“İlkelerin olacak, seni satın
alamayacaklar.” Uğur Dündar, İşte Hayatım
Nedim Şener, 67 yaşındaki araştırmacı-televizyoncu Uğur Dündar’ın özenle
seçilmiş hatıralarını ‘İşte Hayatım’ adıyla kitaplaştırıp, Uğur Dündar’ın
sevgili çocukları Bora, Bartu ve Damla’ya ithaf etmiş. Üç çocuk için örnek bir
insan, övünülecek bir baba; insanî kaygılar dolayısıyla saygı duyulacak bir
yapım.
Ötekilerin yılmaz savunucusu, ajitasyon uzmanı Yılmaz Özdil’in, “Korktuğumuz
için mi kaçarız? Kaçtığımız için mi korkarız? Bu sorulara kafa patlatmaktansa,
yüzleşmemek en iyisi sanırım…”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”ı atasözü kabul
eden topraklarda, ben mi kurtaracağım ülkeyi kardeşim? Ve haliyle… Bizim
yerimize düşünecek, bizim yerimize elini taşın altına koyacak, bizim yerimize
“korkmayacak” birini ararız. Çırpınacak… Boğuşacak… İftiraya uğrayacak…
Yargılanacak… Bizim yerimize yanacak biri olsun isteriz. Korkularımız yüzünden
gasp edilen kimliğimizi, kişiliğimizi, haysiyetimizi, özgürlüğümüzü bize geri
verecek biri… Bizim yerimize, bizim hakkımı arayacak biri. İşte o… Uğur
Dündar’dır.” sunumu, Geray Gençer’in kapak tasarımı ve Mega Basım’ın baskısı
ile 448 sayfa olarak Nisan 2010’da Doğan Kitap’tan çıkmış.
Yılmaz Özdil’in, “… özgürlüğümüzü bize geri verecek biri. Bizim yerimize bizim
hakkımızı arayacak biri.” diyerek yücelttiği, idollükle vasfettiği duayen Uğur Dündar’ın
uzun meslek hayatında, hangi ‘biz’e hizmet ettiği ciddi bir şekilde
sorgulanmalı. Sınıfsal egemenliği savunan Yılmaz Özdil’in ‘Biz’lerini mı
savundu Dündar, Özdilgillerin dışladığı öteki ‘Biz’leri mi?
Kitab’ın ‘Ne Dediler?’ ekindeki isimlere bakarak biraz fikir edinebiliriz o
‘Biz’ler hakkında. Ekte, Uğur Mumcu’nun 16 Nisan 1981, 25 Haziran 1981, 31 Ekim
1981,14 Ocak 1983, 24 Ekim 1984 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi’nde, Emin
Çölaşan’ın 6 Aralık 1994 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde, Mehmet Yakup
Yılmaz’ın 24 Ekim 1996 tarihinde Radikal Gazetesi’nde, Ahmet Altan’ın 21 Kasım
1996 tarihinde Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde(Uğur Dündar’ın Susurluk Çetesi
tarafından vurulacağı ile ilgili yazısı), Hikmet Çetinkaya’nın 30 Kasım 1996
tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde, Hasan Pulur’ un 9 Ekim 1998 ve 14 Ekim 2004
tarihlerinde Milliyet Gazetesi’nde, Haluk Şahin’in 13 Ekim 2004 ve 27 Mayıs
2009 tarihlerinde Radikal Gazetesi’nde, Umur Talu’nun 14 Ekim 2004 tahinde
Sabah Gazetesi’nde (Sansür karşıtı yazısı), Hıncal Uluç’un 11 Ekim 2008
tarihinde Sabah Gazetesi’nde, Derya Deniz Kırıcı’nın 29 Kasım 2008 tarihinde
Dördüncü Kuvvet Medya adlı internet sitesinde, Melih Aşık’ın 16 Mayıs 2009
tarihinde Milliyet Gazetesi’nde, Tufan Türenç’in 25 mayıs 2009 tarihinde
Hürriyet Gazetesi’nde, Rahmi Turan’ın 29 Mart 2009 tarihli Hürriyet
Gazetesi’nde, Hakkı Devrim’in 26 Mayıs 2009 tarihinde Radikal Gazetesi’nde,
İlhan Selçuk’un 26 Mayıs 2009 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde, Yavuz Donat’ın
27 Mayıs 2009 tarihli Sabah Gazetesi’nde, Emre Kongar’ın 2 haziran 2009 tarihli
Cumhuriyet Gazetesi’nde, Selahattin Duman’ın 16 Haziran 2009 tarihinde Vatan
Gazetesi’nde, Reha Muhtar’ın 26 Mayıs 2009 tarihli Vatan Gazetesi’nde, Bekir
Coşkun’un 28 Mart 2009 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Uğur Dündar konulu yazılar
var.
Mayıs-Haziran 2009’da toplanan yazıların ana konusu Ergenekon iddianamelerinde
eşi ile ilgili ayrıntıların yer alması. Önceki yazıların bir kısmında da
Susurluk çetesi tarafından ölüm listesine dâhil edilmesi.
