarak bütün
gövdeme yayılmış gibiydi. Onları okşamaya bile kıyamıyordum. Sonra Nigar
Hanım’ın resmine bakmıştım.. cadılık bunların soyunda olmalıydı. Kalkıp abajur
ışığıyla aydınlatılan odanın loşluğunda yürümeye başladığımda, aklımda hep aynı
sorular vardı ve bir de beyaz martılar, dedim ve bir de adını bilmediğim o
kadın ve bir de o şarkı kulaklarımda yankılanıp durmaktaydı ve bir de Dehhak
Döngel’in sinsice bakışları gelip konuk oluyordu, ikimizin arasına ve bir de karısı
geliyordu Şekerci'den tiksinerek ve onu hiç bağışlamayacak cadıların
günbatımında Şekerci, sırlarını beraberinde götürecek efsunlu adam, buralı
değildi, bu çağın hiç, bu yeryüzünün hiç değil, dedim, bir de o küçük liseli
kız çarpık gülüşü olan!</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">*** ***
***</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Şehrazat'ın yüzündeki
sessizlik giderek büyümekteydi, nereye baktığı bile anlaşılamıyordu, karşımda o
vardı ama, bana baktığı söylenemezdi, ardımdaki insana bakıyordu. Kitabın
öyküsünü anlatırken, sırf vakit doldurmak için -oyalanacak bir şey bulamadığımdan
dolayı- o yıllara dönmek zorunda kalan ben, Şehrazat'ın beni ciddiye aldığını
görünce, işin rengi değişmişti. Karşımda olup bitenleri ciddiye alan ve merak
eden bir insan durmaktaydı..</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"O tarihlerde
sürgün geldikleri şehirde -Taşkent olarak söz etmişti Ernüvaz- gazete okuyan on
insan içinde anıla gelen Şeyh Destigayp, yazdıklarını neden yakmıştı.. o akşam
rüyasında ne görmüştü de bu fikre kapılmıştı! Bütün bunlar aydınlatamadığı
şeyler olduğu için, belki de öyle sıkıntılı görünüyordu. Kurtuluşlarının bu
kitapta yazılı olduğu gerçeği onu da düşündürtmekteydi. Destigayp, dışarıya da
çok ender çıkarmış.. çıktığındaysa gazeteden başka bir şey okumazmış!",
dedim, bunun için daha başka şeyleri de anımsadığımdan rüyanın içinde dolaşan
bir Düş Gezgini gibi, nereden başlamalıydım anlatmaya, bilemiyordum doğrusu....</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Ernüvaz Galata
Kulesi’nin de göründüğü evlerden yol buldukça, Haliç'in üzerinde uçan martılara
çatı katındaki terastan bakınırken "Desene günlük hayatla bağı bu kadarmış
Şeyh Destigayp’ın" sözleri daha
dünmüş gibi aklındaydı.. o zaman ses tonundaki alaycılığı sezinleyemese de, bir
şeyleri ima etmeye çalıştığı kesindi. Eski eşyalara düşkünlüğünün nereden
kaynaklandığını açıklığa kavuşturamamıştı daha. Çok sonra öğrenecekti ki eski
eşyalara –neredeyse- şehvet derecesindeki düşkünlüğü, bir aile alışkanlığıydı..
en başta büyük baba da, daha sonra da Nuh Hanım da süren eski eşyalara olan
düşkünlük torunlarında hayatını sürdürmek zorundaydı sanki. O zaman henüz
hiçbir şey bu kadar aydınlık değildi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Kitapla Cendel’in
arasındaki sınır, Müjganla Mihri Mah’ın arasındaki simetri.. Bütün bunlar, ilk
bakışta, anlaşılmayacak bir ağla örülmüştü birbirlerine de bunları şimdi
kendisi ortaya çıkarmaktaydı sanki, o kış sabahı -Ocak ayıydı- gördüğü rüyayla
noktalanacak yolculuğuna dair bir işaret bulunmamaktaydı ortada ..</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Henüz daha her şeyin
bilinmezlik denizinde yüzdüğü ve eşyaların öyküsünü birbirine bağlayamadığı
günleri soluduğundan olacak, Ernüvaz asabi olduğu kadar, aksileştiğini
günlükleri yazmaya niyetlendiğinde, bundan kaçamayacağını, eninde sonunda gelip
onu bulacağından kuşku duymadığı için kalemi eline aldığında ilk olarak bundan
söz etmişti. Belki de o kış, hayallerinin de kitabın tozlu sayfalarında olduğu
gibi eriyip solan, akşam karanlığıyla camlardan silinen bir yüzü artık geri
getiremeyeceği için, o rüyada da aynı şeyleri yaşamış, içini dolduran tuhaf
duygularla Galata Kulesi'ne bakarken, son şansını nasıl tükettiğini düşünmek
bile istememişti. Çalışma odasını dolduran kasvetin insanda yarattığı etki hiç
de hoş bir şey olmadığı gibi, onu huzursuz etmiş.. sabaha kadar gözlerini uyku
tutmamıştı. Bu kadar karışıklığın içinde bir de Büyük Hala’nın hayaleti sandığı
karabasanlı geceye gebe olan o akşamdan nasıl kurtulduğu günlüklere
alınmadığından, buraları kendi hayal gücüne sığınarak doldurması hepten
kuşkulanmasına yol açmıştı, Ernüvaz’ın.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Son zamanlarda sık sık
olmasa da Hasırlı'nın görünüşü de katılmıştı bunların arasına ki, Büyük Hala
iki de bir ondan söz der olmuş, laflarının sonunu hep ona getirerek gerilimli
bir atmosfer yaratmayı amaçlamıştı belki. Torunları -kızlarıymış gibi sevilen
ve bir dediği iki edilmeyen- Şehrazat, genç kızken büyük adadaki yazlık evde
geçirdiği yaz tatilinden hiç bahsetmediğine göre, gizlediği bir şeyler
olmalıydı.. belki de bir bilinmezliğe varan elindeki malzemeyi böyle
kullanmaktan bilinçli olmasa da bir mutluluk duymuştu.. Cemşid’in anlattıkları,
onun açısından belirsizliklerle dolu bir ateş yumağına benziyordu daha çok,
yazının dışınd , sözcüklerin ve tümcelerin yardımıyla hayatta kalmayı başarmış
bir kurmacayı yeniden kendine göre yazmayı deneyişi de, başka türlü
açıklanamazdı.. bütün bunlar, solan bir rüyayı, eskimiş bir hayali yeniden
canlandırmak, onlara belki de yeniden hayatta kalma şansını tanımaktan başka
bir anlama gelemezdi. Zaten ‘Sözcükler Üzerine Kaygılar’ın yazarıyla bir daha karşılaşmak istemediğini,
aylar sonra yazdığı bir mektupta altını çizerek belirtmekten kaçınmadığını da
hesaba katarsak, artık kaybedeceği bir şeyi kalmadığı kolaylıkla
düşünülebilirdi. Cendel de fazla üzerinde durmamıştı bu konunun. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Olanları dinleyip de
kitabın sonunda nelerin olacağını öğrendiği gece, eski albümleri karıştırıp
Büyük Hala’nın gençlik fotoğraflarını -bu kadar çok resim onda da vardı demek
ki- bulduğunda, daha sonra içinin burkulduğu sıralarda, kesin değildi her şey.
Daha önceki olaylarda olduğu gibi, yorumlarını geliştirerek emin adımlarla
buraya kadar gelebildiğine göre, sonunu da merak ediyor olmalıydı. Cemşid aynen
bunları Ernüvaz’a aktarırken de kahkahalarını tutamamıştı, telefon kulübesinde
o hayallere gözünü aldırırken, artık bir daha iflah olamayacağını biliyordu.
