Buz gibi bir yangın, bu gördüğüm;
İsli bir ışıltı, bıçak gibi biraz;
Zifiri, kör karanlığı delen.
Buram buram özlemle çektiğim içime.
Ve acıyla yutkunup hissettiğim,
Istıraplı bir tebessümle…
Aniden çığlık gibi bir ıslık çalınır kulağıma,
Kendimi dipsiz kuyuların karanlığında bulurum.
Ne yana uzandımsa nafile!
-Ey beden artık sen de beni taşıyamıyorsun!
Dayanılır mıydı bu darlığa,
Olmasaydı bendeki bu emanet?
Sessiz haykırışlarımın tek cevabı bu mu?
"-Sen ışığın içinde ışık olmuşsuz ey âmâ!"
Işık! Ey Yâr. Nedir Işık?
Nerededir? Alınır mı? Satılır mı?
Elle tutulur mu? Görülür mü?
….
Peki ben niye göremiyorum o ışığı?
Neden dokunamıyorum?
En kuytularına da olsa…
Yanar mıyım yoksa?
Ah Sevgili!
Ben yıkıntıların grisinde kaybolan kırık bir ayna,
Işıksam; titrek bir ışığım olabilir ancak.
Ben bir su damlasına yansıyan minik bir huzme,
Engin dehlizlerin yakamozundan arta kalan.
Ben bir yaprağın üzerinde ürkek bir çiğ tanesi,
Heybetli koca çınarın hangi dalında belirsiz...
Gel etme ey Yâr!
Bak; hanımelleri de salmıyor o lâhutî kokusunu
Hem, rüzgar da almaz ki beni sinesine
Nasıl aşılır bu içimdeki Kaf Dağı?
Nasıl bulunur o ışık?
Ey biriciğim olan!
Tâlibim, yaksa da yüreğimi!
Tâlibim, kamaştırsa da gözlerimi!
Hissetmek istiyorum o ışığı;
İçinde ışık olduğum..
Bu hayat serüveninde
Benim yazgıma konulan…
güzel bir yazı...Ey biriciğim olan!
YanıtlaSilTâlibim, yaksa da yüreğimi!
Tâlibim, kamaştırsa da gözlerimi!
Hissetmek istiyorum o ışığı;
ama galiba ağır bir talep...güç versin Rabb'im hepimize
Çok hoş, okurken gerçekten zevk aldım...
YanıtlaSilteşekkürler..
YanıtlaSil