tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post6674284441067413819..comments2024-02-04T22:17:12.315+03:00Comments on kalemşah: Demokrasi ve Hilafet Tartışmalarına Serin BakışUnknownnoreply@blogger.comBlogger12125tag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-61130974923858712162011-03-28T16:39:18.745+03:002011-03-28T16:39:18.745+03:00Haydi hayırlısı..
Bu gidişle bahis mevzuu olan kav...Haydi hayırlısı..<br />Bu gidişle bahis mevzuu olan kavram hakkında ortak bir noktada buluşacağımıza eminim sayın dostum..Bilirsin fıkıhta şöyle bir kaide var: Eşya aslı üzre ibahedir; yani eşya kendi başına temizdir..Lakin insan bu, tabiatı da çamur zaten; bir de şeytani özelliklerle donanmış mı, hep o tarafa meylederse durdur durdurabilirsen eşyayı ve kavramları kirletmeden ve seyrediver her çeşidinden zalimlikleri, despotlukları!<br />Demokrasinin nereden çıktığı, kimin icat ettiği önemli olmakla beraber, özellikle 18/19 yy.dan bu yana ona verilen görev, biçilen misyondur ve bu misyonu çerçevesince özelde Türkiye genelde diğer İslam ülkeleri karşısında aldığı pozisyondur bizim mesafe koyduğumuz..<br />Demokrasinin gündeme getirilişi özellikle İslam coğrafyalarını, Müslümanları hizaya çekmek için midir, değil midir, sayın kardeşim? <br />Önce burada anlaşalım. <br />Senin iyi niyet dairesi içindeki değerlendirmelerin kurtarmıyor bu durumu..<br />Felsefeyi bilen biri, demokrasi kavramı üzerinde inşa edilen ve özelde sistematiğini İslam dini karşıtlığı üzerine kuran demokratik siyasetin felsefesini nasıl görmezden gelir?<br />Hadi koy demokrasi kavramını bir tarafa, onu biteviye dillerine dolayanlara bir bak, neden bahsediyorlar; sürekli ladini bir yaşam felsefesini işlemiyorlar mı insanların beynine?<br />Babalarının hatırına mı, Allah rızası, cihad için mi düştüler Libya yollarına?<br />Sayın kardeşim, son olaylar için geliştirilen tartışmalara bir bak Allah aşkına, Dini İslam var mı?<br />Onun hayata ilişkin çözüm ve önermeleri hiç bahis konusu oluyor mu?<br />Örneğin;Tunus için en radikalleri bile biz şeriat yönetimi filan istemiyoruz diyerek dönüyor ülkesine yani birilerine “siz bize dokunmayın, sizin rızanız dışlında bir hükümet filan kuracak değiliz, merak etmeyin” demek ihtiyacı hissediyor..<br />Özgür tabiatlı atların terbiye ediliş biçimlerini hatırla, aynen Müslüman halklar üzerinde de benzer terbiye yöntemleri uygulanmıyor mu? <br />Tevhiddir, Dindir, İslamdır, davadır, mücadele ve mücahededir, haramdır, helaldir, İslamı tebliğdir, ihlâstır, takvadır… ila ahir kavramların yerlerini neler aldı günlük yaşam dilimizde, bunun farkında olmamız gerekmiyor mu? Varsa yoksa demokrasiye göre şöyle, demokrasiye göre böyle..<br />Demokratlık şunu gerektirir, şöyle olursak demokratikleşiriz vs.vs..<br />Dilimiz sekülerleşmiş, ladini profan bir istikamete doğru yelkeni çoktan açmış, anlam dünyamızın da tahrip olmayacağının bir garantisi var mı?<br />İ.Özel’i hatırlattın bana illaki: Yere, toprağa cünup basanlarla işbirliğinin sonucunda hayr bekleyenler çok beklerler!<br />Bahsettiğin adalet kavramının nasıllığını filan insanlığa öğreten de vahiydir ve vahyi disiplinin olmadığı, göz ardı edildiği yerde de adaletten filan bahsedilemez sayın dostum..