Gazeteci arkadaşı kirli dünyaya bulaşmış, yer altı dünyasının insanlarıyla
teşriki mesaisi olduğundan, kendilerinin ne kadar temiz yaşadıklarını, hayatın hiç
de onun düşündüğü gibi olmadığını haykırırken, o böğürtüyü yine duymuştu. Bir
kadını boğazlıyorlardı arka sokakların birinde, telefon kulübesinde bu yüzden
epeyce oyalanmıştı.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sanki
yalnızlıktaydılar, ölümdeydiler, yüzlerini gizlemişler, sarılmışlar, kuşatılmışlar,
yani ki yaşıyorlar, yani ki zor durumdalar, ölüm onlara yeniden görünmeden
çıkmaları gerekiyordu yazının cenderesinden..</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Şehrinaz da aynen ona
katılmaktaydı.. kaybolan bir dünyanın peşinde sürüklenen o insanları
anlayamadığı bir tarafa, bu kadar sıkıntı çekilmesinin insanları bu yüzden
mağdur edip hepsini bir yere savuran kadının üzerinde durmayı daha mantıklı
bulmuştu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Düşlerin
İsyanı" sözüm, ona, Hatıra Apartmanı’nın 3. katındaki, 8 numaralı dairede,
daracık odada siyah tüller çekiliyken düşünülmüştü. Yine konuşulan o tarihti, o
kitabın tarihiydi, olayların birbiri ardına patlak verdiği ve gergin geçen
günlerin bir bilançosuydu aslında o kitabın, o rüyanın tarihi.. herkesin kendi
adına faturayı ağır ödediği ve insanların kimlik bunalımı yaşadıkları o dönemin
Ernüvaz’ un belleğinde yalnızca soğuk bir anı olarak yaşamını sürdürdüğünü
okudu.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Kurtuluşlarının bu
kitapta yazılı olduğu gerçeği onu da düşündürmekteydi. Babası Destigayp
demlendiği zamanlar, kimsenin yanına yaklaşamadığını, o zaman vecd halinde
olduğunu, sürekli aynı cümleyi mırıldandığını okudu.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Bu kitaba iyi
bakın, her şey bu kitapta gizli!", cümlesini okudu.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Gittikçe kendini
eksikli metinlere kaptırdığında gecenin ilerlemiş saati olmasına karşın hiç de
sıkılmadığını, arada bir hole geçerek dar balkona çıkıp sigara içtiğini ve de
hep olacakları düşündüğü gecelerin birinde, Şehrazat 'a nasıl sonsuz bir bağla
bağlandığını açıkladığı satırları da okudu.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Ama aradığı başkaydı,
belki de bunları sadece üstünü örtmek için baş vurduğu şaşırtmaca fikrine
kapıldığında nasıl öfkelendiğini ve ruhunun kabına sığmadığını da okudu.. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Cendel, durmuş saatin
yüzüne bakarken bir yandan da okuyanları değiştiren kitabı düşünüyordu.
Anlatılanlara bakılırsa, okuyanlar değişiyor, efsunlanmış gibi kılıktan kılığa
giriyorlardı. Sonra Ernüvaz’ın rüyasında da Şeyh Destigayp, ölüm döşeğindeki
babası Kendirev’in yüzüne bakıyordu. Doğan erkek çocuğunun ismini Cemşid
koymasını neden bu kadar çok istediğini öğrenememişti. Anlattığına göre
rüyasına babası Hazerfan Burhan gelmiş.. "Bu rüya kurtuluşunuz olacak,
unutmayın bu rüyaya iyi bakın!", diye bir teşbihte bulunmuştu. Herhalde
yine o kitabı kastediyor olmalıydı. Yazdığı onca sayfaya, karalanmış sayfalara
mum ışığının solgun sarısı altında bakarken, karısı Dilruba Sultan kapıda
göründüğünde hızını alamayarak, ona yazdığı şeyleri çok iyi koruması için
nasihatte bulunmuştu. Ailede herkesin çıldırmış gözüyle baktığı bu insana gül
gibi karısı itiraz etmeden kabul etmiş, başını önüne eğip odadan çıkışından
sonra Şeyh’e ne olduğunu hiç kimse, ne yazık ki bilmiyordu. Kayboluşu da
yazdıkları gibi sırrını korumaktaydı. Şeyh Destigayp, Kethüda Hazerfan’ın
kaldığı yerden Cemşid’e ait şeceresini de bulduğu kitabı, uykusuz geçirdiği
gecelerde okuyup, bir yandan da yeniden inşa ediyordu ki sürekli yazıyor,
yazıyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Şeyh Destigayp öleceği
de ayan olan rüyadan hiç kimseye söz etmemişti. O rüyadan nedense hep uzak
durduğunu yazmıştı Ernüvaz. Sonra yine Şeyh Destigayp öldükten sonra kabuslu
rüyalar bu sefer de babası Hazerfan’a geçiyordu. Yaz ayında kurak ve kıtlık
günlerinin başladığı, insanların yüreğine korku saldığı günlerde her şey can
sıkıcıydı, kimsenin yarından umut beklediği yoktu. Yarından umutlarını kesmiş
bir insan kalabalığı kuytuluklarda, duvar diplerinde pusup kalmışlar,
gölgelerine sığınmaktan başka çareleri kalmamış gibi sessiz sinemalarının
parçalanmışlığında sırt sırta vererek ağulu günleri bir an önce atlatabilmek
için uzun bir bekleyişe daldıkları yoksulluk günlerinde rüyalarının da içi
kurumuş, çekilmiş, çökelmiş, yozlaşmıştı sanki. Gece cinlerle dolaştığı
söylenen insan bir gece o kabuslu rüyalarından birinden uyandığında; </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Oğlumu getirin
bana!", nidasıyla bütün ev halkını uyandırmış, ancak oğlunu
getirdiklerinde, mavi yüzlü çocuğu karşısında gördüğünde yatışmış, durulmuş,
çatık kaşlı, asık yüzlü o insan gitmiş, yerine başka bir insan gelmişti. Belki
de Şeyh Destigayp’tan kalan mirasın tek sahibi o olacağından, babası Kendirev
ev halkını telaşlandırmakta bir sakınca görmemişti. Onun tek korkusu, emanetin
emin ellerde olup olmadığını bilememesiydi belki de o an, bunun için daha başka
şeyleri de anımsayan Ernüvaz rüyanın içinde dolaşan bir Düş Gezgini gibi,
nereden başlamalıydı anlatmaya bilemiyordu doğrusu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Amma
tuhaf!", dedi Şehrinaz, "Kendine güvensiz biri miydi bu kadar?”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Hayır!”, dedim,
"Eli kolu bağlanmıştı, sanki kendini bir hayale nasıl kaptırdığının
belgelerini ortaya çıkarması için bazı ipuçlarından yola çıkması gerekiyordu
da, o şimdi bunları unuttuğundan ne yapacağını bilmez bir haldeydi.”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Rüyadakiler!”,
dedi, "Aynen çıkıyor mu dedin?”, "Evet!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">“Nasıl olur der?”, gibi
yüzüme bakıyordu, her zamanki gibi koltuğuna kurulmuş eski zamanların imge
kırıntılarına tutunan bu kadına her şeyi nasıl anlatacağımı, ben de şimdi
durmuş düşünürken, senaryo oyununa onu da bulaştırdığımdan kaygılanmaya
başlamıştım. Senaryo bir yerde başlasa da öteki senaryolar gibi bir yerde
bitmiyordu. ‘Sözcükler Üzerine Kaygılar’ın
böyle bir büyüsünün olduğunu söylesem, belki de bana gülecekti. Sonra
yaşadıklarından kaçan bir insan olduğunu keşfeden kadının düş treninden indiği
o sabahı gözlerimin önüne getirerek soluklanmak isteyişim, yadırganmaması
gereken bir durumdu. O kadını düşünerek günlerce pencerenin karşısında dikilip
kalan Mihri Mah, ilk gençlik yıllarındaki odasında, o kış Cendel’i de yeni bir
rüyaya sürükleyecek olan yazının sihrini bulmuş gibi gülümsüyordu, şimdi. Üzeri
küllenmiş aşklarını, yitirdiği kadınları, yaşanmamışlıklarını, sonra
yaşadıklarını, artık geçmişte kalmış o günleri.. yalnızlık dakikalarını, sonra
mektup zarflarının içine büyük bir özen ve titizlikle yerleştirilmiş hayat
albümünü, tenini çürüten hayat kadınlarının fragmanlarını yazmaya başladığında
rüyanın içine yerleştirmekten çekinmemişti hiç! Önümde uzanan bilinmezlikte her
şeyi ona yeniden anlatmanın yollarını sanki senaryonun parçalarından bulup
çıkarmam gerekiyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Orada, eski
zamanlarda kalmış bir rüyada!”, dedim, "Onları buralara sürükleyenin ne
olduğunu bile unutmuş gibi görünüyorlardı. Bir kadının gözleri vardı sonra,
gözlerinde sürekli akrepleri görüyordu Mihri Mah, evet, kadının gözlerinde
akrep olan resmi Asude’yi –Asude Anetta’ydı bahse girerim- de çok seviyordu.
