Geçen gün bir çocuk kreşinde uyku saatine şahit oldum. Öğretmenleri masal okudu, ardından uykuya daldı çocuklar. İnsan birkaç iş ile bir arada ilgilenince güzel birliktelikler çıkıyor ortaya, tefekküre sebebiyet veriyormuş, onu anladım. İki meselenin bir arada olmasından kastım, fizik ile felsefeyi ya da mimari ile tasavvufu bağdaştırmak değil; bir çocuk kitabından bir hakikat duydum yalnızca, onu anlatacağım.
Dört yaş seviyesine göre yazılmış bir kitap, büyükler için yazılmış birçok kitaba nispeten daha büyük düşünceler uyandırdı zihnimde. Kalın romanları evde bırakarak bu on yapraklık masal kitabından payımı almak için gelmiştim demek ki kreşe.
Çocukların olduğu yere rahmet yağar derler, bu hallerin oluşmasında çocukların payı da büyüktür muhakkak. Aklıma gelenleri çocuklara anlatmadım ama anlatsaydım “biz zaten biliyoruz ki…” diyecekler diye düşünmüştüm açıkçası.
Mini masallar üst başlığında on tane masal kitabı var. Panda Papi, Küçük Kurbi gibi garip isimler koymuşlar kitaplara, ilgi çekmesi için. Bu kitaplardan birisi de Sevimli Kiki. Bugün öğretmen masalı okurken ben çocukları yatırmaya çalışıyor bir yandan da masalı dinliyordum. Olay örgüsü heyecanlıydı aslında.
Kitabın kapağında göz ve ağız da çizilip iki kare canlandırılmış. Hikâyesi özet ile şöyle; tüm şekiller şenlik tarzı bir toplantıya gidecekmiş, bir kare olan Sevimli Kiki’nin ise kenarlarından birisi kayıp olmuş, bu şekilde partiye gitmek istemiyormuş. Ona verebilecek fazla kenarı olan bir şekil arıyormuş. Dikdörtgen ‘ben bir kenarımı sana veririm’ demiş, ama bu sefer de dikdörtgenin bir kenarı eksik kalacak imiş. Üçgen de vermek istemiş, aynı şekilde olmaz demiş Sevimli Kiki. Kendi kenarları tam olsun diye onların eksilmesini istemiyormuş. Tam ümitleri kesmiş Kiki, partiye gidemeyeceğim diye düşünüyormuş. O sırada çember seslenmiş, ‘gel Kiki’ demiş. ‘Benim her boyda kirişlerim var. Sana uygun bir kirişimi kenar olarak kullanabilirsin.’ Kiki aradığı kenarı çemberden almış ve partiye gitmiş.
Çocuklar uykuya daldığında masal da nihayete ermişti. Kenar arayan sevimli Kiki’yi huzur arayan bir gence benzettim desem, sonda söyleyeceğimi başta söylemiş olurum sanırım. O zaman şöyle demeliyim. Bu masal aklıma, önceki gün okuduğum Zarifoğlu’nun şu satırını getirdi: “bütün büyük anlar yalnızlıktan yontuldu”
Büyük anlar… Küçük an yoktur aslında. İnsan bir duyguyu (korku, heyecan, mutluluk, …) yoğun olarak yaşayınca onun için büyük bir an olur bu. Yani düşünmek ve hissetmek anın farkına vardırtır bizi, hem de insana has bir özelliktir. Sözün tümleci, ‘yalnızlıktan’ yontuldu deyişi ise ‘yalnızlık’ı temsillediği için Allah’a has bir özelliktir. Yalnızlık Allah’a mahsustur, tek olan Allah’tır. Büyük anlar yani insanın hissettiği, düşündüğü, tefekkür ettiği anlar ise o tek olan varlık’ın yani Allah’ın insanlara bir lütfudur.
Kiki’ye kenarını veren ve her boydan sayısız kiriş bulunduran çember bu cömertliği ile Allah’ın kudretini temsillemektedir aslında. Kiki’nin kenarı ve diğer şekillerin ihtiyacı olan diğer kenarlar, hepsi çemberin kirişlerinden alınmıştır. Masal eğer bitmese idi Kiki ilerde şunu da sorgulayacaktı aslında: eksik olan kenarı tek tamamlayabilen çember ise, bende bulunan kenarları bana veren de yine o çemberdir. Şekillere uygun her kenarın çemberde bulunması gibi, insana ait ne dert varsa da mutlaka bir çıkış yolu, çözümü ya da mükâfatı vardır. Ve bir derdine ilahi bir şekilde derman bulan insan bilir ki, diğer azalarını ona bahşeden de aynı kudrettir.
Çemberin kapsayıcı olmasının dışında bir noktadan başlayıp aynı noktaya geri dönülerek yapılan çizimi de hakikati andırıyor bize. “hakikat kürevîdir” düsturu düşüyor aklıma. Bir noktadan dönüp aynı noktaya gelmek... Bunları düşünürken, yanımda uykuya dalan çocuklara bakıyordum. Uyku, küçük ölüm demek; ölüm, aslına dönmek demek… Beden geldiği yere, ruh geldiği yere dönüyor. Yaşam boyunca turunu tamamlayıp, geldiği noktaya geri dönüyor ikisi de.
Kiki kendisi gibi köşesi olanlardan arandı önce ama bulamadı, sonra Kiki’ye ve benzerlerine benzemeyen çember yardım etti ona. İç huzurunu arayan birinin eğlence hayatı ile dinginliğe ulaşmayı, ‘tamamlanmayı’ umduğu gibi, Kiki de çokgenlerden alacağı kenar ile ‘tamamlanmayı’ umuyordu. İkisini de tam eden öncekilere benzemeyen bir etken olagelmiştir ve böyle de gidecektir.
Çemberin cömertliği, kapsayıcılığı ve kürevî oluşu... Hakikat gibi. Partiye gitmek istiyoruz ve bir kenara ihtiyacımız var. Çember bize yardım edecektir... İçimizdeki cennete yolculuk etmek mi istiyoruz, gitmeden kenarları tamamlamalıyız o halde:
"Bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tövbe edip senin hidayetine ‘döndük’." (Araf,156)
kübranur ayar
Bir Kübranur Ayar klasiği daha..Yalın,sade ve fazlasıyla açıklayıcı..Düşünmeye itmesi de cabası..Güzel paylaşımların devamının gelmesi dileğiyle..
YanıtlaSilSelamlar..
tebrik ederim, çok etkileyici bir yazı olmuş
YanıtlaSilgerçekten iyi idi tolgahana katılıyorum klasik:))
YanıtlaSilbu arada tolgahan beyi de pistlere davet ediyorum:))
Fotağrafla yazı içeriğini örtüştürdüm ama tuhaf ve dolambaçlı oldu... Şeker tadında vesselam.
YanıtlaSil