<br />Daha açıkça söyleyeyim mi: Kullanılan dil böyle oldukça yani seküler,profan bir boyuta kaydıkça, İslama özgü kabuller ifade edilemedikçe ben muhalefet şerhimi koyacağım sayın dostum..Kimin kaale alacağı da çok da umurumda değil..matavnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-78595784098543541242011-03-25T01:15:20.349+02:002011-03-25T01:15:20.349+02:00Ama Mustafa Bey, Demokrasi batının ürettiği bir şe...Ama Mustafa Bey, Demokrasi batının ürettiği bir şey değildir:) İnsanlığın ürettiği bir şeydir...1789 mason ayaklanmasından sonra Seküler unsurlar iliştirilmiş olabilir,ancak takdir edersiniz ki; demokrasi salt yunan yahut roma seçkinciliğinden de kaynaklanmaz... Az ötede vikingler herkesi yenen adamı 'seçmişlerdir' lider olarak...<br /><br />Dört Halife'nin seçimi de örneğini antik yunan veya Roma demokrasisinden yahut truva senatosundan almaz.<br /><br />Bu sebeple, tarihte daima 'ana' olarak telakki edilen temel yasalar olagelmiştir. Ve bu yasaların kökleri İlahi yasalara dayanır. İnsanlar katilin öldürme haklarını - mesela baştaki kişinin idam yetkisi- yasal saysalar da yasalarından öldürmeyi çıkaramamışlardır.<br /><br />Yani itiraz ettiğiniz noktalar, köken itibarı ile Demokrasinin seküler bir ürün olduğunu sanmamıza neden olmasın lütfen...Firavunun sisteminden daha seküler bir sistem düşünülebilir mi? Seküler olmadığını düşündüğümüz Emevi ve Abbasi hanedanı ile Osmanlı hanedanının uygulamalarının Firavunun seküler uygulamaları arasında ne gibi farklar var ki? Asılan kesilen arazisi gasbedilen kişiler yönetimdeki kişinin hangi hakkına binaen mağdur oluyordu? Seküler olmayan dinî hakkına binaen mi?<br /><br />Kendi terminolojimiz; bu terminolojinin bağlayıcılığı nedir ki? Adaletten başka hangi kavram hangi terminolojiyi normalleştirebilir?<br /><br />Biliyorsunuz, Batı kendinden önceki imparatorlukları taklit etmektedir. Ve yine biliyorsunuz ki; insan yaşadığı sürece egemen olacağı tüm araçları kullanmakta asla çekingen olmamıştır. Allah'ı bilenlerin tek kaygısı ise kayıtsız şartsız adalet ile hükmetmektir...<br /><br />Bu anlamda demokrasi, diğer sistemler gibi adalet ile hükmetmenin garantisi değildir. Ne fayda ki; bundan sonra üreteceğimiz sistemler demokrasiden daha fazlasına ulaşabilecek gibi görünmüyorlar...<br /><br />Şahsıma göre;Anayasal sorunların kesin çözümü bu anlamda ortalıkta gezinen değişebilirlik sorunlarını rahatlıkla giderecektir. İran demokratik diyor kendisine laik demiyor;ama yine de bu, onu istibdat çengelinden koruyamıyor...Seçkin Denizhttp://seckindeniz.fikir.tknoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-9943980835225978262011-03-24T15:56:13.211+02:002011-03-24T15:56:13.211+02:00“Batı, bütün değerleriyle sömürü üzerine kurulu Mu...“Batı, bütün değerleriyle sömürü üzerine kurulu Mustafa Bey; biliyorsunuz. Batı kendi insanından başlayarak herkesi sömüren bir sistem algısına sahiptir. Bunu onaylamak veya bunu yaşatmak müslümana zûldür.<br />Yeni bir medeniyet algısını inşa etmek istiyorsak, önceliklerimizi belirlememiz ve bir çatı oluşturmamız gerekiyor. “<br />Hay ağzına sağlık, Batı medeniyeti denilen şeyin tarifi de budur işte. Biz de bu sebeplerle oranın düşünce laboratuarlarında üretilmiş kavramlara mesafe koyalım diyoruz..<br />Bu zamana dek yazışmalarımızdan teokratik, tek kişiye endeksli bir yönetim tarzı arzuladığımızı filan çıkardığını sanmıyorum. Sahih İslam düşüncesi istikametinde kafa yoran, kula kulluk yapılmayacağını çok iyi bilen, yeryüzü İlahlığı endişesi bağlamında biteviye tartışma yapan, İlahlığa soyunmuş yönetimleri ve kişileri şirk kavramını merkeze alarak sorgulayan Müslümanların, kendilerini tek lider, tek otorite altında ifade etmelerini nasıl bekleyebiliriz ki?