Siz Kadınlar / Biz Erkekler

Haysiyet yarışı yapmalıyız. Biz erkekler mi daha haysiyetliyiz, siz kadınlar mı? Yok, ayrım yok. Ben ayrım yapmıyorum. Ayrımı siz yapıyorsunuz. Ben ayırdıklarınızın tam ortasından sesleniyorum size ve bize. Öteden beri aramızda bir kavga var. Kavgamız ayrılıklarımızdan nasipleniyor. Ayrım yapmıyorum, ayrı olan bizlerin kavgalarını kısırlaştırmak niyetindeyim. Kısırlaştırmak. Haysiyet yarışında kavgalarımızı kısırlaştırabileceksek, kısırlaşmış kavgalarımızdan yeni çocuklar peydahlayabileceğimizi de biliriz. Elleri, ayakları düzgün, iri gözlü saf çocuklar.


Sizin uzatmaktan hoşlandığınız, aynalara kızıp kısacık kestirdiğiniz saçlarınıza karşılık bizim sürekli kısaltılan, uzama özgürlükleri olmayan saçlarımız var.Siz kısaya, biz uzuna tamah ederiz ara ara. Haysiyet yarışında saçın yükünü azaltalım, ilk evvelde kısırlık teyakkuzunda kalalım. Sonraki evvelde saçla gelen kavgaların vicdanına muska yaptıralım. Siz saçlarınızı örtün, biz saçlarımızla kavga etmeyelim. Siz kelleşmediğiniz için bizden daha haysiyetli olmayacaksınız. Kıldan kerameti muskaya emanet edip, saçlarınızın güzelliğine odaklanalım. İtiraf ediyorum, saçlarınız güzel. Kırçıl, katır kuyruğu gibi mat çeşitleri var saçlarınızın, ama bu sizin istediğiniz bir şey değil. Bizim kelliğimiz gibi. Saçlarımızın beyazlama hızı eşit değil. Ak saçlı nine sayısı, ak saçlı dede sayısından az. Haysiyete bu da kâr etmez. Saçlarınız sizi güzelleştiriyor, saçlarımız bizi de yakışıklı yapıyor. Hemcinslerimize baka baka, onları kıskana kıskana saçlarımızı tarasak da, birbirimiz(sizle biz) için saç planı yaptığımızı hiçbirimiz inkâr edemeyiz. Siz kendi aranızda, biz kendi aramızda iken saçlarımıza pek itibar etmiyoruz. Siz uzun saçlarınızla uzun tarama seansları yaşıyorsanız, o saçları bizi hayal ederek sevdiğinize eminiz. Biz sizin saçlarınızın görünmesini istemiyoruz, siz de bizim kelleşmemizi. Anlaşalım, kellik bizim elimizde değil, ama sizin kelliğimize zıt gösterebileceğiniz saçlarınızın görünmesi veya görünmemesi sizin elinizde. Haysiyetlerimizi şimdi yarıştıralım. Saçlar mevzuunda elimizdelik cetveline göre hangimiz daha haysiyetliyiz? Bizim saçlarımız kavga nedeni olmuyor, sizin saçlarınız ise ocaklar söndürüyor. Biz sizin saçlarınızın güzelliğinin temiz nikâh sahiplerinize, çocuklarınıza, kardeşlerinize, mahreminize has kılınmasını istiyoruz. Haysiyetin saçla, kerametle ilgisi kıldan sebeplerle işlerimizi karıştırıyorsa bu karışıklığı gidermek sizin elinizde. Hadi buyurun!