Dışarıda kar yağarken pencerenin önünden hiç çekilmeyen dul kadını en çok merak
edenlerin içinde Asude’nin gelmesi çok ilginçti. Yorgun akrepler ve siyah
kelebekler.. sonra akreplerin ayak izi, onların sessizliğine yakışan bir
durumdu. Karların ortasında siyah pelerinli kadının ceplerinden dökülen
öyküleri toplayan insana, ne kadar çok benziyordu Mihri Mah. Biten o dünyanın,
kaybolan o dünyanın, bir daha geri getirilemeyecek o yılların, o eski
eşyaların, o eski yüzlerin, ailesinin lanetli tarihi gözlerinde canlandığında
Mihri Mah bir hayli yorgun görünmekteydi!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sonra dönüp ona baktım,
19.. yılının Eylül’ünde, Mihri Mah’ın rüyasında senaryonun bütün sırrını ele
verecek kadını nasıl gördüğünü anlatmamın imkansız olduğuna şahitlik yapan
"Hayal Dünyasında Bir Serseri!” sözüne sımsıkı sarılarak bu bahisten
uzaklaştım hemen. Şehrinaz’ın da zaten gitme vakti gelmişti. Neredeyse gün
kararmak üzereydi, büyük rüya kapısından o güz sabahı çıkarak gözlerini bir
başka şehre, bir başka rüyaya açan o insanlar daha şimdiden bir hayal
olmuşlardı benim için. Gölgesiz Buhara.. Ütopik Şehir, çıkmayan o lekeler bir
başka sefere kalmıştı.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">-V-</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Alo Finamek Bey,
benim Şehrazat!" demişti, " Resetleme için ne yapıyorduk. Dinliyorum</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Önce KASANIN
FİŞİNİ ÇEK!", demiştim, "Sonra SRY ANAHTARINI TAK!.. taktınız mı?
Taktıktan sonra şimdi, KASAYI SRV KONUMUNA GETİR, sonra FİŞ TAKILIRKEN EL KAĞIT
TUŞUNDA, sonra, WORK CLEAR MESAJINI OKU, şimdi kasa OFF DURUMUNDA, sonra BİLGİ
İŞLEM MERKEZİNE BİLDİR!" Of, of... Her şey bu kadar basit olmamalıydı...
gözlerini aynadan çevirip, aynadan dışarı çıkarken bakışlarını beğenmemiştim
Küçük Prens’in. Bir an onu fark edecekler diye korkmuştum, oysa büroda kimseler
yoktu, perdenin aralığından görebildiğim kadarıyla güzel bir yaz havası hüküm
sürmekteydi dışarıda, havalar mevsim normalinin üzerinde seyrettiğinden kaygı
duymakta haklıydı insanlar. Kasabı hiç sevmeyen bir kahraman daha, diyecektim,
Şehrazat bana bakıyordu, toparlanıp, "Ne var?”, dedim, "Ne
istiyorsunuz?”, "Hiç!”, demişti, "Sadece bakıyordum!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Sadece bakıyormuş
Mahi Azadecuy!”, "Gördün mü!”, "....!”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">İnsanımız hep böyledir,
dedi, hep bakar, duyarsızlığını somutlar bakışlar, neden bununla ilgili
senaryolar yazılmaz ki?</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"İyi!",
dedim, "Hiçbir şeyden haberi yok!” Öfkem dinmişti, yumuşamıştım, her şey
yolunda demekti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Senaryo nasıl
gidiyor?”, diye sorduğunda karımın söyledikleri aklıma gelmişti..
"Yazdığın senaryo okunmayacak!"</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Yeni dünyayı
keşfetmek için kafile göndermişlerdi, orada kaldım!”, yalanını söyledim,
merakla yüzüme bakıyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Sana kolay
gelsin!", diyerek odadan çıkıp gittiğinde, yalnız kalmıştım. "Onun ne
işi var burada Mahi Azadecuy!”, dedim.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Feridun Bey daha henüz
teşrif etmediklerinden, büroda istediğim gibi at koşturabilirdim.. Seslerin
dökülüşüne gözlerimi dikmiş bakınırken, kafamı kurcalayan bin bir düşünceyle
baş etmem o kadar kolay olmayacaktı, daha şimdiden suratı asılmış
kahramanlarımdan biri, hayallerinin dipsiz kuyusunda bir keşiş yalnızlığı
yaşamaktan sıkılmıştı. Cemşid Ulu, Kiyanüs’ün yüküne bakmaktaydı. Monitörün
karşısında sözcük yığınlarına boğulmuş insan kalabalığından şikayetçiydi,
Ernüvaz ile aralarındaki gerginlik son günlerde giderek büyümüştü.. ona sonsuz
bir bağla bağlandığı geçmişteki insandan sıyrılmış, sanki erişemediği,
ulaşılmaz bir kadın olup çıkmış, ona acı çektirmekteydi.. mutluluk hayallerinin
suya düşmesinden çekiniyordu, oysa onu her zamankinden daha çok sevmek
istiyordu, "Öyküden önce, Senaryodan sonra!", diye bir çizgi çekilmiş
gibiydi hayatlarına.. o istese de artık geri getiremeyecekti eskiyi, orada
kalmıştı onlar artık. Çünkü ben böyle düşünüyordum.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Belleğinin
karanlığındaki görüntülerden tam da sıyrıldığı söylenemezdi.. onların yerde
savruluşuna, döne döne kıvrılışlarına, daha sonra helezon oluşturmalarına anlam
veremiyordu. Bilgi İşlem Merkezi'nde son günlerde her şeyin iyi gitmediğine
inananların sayısı daha da artmıştı. Şimdi olmasa da, bir gün gelecek
duyacaklardı, belki herkesin ağzına düşecekti, günlerce, haftalarca
konuşulacak, herkes bir kötü niyet arayacaktı bunların altında.. yüz yüze
geldiklerinde ona bir şey söylemeseler de anlamlı anlamlı yüzüne bakıp, her
şeyi bildiklerini ima edecekler.. o da, hiçbir yere kaçamayacağını anlamış
mutsuz bilinciyle yerinde kıpırdamadan durup, aynı onlar gibi bakmakla
yetinecekti.. ama, "cüce olmaktan hiçbir zaman utanmamıştı!”, sözü ona her
zamankinden daha sıcak gelmese de, öcünü böyle almaktan gizli bir mutluluk bile
duyuyordu, denebilir..</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Hayat hiç de onun
düşündüğü gibi değildi. Bilgisayar oyunlarında eğlendiği kadar hayatta
eğlenemiyordu artık.. gittikçe kendine yabancılaştığı, neredeyse kendini
tanıyamayacak bir duruma geldiği bir gerçekti.. bazen aynadaki yüzüyle karşılaştığında
aynı soruyu sormaktan kendini alamıyordu.. "Bu yüz benim mi?” Sonra bir
başka hayali beliriyor, öfkeli yüze bakarak.. "Evet, senin!",
diyordu, "Sen istedin!", günlük hayatta kullanılan bu söz giderek
işin içinden çıkılması zor bir kuvvete bürünüyordu, onu esir alıyor, istediği
gibi yönetecek kadar acımasız bir şey kesiliyordu.. sonra öyle bir an geliyordu
ki, artık bu sözden kaçıp kurtulamayacağı sanısına kapılıyor, korkuları iyice
artıyordu. Bir ölünün gözleri gibi boş bakınmaya başlıyordu kendine, ta ki
karısı onu bu düş yolculuğundan uyandırana dek. </span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Benliğinin
parçalanmasını durduramadığı için, bir benden söz edilemeyeceğini ona nasıl
açıklayabilirdim ki?”, sözleriyle kendini avundurmak isteyişini, bu sefer de
kendisi beğenmiyor, bun da kendisine bile açıklayamadığı gizli bir niyet
sezinliyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Buraya kadar her şey
güzeldi, bunları ben de beğenmiştim, kapı açıldı, içeri, yüzü çilli kız
girmişti, "Bu gidişle biraz zor!", demiştim, "Kafamdakileri
yazıya aktarırken hiç beklenmedik kazalarla karşılaşıyorum, atlamalar
oluyor.... Kayıt cihazındakiler bir işleği de aşarak, günlük kalıbının dışına
çıktı." Benim korkularım, kahramanlarınkinden daha farklıydı. En azından
bir yerde tasarlanmışlar.. sonlarının ne olacağı belliydi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Öyle
konuşma!", demişti Mahi Azadecuy, "Ne biliyorsun?”</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Bunlardan sıyrılarak
bilgisayarın karşısına geçtiğimde acılı yüzüm insanın içine işlemekteydi, zor
anda kendimi çaresiz hisseden bir insan olmuştum. Reyonların arasında deliler
gibi koşup duran insanı.. olayları öylesine tuhaf, neredeyse korkutucu bir
biçimde gören insanı unutmak istiyordum.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Günlerdir kendini
alamadığı yüzlerce gözün içinde biri vardı ki; ne zaman onunla karşılaşsa her
şeyi unutuyor.. sadece onunla ilgilenmek istiyordu Cemşid Ulu. Onu ilk nerede
gördüğünü ve bir daha unutamayacağı bakışlarının yüreğine nakış olduğunu
anımsamıyordu. Otopark çıkışında olmalıydı herhalde, ilk başta Siyah Jaguar'dan inen Kadının
Gözleri imgesi yerleşmişti belleğine, sonra kolay kolay kendini alamadığı
kadından bir olarak bunlar kalmıştı geriye. UNUTULMAZ BİR YÜZÜ OLAN KADIN
ismini daha sonra, eve geldiğinde, karısıyla bir şey konuşmadan, hemen çalışma
odasına girip bilgisayarın düğmesine dokunup belleğinde oluşan yeni imgeleri
boşaltmak sabırsızlığıyla yanıp tutuşurken esinlenmesi, bir rastlantı sonucu
olmuştu. Tanımadığı, adını bile bilmediği kadının gözleri karşısında kendini
kaybediyor.. eli ayağı birbirine dolaşıyordu. Şuh, bazen de yarı baygın bakan
kadın onu belki de bir yolculuğa çağırmak istiyordu, ama Cemşid Ulu o anda kör olduğundan
bunu göremiyor, göremediği için de yolculuk her defasında yarım kalıyordu.
Geçen hafta Otoparka koşar adımla girdiğinde, Bekçi Şehmuz’un kuşkulanmasından
korkmuştu, ama yine de bunun ürerinde fazla durmayıp arabasını her zamanki park
ettiği yere doğru bir yılan gibi sürülerek gelmiş, park ettikten sonra da onca
arabanın içinde yalnızca Siyah Jaguar'ı aranmıştı. Sinirleri tepesine çıkmış
Cemşid Ulu'yu kim o halde görse gülmekten kendini alamazdı herhalde. Yaptığı
bir çocukluk olarak nitelendirilemese de, düpedüz safdillik sayılamaz mıydı
peki? Siyah Jaguar'ı boşu boşuna aranması, ona şimdi komiklikten çok,
anlayamadığı bir acı veriyordu. Kendini böyle bir hayale neden körü körüne
kaptırmıştı? Kadının bir daha geleceğini nereden çıkarmıştı? Böyle bir
garantiyi ona kim vermişti? Yoksa bunların hepsini senaryonun etkisinde kaldığı
için kendisi mi uyduruyordu? Hayatında yapacak bir lüksü kalmadığı için,
ölümlüler dünyasında oyun duygusundan kurtulamamış bir yaratığa dönüştüğünden,
bu hale yatkınlığından dolayı kendini kaptırdığı hayallerden canı da
sıkılmamıştı. Bir bakıma alışkanlık haline getirdiği oyun duygusunu hangi ahlak
yasasına uydurduğu düşünülmesi gereken bir şeydi, her şeyden önce. Ama Kürt
Şehmuz gelip arabanın yanında, "Artık gitseniz beyim, neyi
bekliyorsunuz?”, diyen bakışlarıyla ona bakmaya başladığında, o da, çaresiz
arabayı çalıştırıp OTOPARK' tan çıkmıştı. Arabayı nasıl sürdüğünü, eve nasıl
geldiğini bile anımsamıyordu.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Tepkisini ölçmeye
çalışır gibi ona bakan bir çift gözde.. belki de bütün dünyasını ele vermekten
kaçınan bir insanın çektiği acı da vardı.. belki de olayları bu kadar tuhaf ve
ürkütücü görüntülerle vermesi de bundan kaynaklanıyordu.. belki de - hiçbir
zaman ona yakın olamayacağından- bakışlarındaki esrarı da çözemeyecekti.. belki
de gökler onda hep bir bilmece olarak kalacaktı.. belki de... ama gizemini
kendisiyle birlikte mezara götürecek o gözler kimindi, peki? Kasabın yanında
duran, uzun saçları ve sakallarıyla eski bir zaman kahramanı kılığındaki solgun
yüzlü insanın gözleri, daha korkutucu değil miydi? Evet, o boş, o anlamsız
bakışlar insanın içine işlemekte, hatta insanları gizemine çağırmakta geç
kalmıyordu. Cemşid Ulu, kendini kaptırdığı gözler aleminden kolay kolay
sıyrılamayacağını anladığında, saat neredeyse akşamın altısına geldiğinden
şaşkınlıkla bileğindeki saate birkaç defa bakmaktan kendini alamamıştı. Bu
kadar saat hiç kıpırdamadan uyumasını açıklayabilecek bir şeyler bulmalıydı,
yoksa her şey birbirine karışacak, o da, kendi payına düşen çıldırmışlıktan nasibini
alacaktı. Herkesin faydalandığı bir çıldırmışlık, ona hiç de cazip gelmiyordu,
tersine öfkesini kamçılayan bir yol oluyordu. Demek ki; bunları düşünürken
saatin nasıl işlediğini bile fark edememişti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Gözler beni bir rüyaya
çağırıyordu, öyle bir rüyaydı ki bu.. iç içe iki oda gibiydi, uyanık hayat ile
rüya hali yan yana duruyorlardı, bunu ilk ben keşfetmiş gibi nasıl da
seviniyordum, son günlerde aklından hiç çıkmayan Şehrinaz' da garip bir
çekicilik buluyordum. O akşam yine Mirella Matheu’ya benzeyen kadını
gördüğümde, şaşırarak bahçedeki kalabalığa yüzünü çeviren yaşlıyı merak
ediyordum, ama karım dönüp bakmıyordu, onun için pencereden ne zaman
çekileceğini düşündüm.. Rüyalı yüzüyle bir kadın pencerenin önünde durmaktaydı,
belki de Şehrazat'tı o kadın? Bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Belki de
yaşlı kadın babaanne de olabilirdi, diye düşündüm, belleğimdekiler yerli yerine
oturdukça, bulanıklık gittikçe açılıyordu.. Bir kadının parmak uçlarına
değiyordu dudakları bir zencinin, Ofiste bekleyen Yurttaş Keyn'in uzaktan bir
akrabası olduğunu, buraya bir iş için geldiğini ve de buna benzer lafları
uydurmam o kadar zor olmamıştı benim için. Genelevi patronu Neriman, bunları
ilk önce bir imtihanla denemek istiyordu. Gazeteci Y., yazar bozuntusu herif,
Yurttaş Keyn ve bir de Tetikçi’yi aynı odaya çağırıp hepsini bir sıraya
dizdiriyordu.. hiçbiri de başlarına geleceklerinden haberleri olmadığı için
böyle rahat görünmekteydiler. Sonra hepsini bir don bir gömlek katına bırakınca
orospu kahkahalarıyla gülüyordu Neriman., Orospu sesiyle şimdi donlarınızı da
çıkarın diyordu da herifler ıkınıp sıkınmadan donlarını aşağı sıyırıyorlardı..