<br />Yönetim işi teknik bir meseledir, doğrudur ve bu tarz donanıma sahip insanlarla oturup projesi belirlenecek bir şeydir.. Bizim arzuladığımız şey de yürürlüğe konulacak hukukun her yönüyle Vahyi ölçeğe uygun olmasıdır. Tartışma bu noktada başlamalı ve istişare, şur’a, danışma, meşveret dediğimiz yöntemler de burada lazımdır zaten..Hz. Muhammed’in yönetim tarzından, sonraki adil yöneticilerin icraatlarından örneklikler çıkararak ve onları bize özgü kavramlar altında dizayn ederek pekala bir yönetim biçimi oluşturulabilir..Ama konulacak ad hiçbir şekilde sekülerizmi, profanlığı, senin dediğin gibi Batının sömürge ruhunu işaret etmemeli, taşımamalı..(“Sen” demem de yine bu sitedeki yazıdan cesaretle..)..Benim arzu ettiğim de işi bildiğini varsaydığımız Müslüman siyaset ve sosyal bilimciler, ilahiyatçılar ve hukukçular tarafından böyle bir projenin üretilmesidir..Tabii ki sair din ve ideoloji mensuplarının temsilcilerini ve beklentilerini de göz ardı etmeden, adalet ancak öyle sağlanır çünkü.<br />Şimdi şekilde demokrasi filan denilmesine rağmen işleyiş hakkında bize hiç soru soran yok, sadece saf saf ağzı kalabalıklara kanarak sandıkta oy vermemiz isteniyor, o kadar. Öte yandan arzu ettiğimiz yönetim biçimi açısından için de bize soru sorar, fikirlerimize başvururlar mı bilemem ama en azından temennimiz iyi bir şeydir diye bekliyoruz şimdilik..<br />Kendi terminolojimizden bir kavram, vahyi ölçeklere uygun bir hukuk ve o istikamette kurumsallaşma ve beraberinde istişare zeminli denetleyici mekanizmalar vs...<br />Zor bir şey değil be dostum..matavnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-75177308872463338882011-03-23T23:42:58.450+02:002011-03-23T23:42:58.450+02:00Batı, bütün değerleriyle sömürü üzerine kurulu Mus...Batı, bütün değerleriyle sömürü üzerine kurulu Mustafa Bey; biliyorsunuz. Batı kendi insanından başlayarak herkesi sömüren bir sistem algısına sahiptir. Bunu onaylamak veya bunu yaşatmak müslümana zûldür.<br /><br />Yeni bir medeniyet algısını inşa etmek istiyorsak, önceliklerimizi belirlememiz ve bir çatı oluşturmamız gerekiyor. Size bu nedenle sordum, öneriniz nedir diye? Yukarıdaki analizim aslında bir anlamda bu sorunun sonraki sahfaları nasıl olmalıya bir giriş içindi.<br /><br />Durum tesbiti yapmadan, sorunu algılamadan, çözümü somutlaştıramayız. Müslümanların kafası emevi saltanatına endeksli Hilafet kurumuna göre çözüm arayamaz. Ha bu kurum bir eklenti olarak sistemin içinde tartışılabilir; ama hedef olarak tartışılamaz. Ki; eğer sert bir gerçeği ifşa edeceksek söyleyelim: Hilafet kurumu da Kur'anî çerçeveye aykırıdır. Allah Peygamberlerine bile sınır koymuştur. Ve bugün din adına hiç kimse böyle bir yetkiyle donatılamaz.<br /><br />İleri adımlara sürükleyelim düşüncelerimizi ve tekrar soralım. Böyle bir sistem nasıl olmalı?Seçkin Denizhttp://seckindeniz.fikir.tknoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-50530501481512108302011-03-23T10:33:19.298+02:002011-03-23T10:33:19.298+02:00“Demokrasinin yerine ne koyacaksın?” diye sorarlar...“Demokrasinin yerine ne koyacaksın?” diye sorarlarsa bir gün bize, söyleriz bir şeyler, merak etme sayın kardeşim..Ama şimdi kaale filan alan yok..Bu aralar kendi adıma düşünmeyi öğrenmeye çalışıyorum, olanca gerçekliğiyle şirkten, ideoljilerden korunmak adına aklıma ve düşüncelerime mukayyet olmak istiyorum..”Kur’an mesajının, Hz.Muhammed (yönetim tarzı da dahil) örnekliğinin özgün bir şekilde bugüne taşınmasını istemenin ne mahzuru olabilir ki?”sorusuna cevap arayarak..<br />Son nefes vaki olana kadar da bu böyle..<br />Yani reel-politiğin gereğidir diye demokrasiye güzellemeler yapacak değilim sayın dostum.