Bu yıl ki gezici festival kapsamında hiçbir filmi izleme imkânı bulamadım. Yalnızca Aralık’ın yedisinde “Taşrada Var Bir Zaman” isimli panele katılabildim. Panelin konuşmacıları Tanıl Bora, Zeki Demirkubuz ve Engin Günaydın’dı.
Panelin festival programında yapılacağı yer olarak Alman Kültür Merkezi görünüyordu. İşten çıkıp panele yetişmek gayesiyle saat tam altıda Alman Kültür Merkezi’nin önüne geldiğimde ilan panosunda yerin değiştiği ve yeni yerin Konur Sokak’taki Mimarlar Odasının salonu olduğunu öğrendim.
Apar topar o yöne doğru koşturmaya başladım. Bu hengamede iyi efor sarfettiğimi söyleyebilirim. Odanın beşinci katına çıktığımda küçücük bir salona sıkış(tırıl)mış birçoğu genç ayakta insanla karşılaştım. Salonun küçüklüğü ve insanların ilgisi ters orantılıydı. Yerel yönetimlerden daha büyük bir yer rica edilemez miydi diye geçirdim tüm panel süresince.
Kendime rahat bir yer bulabilmek ümidiyle panel sonuna kadar uğraştım durdum lakin bu hiç gerçekleşmedi. Ayakta ve rahatsız bir durumda tüm paneli bitirdim.
İlk olarak yazar Tanıl Bora konuştu. İnsanların taşra algısı üzerinde durdu. Özellikle taşrada da birilerinin yaşadığının orada da birilerinin olduğundan bahsetti. Açıkçası iyi ve net bir konuşmaydı.
İkinci olarak Yönetmen Zeki Demirkubuz, -daha sonra Tanıl Bora’nın yaptığı tabirle- ‘trajik ve pornografik’ taşra karşılaşmalarından bahsetti. 10 yaşında gözlemlediği doğruluğu bile tartışmalı masalvari anılarından bahsetti. Açıkçası taşra ve onun sinemasındaki taşra algısı yerine onun konuşmalarından güzel bir bilinçaltı çıkarımı verdi dinleyicilere. Kendi sinemasında kadın figürlerin aldatmasının nedeni de çocukluk hatıralarında gördüklerinden çıktı. Önümdeki iki hanım bir ara Demirkubuz’un kadınlar üzerine söylediklerini çelişkili bulduklarını fısıldaşıyorlardı. Bundan başka Demirkubuz, eski Türk filmlerinde naif ve iyimser gösterilen taşra algısının “utanç vericiliğinden” dem vurdu. Bu konuda haklıydı. Özellikle misal olarak verdiği “Hakkari’de Bir Mevsim” dan bahsettiği sahne çarpıcıydı.
En son Engin Günaydın, Vavien filminde taşra insanı ile ilgili gözlemlediklerinden farklı olarak ince bir cinayet planını filme özellikle koyduğundan bahsetti. Aslında taşra insanının şiddet uygularken plan yapmadığını “pat” diye dilediğini yaptığını söyledi. Bunun yanı sıra filmin finalinde kadının adamı –vavien- düzeneğini kullanarak öldüreceğini planladığını ama bunu daha sonra değiştirdiğinden bahsetti.
Soru-cevap bölümünde kendi memleketinin taşra olmadığını eskiden tek bir türbanlının olmadığı daha modern bir şehir olduğunu söyledi. Bu dinleyiciye Tanıl Bora’nın yanıtı:”Ben taşralı değilim; tam bir taşralı tepkisidir” oldu.
Hamiş: 1-Zeki Demirkubuz’un yeni filminde Engin Günaydın’ın da oynayacağını her ikisinin ağzından öğrenmiş olduk. Filmde Masumiyet’tekine benzer bir otel sahnesinin olacağı ve bu otelin büyük ihtimalle Ankara Ulus’ta olabileceği müjdelendi.
2- Festivalin katalogu bile stand ta 5 TL’den satılıyordu. Geneli öğrenci olan dinleyici kesimi sadece bakmakla yetindi. Taşra ile ilgili makalelerin yer aldığı kitap ise 15 TL’ydi. Bende sadece bir göz atıp bıraktım.
3-Festivalle ilgili en çok merak ettiğim Yeni Zelanda’dan Kısa Filmler oldu. Umarım seneye bir defa daha gösterilir.
adnan söylemez
adnan söylemez
"Ben taşralı değilim; tam bir taşralı tepkisidir”
YanıtlaSilpanelin cümlesi olmuş bence.
orada olmak isterdim..
ben de panele gelemesem de saç isimli filmi seyretme şansı(zlığı)ile hem hal oldum:)
YanıtlaSilen çok kısa filmleri merak ettim 7 gün boyu ücretsiz gösterilen kısa filmler saatinde hep plandışı işlerim çıktı ve gidemedim...bedavadan bir şey düşmüş değilidr zaten bahtıma :) kısa film bile :))
elinize sağlık adnan bey, uzun aradan sonra bir yazınızı görmek güzel