Hanginizin kuşu daha güzel göreceğiz demeyi de unutmuyordu kaltak!</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">“Gerçekten” adlı öykü
de böyle düşünmüştüm.. zaten babaanne ile Şehrinaz bahçeye bakmayı alışkanlık
haline getirdikleri günlerde .. kafamı başka şeylere taktığımdan .. onların bu
oyununu da bir heves olarak değerlendirmiş, büyütmemiştim o kadar. “Ama o zaman
binlerce kameraya poz veren kadın kimdi?”, sorusuna hala daha bir yanıt bulmuş
sayılmazdım. Belki de karımın suratı bu yüzden asıktı, bir şeylere üzülmüştü
sanki, ama bana da açılamadığından, kendi bilinmezliğinin derinliğinde boğulup
gitmek üzereyken, bir gün gelecek onu yine ben kurtaracaktım. Onun için fazla
üzerinde durmak istemiyordum. Sonra onu nasıl da özlediğimi sözcüklere
dökemeyecek kadar kendimi kaybettiğim Salı Akşamı’nı düşündüm. Babaanne beni bu
halde gördüğünde, "Yazık, oğlum!", demişti, "Kendine yazık
ediyorsun!", "Yok daha neler?”, demiştim, "Sen sana bak
babaanne!" Bunların ardından da annem Rüya Hanım, sesinin tonunu
değiştirip -aksileştiğini belirtmek için vurgulu konuştuğu günlerdeki gibi-
"Bari kendine acımıyorsan, karına acı!", demişti de ben nasıl
kahrolmuş, nasıl kendimden geçmiş bir halde merdiven basamaklarını bile nasıl
indiğimi hatırlayamamıştım.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Bir gün hepimiz
öleceğiz!", demişti Şehrinaz, "Sözcükler baki kalacak..".</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Balkonun kenarında
durmuş bana bakıyordu. "Benim senaryomu ne zaman yazacaksın?”, diye
sorduğundaysa, “Ama, şimdi, bak!” diyecek oldum bir an,”işte özlediğin şey
sonunda gerçek oluyor meleğim." Ama kimse yoktu, bir an kendimi
kaptırmıştım.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Çalışma Odasının yarı
loş karanlığında volta atarken, daha sonra sokakları dolduran Zenci Kadınlar’a
acıyarak bakan o insanın fotoğrafını eski yerinden kaldırmak için harekete
geçtiğimde, yüreğimde uyanan duygunun da etkisiyle olsa gerek bundan caymış,
şimdi o resmin karşısında duruyordum. Yazdığım şeyleri her şeyden önce bir
'Senaryo-Game' e dönüştürmüş olmaktan suçluluk bile duymayan bir insana,
acınacak gözle bakan kadını -hayatım Şehrinazı-, onun yeni bir yönünü
keşfedişimle bana acımamasını söyleyecektim, kurtulduğumuzu, -bundan daha iyi
haberi kim verebilirdi?- hepsini söyleyecektim. Sokakları dolduran binlerce
zenci vardı, siyah beyaz çekilmiş fotoğrafta.. ama biri vardı ki, öyle kolay
kolay unutulmazdı. Yüzünde de iyiliğin annesinden ilham almış olmanın çizgileri
yerleşmiş.. huşu içinde, kendinden geçmiş binlerce Zenci Kadın o karede nasıl
dondurulmuştu, buna ister istemez karım gibi ben de şaşırıyordum. Irk ayrımını
protesto etmek için şarkılar söyleyip, dualar eden Zenci Kadınlar’ın yüzünde
hep aynı ezilmişliğin, dahası aşağılanmışlığın çizgileri vardı, öyle
derinlemesine çizilmiş çizgileri hiçbir şeyin yok edemeyeceği anlaşılmaz bir paradoksu
yaşatan hayatı küçümsemememiz gerektiğini bu resim bir kez daha ortaya
koyuyordu. Ne yapmak istediği belli olmasa da bazen bu duyguya kapılmaktan
kendini geri alamayan Şehrinaz’ın son günlerde başı dertte gibiydi.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Küçümsenen, hatta ikinci sınıf bir insan olarak anıla gelmiş o
insanların fotoğrafını neden çekmişti Şehrinaz? Yıllar sonra karımın bilmediğim
bir yönünü açığa çıkaran resim, beni daha da kamçılamıştı, kim bilir içime ne
kuşku tohumları bırakmıştı ki öfkeyle bıyıklarımı düzeltirken, sonra onları
dişlerimin arasında ezmeye kadar götürmüştüm işi. Sevgili karım, sonra bunları
evde asacak bir yer bulamamış gibi getirip çalışma odasına, hem de benim her an
görebileceğim Akrepler’in yanına asmış; kim bilir aklından neler geçirmişti o
zaman. Vitrindeki cüce topluluğuna bakan
solgun yüzlü kadın ,daha sonra siyah tülün içinde düşsel bir kadın oluyordu,
resmin altındaysa 'Son Program' yazmaktaydı. Cüceler topluluğuna bakan kadının
anlatılmaz bakışlarını belki de ölümsüzleştirmek için bu yönteme başvuran
kendisiydi. Tarihlerine bakılırsa ikisi de ayrı zamanlarda çekilmişler,
sonradan o anki bir esinlenişle birleştirilerek bu günkü biçim verilmişti.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">Sokakları dolduran
kalabalığın homurtusu kulaklarımı tırmalamaya başladığı anda belleğimdekilerin
yolluklarından çıkarak orta yere dökülüp saçılmasından korkan, dahası,
korkusuna yenildiği için eli kolu bağlı bir halde karşısında cereyan eden
olaylara seyirci kalan insan, sanki ben değilmişim gibi annem, Şehrinaz' ile
birlikte bana oradan çekilmemi söylemişlerdi; beni korkutmaktan çok yardım
etmek istiyorlardı. Nedense, sarı yağmurluklu kadından çekinen yaşlı kadın
Babaanne’den çok, Rüya Hanım’a benziyordu. Torununun başına bir dert
açacağından endişeleniyordu, sanki bütün korkusu buydu, diye düşündüm, torunu
için endişelenen kadını bir an gözden yitirdiğimde kendi gerçekliğimle yüz yüze
gelmek beni nasıl da kaygılandırmıştı ilk başta. Dönüp baktığımda.. Feridun Bey
monitörün karşısında dondurulmuş bir kukla gibi duruyordu.. sanki sırası
geldiğinde o da oyuna katılmak için canlanacak.. büyük gösteri de, belki insan
şovunda kendi numarasını sahneye koymasını sabırsızlıkla bekleyen seyircileri
daha fazla bekletmeyecekti. Hiç istifini bozmayan Feridun bey sıra ona gelmiş
gibi sahnenin ortasına doğru ilerlemiş, -oldukça tuhaftı.. böyle bir rüyaya
konuk olmaları beni düşündürtmekteydi- seyirciyi selamladıktan sonra oyunun
başlaması için sol elini havaya diklemesine kaldırıp işaret vermiş, daha sonra
da karanlığına çekilerek yine ikinci planda kalmıştı. Sayıklama anından
kurtulup kendime bir çeki düzen vermeye çalışırken monitörün karşısındaki
insana öfkeyle baktığımda, yanlış bir insana öfkemi yönlendirdiğimi geçte olsa
anlayan ben, bu hatayı telafi etmek için yine aynı ana dönmek istedimse de,
bunda başarılı olamadığım gibi, hayal kırıklığı da yaşayan ben.. acı dolu bir
yüzle bir kendime, sonra bir kapının önünde duran Siyah Jaguar’dan inen bayana,
bir kendi arabama bakınıp dururken.. "Kasaların tıkırtısı bu gün hiç mi
hiç iyi değil!", diye gürlemişti sesi Feridun Bey’in.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;">"Bu gün yağmur
yağıyor!", demiştim pısırık ve biraz da çekindiğimi belli eden bir ses
tonuyla. Sonra koltuğa çökerek karşımda uzayıp giden çöle bakmaya koyulmuş,
sanki kaybolup gitmek istercesine kendime bile açıklayamadığım bir his