Kıyafetlerimiz birbirine benziyor her geçen gün. Yok, biz etek giymiyoruz daha, yakın zamanlarda da giyecek gibi görünmüyoruz. Fakat siz bizim pantolonlarımızı aldınız, gömleklerimizi, tişörtlerimizi, montlarımızı unisex imal ediyorlar artık. Ortak paydamız da var; hepimizin kıyafetleri gün geçtikçe daralıyor. Neremiz hangi şekilde hepimiz uzaktan bakıp görüyoruz. Size hamamda baktırırdık eskiden, şimdi biz kendimiz bakıyoruz setresiz. Siz türlü türlü renklerle, türlü türlü desenlerle modayı takibedip birbirinize hava atıyorsunuz, biz markalı gömleklerimiz, kol düğmelerimiz, klas takım elbiselerimizle sizin iştahınızı kabartıyoruz. Bize cool diyebilin diye, biz size modern-şık diyebilelim diye maymunlar pazarından şekiller taklit ediyoruz. Bizim yuvarlak hatlarımız, sizin yuvarlak hatlarınız kadar tahrik edici değil. Gelelim haysiyet hesabına yine. Bu konuda hiç ısrar etmeden itirafçı olmanızı tavsiye edeceğim. Siz bizden daha büyük kaygılarla giyiniyorsunuz, siz evli olsanız da hep güzel ve özel giyinmiş olmayı ayrıcalık sayıyorsunuz. Bizi kışkırtıyorsunuz. Bu hususta ortak paydamız yok. Biz ne giyersek giyelim, sizin kıyafetlerinizle bizi çarptığınız kadar, biz sizi çarpamıyoruz kıyafetlerimizle. Haysiyetinizi kıyafetlerinize yükleyip geçip gidiyorsunuz önümüzden. Biz arkanızdan haysiyetinize bakıp duruyoruz. Kıyafetlerinizi seçmek, kıyafetlerinizle bizim size bakma süremizi kısaltıp uzatmak sizin elinizde. Kıyafetle haysiyet olmaz demeyin, oluyor; bal gibi oluyor. Yoksa neden kızasınız ki bizim bu hesabımıza? Hadi buyurun!

Diplomalarımız, malımız, mülkümüz kavgalarımızın diğer sebeplerinden. Üstünlük vasıfları falan. Diyelim ki; tamam, haklısınız. Şunun şurasında diploma, kariyer meselesi kökünden yaprağından neresinden bakarsanız bakın elli senelik bir mesele. Ondan önce neydi mesele? Asalet. Zenginlik. Bizden fakir olanlar sizden zengin olanları aldığında annelerinden emdiklerini burunlarından getirdiniz. Babamın parası olmasaydı, benim param olmasaydı, plakları çaldı durdu. Biz bir gün bile size babamızın parasından bahsettik mi? Kendi paramızdan? Vazifemizdir dedik size bakmak, eğdik boynumuzu; eşek gibi çalıştık. Her dönemde bir şeyi bahane ettiniz. Size gücenmedik, peşinizden koştuk. Dudak bükmelerinizle şiirler yazdık. Eşit değildik şiirde mesela. Çoğunuzun okuma yazması yoktu. Kabahatliyiz, sizi aldıktan sonra şiiri miiri unuttuk; karnınızdan sıpayı, sırtınızdan sopayı eksik etmedik. Bu aklı bize veren sizin hemcinslerinizdi. Yoksa ne bilirdik biz bu hin işleri? Sizi başkasına yar etmedik, siz bizi başkalarına yar ederken hem de. Bizi hep terk ettiniz, biz arkanızdan derbeder olduk. Size kızdık, ikinci üçüncü karılar aldık. Sizden sıkıldık, gittik sizin cinsinizden başka kadınlar bulduk. Bir kere biz değil, siz kendi cinsinize ihanet ediyorsunuz. Biz yanında erkek olana bakmıyoruz, ama siz yanında kadın olan erkeğe bakmakta bir beis görmüyorsunuz. Haysiyet durağına geldik. Tamam biz, ölene kadar çalışan bir makineyiz de, bizi ayarlı ayarsız çalıştıranda sizdiniz. Biz, sizden giderken gitme sebeplerimizin çoğu elimizde değildi, ama siz bizi gücendirirken her şey sizin elinizdeydi. Yok burada haysiyet yarışında mola vereceğiz, birbirimizden aşağı kalır yanımız yok. Çoğunuzu bir kenara atan bizlerden birileri çoğaldılar bugünlerde. Çünkü; artık sizde şiir yazıyorsunuz. Okuma-yazmanız var ya. Terk edilebiliyorsunuz. Keşke analarımız kadar bilseydiniz de terk edilmeseydiniz.