<br />Üstüne basa basa seküler algının ürünü olduğu söylenen -ki sonuçta bütün bunları da siyaset ve sosyal bilimcilerden, teologlardan, alim, aydın, aktivist nevinden insanlardan öğrendik biz, demokrasiye methiyeler düzmem söz konusu olamaz. Ayrıca, alternatifi var ama onu da tek adamlıktır, teokrasidir, monarşidir, saltanattır, kilise otoritesine benzer bir yapılanmaya teşnedir diye biz lanetledik..Kaldı ki demokrasiye, İslam düşüncesi merkezli alternatif aramak yine bence İslamın bizatihi kendisine zuldür, senin tabirinle çukurluktur..Ne hikmetse Demokrasi kavramına gösterdiğimiz ihtimamı kendi tarihimizin örneklerinden esirgedik biz. Çünkü egemen dünyanın, hakim paradigmanın emri böyleydi ki yakın tarihimiz, bu emrin fiilen hakkını verenlerin İslam Diniyle mücadelesini anlatır durur bize, ülkemizi karanlıklardan aydınlıklara kavuşturduk diye..Tabiidir ki bütün bu okuma biçimi de nereden, nasıl baktığımızla doğrudan alakalı..<br />Öte yandan istişari sistem denilen yani danışmanın, meşveretin işlerlik kazandırıldığı, diğer inanç ve ideoloji sahiplerinin de temsil edildiği bir yönetim biçimine niye itirazımız olsun? Zaten arzuladığımız şey bu. Ama şimdikiler Din, vahiy gerçekliğine mesafeliler, Allah’ın mesajına karşı tavır içindeler..Allah, Din, Peygamber böyle buyuruyor denilince tüyleri diken diken oluyor..Böylesi bir yapıyı olumlamamız nasıl beklenebilir ki?<br />Despotluk, tiranlık, jakobenizm gibi baskı rejimlerini istemek gibi bir zafiyet içinde de değiliz merak etmeyin..O tarz yöneticilerin şimdilerde başlarına gelenleri seyrediyoruz birlikte..Ama söyleyeyim, despotları yerlerinden etmeye çalışanlar, onlardan daha az despot değiller.Fransa’nın, ABD’nin, diğer devletlerin ne olursa gider tarzı bombalarla bahis konusu yerlere saldırı düzenlemeleri hemi de demokrasi adına mazur görülecek bir şey midir? İsrail’den esirgedikleri bombaları oralara boca ediyorlar; yine demokrasi adına..<br />Özetle sayın Seçkin kardeşim; aslında neyin ne olduğunu çok iyi biliyorsun ama kuvvetle muhtemel iyi niyetindendir, reel şartların hakim paradigmanın dayatmalarıyla yorumlandığını bir türlü görmek istemiyorsun. Bugün, dünyaya hakim olan zihniyetten, asırlardır başarıyla oluşturdukları profan ideolojilerden bağımsız düşünemiyor insanlar ve görece, kukla iktidarları. Kullanılan dil ve kavramlar, yaşananlara dair üretilen çözümler hep o istikamette..Aksi bir durumda bombalar, kimyasal silahlar, şeytanca birleşmiş milletlerin tasallutu, istilası, işgali bekliyor insanları ve onların yaşadıkları coğrafyaları. Karşı çözüm üretme iddialarının, düşüncelerin bu gerçeklikten bağımsız şekillenebileceğini, yüzyıllardır sömürge devlet halinde yaşayan iktidarların, kendilerini sömüren güçlere ideal manada tavır geliştirebileceğini varsayabilir miyiz? Etkileşim diye, sosyal ve siyasal baskı diye bir şey var çünkü..Silah onlarda, para onlarda yani seküler gücün her çeşidi onlarda..Bizatihi batıya öykünmenin, onlara tabi olmak gibi bir durumun yaşandığını nasıl görmezden geliriz ki? Varsın kimilerince kıymet-i harbiyesi olmayan düşüncelerimizle kelaynak kuşu misali ortada kalalım ve yeterki birey olarak teslimiyetçiliğe koşuşturmayalım.<br />Selam ve dua ile..matavnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-43302474344126752942011-03-19T02:46:27.459+02:002011-03-19T02:46:27.459+02:00Tamam, diyelim ki; Demokrasi'yi reddettik...Ye...Tamam, diyelim ki; Demokrasi'yi reddettik...Yerine ne koyacağız? İstişarî bir sistem değil mi?<br />Bunu anlatsak? Bunun sistematiğini kursak?