Göç yolunu yitirmiş kuşlar gibi aynı solgun resme bakıyoruz, kirlenmiş nazarlarımızla. Ve sen ayrılık ipini boynuma geçirdiğinden beri; eksilmiyor saatleri kocaman oldu geceler. Ey gönlümün sağır sultanı, hiçlere karışmadan gel. Sevdamı yele fısıldamadan gel. Gel ki gönlümün gözü açılsın. Gel ki perdesini kapadığım dünyam aydınlığa bulaşsın.
Yüreğimi cam kırıklarıyla süslediğinden beri, yüzümdeki çizgilerin derinliğinin artığını farkettim. Kırılganlığım, bakışlarımdaki çaresizliği yine tokat gibi çarptı gönlüme. Sessizliğe yanlızlığıma gömülüyorum.
ACI!
“Her sözünün tanımı olmalıydı.”
Kış uykusuna yatmış biçaresiz sevdam daha niye acılara gark olup uykusunu bölmek istemeyecekti. Hangi yollarla ayaklarımı buluşturduysam, adımlarım hep ıslak. Hangi bakışı yüreğimden bir ses kabul ettiysem, hep yarım kalıyorum.
Zamansızlıkla harmanladığım yüreğim bir nokta arasa kendini kilitleyecek; çığın ezip geçtiği bir patika olur umutlarım. Avuçlarımda okşama hazzı hissetsem, dokunduğum saçların hep günleri sayılı. Hangi sevdiğimin ismini cam buğusuna yazdıysam hep yitirişim yetişti. Hangi yaşlının elini öpüp helallik istediysem, hasret bağları çoktan kördüğüm olmuştu bile. Günün her hangi bir saatinde, duyduğum merhaba’yı canımdan bir parça bildiysem; değil bir fidan dikmek, sürgünler dahi hayata küsüverdi.
Yalnız kalışımın ilk demlerinde içsel konuşmalarımın düşsel tanığı oldum. Gençlik rüzgârlarında bende olup savrulmaktı yaşlı hayal bulutumun emeli. İltimas bahçesinde, iltimas göremeyenlerdik.
Ben ki seni sevdiğimi bir tek senden gizledim. Yağmur yağardı. İçimdeydi aşkın. Geçen günlerin sarhoşluğuyla ağırlaşırdı habire sensiz çilekeş benliğim. Sen vefasız uzakların kucağında, ben dert hanemde yalnızlığa gebe.
ACI!
“Her sözünün tanımı olmalıydı.”
Kış uykusuna yatmış biçaresiz sevdam daha niye acılara gark olup uykusunu bölmek istemeyecekti. Hangi yollarla ayaklarımı buluşturduysam, adımlarım hep ıslak. Hangi bakışı yüreğimden bir ses kabul ettiysem, hep yarım kalıyorum.
Zamansızlıkla harmanladığım yüreğim bir nokta arasa kendini kilitleyecek; çığın ezip geçtiği bir patika olur umutlarım. Avuçlarımda okşama hazzı hissetsem, dokunduğum saçların hep günleri sayılı. Hangi sevdiğimin ismini cam buğusuna yazdıysam hep yitirişim yetişti. Hangi yaşlının elini öpüp helallik istediysem, hasret bağları çoktan kördüğüm olmuştu bile. Günün her hangi bir saatinde, duyduğum merhaba’yı canımdan bir parça bildiysem; değil bir fidan dikmek, sürgünler dahi hayata küsüverdi.
Yalnız kalışımın ilk demlerinde içsel konuşmalarımın düşsel tanığı oldum. Gençlik rüzgârlarında bende olup savrulmaktı yaşlı hayal bulutumun emeli. İltimas bahçesinde, iltimas göremeyenlerdik.
Ben ki seni sevdiğimi bir tek senden gizledim. Yağmur yağardı. İçimdeydi aşkın. Geçen günlerin sarhoşluğuyla ağırlaşırdı habire sensiz çilekeş benliğim. Sen vefasız uzakların kucağında, ben dert hanemde yalnızlığa gebe.
Yoğrulurdu gecem, yoğrulurdum derdinle. Kör düğümlerle sarmaş dolaş olmuştur, çakışmıştır yolumuz. Yüreğim midye kabukları, incisi sen. Ben papatya; sevdiğimi anlaman için kolundan kanadından geçmiş, falı bakılan ben. Ben sağır dilsiz bir kuyu; çıkrığım, kovam, can suyum “SEN”.
emine göl yılmaz
güzel yazı...hoşgeldiniz:))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Handan hanım beğenmenize sevindim.
YanıtlaSilhoş buldum :)
Hayırlı olsun.. Çok beğendim, elinize yüreğinize sağlık..
YanıtlaSilNural'cığım çok sağol canım.
YanıtlaSilGüzel düşüncelerini benimle paylaştığın için
çok güzel bir yazı olmuş tebrikler
YanıtlaSilçook güzel olmuş,yüreğinize sağlık.....
YanıtlaSilçok teşekkürler inci hanım
YanıtlaSileminecim oncelıkle hayırlı olsun.sonrada elıne saglık süper bi yazı olmuş yazılarını okumayada devam edecegımmm senı kocaman opuyorummm ayrıcada yazılarının devamını beklerız..
YanıtlaSilÇOK TEŞEKKÜR EDERİM GÜZEL GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN DEVAMI GELİR İNŞALLAH
YanıtlaSileminecim, yazılarının hepsi çok güzel.başarılarının devamını dilerim.geleceğin büyük yazarlarından olman dileğiyle.sevgiler...
YanıtlaSilallah razı olsun çok teşekkür ederim
YanıtlaSil