‘Ben artık şarkı dinlemek değil şarkı
söylemek istiyorum’ diyor ünlü şair bir dizesinde. Ne güzel de söylüyor… Ben
artık diye başlayan her cümle içinde değişimi barındırır. Ben artık susmak
değil konuşmak istiyorum hatta bağırmak ve sesimi herkese duyurmak istiyorum.
Anlamak değil anlaşılmak istiyorum artık. Şarkı dinleme vakti değil şarkı
söyleme vakti.
Madem ben artık diye başladık söze ve anlaşılmaktan bahsettik öyleyse
anlatmaya başlayalım. Kitap okumak, müzik dinlemek, film izlemek ne kadar da
güzeldir. İnsanı başka dünyalara götürür; bilmediği yerlerde, bilmediği
insanlarla, hiç tatmadığı duyguları tadar insan.
Tabi hepsinin yeri, zamanı, tadı ayrıdır da; bir de yazmak var ki
öyle her zaman her yerde yazamaz insan. Çünkü yazmak da hepsinden biraz bulunur
başka anlara başka duygulara gider insan yazarken ama en sonunda dönüp dolaşıp
kendinden bir şeyler anlatır aslında. O yüzden yarın okurum, yarın izlerim,
yarın dinlerim diyebilir insan; ama yarın yazarım diyemez yazmak birden bire
olur hatta çoğu zaman olmaz.
Yazmak daha özeldir bu yüzden de ne
kadar yazarsan yaz bilirsin ki hep eksik bir şeyler kalmıştır. İşte bu yüzden
söylemek istediğim her şeyi yazmak diye bir şeyin olmadığını her zaman eksik
bir şeyler kalacağını kabul etmem gerektiğini bilerek yazdım bu sefer. Ben
artık kelimelerin kalpte başka, ağızda başka, kâğıtta bambaşka anlamlar
taşıdığını bilerek yazdım. Bilerek ama yine de anlaşılmak umuduyla…
İzlediğim bir filmin beni başka
dünyalara götürmesinden cesaret alarak yazdım.
Bu film Eternal Sunshine of the
Spotless Mind(sil baştan) . Adam aşık olduğu kadına ait tüm
anılarını bir makina yardımıyla sildirir. İzleyenler bilirler, zaman
makinasından daha çok neyin icadı için ümitlenildiğini. Sahi ya gerçekten sil
baştan yaşamak mümkün olsa ne güzel olurdu diye düşünüyorum şu aralar
bazı anıları hiç hatırlamamak ya da bazı insanları hiç tanımamak mümkün olsaydı
keşke. Unutmak mümkün olsaydı. Sonra diğer yanım hemen keşkelerimin arasından
sesleniyor eğer anılarını sildirmek mümkün olsa yine aynı hataları yapabilir,
yine aynı şekilde kendini hırpalayabilirsin, bunu neden isteyesin ki?"
Belli ki bu yanım büyümeye engel görüyor unutmayı. Oysa kimse bana
büyümek isteyip istemediğimi sormadı ki. Eğer böyle bir şey olsaydı ben
bazı anılarımı hiç yaşanmamış kabul etmek isterdim ve böylece hala saf,
masum bakabilirdim insanlara ve verilen sözlerin tutulacağına inancımı
kaybetmemiş olurdum. Bütün insanların özünde iyi olduğunu bizi kötü yapanın
şeytan olduğunu düşünmeye devam edebilirdim özünde bu kadar kötü insan
tanımasaydım. Neden yaşadıklarımı hata olarak görüyorum bunu da anlamış
değilim; zaten hatalarımdan ders almak zorunda olmam da saçma! Ders alması
gereken kötüler olmalı, hata yapan da onlar zaten. Neden ben beni üzen
olaylardan, insanlardan ders alıp bir daha kolay güvenmemem gerektiği, her söze
inanmamam gerektiği, her bakışa kanmamam gerektiği sonucunu çıkarmalıyım ki.
Yani üzülmemenin yolu masumiyetini kaybetmek mi? Yazık dünyanın kötü olduğunu
kabul ederek başlamamız gerekiyor sanırım hayata; 1-0 geriden yani. Birini çok
sevmek, birine güvenmek canımızı yakıyor ve biz bunu bir hata olarak
görüyorsak; hatamızdan ders alıp bir daha güvenmemeyi ve kendimizden başka
kimseyi sevmemeyi öğreniyorsak eğer bu dünya gerçekten de kötü bir yer.
Her hayal kırıklığımda, güvenim
sarsıldığında, canım yandığında bana canımın yanmaması için bencil olmayı,
kimseye güvenmemeyi, canım yanmasın diye başkalarının canını yakmayı öğreten bu
sisteme karşıyım ve sil baştan yaşamak da mümkün olmadığına göre( en azından
makine icat edilene kadar) ben de o şikâyet ettiğim insanlara benzememek için
yazmayı seçtim. Kötü şeyleri unutmak mümkün değildi ben de iyi şeyleri
unutmamak için yazdım. Birine güvenmenin değil birini kandırmanın hata
olduğunu, birini sevmenin değil birini aldatmanın acı vereceğini anlatmak ve
anlaşılmak; en çok da kendimi anlamak umuduyla yazdım.
bilge dilek yıldız
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
1- Yaptığınız yorumun hakaret içermemesine dikkat ediniz.
2- Yayınlanacak yorumlarınızın yazı ile alakalı olmasına özen gösteriniz.
3- Yazım ve dilbigisi kurallarına dikkat ediniz.
4- Yukarıdaki kurallardan herhangi birine uymamanız durumunda, yorumunuz yayınlanmayabilir.