<br /><br />Bu işte size düşecektir şimdi...Buyurun Mustafa Bey, Kur'an'a uygun bir sistem üretin tartışalım?<br /><br />Not: Bana hâlâ tuhaf geliyor; ne demektir İslam'la demokrasi'nin uyuşması ya da uyuşmaması? Bu nasıl bir şey? islam Demokrasi ile uyuşmuyorsa ne ile uyuşur? Diktatörlükle mi? Böylesine ahlaksızca bir ikilem nasıl olur da karşılık bulur? Haddi zatında kim söylerse söylesin bu abestir, çukurdur.Seçkin Denizhttp://seckindeniz.fikir.tknoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-84956061864039023852011-03-18T02:31:45.215+02:002011-03-18T02:31:45.215+02:002-
Bu uzun mesele, söylenecek çok şey var çünkü..
...2-<br />Bu uzun mesele, söylenecek çok şey var çünkü..<br />Demem o ki; demokrasi Din gerçekliğinin hilafına inşa edilmiş bir felsefe, bir yönetim biçimidir..<br />Batıdaki kilise,iktidar çatışmasının doğurduğu ve laikle birlikte formüle edilmiş bir üründür..<br />Bugün kötünün iyisi olarak var olması bu tespiti yapmamıza da engel değildir..<br />Mesele birey olarak benim neyi nasıl düşündüğüm, neyi nasıl tanımlamam gerektiğidir..Bu çevreden baktığımda vahyi iradeyi dışlayan ideolojilere ve yönetim biçimlerine eyvallahım olamaz..<br />Adam öldürmeyi, hırsızlık yapmayı vs. suç saymaları bu hakikati değiştirmez..Çünkü Allah’ın iradesini merkeze alarak uygulanan şeyler değil..<br />İçki, zina gibi kabahatler ise topluma zarar vermedikçe, karşılıklı rıza esasınca çoktan meşrulaştırıldılar..<br />Hülasa, üretilen kanunlar vahyi iradeyi esas almadan üretilmişlerse, Kur’an’la görece uyuşmaları hiç bir şey ifade etmez..Kur’an’la anlam olarak uyuşması da seküler siyaset bilimcilere göre zaten kabul edilebilir bir şey değildir..O yüzdendir ki Laiklik diye de bir şeyi merkeze alıvermişlerdir..<br />Bir Müslüman olarak demokrasiyi içselleştirmem mümkün değil sayın dostum..Daha önce de yazmıştım, kadim kültürümüzde ve özellikle Hz. Muhammed’in uygulamalarında var bir şeyler..<br />Yeter ki biz vakıaya teslim olmadan, meseleye oradan bakalım..Şunu da not olarak düşelim ki, batı tandaslı siyaset bilimciler bile İslam ve demokrasinin asla uyuşmayacağını söyleyip dururlarken, bizim mahallenin demokrasiyi baş tacı etmesi anlaşılır bir şey değildir..Ortadoğu’da despotlara yol verilirken yerine demokrasinin ikame edilmeye çalışılması da boşuna değil sayın kardeşim..<br />Sıtma, ölüm ikilemine mahkum edilmek gibi bir durumla karşı karşıya insanlar, deve misali de ya yokuş, ya inişi sevmemiz tavsiye ediliyor, düzü yani İslami hassasiyetlerle şekillenmiş bir yönetim gerçekliğini de hiç kimse düşünmek istemiyor.. Haydi hayırlısı..matavnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-88329489400425707102011-03-18T02:31:04.129+02:002011-03-18T02:31:04.129+02:001-
Eyvallah sayın kardeşim..
Tartışmayı bilirsek, ...1-<br />Eyvallah sayın kardeşim..<br />Tartışmayı bilirsek, ortak noktalarda buluşmayı ve anlaşmayı da biliriz inşaallah..<br />Eric Forum’u filan okumadım; ama Alper kardeşimin “Bol kükürtlü aforizmalar” ıyla karşılaşınca pişman filan da olmadım..Kur’an başta olmak üzre, anlamamız gereken o kadar şey var ki ona sıra gelmedi henüz..<br />İnsanın yeryüzü doğrularını keşfetmesi, şahit olduğu olayları ve gözünün alabildiği kadarıyla eşyayı anlamlandırması tek başına bir anlam ifade etmez sayın dostum..Hani derler ya basit cinsinden, iyiliği ne için yaptığındır önemli olan..Vahyi algıdan bağımsız sergilenen iyi vasıflı ameliyeler, bizim usül kitaplarınca bile sadece cehennem azabını hafifletir..