Uğur Dündar gibi kitapta sık sık vurgulanan bir medya duayeni için İşte
Hayatım’ında ötekilerin neden hiçbir fikri yoktur? Basın-medya subjektif
kriterlere göre mi duayen tayin etmektedir? 'Ne dediler?'ekinde yer alan
isimlerin çoğu(Uğur Dündar dâhil) neden Balyoz İddianamesinde faydalanılacak
gazeteciler listesinde yer almaktadırlar?
Bunlar önemli sorular. Elbette listede adının bulunması Dündar’ı töhmet altında
bırakmaz, kendi isteği dışında da bu listeye eklenmiş olabilir, ancak kitaptaki
isimlerin çoğu aynı listede adı bulunan gazetecilerdir. Araştırmacı göz bunu
görmekten kaçamaz. Dündar öteki olmayı seçmiştir.
Ekler bölümünün yazılardan biri ise ulusalcı çizgisi ile bilinen Oda TV adlı
internet sitesinden alınma. 16 Kasım 2009 tarihli bu yazıda, büyük bir destan
anlatılmaktadır; “…Başta siyasal iktidar olmak üzere dinci-liberal ittifak,
Uğur Dündar’ı neden hedef yapmaktadır? Niye biliyor musunuz? Uğur Dündar
gazetecidir. Uğur Dündar her türlü baskıya rağmen habercilikte ısrar
etmektedir. Peki niçin? Sizce Uğur Mumcu niye öldürülmüştür. Sizce Abdi İpekçi
niye suikaste kurban gitmiştir? Sizce dünyanın dört bir yanında bir haber için
neden binlerce gazeteci ölüme koşar adım gitmektedir? Buna kimimiz meslekî aşk
deriz. Ama bizce… Bunun nedeni gerçeğe olan bağlılıktır. Hangi şartta olursa
olsun halka gerçeği söyleme/anlatma inancıdır. Evet… Uğur Dündar yıpratılmış,
artık inandırıcılığı kalmamış medyanın içinde güven veren ender gazetecilerden
biridir. Evet… Uğur Dündar Türkiye’nin bu zorlu şartlarında inadına gerçeğin
peşinden koşan gazetecilerden biridir.”
‘Ne dediler?’ bölümü bize açıkça ayrılmış bir alan tanımı yapmaktadır. Uğur
Dündar hangi şartta olursa olsun halka gerçeği söyleme/anlatma inancının
gereğini yerine getirmiş midir? Kitap’ta anlatılanlara göre, Uğur Dündar
Yolsuzluk, Vergi Kaçırma gibi yüz kızartıcı suçları mahkemeler tarafından
tescil edilen Dinç Bilgin, Cem Uzan, Erol Aksoy ve Aydın Doğan ile birlikte
çalışmıştır. Halen de hakkındaki vergi kaçakçılığı suçlaması kesinleşmiş olan
Aydın Doğan medyasında çalışmaya devam etmektedir.
Uğur Dündar kendi ifadelerine göre, birinin yanında çalışırken diğerlerine
karşı tetikçilik yapmadığını söyleyerek onurlu duruştan bahsetmektedir.
Haklıdır, dar alanda değerlendirildiğinde, mevcut koşullara göre onurlu
davranmıştır. Ancak; patronlarının yüz kızartıcı suçlarını araştırmamış; halka
gerçeği söyleme/anlatma inancının gereğini yerine getirmemiştir; Onların elde
ettiği haksız kazançtan maaşını ve transfer ücretlerini almaktan imtina
etmemiştir.
Susurluk çetesinin kendisini ölüm listesine aldığı ve Alaattin Çakıcı
tarafından tehdit edildiği dönemde patronu Aydın Doğan, susurluk çetesi ile
ilişkileri bilinen ve gensoru ile iktidardan düşen Mesut Yılmaz’ı pijama (veya
mavi bir pantolon ve mavi tişört) ile evinde karşılamaktadır. Araştırmacı
gazeteci Uğur Dündar kendi hayatı söz konusu olduğu halde patronu ile
ilişkilerini neden gözden geçirmemiştir?
Kitabın 293. Sayfasında anlatılanlar: “O süreçte(2001) ekonomik kriz tüm
şiddetiyle hüküm sürmekte, hortumlanan bankalara peş peşe el konulmaktadır.
Sahibi olduğu Etibank’ı batırdığı iddiasıyla tutuklanan Dinç Bilgin’in Sabah
Gazetesi ve atv, çok zor günler geçirmektedir. Dündar’ın aklına öteden beri
kendisini transfer etmek isteyen arkadaşı Zafer Mutlu’yu aramak gelir.
Bir öğlen Maçka’daki Armani Cafe’de buluşup yemek yerler. Yemek sırasında Zafer
Mutlu’ya “Siz zor durumdasınız, ben hem size moral vermek hem de mesleğimi
yapabilmek için gelebilirim. Biliyorum, maddi anlamda çok zor bir süreçten
geçiyorsunuz. Bu nedenle kendi adıma beş kuruş para istemem. Ancak ekibimdeki
arkadaşlarım evlerine ekmek götürmek zorundalar. Sadece onlara maaşlarını verin
yeter! Ben Sabah gazetesine yazarım, ayrıca atv’de ‘Arena’yı yaparım!” der.”