Haysiyet yarışı bu işte. Kavgalarımızı kısırlaştırırsak, çoğalmazlar. Hepimiz haysiyetli olsaydık ta baştan, bu kadar huzursuz olmazdık. Tamam, keselim bu yarışı Allah korkusu hesabına tüm hesapları keselim birbirimize, çekip gidelim nefsimizin dürtüklemelerinden. Örtün saçlarınızı, bolca giyinin, imanınızı şöyle hürmete değer bir samimiyetle ağırlaştırın, sonra gelin kelimizi, paramızı, her şeyimizi yerden yere vurun. Haysiyetin hepsi sizin olsun, bizimde haysiyetli karılarımız, bacılarımız olsun. Elleri, ayakları düzgün, iri gözlü saf çocuklarımız olsun. Olmaz mı?

mustafa ege


8 yorum:

  1. sayın mustafa ege
    yazının bir çok noktasına itiraz ediyorum bir kadın olarak rencide edici bulduğumu söylemeliyim
    bu site edebiyat sinema gezi yazıları ve günden üstü düşünce yazılarının yeraldığı herkesin karşısındakinin hakkını koruyarak yazı yazmaya gayret ettiği bir platform
    ve bir polemik mecrası değil bu nedenle eleştirilerimi detaylandırmıyorum ama sizi yazı yazarken daha fazla empati yapmaya davet ediyorum
    handan güler

    YanıtlaSil
  2. sayın handan güler,
    yukarıdaki çalışmam, özel bir çalışmadır; seçkin erkekleri ve seçkin kadınları hedef almamıştır.
    bilhassa empatik genelleme yöntemi kullanılarak küresel anlamda kadın -erkek çatışmalarının merkezine doğru yapılan bir yolculuk var.
    umarım dikkatinizi karşıtlık algısına mahkum etmeden tekrar okursunuz.
    bu sitenin suya sabuna dokunmayan bir site olduğunu düşünseydim, elbette bu yazıyı paylaşmazdım.
    gayem sorgulama biçimlerimize en azından bir içsellik katmaktı.
    hiçbir şeyin dışında değiliz...gözlerimizi yummamız evlerdeki kavgaları azaltmıyor.

    YanıtlaSil
  3. handan güler11 Mart 2011 00:53

    evet sizin özel bu çalışmanız bir açıdan iç sorgulayış...sesli düşünme... tabi tüm düşünceleri paylaşıyoruz bu sitede ki yazınız harfine dokunulmadan yayınlandı
    ben de bir kaç defa inceledim karşıtlık algısına mahkum etmek gibi bir yanılgıya düşmeden gerek edebi gözle gerek içsel sesimle düşünce tavına vurup öyle yazdım
    erkek kadın polemiği bitmez bu nedenle detaylamıyorum
    bir de seçkin kadın ve erkek kimdir kim seçer bu ne kadar doğru bir genellemedir
    herkes sunduğunuz şablona girince erkek olarak manevi merdivenlere tırmanma açısından size ne gibi bir sorumluluk kalacaktır soruları zihnime üşüşüverdi dağda derviş olmakla şehirde derviş olmak hikayesini herkes bilir
    zor olan durduğun yerde yaşadığın çağda herkesin ayrı ayrı tabi tutulduğu ve birbirinden kopy a çekme şansı olmayan imtihanında başarılı olmasıdır
    bizi başkalarının yaptıklarından ziyade kendi yaptıklarımız ve yapamadıklarımız ilgilendirmelidir
    hele ki haysiyet sözü çok ağır bir konudur...
    uslubunuz bir iç konuşma olup yumuşak ifadeler kullanılmış olsa da ataerkil zihniyetin bir yansıması olup kadınları rencide edicidir
    bu yazınızla hangi kavgalar azalır kimler gözlerini kapamaktadır bu da çok su götürür bir mevzudur
    amacım polemik yapmak değildir
    ama olanda hayır vardır fehvasınca kadın algısının üzerine tekrar bir düşünce geliştirebilir sahih kaynaklar üzerinden yeni okumalar yapabiliriz erkekler ve kadınlar olarak
    bu nedenle siteye katkınızdan ötürü teşekkür ediyor yeni yazılarınızda gittiğiniz mecrada açacağınız ufukların izini sürmeyi diliyorum saygılarımla...handan güler

