ABD'li psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış olan ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisine göre ihtiyaçlar;
1. Fizyolojik gereksinimler
2. Güvenlik gereksinimi
3. Ait olma gereksinimi
4. Sevgi, sevecenlik gereksinimi
5. Saygınlık gereksinimi
6. Kendini gerçekleştirme gereksinimi
şeklinde sıralanmıştır. Dünya ekonomisine baktığımızda; ilk basamaktaki fizyolojik gereksinimlerini karşılamakta güçlük çeken topluluklar olduğu gibi, gelişmiş toplumlarda ekonomi; üst basamaktaki “Kendini gerçekleştirme gereksinimi” ile ilgilenmektedir.
Gelişmiş toplumlarda üretim öyle hızlı artmıştır ki, 1 ay önce satın alınmış bir ürün 30 gün içinde önemini yitirir olmuş, toplumda tüketim çılgınlığı baş göstermiştir. Bazı görüşlere göre tüketimdeki artış ekonominin gelişmesine, toplumun iyileşmesine olumlu bir ivme kazandırmakta ve daha çok tüketmek gerekmektedir. “Alın verin, ekonomiye can verin!” kampanyasında olduğu gibi “Önce alın! Önce tüketin! Siz tüketirseniz üretim olur!” önermesi gelişmiş ülkelerde temel politika olmuştur. Talep yönlü bir ekonomi politikasını yansıtan bu görüşün özellikle ekonominin dar boğaza girdiği dönemlerde önemli aşamalar kat ettirdiği yadsınamaz. Ama bu politikanın ekonominin bütün dönemlerinde uygulanması, arz fazlasına ve zaten kıt olan kaynakların çöpe atılmasına neden olacaktır.
Maslow’a geri dönersek;
Örtünmek; bir fizyolojik ihtiyaçtır. Dolaplarımızı tıka basa doldurmak, daha eskimeden çeşit çeşit ayakkabıları çöpe atmak da mı ihtiyaçtır?
Yemek; bir fizyolojik ihtiyaçtır. Çöpe atılan ekmekler, fazla fazla yapılıp bozulan yiyecekler de ihtiyaç mıdır?
Evet, ihtiyaçtır! Aşırı tüketim de bir ihtiyaçtır! Tüketim çılgınlığı hastalığının, farklı olma, üstün olduğunu gösterme hastalığının ruhlarda açtığı kara deliği doyurma güdüsünün hafifletilmesinde başvurulan bir ihtiyaçtır. Ama öyle bir durumdur ki bu; tuzlu su misali içtikçe daha da susatır!
Eskiden hırsızlığın ihtiyaçtan yapıldığı söylenirdi. Şimdi hırsızların ihtiyaçları bile değişti. Artık karınlarını doyurmak için değil daha büyük villalarda oturmak için hırsızlık yapılıyor. Sahi, bu da bir ihtiyaçtı değil mi?
Küreselleşen, büyük bir köy haline gelen dünyada en yeni üretimleri takip edebiliyor. Dünyanın öbür ucunda üretilen bir ürünün kendi ülkesinde ilk müşterisi olabilmek için sıraya girebiliyorken, yine aynı küçük dünyanın temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlarından haberdar olamıyoruz!
Düşünüyorum; Birinci dünya savaşının çıkmasının nedeni neydi? Sömürgecilik? Hammadde ihtiyacı? Daha fazla üretip satmak? Sanayi inkılâbı ile başlayan bir hızlı üretim ve tüketim süreci?
Düşünüyorum; aşırı tüketimden kaynaklanan küresel ısınmayı, sera gazı etkisini, çöplükteki ekmekleri, aç ve yalın ayak çocukları, zayıflıktan kemikleri sayılan bebekleri ve kıt kaynakları sınırsızmış gibi kullanan dünyanın halini…
İhtiyacım var: Sömürge ülkesine, hammaddeye değil! İkinci arabaya, beşinci ayakkabıya değil! Açlığın tükendiği, sefaletin bittiği, bebeklerin karnının doyduğu, mutluluğun hâkim olduğu bir dünyaya ihtiyacım var!
fatih çatal
sevgili kardeşim ve mesai arkadaşım fatih
YanıtlaSilekonomi-edebiyat kardeşliğinin güzel bir örneği olmuş yazın
benim de ihtiyacım var senin gibi güzel dostlara
muhabbetle
aziz kağan Güneş
üstadım dostluğumuz kadim olsun ruhunun bu paklığına bir zerre toz ilişmesin...
YanıtlaSilfatih çatal
oysa biz az yiyen az uyuyan az konuşan ama içte derinleşen böylece dışta fetihler yapabilen bir medeniyetin çocuklarıydık...diriliş aynı yerden olacak...tüketim çarkını kırarak...
YanıtlaSilyeni bir ibrahim ozturk yetisiyor. kaniksanmis ekonomi teorilerine Don Kisot gibi savas acmis bir ekonomist. Basarilar ve selamlar kardesim
YanıtlaSil