yumağıyla yürümeye, kaybolmaya, unutulmaya hazırlanmıştım.</span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><span style="line-height: 115%;"><i><b>cemal çalık </b></i></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<br /></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-4695215732459842882012-06-20T13:29:00.000+03:002016-02-02T00:16:11.379+02:00Televizyon ve Rol Model Kalıplar<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-NrPRQ1S3QMk/T-GlgbtLLPI/AAAAAAAAA2A/q8dd7svauiw/s1600/tv.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="208" src="https://2.bp.blogspot.com/-NrPRQ1S3QMk/T-GlgbtLLPI/AAAAAAAAA2A/q8dd7svauiw/s320/tv.jpg" width="320" /></a><span style="font-size: small;"></span></div>
<span style="font-size: small;"></span><br />
<span style="font-size: small;"><br /> </span><br />
<span style="font-size: small;">Televizyon 1930'larda insanoğlunun hayatına bir daha hiç çıkmamacasına girip
yerleşti. Öyle ki aileden biri gibi oturma odalarımızın, salonlarımızın ve
hatta gelişen teknoloji ile birlikte artık cep telefonlarımızın ayrılmaz
parçası oldu. Ona evimizin en güzel yerini açtık, onu dantellerle süsledik,
bozulmasın diye azami özeni gösterdik. Gel zaman git zaman bu ilişki tek
taraflı olmaya başladı. O ne olursa olsun vermeye biz de ne verdiğine bakmadan
almaya başladık. İlkin öyle değildi oysa televizyon ile ilişkimiz. Zaten
kısıtlı olan yayın sürecinde eski alışkanlıklarımızın yerini almıştı. Ajansın
resimli görüntülü halini veriyordu bize. Daha radyo denen o sihirli kutuya
alışamadan televizyonun varlığı allak bullak etmişti zihinleri. İlkin tek tük
evlerde, sonradan tüketim çılgınlığının da verdiği güçle biz neredeysek orada
yer almaya başladı. Artık o bizleri değil, bizim ona verdiklerimiz ile o bizi
izlemeye başlamıştı. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br />
Televizyon hiç şüphesiz modern çağın kitle iletişim araçları içinde en başarılı
olanı. Aynı anda bir çok insanı o camdan kutunun önünde toplamak imkansız iken,
bir spor müsabakası, bir canlı yayın ile bunu başarmak çok sıradan bir hal aldı
artık günümüzde. Esasında televizyon sinema ile ikame edilebilecek gelip geçici
bir alışkanlık olarak hayatımıza girerken, günümüzde hemen hemen her aşamada
onunla içli dışlı olmaya başladık. Eğlenceden, pazarlamaya, sağlıktan, spora
bugün bir çok sektör için televizyon bulunmaz bir nimet. Öyle ki görsel ve
işitsel uyaranların aynı anda insanlara etki etmesinin temelinde yatan güç
televizyonu güçlü kılıyor. Ucuz ve erişilebilir olması da bu gücüne güç
katıyor. Tüm bu özelliklerini çok çok iyi değerlendiren toplum mühendisleri de
elbette televizyonun kitleleri etkilemek için ne denli önemli bir araç
olduğunun farkında. Ve bu farkındalık ile aklımıza dahi getiremeyeceğimiz
komplolar düzenliyorlar bilinç altı benliğimize.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Televizyon
alışkanlığı modern insanlığın en sık görülen hastalığı. Televizyonun sadece
iletişim aracı olmaktan çıkıp bilgilendirme ve eğlendirme imkanları sunması bu
anlamda kendisine ayrıcalıklı bir yer edinmesine yol açtı. Jacques Seguela’nın yerinde
söyleyişi ile, televizyon artık,
insanların günlük gevezeliği haline geldi.<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftn1" name="_ftnref1" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[1]</span></span></span></a></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Televizyon hemen hemen tüm toplumlarda
en etkin hikaye anlatma aracı haline gelmiştir. Kendi köyümüzden tutun da,
dünyanın hiç bilmediğimiz coğrafyalarına kadar her yerden, her insandan hikayeler, bir çok kanaldan sürekli olarak,
evimize konuk olmaya başlamıştır. Yalnız hikayeleri anlatıcıdan bağımsız
düşünemeyeceğimiz gibi, televizyonu da bize anlattıklarından bağımsız
düşünemeyeceğimiz bir konuktur bu. Televizyon, anlattığı bu hikayelerle birey
yapısının en derin noktalarına nüfuz ettiği toplumlarda “televizyon birey”in meydana
gelmesini sağlayarak “televizyon toplum”u oluşturmaktadır. Böylelikle
televizyon, temel özelliklerini kendisinin belirlediği bireyler ve toplumlar
oluşturma iktidarına sahip görünmektedir. Böyle bir bireyin ve bu tür
bireylerden oluşan bir toplumun grupları, davranış biçimleri, etkileşim
süreçleri, kurumları, kültürü ve nihayet değerleri tamamen televizyona
atfedilmiş ya da doğrudan doğruya ondan kaynaklanmış olacaktır. Bu toplumun
bireyleri televizyon ekranında görünen kişiler gibi davranmakta, televizyon
diliyle konuşmakta, televizyonun belirlediği gündemi izleyerek televizyonun
değer diye nitelediklerini sahiplenmektedir. Elbette bu durum bilinçli bir
durum olmaktan uzaklaşmıştır. Televizyon ile birlikte özel yaşam kavramı da esnekleşmiştir.
Bireye ait olanla topluma ait olan birbirine geçmiştir; çünkü televizyonla birlikte herkes, aynı özel yaşamın özneleri haline gelmekte, aynı mahremiyeti (!) paylaşmaktadır. Bütün bireyler, tek tip bir yaşam biçiminin içinde, tek tip bireyler olarak yaşamaktadırlar. Televizyon enformasyonu, herkese eşzamanlı olarak iletir. Sır saklamaz, ifşa aracı rolünü ısrarla sürdürür. Tabi bahsettiğimiz aynı mahremiyetin bütün toplumda paylaşılması durumunda, mahremiyetin ne kadar mahremiyet olacağı, televizyonun anlam dünyasını değerlendirebilmek için oldukça dikkat çekicidir.<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftn2" name="_ftnref2" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[2]</span></span></span></a></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b>Televizyon ve Türkiye</b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Türkiye açısından
baktığımızda da durum ilk başta anlattıklarımızdan çok farklı değil. 80’ler
sonrasında hızla değişen ve gelişen toplumsal dinamiklerde televizyonun etkisi
hat safhada. Bu anlamda televizyon kitlelerin etkileşimi noktasında iletişim
görevinden daha fazlasını ifa etmiş durumda. 90’lardan sonra özel
televizyonların da sektöre girişi ile yayın içerikleri ve serbestisindeki artış
bir takım sorunları da beraberinde getirmiştir. Devlet eliyle tek taraflı
yapılan yayıncılık zihniyetinin getirdiği baskıcı üslup her ne kadar özel
yayıncılık anlayışı ile son bulsa da, yeni yapılan programların içeriklerinin
toplum tarafından adı konmamış kalıpları yıkması o gün için ufak çaplı
sıkıntılar olarak görülmüştür. Zamanla bu tarz yayınlar karşısında izleyicinin
tutum ve davranışlarının da yayın içeriği ile aynı yönde evrimleşmesi kötü
yayıncılık anlayışını bertaraf etmiş gibi görünse de, 2000’li yılların Türkiye’sine
şiddet, cinsellik, güç ve ihtiras temelli sorunlar yumağını miras bırakmıştır.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Ülkemiz maalesef
bir çok kötü rekorda olduğu gibi televizyon izleme konusunda da kötü bir rekora
sahip. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan bir değerlendirmeye göre
televizyon izleme oranın en fazla olduğu ikinci ülke ne yazık ki Türkiye.