<br />İnsan, aklını ve eylemlerini kendi varoluşsal gerçekliğinin farkında olmasından itibaren İlahi iradenin vahyine göre tanımlamak zorundadır. Aksi halde kendi aklını putlaştırmış, yüceltmiş olur; ki bunu yine ben söylemiyorum, kadim kültürün kaynaklarında böyle yazıyor çünkü..<br />İnsanı veya toplumları görece iyilikleri, görece güzellikleri merkeze alıp değerlendirirsek sadece sosyal veya siyasal analiz yapmış oluruz..Nitekim Aborjinler de Afrika ve benzeri yerlerde yaşayan ve medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarla henüz ideal anlamda karşılaşmamış kabilelerde bahsettiğiniz doğrular var ama gidip soralım bakalım, o doğrular ne için sahiplenilmiş ve ne için uygulanır olmuş? Bazılarına göre tek Tanrıcı bir kabulle yapmışlarsa mesele yok ama sadece kendi hiyerarşik yapılanmalarının huzur içinse, ilahi irade gerçekliğinden bihaber bir şekilde gelişmişse yine itikadi usüller merkezine kaymamız gerekecek..<br />Kötünün iyisi Demokrasiye gelince, her zaman söylediğim gibi o profan, seküler bir aklın ürünüdür..Din, yönetim bazında kesinlikle yönlendirici değildir yani ilahi iradeye dünya işlerine müdahale etmemesi için haşa yasak konulmuştur..Anayasa hükümlerine teolojik yakıştırmalar yaptığınızda kıyametin koptuğunu zaten siz de biliyorsunuz..Türkiye’de yaşanan siyasal gerilimlerin sebebi Dini kendi havzasında sıkıştırmak, hapsetmek değil mi? Kur’an’ın hüküm bazındaki emirlerine açıkça anayasada işlerlik kazandırılmasını isteyenler niye irticacı olmakla suçlandılar?<br />Geçmiş uygulamalardaki zaaflar bahane edilerek Din’in sosyal ve siyasal görünürlüğüne karşı çıkılması ve sadece Allah’la kul arasındaki kalbi ilişkilere sıkıştırılması mazur görülecek bir şey midir?matavnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-49279594256363277142011-03-17T15:13:35.434+02:002011-03-17T15:13:35.434+02:00Sizinle de muhabbet güzel Mustafa bey,
Kaygımız Ku...Sizinle de muhabbet güzel Mustafa bey,<br />Kaygımız Kur'an merkezli düşünce olduğu sürece, farklı düşünmek ve bu farklılıkları görüldüğü gibi teati etmek esas olmalıdır zaten. Aynı düşünmek için aynı kaygıları analiz etmek ve çözüm bulmak gerek.<br /><br />Demokrasi'ye insanın ürettiği yasalar çerçevesi sebebiyle karşı çıkıyorsunuz. Hak veriyorum ancak, biliyorsunuz dinlerin yasaklarının çoğu ülkelerin çoğunda suç zaten. Adam öldürmek, yalan beyanda bulunmak, alkol hariç benzeri uyuşturucu nesnelerin tüketimi vesaire...Zina ise suç olduğu zamanlarda bile işlenen bir fiil.<br /><br />Şu anlamda insanın koyduğu kanunlar Kur'anla çelişmez diye düşünüyorum: Üst değerler Kur'an'da zaten belirlenmiş; buna demokratik sistemler anayasa diyor. Evrilmiş AB kanunları da bu anlamda egemen insana karşı egemen olmayan insanın haklarını korumak üzere geliştirilmiştir. Bir açıdan Kur'an'ın koyduğu üst normlara yaklaşıldıkça medeni gelişim kabul görüyor. Elbette AB'nin üst değerler algısı Kur'anla tıpatıp değil. <br /><br />Demokrasi'nin alt değerlerle ilgili kanunları üretmesinin Kur'an için bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum.<br /><br />Neden demokrasi? Başka bir şey varsa onu da değerlendirelim; ama şu anda yok.<br /><br />Kaydımız sağlam olduğu sürece, gelişen insanlık herhalde Kur'an'ın çizdiği genel çerçeveye ulaşmaya çalışacaktır. Eric From'un sahip olmak yada olmak adlı kitabını analiz ettiniz mi bilmem, ama tarif ettiği adam ve tarif ettiği toplum Kur'an'ın tarif ettiği adamı ve toplumu anlatıyor.<br /><br />Bence önemli olan da bu çerçeveye uygun özgürlük bağlamını savunmak.