    YanıtlaSil
  4. istisnasız herkes kopya çekerek yaşıyor handan hanım, giyimde de, eşine karşı davranışında da, düşüncelerinde de...zatan yazının amacı bu kopyayı deşifre edip farkındalık sorununu tartışılabilir konuma taşımak.
    haysiyet yarışında kadın ve erkek genel olarak başarısız; bu yazının sorun alanı bu.
    seçkin erkek ve seçkin kadın yukarıdaki sıradan nedenleri asıl nedenlerle karıştırmayanlardır.
    insanların anlaşmazlık noktaları, ne kadar dar, basit ve sığsa kişilik kaliteleri o kadar düşüktür.
    kadın erkek ilişkileri birer sarmaldan ibarettir ve bu sarmala ait sorunlar ne tek başına kadınla ne de tek başına erkekle çözülebilecek bir sarmal değildir.
    her yazı okuyanına sorular sordurmalıdır; daha güzel ve daha iyiye ulaşmak adına...
    ben yazıda işlenen hususlarda oluşabilecek çatışmaları saygın kabul edemem; erkek ve kadın bu sebeplerle çatışıyorsa haysiyet sorunları büyük demektir.
    bu düşüncem de Kur'an'ın genel çerçevesinden beslenmektedir. mü'min erkekler ve mümin kadınlar...
    algılama boyutlarınızın genişliği için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  5. handan güler11 Mart 2011 21:14

    :) ben yine de seçkin kavramında endişeliyim kalbini yarıp baktın mı derim ...hiç bir şey göründüğü gibi değildir bazen...kalplerin sahibi Bir'dir O'na sığınmalı.

    YanıtlaSil
  6. elbette Allah'a sığınmalı...başka bir seçenek yok.
    açık fiiller için kalpleri yarmaya gerek var mı, handan hanım?
    özeli kalmamış benzeşenler topluluğu olan insanlık ailesi, kendisini yeniden sorgulamalı değil midir?
    sorun alanlarındaki suçu kimse sevmez zaten:)

    YanıtlaSil
  7. bende birşey ekleyeyim.
    başlıkta bile ayrımcılık var siz-biz derken.
    kadın-erkeğin eşit olduğunu vs. savunmuyorum ama biyolojik farklılıklar biryana 'kadın' kelimesi özellikle algılarda gizli.
    genlerden, yaratılıştan ziyade toplumun şekillendirdiği bir cins de denebilir. etrafa bakıp gördüklerimize sadece bir insan diyelim geçelim bukadar mı zor

    YanıtlaSil
  8. sadece bir insan; sadece bir insan mıdır?

    YanıtlaSil

Yorum Kuralları:

1- Yaptığınız yorumun hakaret içermemesine dikkat ediniz.

2- Yayınlanacak yorumlarınızın yazı ile alakalı olmasına özen gösteriniz.

3- Yazım ve dilbigisi kurallarına dikkat ediniz.

4- Yukarıdaki kurallardan herhangi birine uymamanız durumunda, yorumunuz yayınlanmayabilir.