Günlük 4,5 saatlik televizyon izleme oranı ile Türkiye, ABD'nin ardından ikinci
sırada. Aynı araştırmanın diğer çarpıcı sonuçlarına göre ise ortaöğretim
çağındaki bir çocuğun televizyon ya da bilgisayar başında geçirdiği süre,
okulda geçirdiği süreden çok daha fazla. Ülkemiz televizyonlarının yayın
içeriğini şöyle bir göz önüne getirdiğimizde ise tablonun yıkıcı etkisi daha
net ortaya çıkmakta.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><br />
Ülkemizde televizyon yayın ve içeriklerini düzenlemek ile görevli Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun yaptığı "Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması"
nda öne çıkan bulgular ise şu şekilde sıralanmış<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftn3" name="_ftnref3" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[3]</span></span></span></a>;</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta içi 3 saat olan televizyon izleme süresi
%20.5’e, 2 saatlik TV izleme oranı ise %17.2’ye çıkmıştır.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta içi kadınlar 4,5 saat, erkekler ise 4,1
saat TV izlemektedirler.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta içi en çok TV izleyen yaş grubunun 41+
olduğu ve 4,5 saate ulaştığı görülmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta içi evliler 4,4 saat ile en çok TV izleyen
grubu oluşturmaktadır.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta içi emekli ve işsizlerin 5 saat TV
izlediği görülmekte, bu grubu ev hanımı ve çiftçiler takip etmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta içi TV izleme saatleri incelendiğinde
%70,9 ile 18:01-21:00 saatlerinin en çok izlenen saatler, %15 oranı ile
12:01-15:00 saatlerinin ise en az izlenen saatler olduğu gözlenmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta sonu erkekler 4,6 saat, kadınlar ise 4,5
saat TV izlemektedirler.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta sonu evlilerin 4,6 saat TV izlediği
görülmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Hafta sonu TV izleme saatleri incelendiğinde %
68,7 ile 18:01-21:00 saatlerinin en çok izlenen, % 14,8 oranı ile 09:01-12:00
saatlerinin ise en az izlenen saatler olduğu gözlenmiştir.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Televizyon programlarının izlenme sıklığı
verilerine bakıldığında %93,7 ile haberler, %86,2 ile yerli diziler ve %61,8
ile dini programlar sıralanmaktadır.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Televizyonlarda yayınlanması istenmeyen program
türleri sıralaması şu şekildedir: %63 ile kadın kuşak-izdivaç programları,
%50,3 ile magazin programları ve %22,7 ile spor programlarıdır.<u> </u></span><br />
<span style="font-size: small;"><u>- Eğitim düzeyi azaldıkça TV izleme oranının
arttığı görülmektedir. </u></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-mXRJ9M1-xvw/T-GlyAWkZsI/AAAAAAAAA2I/Qqfs5K-18jo/s1600/tv1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://3.bp.blogspot.com/-mXRJ9M1-xvw/T-GlyAWkZsI/AAAAAAAAA2I/Qqfs5K-18jo/s1600/tv1.jpg" /></a></div>
<span style="font-size: small;"><br />
Yapılan araştırmanın sonuçları ironik bir yapıya işaret etmekte. Kısaca
özetleyecek olursak;</span><br />
<span style="font-size: small;">- Televizyon izleme süresi gittikçe artmakta.</span><br />
<span style="font-size: small;">-Aile içinde eğitici ve düzenleyici bir rol
üstlenmesi gereken kadınların televizyon izleme süresi erkeklere göre çok daha
fazla.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Ailenin bir arada olma imkanının olduğu belki de
tek saat olan 18:00-21:00 saatleri televizyon izleme saatleri içinde ilk
sırada.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Televizyon izleyicisinin her türlü ihtiyacı için
televizyonu tercih etmesi. Seçici izleyiciliğin azalması. Özetle televizyonda
verilen her şeyin bir şekilde izleyici tarafından kabul görmesi.</span><br />
<span style="font-size: small;">- Televizyonda yayınlanmaması istenen program
türlerinin rating sıralamasında üst sıralarda yer alması.<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftn4" name="_ftnref4" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[4]</span></span></span></a></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; text-align: justify;">
<br />
<span style="font-size: small;">Söz konusu
araştırma ve sonuçlarını yazımızın ilk kısmındaki değerlendirmeler ışığında
tekrar ele alacak olursak, Türkiye’de televizyon izleyicilerinin büyük bir
çoğunluğunun, televizyonun verdiğini her ne olursa olsun belirli bir süzgeçten
geçirmeden alma noktasında çok seçici davranmadığını söyleyebiliriz. Genel
kabul gören rating değerlendirme raporlarında da görüleceği üzere televizyon
izleyicilerinin tercih ettiği yayınlar magazinsel ve eğlenceye dönük
içeriklidir. Herhangi bir eğitici değeri olmayan, toplumu belli kalıplar
içerisinde yönlendirmeye iten diziler de bu iki içeriğin takipçileri tarafından
kabul görmekte, onlar tarafından beslenmektedir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Televizyon bugünkü toplumda hem
bireysel, hem de toplumsal yaşamda kendisini gösteren en
önemli ve merkezi bir kültürel kurumdur. Televizyon, iç çeliskilerle dopdolu, birbirinden bagımsız ve heterojen metinler üretmektedir. Dolayısıyla
bütünlesmis ve
tek bir televizyon metninden sözetmek olanak dısı
hale gelmektedir. Televizyonun söylemi, izleyiciler için farklı ideolojik ve
toplumsal konumlara dayalı olarak farklı iliskiler
biçimi üretmektedir.100 Tüm toplum aynı televizyon söylemiyle karsı karsıya olmasına ragmen, toplumun kendisi farklı katmanlardan olustugu için bunları anlayıp
yorumlaması da farklı olmaktadır. Televizyon ve kitle iletisim araçları tüm kültürü etkilemekle birlikte özellikle
popüler kültür, kitle kültürü ve seyirlik kültür olarak adlandırılan üç kültür
tanımında rol oynamaktadır. Toplumda yasarken
gördügümüz, duydugumuz ve paylastıgımız
seyler genelde toplumun popüler
kültürüyle ilgilidir. Çünkü modern toplumda halk kültürü degil popüler kültür, yasadıgımız günlük hayatı olusturmaya
baslamıstır. Ülkemizde gösterilen Asmalı Konak, Kurtlar Vadisi,
Ekmek Teknesi, Gümüs, Ask-ı Memnu, Ezel vs. gibi bir çok dizi film de milyonlarca
insanı televizyon basına toplamış ve bu dizilerde kullanılan mekanlar, aksesuarlar popüler
kültürün bir parçası haline gelmiştir.<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftn5" name="_ftnref5" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[5]</span></span></span></a>
Bir anlamda bu diziler yukarıda açıkladığımız üzere toplumu yöneltme noktasında
çok başarılı olmuşlardır.</span><br />
<span style="font-size: small;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-QLiIx_cDSks/Vq_ZG79wl1I/AAAAAAAABe8/blpUIHWsvj0/s1600/Televizyon%2Bve%2BRol%2BModel%2BKal%25C4%25B1plar.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://3.bp.blogspot.com/-QLiIx_cDSks/Vq_ZG79wl1I/AAAAAAAABe8/blpUIHWsvj0/s320/Televizyon%2Bve%2BRol%2BModel%2BKal%25C4%25B1plar.jpg" width="226" /></a></div>
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;"><b>Televizyon
ve Diziler</b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Tüm dünyada televizyon ile en