Aydın Doğan’dan ayrılıp Cem Uzan’la çalışmaya başlayan Uğur Dündar, Aydın Doğan
aleyhine tetikçilik yapmayacağını söyleyerek Uzan’dan da ayrılmıştır ve
işsizdir. Etibank yolsuzluğu ile meşhur olan Dinç Bilgin’le birlikte çalışmak
istemekte ve onları güçlendirmeyi teklif etmektedir.
Uğur Dündar farkında olmasa da bu anlatılanlar onun için gerçekten dramatiktir.
Kitapta, halkın medya patronları ile ilgili gerçekleri öğrenme hakkına saygı
göstermeyen ve ötekilerin çıkarlarını korumayı görev edinen bir Uğur Dündar
profili de vardır.
Araştırmacı gazetecilik örneği, Ergenekon terör örgütü sanıklarını da savunan
bir avukatla çalışmak olmamalıdır. Medya Duayeni Uğur Dündar şaibeli isimlerle
çalışıp çalışmayacağına elbette kendisi karar verecektir, ancak kimin
karşısında ve kimin yanında durduğu objektif gazeteciliğin sırlarıylayakından
ilgilidir ve her insanı bağladığı gibi her gazeteci-televizyoncuyu da
bağlamalıdır.
Ergenekon davasının görüldüğü salonda bulunan bilgisayarlarının masaüstü
fotoğraflarını değiştirerek ortalığı karıştıran, Dursun Çiçek'i savunmak için
Savcı Zekeriya Öz adına sahte imzalı belge hazırlayan, sahte belgelere
dayanarak Zekeriya Öz"ün askerlikten kaçtığını söyleyen Avukat Vural
Ergül, Uğur Dündar"ın avukatıdır.
Uğur Dündar’ın hayatını anlatan kitap teraziye adalet aramak için çıkmış
görünmüyor. Aksine ölmüş insanlara (Ayhan Songar gibi) bir şeyler isnad etmeye
devam ediyor. Ve ötekilerin diliyle anlattığı şeyler bu halkı artık pek
ilgilendirmiyor.
Dündar’ın kendisi de bir yazar olduğu halde hayatını Nedim Şener’e yazdırması
hayranlarını üzmüş olsa da, kitapta anlatılanlar doğru gözlüklerle okunduğunda
çok şey anlatmaktadır.
Çalışmayı, esin kaynağı Uğur Dündar olan, Müjdat Gezen’in kitabın başlangıcında
yer alan şiiriyle noktalayalım ve şiirdeki felsefeyi ayakta alkışlayalım; o
felsefenin gerektirdiği gibi yaşayanları da. Umarız Uğur Dündar, o felsefenin
gerektirdiği bir hayat yaşamıştır.
İlkelerin olacak
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu
Atasözlerine inanmayacaksın
“Paranın satın alamayacağı
şey yoktur”
“Herkesin fiyatı vardır.”
Gibi sözlere kanmayacaksın
Onurunla, kimliğinle ve beyninle
Akıllı yaşayacaksın…
Faruk Tamer
Uğur Dündar’ın Çalıştığı Medya Patronları ve Avukatı Vural Ergül ile İlgili
Linkler:
1-Metin Özer, Mesut Yılmaz ve Aydın Doğan’ın Pijama Olayı’nın İç Yüzü
2- Uğur Koçbaş, ABD, Susurluk’tan korktu skandalın üzerini kapattı
3- Alaaddin Çakıcı, Mesut Yılmaz İlişkileri
4- Gensoruyla 2 hükümet, 2 bakan düşürüldü
5- Erol Aksoy Örümcek ağı iddianamesi
6- TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu raporu'nda, Sabah'ın patronları
Turgay Ciner ve Dinç Bilgin ile ilgili üç suç duyurusu
7- Hapis kokusu alınca kaçan Cem Uzan Fransa’ya sığındı
8- Doğan'ı kendi maliyecileri yaktı
9- Avukat Vural Ergül'e soruşturma, Adil yargılamayı etkilemeye
teşebbüs"ten ifadeye çağırıldı
10- Ergenekon kapsamında Vural Ergül hakkında hapis istemiyle dava açıldı
11-Analiz/Aktifhaber İşte Hayatı: Uğur Dündar
12- 'BALYOZ'cuların faydalanacağı gazeteciler listesi
Yorum Gönder
Yorum Kuralları:
1- Yaptığınız yorumun hakaret içermemesine dikkat ediniz.
2- Yayınlanacak yorumlarınızın yazı ile alakalı olmasına özen gösteriniz.
3- Yazım ve dilbigisi kurallarına dikkat ediniz.
4- Yukarıdaki kurallardan herhangi birine uymamanız durumunda, yorumunuz yayınlanmayabilir.