Arkadaşlarla bahçeye inmiştik. Denizi arkamızda almış, oturmuş ‘muhabbet’ ediyorduk. Sınıftaki birkaç kişiden, birde sanırım hocayı sevmediklerinden bahsediyorlardı. ‘Muhabbet’ ne kadar da basite inmişti öyle, herneyse...
Deniz durgundu, sakin; o sessiz ve kara haliyle oluşan ihtişamı bir manzaradan çok fazlasını düşündürüyordu aslında. Gözüm bahçedeki başaklara takıldı. İşte o andı galiba, ben de asıl, muhabbet etmeye başladım. Başaklarla, hafif esen rüzgarda eğilen başaklarla muhabbete daldım.
Enteresan değil miydi hepsi aynı anda eğiliyordu rüzgarla, sonra beraberce doğruluyorlardı. Kıyamları, rükuları vardı. Namazdaki halimize benziyordu yahut biz, namazdaki halimizle onlara benzemeye çalışıyorduk da, olamıyorduk. Onlar gibi riyasız, safiyane ve emri duyar duymaz, ‘an’ında iman etmenin şevkine varamıyorduk.
Bir rüzgara ‘kün’ dendiğinde başakların hepsi birden rükuya varıyordu safiyet ve masumiyetle,ulaşamayacağımız bir itaatle. Şahıs olarak imkan görünse de, tüm insanların varmasını hayal bilen güzel dileklerimle.
Dünya sevgisinden, kirden pastan arınıp tam bir rükuya varamadığımız gibi değil, hakkıyla itaatlerini sürdürüyor, işte rükuya varıyorlardı.
Yaratan huzurunda, yaratılmış olmanın hoş ve ağır yükünden kıyamda duramayıp, asıl onlar hakkıyla rükuya varıyorlar. Yahut mütevazilikten asıl, rükunun hakkına onlar varıyorlar.
Hayran kaldım, imrendim; onlar kadar masum olamıyoruz. Ne başaklara verilmeyen, şu yaşadığımız hayatta; ne de başaklara da verilmiş olan rükuda, secdemizde.
O halde, Ahsen-i takvimde yaratılan ve yükselme ile alçalma erdemlerini içinde bulunduran ademoğlu, meleklerin imreneceği bir seviyeye mi çıkıyordu, yoksa esfel-i safiline mi iniyordu?
Madem ki yalnız yaratılmış olan başaklar kadar itaatkar olamıyoruz, sakın ola ki esfel-i safiline.. Allah koruya.. İniyor olmayalım..
Demek istiyordum, diyemedim. O arada saat gelmiş, içeri girmek gerekmiş. Başaklar hakkında konuşmak istiyordum ya, neyse. Arkadaşlarıma, boşver, dedim.
Boşver, hocayı da arkadaşı da, nasıl olsa herkes yaşadığı gibi ölecek.. Ve deniz olanca ihtişamında, başaklar rükularındayken onları öyle sessizce bırakıp ardımda, sınıfa yöneldim.
kübranur ayar
tebrik ederim, derin anlamlar içeren bir yazı olmuş. yazılarınızı takip ediyorum. bir sonrakini de merakla bekliyorum.
YanıtlaSilterk-i dünya...
YanıtlaSil