çok anılan yayın türü hiç şüphesiz dizilerdir. Diziler ülkemizde genellikle tüm
aile fertlerinin bir arada ekran başında yer alarak takip ettikleri yayın
türüdür. Diziler filmlere nazaran, daha uzun soluklu, arkası yarın tadında,
olay ve konu örgüsünün her hafta değişip güncellendiği yapımlardır. Bu
özellikleri ile izleyici zihninde yer edinen merak, korku, heyecan gibi
duygulardan beslenerek izlenebilirliklerini arttırmışlardır. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Ülkemizde dizi sektörü TRT ile
başlamış olup, özel televizyonların açılmasıyla birlikte 90’lı yıllardan sonra
hızla atağa geçmiştir. Özellikle 2000’li yıllar ile birlikte yukarıda anılan
dizilerin kendi seyirci gruplarını yaratarak, bu izleyicilerin hayatında ciddi
anlamda rol model olduklarını düşünecek olursak, hikaye ve olay kurgusunda
sektörün geldiği noktayı değerlendirmek mümkündür. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Türk toplumunun kitlesel olarak
tanıştıgı
ilk televizyon dizilerinden olan “Dallas” dizisi insanların fazla performans
gerektirmeyen bir sürece bağlı olarak ulaştıkları görkemli ve pırıltılı yaşam biçiminin öne çıkarmış ve dizi, toplumların değerler
dünyasını ve günlük alışkanlıklarını bu yeni hedefte
dönüştürecek bir boyutu olusturmuştur. Dallas dizisi,
benzerleriyle birlikte para ve onun sağladığı gücü her türlü ilişkiyi
meşrulaştıran bir deger olarak ortaya koyan “yeni bir
ahlak anlayısı” nı telkin etmiştir. Bütün aile değerleri,
tüketim alışkanlıkları ve hatta toplumsal hayatın karakteristik iliski biçimleri bu yeni ahlak anlayısının görünür etkisine girmiştir.<a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftn6" name="_ftnref6" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[6]</span></span></span></a></span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Yine son yıllarda ülkemiz
televizyonlarında yüksek rating alan dizilerin içeriğine bakıldığında, yüksek
standartlara sahip yaşam biçimi, parasal anlamda bir sıkıntı yaşamayan dizi
karakterleri, bu karakterler arasında Türk ailevi yapısına uygun olmayan ahlak
dışı ilişkiler, para ve lüks tüketimin bilinç altı öğeler olarak yüksek dozda
sunulduğu yapımlar ön plandadır. Bu yapımlar içinde belli bir ahlaki tabandan
yoksun, gerek dini gerekse ailevi boyut açısından son derece sakıncalı içeriğe
sahip yayınlar maalesef popüler kültür yardımı ile aleni ve sıradan yayınlar
haline gelmiş ve izleyicilerin sıklıkla takip ettikleri içerik haline
gelmişlerdir. Her ne kadar toplumun büyük bir kesimi tarafından açıkca kabul
görmese de, bu durum söz konusu yayın içeriğinin rating sıralamalarında üst
sıralarda olmasını engelleyememiştir. Bahsi geçen yayınlar ile toplum üzerinde
dezenformasyon yoluyla ahlaki çöküntü ve ailenin temelini hedef alan yıkıcı
içerik bilinçli olarak izleyici ile buluşturulmaktadır. Elbette burada
amaçlanan ahlaki çöküntünün boyutlarını sadece günümüz ile sınırlı tutmak
mümkün değildir. Bir kuşağın bu yönde eğilimler ile edineceği bilgi ve birikim
sonraki kuşaklara aktarılacağı için temel alınan esasında toplumun genelini
ilgilendiren bir durumdur. Söz konusu bilinçli bombardımana maruz kalan
bireylerin er ya da geç toplum içinde kendisini bu bombardımandan korumuş
bireyler ile temas edeceği gerçeği bu yayınların en can alıcı noktasıdır. Bu
noktadan bakacak olursak bilinçli olarak yapılan ahlaki sistemi bozmaya yönelik
yayınlar bugünden çok yarınların ahlaki açıdan kokuşmuş ve düşük toplumunu
inşaa etmeye yöneliktir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Her ne kadar dizilerde yaşananların
gerçek hayattan kesitler sunduğuna ilişkin öngörüler sektör içinde
seslendirilse de, bir çoğumuzun temel algısı söz konusu diziler ile bizlere
dayatılan hayat standartlarının olmasıdır. Bu standartların sürdürülebilir ekonomik
bir güce dayanmaması, günü kurtarmaya yönelik, yarından çok bugünü yaşamaya
odaklı çarpık bir düzeni amaçlıyor olması bizlere sunulan bu standartın ne
denli kokuşmuş olduğunu anlamak için yeterlidir. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-size: small;">Cinsellik, para ve güç triosu
arasında sıkıştırılmaya çalışılan bir neslin, dönmekte olan bu çarklardan
kurtulmasına yarayacak en temel panzehir elbette vadedilen bu hayat tarzının
büyük bir ütopyadan ibaret olmasını anlatabilmekle mümkün olacaktır. Çalışmadan
tüketen, sevgiyi tanımadan aşkı yaşıyan, cinselliği sıradan bir insan ihtiyacı
olarak gören ve her durum ve şartta ilişki boyutu gözetmeksizin meşrulaştıran
bir anlayış, hem bizler hem de gençlerimiz için en büyük tehlikedir. Televizyon
vasıtasıyla bu dayatmadan kurtulmanın en kolay yolu televizyon yerine gerçek
hayatı ikame etmek değil mi ne dersiniz ?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="font-family: inherit; line-height: 150%; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<i><b><span style="font-size: small;">koray demir </span></b></i></div>
<div style="font-family: inherit; text-align: justify;">
<div style="text-align: justify;">
<br clear="all" /></div>
<hr size="1" style="margin-left: 0px; margin-right: 0px;" width="33%" />
<div id="ftn1" style="text-align: justify;">
<div class="MsoFootnoteText">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[1]</span></span></span></a> M. R. Sirin, 1998, s.9.</span></div>
</div>
<div id="ftn2" style="text-align: justify;">
<div class="MsoFootnoteText">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftnref2" name="_ftn2" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[2]</span></span></span></a> RTÜK
Uzmanlık Tezi / Televizyon Dizilerinin Toplumun Milli ve Manevi Değerleri
Açısından Değerlendirilmesi; Aşk-ı Memnu Dizisi Örneği / Hüseyin Tuğrul Oktay</span></div>
</div>
<div id="ftn3" style="text-align: justify;">
<div class="MsoFootnoteText">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftnref3" name="_ftn3" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[3]</span></span></span></a> http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/IcerikGoster.aspx?icerik_id=88e435c1-2a20-4956-92e0-6c3d295ca079</span></div>
</div>
<div id="ftn4" style="text-align: justify;">
<div class="MsoFootnoteText">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftnref4" name="_ftn4" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[4]</span></span></span></a> http://www.medyatava.com/rating.asp</span></div>
</div>
<div id="ftn5" style="text-align: justify;">
<div class="MsoFootnoteText">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftnref5" name="_ftn5" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[5]</span></span></span></a> Hüseyin
Tuğrul Oktay, a.g.e</span></div>
</div>
<div id="ftn6" style="text-align: justify;">
<div class="MsoFootnoteText">
<span style="font-size: small;"><a href="http://draft.blogger.com/blogger.g?blogID=3869722021753960242#_ftnref6" name="_ftn6" title=""><span class="MsoFootnoteReference"><span class="MsoFootnoteReference"><span style="line-height: 115%;">[6]</span></span></span></a> İ. Dogan, 2009, s.
185-186.</span></div>
</div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0