<br /><br />Selam ve SevgiyleSeçkin Denizhttp://seckindeniz.fikir.tknoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-62213894478392851122011-03-16T22:10:58.316+02:002011-03-16T22:10:58.316+02:00Hz. Muhammed zamanında da sair yerlerden gelen eşy...Hz. Muhammed zamanında da sair yerlerden gelen eşyaların kullanılması gibi bir realite var..Batı düşüncesine mesafe koyanlara karşı bilindik bir refleksi kullanmışsın Seçkin kardeşim..Biz işin orasında değiliz ki..Demokrasinin kendine özgü bir felsefesi vardır ve uygulamada da görüldüğü gibi yukarıdan aşağıya olan ilişkilere yani aslında “Din” gerçekliğine alerjisi olduğu da bir gerçeklik..Türkiye’de 19 yy. öncesi ve sonrası ikame edilmeye çalışılan demokrasinin ne menem bir şey olduğu pratik göstergeleriyle gözümüze gözümüze sokuluyor..Darbeler, Ergenekon vs. hepsi demokrasi iddiasında bulunanların ülke insanının yaşam pratikleri ve düşünsel faaliyetlerini belirleme noktasında birer manipülasyon değil mi? Bahsettiğiniz şey liberal felsefenin iddiası ve başka bir versiyonu da tarihin sonu tezi ile ileri sürülmüş...O kabule göre İnsanlık ta baştan beri aksine bir duruş sergilese de vahiyden bağımsız kalmamış ve kendi hayrına keşiflerde bulunmuştur..Liberal sosla bezenmiş Demokrasi de bunlardan biridir..Hayata bir fiil müdahale ettiği için vahiyden bağımsız kalınmadığı doğrudur ama farkında olan kim? Ve vahye karşı duruş sergilemeyi göze almış insanın eşyayı tanımlamasında ve kendi hiyerarşik yapılanmasını kurgulamasında şeytanın müdahale etmediğini söyleyebilir miyiz? <br />Ben özellikle vurgulamak isterim ki Müslümanlar olarak olayları ve hatta kavramları Dine karşı gelişmiş hakim paradigmaların etkisinde kalarak değerlendiriyoruz..Mesele bunu kendimize itiraf edebilmek..<br />Garip ve ütopik gelebilir ki tezlerine göre zaten öyle; ama yine de kendi özgün tarih ve kültürümüzden ilham almak gerektiğine inanıyorum ben..Aydın veya daha ilerisi alim olmak bu tür çabayı göze alabilmektir..Var olanı kabullenmek değil, inandığımız Dinle çatışmayan ve kendi geleneğimizle yani Hz. Muhammed’in uygulamalarıyla barışık içtihatlarda, kavramsallaştırmalarda bulunmaktır esas olan..Yahudi ve Hıristiyan ve daha bir dolu başka kabullerle anlam dünyasını oluşturmuş toplumların değer yargılarına ve kavramlarına mesafe koymak niye çelişki olsun ki?<br />Kullanılan dile ve o dilde mündemiç profan, seküler paradigmalara dikkat çekmek kabahat olmamalı..<br />Farklı düşünsek de seninle muhabbet güzel sayın kardeşim..matavnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-11760753884449189852011-03-16T19:13:02.513+02:002011-03-16T19:13:02.513+02:00Seyyid Kutub İslam'da Sosyal Adalet adlı kitab...Seyyid Kutub İslam'da Sosyal Adalet adlı kitabında aslında sizin de şu anda yorumunuzda yansıttığınız çelişkiyi yaşamış Mustafa bey.<br /><br />Batı'nın Medeniyetini/teknolojisini almayı, kültürünü almamayı önermiş, bir süre sonra da sadece medeniyeti almanın yetmeyebileceğinden bahsederek yaşadığı kafa karışıklığını olduğu gibi kitabına yansıtmıştı.<br /><br />Yaptığım analizde Kültür ve Medeniyet ayrımının kolaylıkla yapılamayacağından bahsetmiştim. Basit anlamda bugün kullandığınız, klavye, mause,televizyon başta olmak üzere teknik terimlerin her biri Batı Medeniyetine ait kültürel unsurlardır. Ve Batı medeniyeti kendi kültürüne ait kavramları/terimleri kullanarak geliştiği gibi, Dünya'nın diğer kısımlarından transfer ettiği bilimsel ve sosyolojik bilgiyi kullanmaktan da çekinmemiştir.