"Bilgi herhangi bir insana topyekun olarak verilmiş değildir. İlk
insan'ı ve son elçi'yi analizin kapsamında değerlendirmezsek, bilginin
yerkürenin ömrü ve insanın varoluşu süresince yaşadığı keşif seyri, bize
ardışık buluşlar dizini olarak görünecektir..."
Herhangi bir bilgi avcısı kendisinden önceki "doğru" tesbit edilmiş ve
kanıtlanmış kanunları/yasaları bilmeye mahkumdur; aksi halde yapacağı
herhangi bir keşfin kanıtlanabilirliği mümkün olmayacak ve yeni "doğru"
sonuçlara ulaşmak imkansız olacaktır. Buna bağlı olarak,bilgi'nin
herhangi bir insanın hakimiyet alanında olamayacağını görmüş olmamız
gerekir. Zaten bunun böyle olduğu bilinmektedir...
Vurgulamak istediğimiz temel şey, binlerce bilgi avcısının evreni ve
insanı anlamak adına yapageldiği çalışmaların hepsinin sonuçlarına
bakarak değerlendirme yapmak zorunda olan modern çağın insanına,
bilindiği sanılan hangi bilginin gerçeğe yakın olduğunu anlatabilmektir.
Kuşkusuz insanın keşfettiğini düşündüğü bilgiler, evrenin ve varoluşun
temel yasalarını tam olarak yansıtma gücünden yoksundur. Az önce
belirtildiği gibi, tam yansımadan söz edebilmek için bilginin tümüne
vakıf olan bir insan var olmak zorundadır. Her bilgi avcısı farklı bilgi
birikimine ve bilhassa içsel/dışsal ön koşullara sahip olduğundan söz
edilen anlamda bütünlük arz eden sonuçlara "insan"ın kendi başına
ulaşması imkansızdır ve doğal olarak da gerçeğin insanca bilinen
bilgilerle insan idrâkına tam olarak yansımasından söz edilemez...
Modern çağ, önceki çağlara göre daha katı olan bilimsel bilginin kabul
çerçevesinden ve iletişimin gücünden yararlanan ve göreliliği kavramış
bulunan bilgi insanını, evrensel gerçeğin yakınlarına ulaştırmaktadır.
Önceki çağlarda çoğunlukla ön koşullarla insanlık hafızasında depolanan
bol kusurlu bilgi, şimdi ön koşulları önemsemeyen bilgi avcılarının
ürünü olmakta ve bu yeni bilginin kusurları azalmaktadır. Kusurlar
azaldıkça da bilgi, evrensel gerçeğin yansımasına aracılık
edebilmektedir...
Yaratıcı, son elçisiyle evrensel gerçeğe ait kesin bilgileri
göndermiştir; ancak önkoşullar, insanın evrensel gerçeğin yansımalarını
görmelerine engel olmuşsa da, insanın bilgiye olan ilgisi ön koşulların
istenmeden de olsa ortadan kalmasını sağlamıştır. Son mesajı
anlayabilmek için, insanın bugüne kadar keşfettiği ve bugünden sonra
keşfedeceği bilgilerin tümüne vakıf olmak gereklidir. Bu sav, keşfe konu
olan bilinen bilgi için kanıtlanmış örneklerle rahatlıkla
desteklenebilir. Keşfedilecek bilginin verecekleri keşfedilmiş olan
bilginin verdikleri gibi olacaktır. Bugün son ilahiîmesaj dünden daha
iyi kavranabiliyorsa ve kavramak bir ödülse insan bu ödülü keşfettiği
bilginin gerçeğe yakın olmasına borçludur...
Muhakkak ki; bir tek insan, bilinen bilginin tümüne hâiz olamaz; ama
bilinen bilginin tesbit edilen sonuçları insanlığı topluca gerçeğe
yönlendirecektir. İnsan biliyorsa, bildikleri onu gerçeğe yakına
götürmeli,i nkardan uzaklaştırmalıdır. Bundan ötesi iblis'e hizmet eder.
seçkin deniz
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
1- Yaptığınız yorumun hakaret içermemesine dikkat ediniz.
2- Yayınlanacak yorumlarınızın yazı ile alakalı olmasına özen gösteriniz.
3- Yazım ve dilbigisi kurallarına dikkat ediniz.
4- Yukarıdaki kurallardan herhangi birine uymamanız durumunda, yorumunuz yayınlanmayabilir.