<br /><br />Kanatimce batı'ya ait sandığımız medeniyet tüm insanlığın ortak geçmişidir. Ve Batı Medeniyeti kavramlaştırması aslında başlı başına hatalı bir kavramlaştırmadır. Doğrusu İnsanlık medeniyeti veya Dünya Medeniyeti olmalıydı. Batılı bilimadamlarının İbn-i Rüştle ilgili tartışmada itiraf ettikleri esas nokta şu; İbn-i Rüşt olmasa bugünkü Batı bilimi olmayacaktı.<br /><br />Demokrasi'de bu anlamda Dünya Medeniyetine ait bir kavramdır. Temel ihtiyaçlara dahil edilmeyen yönetim biçimleri bence temel ihtiyaçlar sınıfına dahil edilerek değerlendirilmeli...Kızılderililerden, Orta asyaya, vikinglerden afrika kabilelerine kadar eski yönetim biçimlerinde demokrasi bazı temel ilkeleriyle daima vardı; istişaredir temel ilke...<br /><br /> Egemen olan her neyse, onu temel ihtiyaçlara göre ve Kur'an'ın şûra emrine göre değerlendirmek gerekir diye düşünüyor ve katkınız için teşekkür ediyorum.Seçkin Denizhttp://seckindeniz.fikir.tknoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3869722021753960242.post-68781080577648577422011-03-16T03:28:33.948+02:002011-03-16T03:28:33.948+02:00Seçkin kardeşim..Müslümanların kadim kültürlerinde...Seçkin kardeşim..Müslümanların kadim kültürlerinden mülhem kendi siyasi paradigmalarını kavram bazında dile getirememek gibi bir problemleri var doğru..Ama bu başka bir hakim paradigmalar dünyasının kulu ve kölesi olmamızı gerektirmemeli..İbrahim Sarmış bir sohbet sırasında benim zorlamama istinaden demokrasi kavramına alternatif olarak “Şura devleti” nden bahsetti. Ben de “Madem öyle, düşüncelerinizi bu kavram üzerinden inşa edin” demiştim..Ama bu mevcut siyasal düzlemde sıkıntılı bir iş..O yüzdendir ki “ortak kabul olarak en iyisi demokrasi üzerinden kendimizi ifade edelim” gibi bir durum söz konusu. İ.Eliaçık’ da malumunuz “Adalet Devleti” nden yola çıkar..<br />Sonuçta o da “Demokrasi ile kavga etmenin ne gereği var?” der..<br />Bana göre ise bütün bunlar bir çelişki..<br />Bizler neyin baskısını üzerimizde hissediyoruz da küresel algının ortak kabulü üzerinden hareket ediyoruz? Her ne kadar yazı bağlamında eleştirilse de Batı Düşüncesinin dünya üzerinde bir egemenliği söz konusu..Oraya ait laboratuarların asırlar süren deney ve gözlemlerinin sonucunda ortaya çıkan ve aşısı ve antiseptiği ora insanı için üretilerek korunmaya, karantinaya alınmış, diğer toplumlara ise immün sistemi göçmüş bir şekilde ikram edilen demokrasiyi, felsefesi , profan ve seküler boyutu göz ardı edilerek sahiplenmek, kendi adıma isabetli bir bakış açısı değil..<br />Daha önce de demiştim, rahatsız ediyorsa yönetim tarzının adı Halife olmasın ama demokrasi de olmasın..<br />Kaldı ki Hz. Muhammed’in ve hemen sonraki neslin örnekliği diye bir olgu var..İcraatlarındaki tutarsızlıklarsa beşeri zaaflardan dolayıdır..Yanlış uygulamalarını elimine edersiniz olur biter..<br />Tek başına bir emirlikten bahsedilmiyor o demlerde..Kılıçla düzeltilmeyi talep edenlerin istişareden bağımsız yönetim sergilemeleri söz konusu değil..<br />Onlardan vazgeçtik, Hz. Muhammed’in Mekke’nin fethinden sonraki yönetim tarzı pekala kendi içinde kavramsallaştırılarak bugüne taşınabilir; tabii ki yönetim bilimi konusuna vakıf insanlar tarafından..<br />Yani demokrasiyi kötülerin içinde en iyilerindendir diye sahiplenmek gibi bir zorunluluğumuz olmamalı.<br />Yoksa bu gidişle, Hz. Muhammed zamanını ve uygulamalarını tarihin derinliklerine gömüp, Kur’an’ı sadece buradan bakarak ondan anladığımızı bugüne uyarlamak gibi bir kolaycılığa düşmemiz söz konusudur. Arayan buluyor malum: Laiklik ve Demokrasi zaten tamam da Liberalizm, kapitalizm, sosyalizm, milliyetçilik, ulusalcılık gibi kabullere de Kur’an’da işaret ediliyormuş!matavnoreply@blogger.com